PATRON DEVLETİ…
Sömürü, üretim baskısı, hayatların, can güvenliklerinin hiçe sayılması, sürekli hak kayıpları… Nereye gidiyoruz?

PATRON DEVLETİ…
Sömürü, üretim baskısı, hayatların, can güvenliklerinin hiçe sayılması, sürekli hak kayıpları…
Nereye gidiyoruz?
‘Eğer siyasete müdahale etmezseniz siyaset öyle, ya da böyle hayatınıza müdahale edecektir’.
Lenin…
Erdoğan komisyon için; ‘Komisyonun toplanmasını uygun buluyor’… İmralı bir ada. Orada ağırlaştırılıp
müebbet hapse hükümlü bir katil. Devlet nasıl muhatap alıyor bir katili. Bu ülke kanuna ve anayasaya
dayalı olmayan ne o komisyonun, ne Erdoğan’ın, ne AKP’nin, Ne MHP’nin ne CHP’nin, ne DEM’in
nede kırıntılar olanların ülkesi değil. Bu topraklarda üniter devlet yapısı içinde tüm etnik kökenlilerle
Türk kimliği içinde yaşıyoruz. Bu bütünlüğü bozmak demek, arı kovanına çomak sokmaktır. Ülkeyi
parçalayacak kararları basına yasak kılmak namussuzluktur.
Ülkenin tapusu olan Lozan’ı dillerine dolayanlar Dört mevsimi olan, üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkeyi
cehenneme çevirmek için düşman projelerini bir, bir hayata geçirmek istiyorlar. Atatürk’ün partisiyiz
diyen CHP! Bbu komisyonda işin ne?
Biz İranlaşmıyoruz. Türk’te olamadık. Biz Suudi’leşiyoruz. Biz hızla vahabileştik. Üretmeyen tüketen
Suud… katar… Radikal terör örgütleriyle sarmaş dolaş. Ortadoğu’da Amerika ve İsrail çıkarlarını ülke
çıkarlarının üzerinde tutan Amerika’nın taşeronluğuna soyunmuş anlayış ülkeyi yönetiyor.
Bilimden hızla uzaklaşan, bilimle barışık, gelişmemizi raydan çıkartıp, Evengelist Protestan İslamin
garına soktular. Muta nikahı, israf, oğlancılık, sübyancılık, yalan, talan, rüşvet, hırsızlık 23 yılda yasal
olurken, Teröristle masaya oturup bölünme provaları için komisyon oluşturdular.
İktidarın nitelik ve niceliğinin ne olduğunu biliyoruz. Her gün halkın durumunu halka anlatan, zengin,
çapsız ve çaresiz siyasetçi tek adama göbeğinden bağlı ahır uşakları profilinden artık bıktık… Ya sizler
bu vatana düşmansınız. Ya da düşman düşünceye hizmet ediyorsunuz.
Türkiye, uzun zamandır halkının siyasete yeterince müdahale etmediği ve tam da bu nedenle siyasetin
halkın hayatına çok ağır, çok olumsuz müdahalelerde bulunduğu bir ülke durumunda. Neredeyse
çeyrek asır oldu. Uyku çok ağır basmış olacak ki! Hala uyurgezerlik devam ediyor. On liraya bir kitap
alıp okumayan. 100 liraya fal baktıran, kafasına kuş sıçtığında, milli piyangoya koşan milletin, ağzına
sıçana oy vermesi gayet normaldir. Bu ülkede yaşayıp neyin ne olduğunu bilmeyen, rejimin
değiştiğinin farkında olması elbette mümkün değildir.
İmam Hatipli Azizlerle, Ümmetçi Milliyetçilerle ve Terör odaklı bölücülerle Safsata Cumhuriyeti
oluşturacaklar. Yeni Anayasa yapacaklarmış! Onlar Anayasa yapacaklar, Anayasanın İlk 4 Maddesi
ele alınacak ve bu millet dünyanın kaç bucak olduğunu görecek. Görecek ama iş işten geçmiş
olacak…
Dünya biliyor, ancak bu topraklarda yaşayanlar, ülkeyi yöneten bunların kim olduklarından bir haber
ülkeyi s
İktidar süresi uzadıkça, parti ile devlet ayrımını yapamayan bir kitle oluştu. İktidar süresi uzadıkça ülke
daha kolay kabuk değiştirir hale geldi. Parti devleti emrinize amade olarak kılındı. Dış güçler hâkim ve
etkinliğini artırdı... Müstemleke gibiyiz.
