İNANANLAR, İNANMAYANLAR. KABUL EDİLMİŞTİR!
Sıkılmadan, utanmadan! Çok rahat, o kadar güzel yalan söylüyor ki! Çünkü okumuyor. Araştırmıyor. Yeter ki cehaletin inanacağı kadar net olsun; bu yeterli olur; diye düşünüyor.

İNANANLAR, İNANMAYANLAR. KABUL EDİLMİŞTİR!
Sıkılmadan, utanmadan! Çok rahat, o kadar güzel yalan söylüyor ki! Çünkü okumuyor.
Araştırmıyor. Yeter ki cehaletin inanacağı kadar net olsun; bu yeterli olur; diye düşünüyor.
“Eski Türkiye Toplu iğne yapamıyordu”. Böyle dedi Demagog! Eski Türkiye’de Atlı Zincir diye bir marka
vardı. İğnede yapıyordu zincirde. Bu topraklarda Uçak yapılıyordu. Dizel lokomotif, Otomobilde
yapılıyordu. 50 milyon Dolara satılan Tank Palet Fabrikası, Diğer yanda Aselsan, Roketsan, MKE,
TAİ, HAVELSAN, peşkeş çekilen BMC Tuzla cip. Piyade tüfekleri, Tabancalar, mühimmat ve daha
neler, neler! Tüm bu fabrikalar ve kuruluşlar zatıâlilerine göre boncuk mu yapıyordu?
Dün siyasi dediğine bugün beyaz, beyaz dediğine siyah diyebiliyor. Çok iyi demagog. Lafı eğip
bükmüyor. Sürekli farklı yalanlarla kandırabiliyor. Hitler’in propaganda bakanı joseph goebbels yalanın
ustasıydı. Sarayın propaganda danışmanları joseph goebbels’e taş çıkartacak kabiliyetliler.
İnanıyorum ki yüklü maaşları fazlasıyla hak ediyorlardır.
“Gel de Şaşma!
Şaşıp kalıyorum...
Yıl 1920...
Arap, İngiliz’le birleşmiş, Türk’ü arkadan vurmuş; Ermeni Rus’la birleşmiş. Doğu Anadolu’yu kana
boyamış; Rum Yunan’la, Yunan İngiliz’le birleşmiş, Batı Anadolu’yu ele geçirmiş...
Ülkenin mahvolmadık, yıkılmadık, yanmadık, kan dökülmedik, kül olmadık hiçbir yeri kalmamış...
Kalan ne?
Elde avuçta İstanbul ile İzmir bile yok!.. Anadolu’nun altı yedi milyon nüfuslu en yoksul bölümüyle,
yüzde 95’i okuma yazma bilmez, yorgun, yoksul, bitkin, ezik bir halk...
Nasıl kurtulmuşuz?
Şaşıp kalıyorum...
Yunan’ı nasıl denize döküp hizaya getirmişiz, İngiliz’i İstanbul’dan nasıl çıkarmışız, dünyanın süper
güçleriyle masaya nasıl eşit oturmuşuz?
İnanılır gibi değil...
Sakın rüya olmasın?
Yıl 1923...
Anadolu’da 10-11 milyon savaş artığı yaşıyor; hastalıklı, aç biilaç, parasız; yüzde 95’i elifi görse
mertek sanacak kadar alfabesiz...
Ne yapacaksın?
Demokrasi yap!
Nasıl yapacaksın?
2000’e 1.5 kala Nurcu tarikatının ardına bu kadar adam takılmışken, 1923’ün yanmış yıkılmış
Anadolusu’nda nasıl demokrasi yapacaksın?
Komşunun komşuyu boğazladığı iç savaşlardan, Anadolu’yu mezbahaya döndüren dış savaşlardan
yeni çıkmışsın. Fabrikan yok, İşçin yok, işadamın yok, mühendisin yok, doktorun yok, uzmanın yok,
tüccarın yok, öğretmenin yok, mimarın yok, yolun yok, suyun yok, barajın yok, elektriğin yok,
kadınların çarşafta çuvala giriyor, erkeğin dört karı alıyor, yurttaşlık yasası yok, üniversiten yok, banka
yok, burjuva yok, proletarya yok, ihracatçı yok, ithalatçı yok, sermayen yok...
Kalkın bakalım...
Nasıl kalkınacaksın?
Sermayesiz ekonomik kalkınmanın yumurtasız omletten ne farkı var?
Mustafa Kemal kuşağı ne yapmış? Yöneticiler devletçiliğe neden ve nasıl sarılmış?
Türkler bankacılığı nasıl öğrenmiş? Merkez Bankası 1930’a değin neden açılamamış? Özel sektör
nasıl oluşturulmuş? Yeni devlet nasıl kurulmuş? Çağdaş öğretime nasıl geçilmiş? 1920’de 10-11
milyon nüfusun yüzde 95’i alfabesizken savaş artığı bir toplumla okuma yazma seferberliği nasıl
açılmış?
Kitaplıklarda kitap yokken ulusal kütüphane nasıl kurulmuş?
Okullarda tarih kitabı bile yokken tarih nasıl yazılmış?
Yok, olmanın kuyusundan çıkıp var olmanın doruğuna nasıl tırmanılmış?
Yunanlı ile dostluk nasıl yapılmış?
Avrupa’da saygınlık nasıl kazanılmış?
Şaşıp kalıyorum...
2000 yılına 1.5 kala, 60 milyonluk Türkiye’nin haline bakıyorum...
Hiçbir şeyimiz yokken neler yapmışız? Her şeyimiz varken neler yapamıyoruz?
Bir de bu ortamda Mustafa Kemal’e saldıranlara bakıyorum...” İlhan Selçuk.
Bektaşi’nin devlete bir işi düşmüş, kaymakam beyi görmek istemiş...
Odacı bırakmamış.
Bektaşi demiş ki;
Biz onunla akraba oluruz!
Kaymakam bunu işitince meraklanmış.
Çağırın şunu!
Bektaşi’yi makam odasına almışlar, Kaymakam biraz da kızgınlıkla sormuş.
Nereden akraba oluyoruz?
Bektaşi demiş ki
Sen şimdi kaymakamsın değil mi?
Evet...
Sonra ne olacaksın?
Vali!
Sonra?
Hiç!
Baba Erenler;
İyi ya, demiş, ben şimdiden hiçim!
Ey! Demagog, bugün iki gömleklisin. Ya yarın! Ya tek gömlekle kalacaksın ya da bir hiç olarak. Ortalıkta
yapayalnız ve dımdızlak. Bunun için bu ülkenin neler üretip, neler üretmediği ile uğraşma. Sattığın, peşkeş
çektiğin Türkiye Cumhuriyeti birikimleri sanırım babanızdan miras değildi; değil mi?






