İş arayan gençler sürünüyor, torpille girenler kurum sömürüyor!”
“İşin İçinde İş Var” Bu memlekette işsiz çok kardeşim. Genç var, diploma elinde… sabahın köründe kalkıp iş kuyruğuna giriyor. Umutla CV dağıtan var, sınavdan sınava koşan var.

İş arayan gençler sürünüyor, torpille girenler kurum sömürüyor!”
“İşin İçinde İş Var” Bu memlekette işsiz çok kardeşim. Genç var, diploma elinde… sabahın köründe kalkıp iş kuyruğuna giriyor. Umutla CV dağıtan var, sınavdan sınava koşan var. Kimisi de “iş yok” diye bavulunu alıp gurbet yoluna düşüyor.
Bazıları var ki… bir torpil bulur, arkasına bir dayı alır, pat diye işe girer. Sonra ne olur? Bulduğu işin kıymetini bilmez. Yetmezmiş gibi ikinci işin peşinde koşar, üç kuruş daha fazla kazancın gözüne dolar. Hadi onu da geçtik, bazıları ekmeğini yediği kurumun kapısına ihanet eder. Daha ne diyelim? Bir de şu meşhur “adrese teslim iş alımları” yok mu… İlan açılır ama aslında ilan çoktan kapatılmıştır. Şartlar öyle bir yazılır ki, yalnızca “bir kişi”ye uyar. İstediğini içeri almak için torpili kılıfa sokarlar. İşsiz gençler gözünün içine baka baka oyuna gelir. “Eşitlik, liyakat, adalet” diye bas bas bağırılır ama iş kapısında adaletin esamesi bile okunmaz.
Üstüne bir de kalemini kiraya verenler var… Basın ayağını kullanıp kendi cebini dolduranlar… Onların gazeteciliği, doğrusu yanlışı yazmak değil; kim daha çok “ihale” verirse ona güzelleme yapmak. Yani kısacası kalemi, satılık mal gibi pazara çıkarmışlar.
Sendikacıyım diye ortalıkta gezenleri söylemiyorum bile… Hak arama ayağına yatıp, işe gitmeyip kahve köşelerinde pinekleyenler var. Sonra da en yüksek perdeden bağırırlar: “Ben sendikacıyım, bana karışamazsın!” Kardeşim, işe uğramayan, çalışmayan, sorumluluk almayan adamın hangi yüzle “emekten” bahsetmeye hakkı var? Asıl emek, sabahın ayazında işine giden işçinindir.
Çocuğunun rızkı için mesaiden mesaie koşan memurundur. Sen işe gitmezsin, ama onların sırtından maaş alırsın; sonra da “emekçiyim” diye ahkâm kesersin… Pes doğrusu! Unutmayın… Tarih kimsenin torpilini tanımaz. Vicdan defteri öyle kolay kapanmaz. Bugün arkanda güçlüler olabilir, ama yarın hesap günü geldiğinde kimse senin yanında durmaz.
Ve soruyorum: Torpille işe giren, adrese teslim ilanlarla hakkı gasp eden, ekmeğini yediği yere ihanet eden, çalışmadan maaş alan, kalemini satan… Yatacak yeriniz mi kaldı?Allah Büyük valla.Sonuna bakalım bunların.Yoğun bakımda acı çekerken belki göremeyizde,Gömerken görürüz.Hadi hayırlısı.