BU BAYRAM KUTSALDIR. YÜCE TÜRK ORDUSUNUN, MİLLETİNİN GÖĞSÜNE DİKTİĞİ ŞEREF MADALYASIDIR.
Savaşta ölmüş bir asker için kazanılmış zaferin hiç bir anlamı yoktur. Önemli olan ölmüş askerin milletine ve vatanına kazandırdıklarını taçlandırmak ve yaşatabilmektir.

BU BAYRAM KUTSALDIR.
YÜCE TÜRK ORDUSUNUN, MİLLETİNİN GÖĞSÜNE DİKTİĞİ ŞEREF MADALYASIDIR.
Savaşta ölmüş bir asker için kazanılmış zaferin hiç bir anlamı yoktur. Önemli olan ölmüş askerin milletine ve vatanına kazandırdıklarını taçlandırmak ve yaşatabilmektir.
Bu bayram ‘Ben Başkomutanım’ diyen adamın bayramı değildir. Paraları sıfırlayan ahlakın bayramı hiç değildir. Bu ülkeyi bilinçli olarak pazarlayan, BOP çığırtkanlığının baş aktörlerinin yaptıkları gizli anlaşmalara imza atanların, İngiliz, Belçika, nede Amerikan vatandaşı olan, soygun sisteminin aktörlerinin bayramı değildir.
Bu bayram; “Yemen yolu çukurdandır. Karavana bakırdandır. Zenginimiz bedel verir, askerimiz fakirdendir”… Diyerek can veren yüreklerindir. “Şu Yemende can verenler, biri Mehmet, bir Memiş”… Diyen; kardeş gibi koyun koyuna kefensiz yatanlarındır. Eline tırpanı, dirgeni alan. Elinde kalan tek yün çorabı Mehmetçiğin ayağına giydiren, Mehmetçiğin boynuna sarılıp oğlum gibi kokuyorsun diyen babaların, Ölen öküzün yerine kendisini kağnıya koşan Elif’in, sırtında cepheye mermi taşıyan Kara Fatma’nın, Gördesli Makbule’nin daha nice anaların, bacılarındır…
‘Ne mutlu Türküm diyene değil… Güneydoğunun Kürdistan eyaleti olduğunu görecekler. Doğu Karadeniz’in Lazistan olduğunu görecekler. Bunlar bizim tarihimizin bize devrettiği mirastır. Bunları görmemezlikten gelemezsiniz. Ne Türk kavramını nede Türkiye ismini kullanamayacaksınız’. Diyen adam ve avenesinin bayramı değildir.
Bu bayram; “Şu kışlanın kapısına, nail oldum yapısına”… Diyen; sevgilinin… “İbibikler öter ötmez ordayım”… Diyen; yavuklunun… “Eledim, eledim höllük eledim, aynalı beşikte bebek beledim. Büyüttüm asker eyledim”… Diyen; ananın… “Ağlayanım anam bacım, elin kızı yas mı tutar”… Diyen; yiğitlerin bayramıdır.
‘Öyle bir zaman gelecek ki! Bazı ülkelerde bazı yöneticiler halklarını kendi istediği şekil ve inançlara eviremeyeceklerini anlayıp dışarıdan kendilerine uyan başka toplumları getirip onlara vatandaşlık verecekler’ George Orwel…
‘Gerekirse şu mücadeleyi verirken, eğer benim komuta merkezim bana papaz elbisesi giyeceksin diyorsa gider papaz elbisesini giyerim. Niye? Bizim mücadelemiz sıradan bir mücadele değil’… diye höyküren adamın bayramı değildir. Bu bayram Anadolu Türkünün, Kürt’ünün, Çerkez’in, Yörük’ün, Türkmen’in, Laz’ın bayramıdır. Gürcü’nün, Arap’ın, Pontuslunun bayramı değildir.
“Hey on beşli, on beşli, on beşliler gidiyor kızların gözleri yaşlı”… Ağıtlarla cepheye gidip dönmeyen bıyığı terlememiş yiğit çocukların bayramıdır… Çanakkale’yi geçilmez yapanların, 300 kiloluk top mermisini omuzlayan kara yiğitlerin “hattı müdafaa yoktur. Sathı müdafaa vardır. Bu satıh bütün vatandır”… Şuuruna hâkim aslanların bayramıdır…
Yaşadığı ve yönettiği ülkeyi emperyalizme pazarlayanlar, Türkiye Cumhuriyetini ‘Eski, Yeni’ kavramı içinde çatıştıran yağmacı ve Hırsız düzenin planlayıcısı, uygulayıcısı aşağılık kimliklerin bayramı değildir. Gazi Mustafa kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına elinde kılıçla beddua eden, bu hakaretleri sessizce dinleyip ağzını açamayan apteshane ibriği gibi sıralanmış üniformalı din baronlarının da, ayyaş diyen alçaklarında bayramı değildir.
