grandpashabet giriş grandpashabet sinavmerkezi.org bahis siteleri

LAMI CİMİ YOK! NEYE SEVİNECEĞİZ, NEYE ÜZÜLECEĞİZ ŞAŞIRDIK… BUNUN İÇİNDİR Kİ; BEN PROTESTİM…

Maneviyat sömürüsü ile servet edinenlerin ve nüfuz kullananların muhtevi-ya-sı sizce ne kadar şereflidir?

Gündem Yayın: 15 Nisan 2024 - Pazartesi - Güncelleme: 15.04.2024 23:08:00
Editör -
Okuma Süresi: 8 dk.
Google News

LAMI CİMİ YOK! NEYE SEVİNECEĞİZ, NEYE ÜZÜLECEĞİZ ŞAŞIRDIK… BUNUN İÇİNDİR Kİ; BEN PROTESTİM… 

Maneviyat sömürüsü ile servet edinenlerin ve nüfuz kullananların muhtevi-ya-sı sizce ne kadar şereflidir?

Ben tarafsız değilim. Açık seçik taraf tutuyorum. Yobazlığa karşıyım. Gericiliğe, insanların din üzerinden sömürülmesine, çıkar uğruna alet edilmesine karşıyım. Soygunun bir parçası olan Tarikatlara, örtüsü din olan vakıflara karşıyım. Sevgiden ahlaktan adaletten bilim ve aydınlıktan yanayım. Ve inatla Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkelerinden, gelişmiş ülkelerin benimsediği “Kemalist” doktrininden yanayım.

Gücünü ve görev ahlakını Anayasadan almayan, siyasallaştırılan Yargıya, Orduya, Milli Eğitime, Emniyet Teşkilatına.   Ve hatta Diyanete karşıyım. 

Ben tarafsız değilim. Açık, seçik taraf tutuyorum. Ben bir Kemalizm fenomeniyim. Ülke yönetimini saraydan alıp halka veren, halkın kendi yönetimini tekrar saraya vermesine karşıyım. Hizmet edenin saraylarda; hizmet edilenin ise yarı aç, yarı tok yaşarken, yoksulun vergisiyle 156 ülkeye yardım ve destek verilmesine, IMF borçlarının silinmesine, 65 ülkeye camii yapılmasına karşıyım. Cumhuriyet varlıklarının elden çıkartılmasına, üreten toplumun tüketen toplum haline dönüştürülmesine, vatan topraklarının karış, karış satılmasına, kimliğimin üç paraya pazarlanmasına, Arap egomanyasının hâkim kılınmasına karşıyım. Bunun içindir ki ben Protestim. Her türlü endüstriyel güce sahipsek bu ülkenin halkı neden yoksul?

Birisi bana saygı duyulması için, dolayısıyla, karşı çıktığım birinin düşüncesini dayatamaz… Daha iyisini bilmiyor olmam, başka birinin haklılığını ve onunla aynı görüşte olmamı gerektirmez.

Bu ülkede Anayasayı tanımayan, Yargı bağımsızlığını ayak bağı sayan, meclisi, halkın özgür iradesini işlevsiz bırakan, sonuçlarını beğenmediği seçimleri tekrarlatan anlayışın demokrasiden insan haklarından refahtan, barıştan söz etmesi birilerine hayal kurdurabilir ama bana değil.

Bu ülkede insanlar yaşamaya çalışıyor ve görmezden geliniyorsa! Bu ülkede insanlar var olmaya çalışıyorsa! Bu ülkede insanlar kendilerini ifade etmekte bile zorlanıyorsa! Bu ülkede insanlar ağızlarını dahi açamaz hale gelmişse! Çamur at, tutmazsa izi kalsın tutuklamalarından. Terörist, vatan haini suçlamalarından ‘şimdi sen götünü kurtar’ diyenlerin hukuktan söz etmesi kadar matrak ne olabilir?

Neresinden tutsanız bulaşık. Tiksiniyorsunuz. Ağız dolusu küfrediyorsunuz. Bir avuç itin havlamasından sesiniz bir adım öteye geçmiyor.

Siyasetçi ister sığır, koyun. Domuz, ister katır. İster deve kuşu. İsterse eşek eti yesin, isterse ceylan eti… Beni ilgilendirmez. Kendi parasıyla ne zıkkım yerse yesin. Yeter ki; benim hakkım olan paramla yemesin. Rüşvet yiyor mu? Yolsuzluk yapıyor mu? İhale takipçiliği yapıyor, komisyon peşinde koşuyor mu? İhalelerde baskı kuruyor mu? Milletin parasını çalıyor mu? Asgari ücretin tam 14 kat fazla maaş alıyor mu? Bu para yetmiyor, hala arsızlık, hırsızlık peşindeyse.

Uluslararası ve çoklu şirketlerin vergi borçlarını bir kalemde siliyor, iş yeri açan mülteciye istisnai unvanı verip vergide, eğitim ve sağlık giderlerin muaf edip yoksul milletin sırtına yıkılmasına, mülteciye 300 dolar harçlık, kendi yoksuluna 1200 lira harçlık veren düzen kuruculuğuna. Vergi için benim boğazımı vahşice sıkan, yoksulluğa, yokluğa, açlığa, askıda ekmeğe, et kuyruklarına akşam pazarlarına, pazar artıklarına, çöp konteynırlarına mahkûm eden, benim refah payımı kendi saltanat ve iktidarları için seçim meydanlarında harcanmasına, partilere hazine yardımı yapılmasına, hiçbir şey yapmayan muhtarlara asgari ücret tutarında maaş bağlayan anlayışa, bu rezil yaşama karşı duramayan muhalefetin varlığına da karşıyım.

