grandpashabet giriş grandpashabet sinavmerkezi.org bahis siteleri

Yolsuzluk ve siyaset: Bu ülkede bir siyasal kültür sorunudur…

Sen oy ver, iktidara getir. O senin ciğerini söksün. Din gibi temiz bir duyguyu, politika gibi kirli oyunlarına alet etsinler. Bununla da yetinmeyip birde hakaret etsinler. Bunun tek nedeni; bizim uyurgezer halimizin onlara cesaret vermesidir…

Gündem Yayın: 25 Temmuz 2024 - Perşembe - Güncelleme: 25.07.2024 00:33:00
Editör -
Okuma Süresi: 10 dk.
Google News

ERDOĞAN’IN KÜFESİ DOLU…

Sen oy ver, iktidara getir. O senin ciğerini söksün. Din gibi temiz bir duyguyu, politika gibi kirli oyunlarına alet etsinler. Bununla da yetinmeyip birde hakaret etsinler.  Bunun tek nedeni; bizim uyurgezer halimizin onlara cesaret vermesidir…

Yolsuzluk ve siyaset: Bu ülkede bir siyasal kültür sorunudur…

‘Diyorlar ki; “Korkmuyorsun, sürekli yazıyorsun”… Çok korkuyorum o yüzden yazıyorum. Yaklaştığımız uçurumdan düşeceğimizden, çocuklarımızın geleceğinin karanlık olmasından korkuyorum. Siz sustuğunuz için, uçurumdan düşmeyeceğinizi mi sanıyorsunuz’? Can Yücel…

Bir ülkede saraylar yapılıyorsa Cumhuriyet tehlikede demektir. Diyorlar!

Ahlat’ta ki saray bitti sultanın ve sadrazamın kullanımlarına açıldı. Maliyet 3 milyar lira. Tek başına saray olur mu? Birde 9 adet bakanlar ve cüce ortak ağa için küçük, küçük saraylar inşa etmişler. Kıbrıs’taki saraya 4 milyar daha para çıkarttılar.

Bu ülkenin milyarlık hazine bütçesini çaresizlik içinde kıvranan memura, emekliye, işçiye, dula, yetime değil; oluk, oluk rant kanalına aktaran devlet. Bu rant kanalının ana aktörleri ve bu aktörlerin siyasilere ve üst düzey bürokratlara balya, balya dağıttığı komisyonları alanlar bu ülkeye anayasa yapacak!

Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen toplumlardır.

Kurtarılmış ülkeyi batıranlar, kurtarmak için bedel ödemeyecekler! Çünkü ülkede hukuk diye bir kavram kalmadı. Çünkü bunlar çiğnedikleri anayasa ile kendilerine saltanatlar yarattılar…

Bu ülke satılırken seyredenler! Siyasi İslam cambazların sürdürdüğü saltanatı besleyenler ödemeyecekler. Ülkeyi batıranlar, Ülkeyi sefalete sürükleyenler, Komisyon ağları kurup köşeyi dönenler ödemeyecekler. İhale tüccarları ödemeyecekler.

Bir tarafta Yeşil oligarşi… Diğer tarafta muhalefet oligarşisi… İstila edilmiş topraklar! Kavramsal çerçevede vatandaşlık! İktidarın kendini muhalefet, muhalefetin kendini iktidar gibi gördüğü ülkede tasarruf elbette ki, yoksulun harcı olacaktır.

Küfenin kutsallığı…

Türkiye’de Nepotizm; ‘akrabacılık, ayrımcılık, kayırmacılık’…

Türkiye’de Klientalizimcilik; müştericilik, seçmenleri ‘müşteri’ gibi görmek…

Türkiye’de Kroni Kapitalizm; ‘çürümüşlük’, ahbap çavuş ilişkisi içinde oğul, kız, yeğen, kardeş, akraba ve bunların yakınlarıyla kurulmuş gayri ahlaki ilişkiler. Kamu görevlileri ile yapılan çarpık ve gayri ahlaki ilişkiler içinde kamu kaynaklarının alabildiğince hatta vahşice kullanımı. Sıfır faizle verilen teşvikler. Üzeri bir kalemde çizilen hibeler. Batık şirketlere verilen teşvikler.

