Yalanlar, Talanlar, vurgunlar ve avutma hikâyeleri. Uyuyan şehir…
Gününü gün edip çekip giden, elini sıcaktan soğuğa sokmayan, kendilerine saltanat köşkleri yapıp konut içini ‘Hereke’ halısıyla döşettiren valiler. Şımartılmış Müdürler. Dahası da var… Bir Müftü hikâyesi var. Hırsız ve arsız.
KIRŞEHİR HABERLERİ!
Yalanlar, Talanlar, vurgunlar ve avutma hikâyeleri. Uyuyan şehir… Gününü gün edip çekip giden, elini sıcaktan soğuğa sokmayan, kendilerine saltanat köşkleri yapıp konut içini ‘Hereke’ halısıyla döşettiren valiler. Şımartılmış Müdürler. Dahası da var… Bir Müftü hikâyesi var. Hırsız ve arsız.
İktidar Maden yasası çıkartıyor. Ülkenin tüm toprakları, ormanları kıymetli madenleri talan ediliyor. Bu talandan Kırşehir’de nasibini alıyor. Çimeli köyü muhasara ediliyor. Kırşehir içme suları tehlike altına giriyor. Bunların hiç önemi yok. Kırşehir’in oy vererek kutsadığı bir iktidar milletvekili var! Nerede bu adam. Neden bu talana, vurguna sessiz. İnsanların feryadını neden duymuyor? Birde aynı iktidarın il teşkilatı var. Gıkı çıkmıyor. Siyasetçi halkın sırtından palazlanmak için kendisine yer tutmaz. Halk için uğraşır ve didinir! Öylemi. İşte bu tam bir klasik rezillik. Halk eğer ki hala bu rezaletin bir parçası değilim diyorsa onlar nasıl iktidar. İktidara milletvekili gönderen Rusya’da bir şehrin insanlarımı?
İktidarın cicim ayları!
Kırşehir’e Demiryolu getiriliyor. 2 dönem böyle geçti. Demiryolu başka şehirler gitti. Hızlısı gelecek planlanan tren hantal ve yavaşmış! Sonuç memlekete ray döşediler. Ray döşeme o kadar iyi geldi ki; ve biz hiç çekinmeden, hatta düşünmeden hem de çifte kavrulmuş 2 vekil birden gönderdik meclise. Nasıl bir sonuç aldık! Uyutma ve oyalama kulvar değiştirdi. ‘Formila-1 artık Kırşehir’de’… Dünya ülkeleri otomobil yarışları için bize gelecek. Altyapı hazır değiliz. Otel kasaba otellerden farksız. Ne yapalım, oteller için kollar sıvandı. 300 dönüm Makissos otel için yer tahsis edildi. Otel yapıldı. Bitti. Formila-1 nereye gitti meçhul. Hâlâ bekliyoruz hem treni, hem de Formila-1 pistini!
Üstgeçit ihalesi Köy Hizmetleri binasının yenilenmesi ve ardından yıkılıp yerine hastane inşası.
Köy Hizmetleri Binasını yıkmadan önce binanın pencereleri, ısıtma ve soğutma sistemleri ve de mefruşat komple yenilendi. Üç ay sonra bina yerle bir edildi. Milletin parası birilerine komisyon olurken, birilerinin banka hesaplarına yatırıldı.
Üstgeçit ve Hastane yapıldı. Aradan 7 yıl geçti yıkalım yenisini yapalım dediler. Hani hep diyorlar ya arabasına gaz alacak parası yoktu, şimdi milyarlarla oynuyor diyorlar ya! O kişi tarafından eski hastane arsasına göz dikildi. Baktılar kamu tepkisi var, arsanın tam göbeğine manda b… misali alelacele bina diktiler. Adına ‘Halk Sağlığı Merkezi Binası’ dediler. Bina hizmete açılamadı.
Oysa bir alt geçitle hastaneye bağlanacak bir ek hastane binası yapılabilirdi. Bu projeyi defalarca dile getirdim. Ama akıl değil rant ağır bastı. Biz mahkemeye verilmekle tehdit edildik.
Bitti mi? Biter mi hiç! Uyanıkları siyaseten palazlanmış, yetkilendirilmiş hırsızlar artık ar ve namusu bir kenara ittiler.
Benzinlikler bölgesinde bir Alan. Bir kısmı Mili Emlak’ındı, bir kısmı Belediyenin makine parkıydı. Nasıl ihale edildi? Nasıl kimler tarafından ne karşılığı alındı meçhul. Ama gerçek olan şu. Birinci derecede deprem bölgesi Kırşehir bu riskinden encümen kararıyla arındı ve sıfır risk listesine dâhil edildi. Oysa Hacettepe Üniversitesi bu bölgeye bırakın bina dikmeyi çadır dahi kurmak risklidir demişti!
