SONA DOĞRU; AMA! HANGİ SON?

Savaşmak istiyorsan, kendi cehaletinle savaş… Albert Einstein.

Gündem Yayın: 20 Mart 2025 - Perşembe - Güncelleme: 20.03.2025 23:32:00
Editör -
Okuma Süresi: 7 dk.
Google News

SONA DOĞRU; AMA! HANGİ SON?
Savaşmak istiyorsan, kendi cehaletinle savaş… Albert Einstein.
Arşive baktım. Dikkatimi Çiğdem Toker’in kaleme aldığı bir yazı dikkatimi çekti. Yazının içeriğinde bir ihale geçiyor. İhaleyi Emniyet Genel Müdürlüğü yapıyor. Tarih 18-25 Haziran 2020… aradan 4 yıl geçti bu süre içinde farklı silah ve teçhizata yönelik yeni ihaleler yapıldı mı bilmiyorum. 
Bu ülkede; Halk için bedel ödeyenler… Diğer yanda kendi saltanatlarını korumak için 415 adet cezaevi yaptık diyenler! Var… Özgürlüğünü geri isteyen yok. Oysa her gün bir şekilde boğuluyoruz.
‘Bununla birlikte, yapılacak alımların çokluğu ya da azlığı konusunda daha sağlıklı bir yorum için önceki yıllarda yapılan alım miktarlarını da bilmek gerekiyor (Bu veriye erişemedim). Fakat ihaleye konu mühimmatın niteliği ile sayılara bakılırsa, “Büyük bir toplumsal hareketlilik mi bekleniyor”? Sorusu akla geliyor.
27 Mayıs tarihli KİK bültenine göre, Emniyet Genel Müdürlüğü'nün bir hafta boyunca ardı ardına yapacağı 10 ihale şöyle’ 18 Haziran- 103 bin 500 adet OC gaz spreyi (100 ml)
(Not: Oc, Oleoresin Capsicum'un kısaltması. Biber gazı demek.)
18 Haziran- 5 bin adet taarruz el bombası
19 Haziran- 44 bin adet açılır kapanır cop
22 Haziran- 250 bin adet 338 cal (kalibre) fişek
24 Haziran- 10 bin adet araç sis havanı mühimmatı
24 Haziran- 1 milyon adet 5.56 x45 mm zırh delici fişek
25 Haziran- 1 milyon adet 5.56 x45 mm polimer uçlu fişek
(Plastik mermi)
25 Haziran- 10 bin adet gösteri el bombası’. Çiğdem Toker.
Bu notla ilgili bir bağlantı kurabiliyor musunuz? Bugüne hazırlığın lojistik faaliyeti olabilir mi?
Türkiye'de gazetecilik, bazen sayısız kez yazdığınız konuyu tekrara düşme pahasına, ilk kez ele alıyormuş gibi anlatma gereği doğuruyor. İktidarın propaganda aparatı bülten ve ekranlar ile onların “dava” uğruna dünyalık peşindeki kadroları, konu dışı.
Yalanlara kurban edilen. Hayal satılan bir ülkede dış politikayı, iç politikada mahirce kullanan ve bu yalanlara biat eden bir garip kalabalığız. İçleri kin, öfke ve nefret… Dışları sahte tebessüm, sahte uygarlık kokan, dillerinde yalan ve küfür olan insanlarla aynı havayı soluyor. Aynı alanlarda yaşamakla kalmıyoruz. Yaşatılmaya zorlanıyoruz.
Dünya’da; Hukukun pas geçtiği, Tanrıların; kaçakçıyı, hırsızı, vurguncuyu, talancıyı koruduğu tek ülkeyiz. Saatlerdir düşünüyorum! Yarın, bugünden daha kirli olacak. Müjdeler, müjdesi… Biz ulus olarak akıl ve bellek yoksunu-muyuz? Neden sorgulamıyoruz? Neden düşünmüyoruz? Kendinize lütfen sorun! İnsan doğuyoruz. İnsan olarak ölüyor-muyuz? Biraz insan olmanın neresinde kaygı saklı. 
Dolayısıyla, sözünü ettiğim “tekrar tekrar anlatma ihtiyacı”, büyük oranda gazeteciliğin kuşatma altında oluşuyla ilgili. Bunu not düşmemek okura haksızlık olur. Bunun içindir ki insan olarak, bir toplumsal görevimiz var. Eğer hiçbir şey okumazsan sana ne söylenirse ona inanırsın. Hep başkasının sana sunduğu hayatı yaşarsın, başkalarının doğrularıyla yaşamak zorunda kalırsın. Yalanla yönetilir, yalanlarla söylenen ninnilerde uyursun ve seni herkes kandırır. Ama sen uyurgezer halinle bunların hiçbirisini fark etmezsin bile...