Yoksula Tanrı diye yutturulan tek şey, kapitalizmin ta kendisidir…

Zordur bu ülkede kendi çıkarlarını bir kenara itip, ülkenin, milletin çıkarlarını gözetebilecek bir siyasetçi, bir bürokrat bulabilmek

… Ya bugün! Tutmayan modeller, ödemekle sonu gelmeyen bitmeyen bedeller! Farkında mısınız? Geçmişi sattılar… Bugünü borçlandılar... Gelecek ipotek altında… Bu halk bu ülkede yapılan onca talanın neresinde yer alıyor? Bunun içindir ki; ‘Yoksuluz’…

İçleri kin, öfke ve nefret… Dışları sahte tebessüm, sahte uygarlık kokan, dillerinde yalan ve küfür olan insanlarla aynı havayı soluyor. Aynı alanlarda yaşamakla kalmıyoruz. Erdoğan ve kabinesi; ‘Sıradan İnsanlar’ sayesinde bizi yönetiyorlar. Her türlü hakarete sesini yükseltemeyen millet, hakaretleri kabullenmesi kadar bayağılık yoktur. Bunun içindir ki; bu ülkenin siyasal hayatını; talan, vurgun, yolsuzluklar ve namussuzluk seçimleri hiç etkilemiyor. Bunun içindir ki mütemadiyen ‘küfe’ hikâyeleri dinliyor ve uyutuluyoruz!

Üstelik la-ahlaki bireyselciliğin yaygın olduğu kültürde kamu algısı veya imgesi (image) zayıftır veya yoktur. Bir ahlaki veya etik zorunluluk olarak kamu malı veya hizmetinin korunması saikiyle değil, kısa dönemli kişisel çıkarla hareket eden geniş kitleler vardır. Onun için siyasal yolsuzluğun bu tür bir ortamda yaşayan seçmende pek bir karşılığı yoktur.

Modern temsili demokraside siyasal otoriteler seçmene doğrudan veya yasama, yargı, medya, basın, sosyal medya vb. yapı ve kanallar aracılığıyla hesap vereceğini bilir. Onun için siyasal yolsuzluk anlamlı bir olgudur. Siyasal güç mutlak olmayıp sınırlıdır. Bunlar neden hesap vermiyorlar?

Modern siyasal otoritenin mevcut ve etkin olduğu siyasal sistemde genellikle temsili demokrasi seçmenin güçlü, temsilcisinin ona hesap veren konumda olduğu bir siyasal ilişki de söz konusudur. Bu anlayış gerçek demokrasiyi yaşayan, otokrasiyi din ile perçinleyen ülkelerde olurken, anlaşılıyor ki; Mustafa Kemal Atatürk yanlış bir ülkeyi kurtarmış…

Çıkarcılık, fırsatçılık her yana sinmiş. İtibar dönemi bitti! İhtişamdan tasarruf olmaz dönemi başladı. Almanya ve ardından Amerika’da yapılan gösterilerle görgüsüzlük Dünyaya parmak ısırttı…

 

 

Kamu malı ve hizmetinin üretimi ve devlet bütçesi aracılığıyla finansmanı bir etik hatta ahlaki sorun olarak algılanır. Seçmen vergisinin hesabını yapar ve temsilcisinden vergisini verdiği bütçenin nasıl hesaplandığını ve nasıl harcandığının hesabını sorar. Modern temsili demokraside siyasal otoriteler seçmene doğrudan veya yasama, yargı, medya, basın, sosyal medya vb. yapı ve kanallar aracılığıyla hesap vereceğini bilir. Onun için siyasal yolsuzluk anlamlı bir olgudur. Siyasal güç mutlak olmayıp sınırlıdır ve gücün kullanımının hesabı seçmene verileceğinden siyasal yetkililer hukuk ve ussallık çerçevesinde etik davranmaya özen gösterir.

Küfe dolu! Saraylar…

Tüm faturasını milletin ödediği, saraylar, ziyafet sofralar. Altın varaklı mefruşatlar. İklimlendirilmiş seralar.

Küfe dolu! Lüks ve şatafat… Apronda 13 uçak. Limanda 2 Yat. 183 adet makam otomobili. 1100 odalı Kaçak Saray. Ahlatta kışlık, Otluk koyunda yazlık, KKTC’de çalışma sarayı… İlaveten 12 adet Osmanlı sarayları, köşkler, kasırlar. Amerika’da Çiftlik. Gökdelen

Küfe dolu! Mülteciler!