“Size ölmeyi emrediyorum diyen” bir komutanın emrine gözünü kırpmadan ölüme koşanlarındır… Hain PKK’lıların pusuya düşürdüğü, IŞID militanlarının kafeslerde yaktığı aslanların geride kalan yavrularının, eşlerinin, anaların, babaların bacıların, kardeşlerin, vatan için yüreği çarpanların bayramıdır. 30 Ağustos zafer bayramı… Bu ülkeye kan vermiş, can vermiş bu milletin bayramıdır.
Bu bayram alçakların, döneklerin namussuzluklarıyla öne çıkanların, hainlerin bayramı değildir.
Bu bayram Çanakkale’de, Dumlupınar’da, Sakarya’da, Afyon’da can verenlerin bayramıdır. Sırtlarında taşıdıkları üniforma milletin üniformasıdır. Bu millete dayatılan, insanlara kan kusturan ahlaksızların, Siyasal İslamcıların bayramı değildir.
Bu bayram ‘Ne Mutlu Türküm’ diyenlerin bayramıdır.
USA We agreed with AKP-JDP and put Turkish army ınto cage…
Bu güzel bayram; Amerika ile birlikte olup Türk ordusunu kafese tıkanların, arşivini tarumar edenlerin, Anıtkabirde “sap” gibi dikilemeyenlerin, Siyonizmin kurucusu ve İsrail'in fikir babası ve kurucusu “Theodor Herzl'in” mezarı başında dua edenlerin bayramı değildir.
‘Kahraman genç erkek ve kadın (Amerikan) askerlerinin, olabilecek en az kayıpla evlerine dönmelerini umuyor ve dua ediyoruz’… Diyen adamın, ‘Kadim ve eşsiz bir coğrafyanın benzer gelenek ve göreneklere sahip halklarının, geçmişlerini olgunlukla konuşabileceklerine, kayıplarını kendilerine yakışır yöntemlerle ve birlikte anacaklarına dair umut ve inançla, 20. yüzyılın başındaki koşullarda hayatlarını kaybeden Ermenilerin huzur içinde yatmalarını diliyor, torunlarına taziyelerimizi iletiyoruz’… Diyecek kadar şuur kaybına uğramışların bayramı hiç değildir.
Bu şanlı bayram, İskilipli Atıf’a, Şeyh Sait’e, Derviş Mehmet’e anıt mezar yaptırıp dua eden şerefsizlerin bayramı değildir. Bu vatan hainlerini cadde ve sokaklara ışıklı tabelalarla yazan kanı bozukların bayramı değildir. Bu bayram şanlı Türk ordusuna Korgeneral Mustafa Muğlalı ismini kışla kapısından silenlerin bayramı değildir. Karanlık çağ artığı Tarikat ve Medreselerin bayramı değildir.
Bu bayram şanlı Türk ordusuna Korgeneral Mustafa Muğlalı ismini kışla kapısından silenlerin bayramı değildir. Karanlık çağ artığı Tarikat ve Medreselerin bayramı değildir. 1947 yılında emekli olan Muğlalı, 1950 yılında iktidara gelen Demokrat Parti milletvekilleri milletvekillerinin çabalarıyla mahkemeye verilip yargılandı. Kışla basıp 30 Mehmetçiğin boğazlarını kesen eşkıyaları derviş Mehmet’i, Şeyh Sait’i yargılayıp kurşuna dizdirdiği için ölüme mahkûm edilmiş bu kahramana bu cezayı veren ismini kışla kapısından kaldıran şerefsizlerin bayramı değildir. Şehitlere kelle diyen, şehit babasını tutuklattıran, şehit kardeşini ordudan atılması için baskı kuranların bayramı değildir.
Bu bayram; Türk ordusunun okullarını, hastanelerini kapatan, içini tarumar edip kışlalarını arsa olarak değerlendirip peşkeş çekenlerin bayramı değildir. Bu talana, Türk ordusunun dağılmasına göz yuman üniformalıların bayramı değildir. Anıtkabir’i bir gecede yıkarım diyen şerefsizin. kışla nizamiyelerine çöp kamyonlarını yığan, ahlaksızca, aşağılama düşüncesinde olan şerefsiz FETÖ’cü uşakların hiç değildir.
