Hedef de, Kervansaray Dağları ile Akçakent’in meşe ormanlarıyla kaplı dağları var.
Kırşehir’de altın madeni faaliyetlerine karşı verilen çevre mücadelesi sürerken, TBMM’ye sunulan yeni kanun teklifiyle ÇED süreçlerinin devre dışı bırakılması planlanıyor.

Kırşehir, altın madenciliği adı altında çevre ve yaşam alanlarını tehdit eden projelerle karşı karşıya. Yabancı firmalar ve yerli ortaklarının hedefinde, Kervansaray Dağları ile Akçakent’in meşe ormanlarıyla kaplı dağları var. Bölgede faaliyet gösteren çok sayıda maden şirketi, doğayı ve yerel halkın geçim kaynaklarını riske atacak projelerle adeta yarış halinde.Bölgeyi tehdit eden projeler, Kızılırmak Havzası ve Seyfe Gölü Havzasını besleyen su kaynaklarının üzerinde gerçekleştirilmek isteniyor.Bu şirketlerin başında, Koç Holding ve Fernas ortaklığındaki Defaş Madencilik geliyor. Türkiye’nin en büyük altın madeni projesi olarak lanse edilen bu girişim, hayata geçtiğinde Kırşehir’in içme suyu kaynaklarının zehirlenmesi, tarım arazilerinin yok olması ve hayvancılığın bitmesi gibi ciddi sonuçlar doğurabilir. Uzun vadede ise köyler boşalabilir, bölge halkı göç etmek zorunda kalabilir.
Kervansaray Dağları’nda yoğunlaşan madencilik faaliyetleri arasında Universal Mine’ın Karacaören Köyü mevkiindeki projesi de dikkat çekiyor. Bu firma, kısa süre önce eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın yönetim kurulunda yer aldığı, Rönesans Holding’e bağlı Tepebey Madencilik’e devredildi. Ayrıca, Varlık Fonu’na bağlı Türkiye Madencilik A.Ş.’nin ruhsat sahaları da bu bölgede bulunuyor. Çayağzı Köyü yakınlarındaki Terziali Mevkii ve Akçakent’in ormanlık alanlarında ise Cengiz Holding’e bağlı Eti Bakır gibi firmaların ruhsat alanları mevcut.
Kırşehir Halkı Direniyor
Kırşehir halkı, bu çevre felaketine karşı sessiz kalmıyor. Belediye Başkanı Selahattin Ekicioğlu’nun öncülüğünde oluşturulan temsil heyeti, Defaş Madencilik’in projesi için Bakanlıkta düzenlenen İnceleme Değerlendirme Komisyonu (İDK) toplantısına katılarak şehrin içme suyu kaynaklarını tehdit eden bu “zehir projesine” itiraz etti. Sunulan gerekçeler karşısında Bakanlık, projeyi iptal etmek yerine erteleme kararı aldı. Ancak Kırşehir kamuoyu için önemli bir kazanım daha elde edildi: Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) sürecine dahil edilmeyen Kırşehir ve Özbağ Belediyeleri, Yozgat İdare Mahkemesi’ne başvurarak sürece katılma talebinde bulundu. Mahkeme, her iki belediyenin “kendi topraklarımızda ve içme suyu kaynaklarımız üzerinde zehirli kimyasallarla madencilik yapılmasına karşı karar alma hakkımız var” talebini haklı buldu ve ÇED sürecine dahil edilmelerini onayladı. Ancak Boztepe Belediyesi’nin bu sürece katılmadı.
Kırşehir Belediyesi, mahkeme kararlarını Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na ileterek ÇED sürecine resmen dahil oldu. ÇED sürecinde, yaklaşık 30 kurumdan görüş alınırken, herhangi bir kurumun haklı gerekçelerle projeyi reddetmesi durumunda proje iptal ediliyor. Bu doğrultuda, Kırşehir Belediyesi’nin onayı olmadan Defaş’ın altın madeni projesinin hayata geçmesi mümkün görünmüyordu.
Ancak, yeni bir gelişme bu süreci gölgede bıraktı.
ÇED Süreci By-Pass Ediliyor
TBMM’ye AK Parti grubu tarafından sunulan bir kanun teklifi, maden ruhsat izin süreçlerini kökten değiştirmeyi hedefliyor. Teklife göre, maden ruhsatları artık ÇED sürecinden önce Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü tarafından verilecek. Stratejik ve kritik madenlere ilişkin izinler ise Cumhurbaşkan Yardımcısı başkanlığında, ilgili bakanların katılımıyla oluşan bir kurul tarafından onaylanacak. Bu düzenleme, ÇED sürecinin şeffaflığını ve kontrol mekanizmasını devre dışı bırakarak maden şirketlerinin işini kolaylaştırıyor. Üstelik, teklifin altında Fernas’ın sahibi Batman Milletvekili Ferhat Nasıroğlu ve yakın arkadaşı Milletvekili Necmettin Erkan’ın imzaları bulunuyor. Bu durum, Kırşehir’deki madencilik faaliyetlerine karşı halkın kazandığı hukuki zaferlerin by-pass edilmesi olarak değerlendiriliyor.Dahası, bir maden şirketi sahibi milletvekilinin, çevreye zarar verebilecek maden ruhsatlarını kolaylaştıran bu tartışmalı önergede imzasının olması, meselenin ciddiyetini ve endişe verici boyutlarını açıkça ortaya koyuyor.
Zamanlama Manidar
Kırşehir Belediyesi’nin mahkeme kararıyla ÇED sürecine dahil edilmesiyle eşzamanlı olarak sunulan bu kanun teklifi, halkın mücadelesini gölgeleme girişimi olarak görülüyor. Ege Bölgesi’nden çok sayıda milletvekilinin de destek verdiği teklif, çevre ve kamu yararı odaklı ÇED sürecini etkisiz hale getirerek maden ruhsatlarının doğrudan Cumhurbaşkanlığı onayıyla verilmesinin önünü açıyor.Teklifin yasalaşması halinde, ormanlar,sit alanları, zeytinlikler ve içme suyu kaynakları, zehirli kimyasallarla yürütülen madencilik faaliyetlerine kurban edilebilir.
Kırşehir halkı, Kervansaray Dağları ve Akçakent’in ormanlarını koruma mücadelesini sürdürürken, bu kanun teklifinin yasalaşması halinde çevresel ve hukuki mücadelelerin etkisiz kalmasından endişe duyuyor. Şehrin suyu, toprağı ve geleceği için verilen mücadele, hem yerel hem de ulusal ölçekte dikkatle izleniyor.