Milletten toplanan fahiş ve vahşi vergilerle milletin anasını ağlatırken, Çöpten, Pazar artıklarından beslenen milletin cebinden söke, söke aldığı vergilerle! Bu milletin başını sokacak bir göz odası yok iken. Fahiş kiraların altında inim inim inlerken. Depremzedeler çadırlarda, konteynırlarda yaşama zorlanırken, Suriyelilere konut dikiyor.  Suriye topraklarına okullar, hastaneler, yollar ve konutlar yapıyorlar.

Ağır enflasyon ve faiz yüküyle ezdiği, açlık ve yoksulluk sınırında yaşattığı bu milletin gözünün içine baka, baka Suriyelilerin refah ve huzuru için planladığı projesine bakar mısınız? Yapmayı ve yaptığı iddia edilen konutlar. Oysa barınma Anayasal haktır. Suriyeli için değil. Türk Milleti içindir. Anayasa bu terimi Türk Milleti sıfatı içinde kullanır.

Emekliye vaat ettikleri 2 bin 500 TL hesaplarına yatıramayan, kendi yoksuluna 1200 lira veren devlet, Suriyelinin hesabına aylık 9300,00 TL harçlık, 2 bin lira market kartı veriyorsa! Bunca sıradanlaşmış ahlakın Bu ülke insanına bakışı ‘Sıradan İnsanlar’ demesi normaldir.

Küfe dolu Müteahhitler… 2 milyar dolara yapılacak köprüyü 15 milyar dolara vermek. Devlete ödemeleri gereken kira borçlarının 2040 yılına kadar ertelemek. 385 milyonluk vergi borçlarını bir kalemde silmelerde. 

Küfecinin kurnazlığı!

Din bir tane. 70 adet tarikat ve cemaat var. Bu cemaat ve tarikatların dini nice? Bunlar Hz. Muhammedin eksiklerini mi tamamlıyorlar. Yoksa ‘bu karar iyi karar gidelim Halep’e kadar’ oyununu mu oynuyor. Oyun oynadıkları belli.  Ama bunlardan bir tanesi ayrıcalıklı. İsmail Ağa Cemaati. Bunlar ne yapar? Meçhul. THY BU cemaate 4 yılda 524 bin dolarlık bedava uçak bileti veriyor. Nede olsa genel müdür 1 milyon 500 bin maaş alıyor.  Nasılsa bu soygunu besleyen birde 85 milyon var! Kaybolan 128 milyar dolar. İzah edilemeyen 2 trilyon 700 milyarlık vergi. Kaybolan 250 ton altın ve daha neler, neler!

Dolar 31 lira. Enflasyon %71. sokaklar sığınmacı dolu. Benzin 45 lira. Normalde başka bir ülkede bu durum olsa iktidar %0001 oy bile alamaz. Kapıya geldiğinde bir yudum su vermezler.

Erdoğan’a yeni oyuncak Mercedes Lumuzin gelmiş.  Fiyatı 17 milyon Dolar (550 Milyon lira.) AKP grup başka vekili Mercedes Lumuzini kendi ahlakı içinde hediye diye savunuyor. Kim hediye etmiş? Niçin hediye etmiş?

Ulan sen kimin kandırıyorsun ya! Kapı, kapı borç dilenen bir ülke, İngiliz tefecilerin kucağına oturmuş, Yahudi baronların, Arap’ların ülke üzerinden kazandığı akıl almaz mülk ve paralar! Ve bunlara para yetiştirmek için milletin gırtlağına sarılmış İngiliz Mehmet Şimşek. Ülkenin kimliği dâhil malını mülkünü haraç mezat satışa çıkartmış anlayışa kim hediye etmiştir?

Ulan ne kerametlisiniz sizler. Uçak hediye, Lumuzin hediye. Karşılığında bu topraklardan onlara ne veriyorsunuz? Kim, kime 550 milyon lirayı gözünü kırpmadan verir? Kim, kime 17 milyon lirayı gözünü kırpmadan verir? Eskiden şerefsizliğinde bir raconu vardı. ‘İstifa’… Onunda içine sıçtınız…

Ahlaksızlığı savunan milletvekillerine de, seçenlere de yazıklar olsun. Bu millete, bu kadar arsızlığı, utanmazlığı ahlak diye yutturan, ahlakın yerlerde değil çukurlarda olduğu dönemi yaşanıyor.

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.