Eski aygır deposu, Türkçe adıyla tay deposu, yenilenmiş adıyla eski diş hastanesi, biraz daha yenilersek, İl özel idaresi. Bu alanın hikâyesini ve matematiksel serüvenini yazdım. Sonuç 11 milyonlara birilerine arsa ve gökdelen sahibi olurken bu evler Kırşehir’in en prestijli evleri oldular. Arada kaynayan 9 milyon liranın hesabını hiç kimse, hiç kimseye sormadı, sorgulamadı. Biz bakanlık belgelerini yayınladık. Sağır sultan anladı. Biz hiç kimseye anlatamadık. Hani ben devletim diyenler var ya, hani ben yargıyım diyenler var ya! Esas onlar anlamayınca halkta helal olsun malı amma götürmüş dediler.
İçim acıyor desem! Benim bunları yazmakta amacım birileri gibi parsa toplamak değil. Milletin kendi malına sahiplenmesi uyarısından öte değil.
Ve bir kampüs hikâyesi var.
Yıl 2005 Üniversite kurulacak. Yer arayışı başladı. İlk adım. Kervansaray dağı etekleri, Mucur ilçesi yönü. Yalnız ortada tek bir pürüz var. ‘Maliye Ormanı’… Bölgede arazi kapma yarışı başladı. Tıpkı AEÜ bölgesine yapılacak hastane için bölgede arazilerin kapatılması. Ortaya dökülen çıkar ortaklıkları. Doyumsuzluk, talan ve vurgun. Bir yağma dönemi gibiydi.
Yıl 2006 Üniversite hurdalığı ve hurdalığın içinde mezuniyet platformunu dâhil hurdacılara satması bir defter üzerinden paylaşmalar. Bu talana itiraz eden sekreter hanıma, sende hurda kâğıtları sat. Diyen aynı kafa. Ve bri dekan günlük Kırşehir Ankara arasında devletin aracıyla günlük seyahati ve Üniversitenin Kırtasiye ihtiyaçlarını akrabası olan bir firmaya bağlaması.
Ve ben bu piç ve şerefsiz olayları açığa çıkarttığım için savcıya 102 kez ifade verdim. Sonuç ben kazandım. Hayatımda kimseye iftira etmek yoktur. Çalmadım. Yemedim. Göz yummadım. Çünkü Ben Mustafa Kemal Atatürk’ün askeriyim.
Kırşehir’in büyük, küçükbaş hayvan varlığını 580 bin olduğu gerçeği ile yola çıktık. Kırşehir’e acil olarak Veterinerlik Fakültesi ve Hayvan Hastanesi kurulmalı dedik. Boşaltılan Kervansaray kampüsü bu yatırım için uygun dedik. Kente ekstra istihdam yaratır dedik. Aldığımız cevap; ‘hayvan sahipleri Kırıkkale’ye veya Aksaray’a gitsinler’. Bu arsa şaibeli bir biçimde elden çıkartıldı. Kimin eli kimin cebine girdi. Kimler komisyonlarla nemalandı? Hep soru işaret kaldı kafalarda. Kimse araştırma, soruşturma gereği duymadı. Erdoğan emir verdi oldubitti dediler…
Ve hastane dedik.
Kırşehir’de Tıp Fakültesi yoktu. Hatta binası, öğrencisi öğretim üyesi, elemanı yoktu. Ama ‘Dekan’ vardı. Bir A4 kâğıdı üzerine yapılmış bir sözleşmeyle yıllarca Rektör, yardımcıları, Genel sekreteri ve Tıp Fakültesi Dekanı hak etmedikleri paraları ceplerine indirdiler.
Tıp Fakültesi kuruldu, doktorlar bir, bir fakülte bünyesine çekildi. Rektöre yapmayın, Kırşehir insanı muayene olmak için doktor bulamıyor! Aldığım cevap ‘benim sorunum değil’… Bugün Kırşehir’e getirilen Tıp Fakültesi Kırşehir’e atılmış en büyük kazıktır. Hastanelerde asistanlara tedavi olmak için kapı önlerinde yığılanlar benim yurdum insanı… Uzman hekimler bir, bir kaçarken, bizler kimlere emanet edilir olduk?
Rektörlük bu kez Kocabey Kavaklığına göz dikmiş, Davulağılı’nı halletti. Mezbelelikten kurtardı. Sıra şimdi Muhtarın yağmalattırıp üzerine çöreklendiği, devletin binlerce lira harcadığı Kocabey Kavaklığından kuş çıkartacakmış? Göreceğiz.
Yazacak o kadar çok şey var ki;
Ve bir İl Sağlık Müdürlüğü. Neden şimşekler devamlı üzerinde. İhalede usulsüzlük. Personel kayırmacılığı, nüfuz kullanan partililerin at oynatması. Ve 8 yaşında olan binanın içler acısı durumu. Ben İl Sağlık Müdürünün bu konulara bir şekilde açıklık getirmesini umuyorum. Ya değilse bunca konuşulan anlatılan onca dalavereli ilişikler ve işler bir kokuşmuşluk ortamına sürükleneceği de bir gerçektir.
Kırşehir’den haberlerin özetin özeti. Her paragrafı tek tek ele aldığımda sonucu ve tepkiyi görmek gerekir. Mesela yağmalan, Meralar. Toklumen’de özel Ormanlık alanın siyaseten el konulması bir sürü dalavereli ilişkiler. Yakılarak yok edilen sazlıklar. Yağmalanan hazine arazileri velhasıl sadece kent merkezinde değil, kısal dada çöken, çökene…