Bu bayram boynunda BOP tasmasıyla dolaşanların bayramı değildir. Bağımsızlığın sembolü “Hudut namustur” diyebilenlerin bayramıdır… Hilafeti özleyenlerin, 6ncı filoya secde edenlerin. “Laiklik”… ‘Anayasadan çıkartılsın’ diyenlerin, Amerika’nın paçalarına sarılmışların, Sam amcalarının koynuna girenlerin, boynunda İsrail madalyası, Türk askerinin kafasına çuval geçiren generalin taktığı madalya ile dolaşan, boynunda postal ağı iziyle FETÖ’ye teslim olmuşların bayramı değildir.
Bu bayram; bir parti devletinin bayramı değildir… Bu ülkeye vatandaşlık bağı ile bağlı olan Türkün bayramıdır.
Bu bayram okullardan Andımızı kaldıranların, Tabelalardan TC silenlerin, PKK ile masaya oturan, din tacirlerinin, ülkeyi siyasi İslam’a sürükleyenlerin değildir. Bu erozyona sessiz kalan görmezden gelen üniformalı din baronlarının, içten pazarlıklı, çıkar odaklı basının ve bu düşüncenin arkasından koşanların, Egede 18 Ada ve Kayalıkları Yunana teslim edenlerin bayramı değildir. Bu bayram Cumhuriyet birikimlerini "Yandaşlara. Parti ağalarına. Din baronlarına. Ermeni'ye, Arap'a, Yahudi'ye, Yunan'a, Alman'a”, pazarlayanların, kişisel çıkarlarını, ülke çıkarları önünde tutanların değildir.
Çanak tutan, Cehaletin trampetçileri… Hiç kimse, özellikle ‘Lejyoner siyasetçiler’. Türk’ün zaferlerine ortak aramasın.
Suriyeliler Çanakkale’de bizimle diyerek geleceklerine zemin hazırlayıp tarihte birilerine sayfa açmaya kalkışıyorlar. Bizim kimseye borcumuz yok. Varsa da; o borcu yemende, Trablusgarp’ta, Şam’da, Hicaz’da Halep’te oluk gibi kanımızı akıtarak ödedik… Bizleri elin sünnetsizleriyle birlikte arkamızdan vuran Araplara borçlu değil alacaklıyız. Bunlar kıçları sıkışınca din kardeşlerinin paçalarına sarılan, bitleri kanlanınca kardeşini sırtından vuran şerefsiz soysuzlardır. Tarih bunların hainlikleriyle doludur. Ataları buyken torunları sünnetsiz kanı taşıyan it soylarıdır. Kendi vatanına ihanet etmiş soysuzları, KuvayiMilliye ile özdeşleştirerek hainlere kahramanlık ve ahlak kazandıramazsınız. Bunun iöçindirki bu bayram senin hiç değildir.
Bu ülkede; O’nun Şahsına, Zaferlerine, Eserlerine ve Ailesine ahlaksızca saldırırlarken Dünya’nın ünlü devlet adamları, Tarihçileri; Yüzyılın en büyük devlet adamı için “Bütün insanlık içinde gerçek bir onur simgesi”… Sözleriyle tarihe not düşüyorlar. Ya senin için neler diyorlar!
Türk ordusunun zaferlerini taçlandıran bu muhteşem bayram, Türk ordusunun kanla irfanla kurduğu bu vatanda sonsuza kadar bağımsız özgür yaşamayı hayal eden tüm insanlara kutlu olsun. Şan ve şerefle görev yaptığım, geçmişi şan ve şerefle dolu Türk ordusunun ulu bayramını kutluyor, gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşların önünde saygıyla eğiliyorum.
Son söz...
… “Ateşi ve ihaneti gördük. Ve kanlı bankerler pazarında memleketi Alaman'a satanlar”…
‘Onlar ki; saltanatı yıkıp milletin hâkimiyetini kurdu. Siz, sıcak para komisyonları ve borsa vurgunlarıyla kendi saltanatınızı kurdunuz! ‘Onlar ki; dağılmış bir ordudan zafer kazanan ordu yarattı. Siz, ABD’nin Cumhuriyet Ordusunu tasfiye operasyonunun aleti oldunuz! ‘Onlar ki; işgalci orduların başına çuval geçirdi. Siz, başınıza Amerikan işgalcilerinin geçirdiği çuvalla dolaşıyorsunuz! ‘Onlar ki; Lozan’da büyük devletlere diz çökertti. Siz, “2 sayfa, dokuz maddelik gizli hizmet sözleşmesi” imzalayarak, büyük devletin önünde diz çöktünüz.