Kendimizi değil, batılıları sömürgeci diye eleştiriyoruz. Bu toprakları kim pazarlıyor. Yerüstü ve altı madenlerini kim çıkartıyor? 80 yıllık cumhuriyet birikimlerini kim sattı? Sahi bu halkı kim sömürüyor?
Biz nasıl mı bu hale geldik? Aslında hepimiz biliyoruz. Hırsız var diyemiyoruz… Hırsız var dersek, hırsızın çaldığını ispat işi bağırana soruluyor. Soyulduk diyemiyoruz dediğimizde ‘gel hele sen bi. Seni kim soydu de bi hele’ diyorlar… Susuyoruz. Sustukça sıra geldi dayandı mı bize… Bu ülke satılırken seyredenler! Siyasal İslam cambazların sürdürdüğü saltanatı besleyenler; aynı kişiler!
Bu ülkenin milyarlık hazine bütçesini çaresizlik içinde kıvranan memura, emekliye, işçiye, dula, yetime değil; oluk, oluk rant kanalına aktaran devlet. Bu rant kanalının ana aktörleri ve bu aktörlerin siyasilere ve üst düzey bürokratlara balya, balya dağıttığı komisyonları alanları Pazar artıklarıyla beslenen, et kuyruklarında, ekmek kuyruklarında olanlar alkışlıyorsa sen toplum değilsin.
Yoksulluk ve yoksunlukla birleşen gelecek kaygısı ve hayal kırıklığı en sıradan insanın bile dikkatini keskinleştirir! İnsanlar durumun daha da kötüye gideceğini hisseder. Onları çocuk gibi avutan siyasiler çıkan üç beş cılız seslere kulakları zaten tıkalıdır. Sırtlarını dönüktür. Onlar çoğunluğun cahil ve güdülebilir olduğunu biliyorlar.
‘Laikliğe karşı propagandaya, şeriat propagandasına müsaade etmek, Türkiye’nin geleceğinin yok edilmesi ve Türkiye cumhuriyetinin intihar etmesini benimsemektir’. Prof. Muammer Aksoy.
Neyi yazıyorsun? Niye yazıyorsun? Ne yazıyorsun? Neden yazıyorsun?  Kimi yazıyorsun? Niçin yazıyorsun? Yazıyorsun da ne oluyor? Diyordunuz bana! Ülkenin kimyası bozulmuş, nereden tutsan elinde kalıyor… Neden bana soruyorsunuz? Tüm bunların sorumlusu ben miyim? Bu ülke satılırken seyredenler! Siyasal İslam cambazların sürdürdüğü saltanatı besleyenler; bana bu soruları soranlar değiller mi? Herkesin rezil olduğu, ama rezillerin utanmadığı bir dünyada yaşıyorsan rezillik senin yaşam tarzın olmuş dediğim için Yazdın da ne oldu diyen bakar körlerdir. Daha ne olsun. Hukukun üstünlüğü, üstünlerin hukukunun geçerli olduğu, korkuların dudaklara kilit vurduğu bu Dünya’da cehaletin tek örneğiyiz; On liraya bir kitap alıp okumayan. 1000 liraya fal baktıran, kafasına kuş sı…., milli piyangoya koşan milletin, ağzına sı… oy vermesi normal mi? Bu ülkede yaşayıp neyin ne olduğunu bilmeyen, rejimin değiştiğinin, topraklarının satıldığının farkında olması elbette mümkün değildir. Ümmetçi bir anlayışa hizmet etmek akıl ve izan değil, namussuzluktur. Senin ayaklarına prangalar takan, dış güçler değil, senin yarattığın yer tanrılarıdır. Senin, benim veya herhangi birisinin malına canına el koyabilirler. Senin kifayetsizliğin sayesinde canım milletim.
Var olan düzeni kabullenip, onunla mutlu yaşayan herkes birer sosyal böcektir. Albert Caraco

 

#
Yorumlar (1)
Ahmet Serdar
24.03.2025 11:15
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.