Seçmenini karşısında el pençe divan durduruyor, seçmen bir paket makarnaya, pazar arttıklarına, çöpten beslenmeye mecbur edilmişse. Yurdum insanı canına kıyıyor, tedavi, olunabilir bir hastalıktan ölüyorsa. Yoksulsa. Açsa. Ve onlar zevahiri kurtarmak için önce milletvekili, sonra 2 yılda emekli olup, 7 sülalesine yetecek kadar ikbale kavuşuyor, yılda üç ay tatil yapıyor ve maaşını milletin sırtından alıp parti ağasına uşaklık yapmaktan utanmıyorsa adı ne vekili olursa olsun. Halka ‘sabır’ dileyen böyle bir parlamenter sisteme de karşıyım.

Meraların talan edilmesine, Ormanların yağmalanmasına, mutlak tarım alanların topraksız endüstriyel tarıma ve hayvancılığa açılmasına. Hazine arazilerine çöken şerefsiz anlayışa, ağır pestisitlerle, halkın sağlığıyla oynayanlara ve göz yumanlara, sazlık alanların yakılarak, ekolojinin ve atmosferin bozulmasına, yaban hayatının yok edilmesine neden olan akla karşıyım.

Kimin yüzünden?

22 yıldır 85 milyonun doyuramadığı saray ve şürekâsı ve de dalkavukları. Bugün bu millet böyleyse senin o doymak bilmeyen iştahın yüzünden. Ve diyorum ki; yoksulun, yetimin, mazlumun, fakirin fukaranın hakkını yurt dışına kaçırıyorsanız! Bunun adına devlet itibarı diyorsanız. Başkasının üzerine mal kaydırıp, hırsızlığa kılıf hazırlıyorsunuz. Hatta göz yumuyorsanız… Bunun içindir ki; onlara; zıkkımın kökünü yiyin diyorum.

Ahlak dersi veriyorlar. Sanırsınız hepsi sütten çıkmış ak kaşık. Benim sözüm devletin malını talan edenlere.

Soymanın ve soygunun son aşaması desem; illaki mümkün değil. Kim bilir daha neleri bilmiyoruz.

Hastaneyi hiçbir neden yok iken, taşıyacağım diye inatlaşanlar, hülle araziler üzerinden malı götürenler. Arsa, arazi kapatan spekülatörler ve diğer vurguncular. Küçük odaklı talancılar. Devletin malını alıp, fahiş fiyatla devlete satanlar. Neresinden tutarsanız dökülüyor. Köy hizmetleri binasını ve Mehmet Akif Ersoy Lisesini yıkmadan önce ihale edip güçlendirme, yenileme bahanesiyle milletin paraları bir müteahhide aktarılıyor ve o hırsız hakkında soruşturma açılmıyor, alan memnun. Veren ziyadesiyle keyifli ise; Ben bu vurguna da. Talana da karşıyım. Karşı çıkmayanlara da karşıyım.

Bacadan bu kez kömür değil. Farklı bir koku yükseliyorsa! Acaba bir defter mi yakıyorlar. Yoksa o defterin kopyası birilerinin elinde mi? Rüşvetin belgesi olur mu?

İnşaat sahibine çekilen kıyak. Namı değer Kırşehirli bir iş adamı. 1nci derece deprem bölgesi olan Kırşehir şehir merkezinde muhalefet encümenlerin katkısıyla verilen 9 kat irtifa revize ediliyor, yapım izni verilebiliyorsa ben her şeyi şeffaf yapacağım diyen böyle bir belediye bacasından kirli kokular yükseliyorsa, bende her konuyu detaylandırıp sesimi yükseltirim.

İktidar olunca kendisini devlet zannedenler. Ayrıca size de karşıyım. Partili Cumhurbaşkanı da, atanmış bakanları da, işlevsiz ihale takipçisi, çıkar odaklı sessizliğini bozmayan, suya sabuna dokunmayan milletvekillerini eleştirmek devlet düşmanlığı değildir. Hiçbir merci halktan daha üstün değildir. Bunun içindir ki; ben protestim…

Ülke kaynaklarını yağmalatan kamuya ait ne varsa satıp savuran.  Fabrikaları kapatan, tarımı sıfırlayan, ülkeyi yüz milyarlarca dolar borca sokan. Halkı açlığa, işsizliğe, zamlara mahkûm ederken; kendileri saraylarda yaşayan milliyetçiliği ve manevi değerleri tapulu malı sanan, toplumu kutuplaştıran milli bayramları yasaklayan. Mahkeme kararına rağmen “Andımızı” kaldıran. Ülkenin kurucularına düşmanlık duyanların. Yeniden tarih yazan ümmetçi milliyetçilerine de karşıyım…

Bunun içindir ki; kendilerine karşı olan her kişiye Komünist ve vatan haini yaftasın takamaz. Çünkü hiçbir güç devletin gücünü halka karşı kullanamaz. Teröristlerin kimlerle haberleştiği, görüştüğü hatta devlet TV’sine çıkartıldığı gün gibi aşikârken.

Nasıl protest olmayayım!

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.