Bu ülkenin milyarlık hazine bütçesini çaresizlik içinde kıvranan memura, emekliye, işçiye, dula, yetime
değil; oluk, oluk rant kanalına aktaran devlet. Bu rant kanalının ana aktörleri ve bu aktörlerin siyasilere
ve üst düzey bürokratlara balya, balya dağıttığı komisyonları alanlar. Üçkâğıtçı politikacılar tarafından
sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için nasıl bir sıfat kullanmak gerekir inanın
bilemiyorum. Şu gerçek ki! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen toplumlardır. Bırakın meclisi
yenilemeyi, adamı neredeyse padişah ilan ettik. Ne demokrasi kaldı ne yaşam. Cumhuriyet
kazanımları bir öç alma anlayışıyla elden çıkartıldı. Ülke insanı kıçındaki dona kadar borç kıskacına
sokuldu. Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun
dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Bu talanı besleyen, projeler üreten, kişilerin çıkarları için her türlü yok edilişe bilerek imza atan devletin
kademelerini doldurmuş yüzlerce Habeş maymunlarının sayesindedir. Buda gösterir ki ülkenin partizan
bir soygunun içinde nasıl partileşmiş bir devlet ahlakıyla yönetilir olma halidir.
Cehalet, görgüsüzlük, çıkar odaklı düşünceler, umursamaz halimiz, benden sonrası tufan!
Sözde uyanıklık… Tüm bu bileşenlerdir bizi rezili rüsva yapan.
Çoğu zaman bir şeyleri bildiğimizi düşünürüz, fakat sonunda yanıldığımızı görürüz. Herhangi bir şeyi
kesin olarak bildiğimizden dahi emin değiliz! Onlar bölgesel olarak projelendirerek başlattıkları yağma
ve talan düzenine hiç ara vermeden sürdürüyorlar. Bu ülkede kendi parasıyla içki içene ayyaş. Çaldığı
paralarla Umreye, Haçça gidene ‘dindar’, diyen, açlıktan nefesi kokan, taraflı bir yığın var…
Yapılan seçimler sadece açlıkla, yoklukla, yoksullukla değil, bağımsız yaşam mücadelesi içinde
özgürlüğün. ‘Ben insanım’ demenin, tarikat esaretine, Yer Tanrılarının hükümranlığına
başkaldırı günü olmalıydı… Olmadı.
Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları; millî devleti kurdular. Bugün; Siyasal İslamcılar, Milliyetçiler,
bölücüler ele ele verip onların kurduğu devleti; devlete atadıkları piyonlarıyla birlikte yıkıyorlar…
Bu ülkede paralı paramiliterer oluşumlar yeşillik olsun diye kurulmadı. Kurmayı planladıkları, Türk’ü
Anadolu’da yok edecek “Anadolu İslam Federe Devleti’ni ilan ederken bir dirençle karşılaşırlarsa,
kullanacakları silahlı paralel yapılardır. Polis ağır silahlarla hava araçlarıyla güçlendiriliyor. Bir
çekincesi var TSK hâlâ güvenmiyor. Bunun içindir ki; TSK içindeki Subay, General terfi ve rütbe
bekleme ve yaş sistemini kendi keyfiyetine bağladı. TSK içinde sadakatini ispat etmiş üniformalı din
baronları da bu yıkma politikasının bir parçası olacaklar.
Sonuç olarak: Dürrizade’nin torunlarıyla, İllimünati(şeytanın)nin uşakları birleşerek Türkiye Cumhuriyeti
Devletini küresel şeytanlara laboratuvar yaptı. Bu milleti Sam amcanın uşaklarının kurdukları yok etme
laboratuvarda kobay yapmak istiyorlar.
Neredeyse çeyrek asır oldu. Kurucu Mustafa Kemal Atatürk 15 yıl kaldı… Parçalama senaryoları
seçtiklerinizce ele alınıyor yazıklar olsun.
Ordusunu zayıflatırsın. Ordunun içine fitne salar, birbirine olan güveni yaralarsın. Birbirine sırtını
dönemeyen asker zaten savaşamaz. İnisiyatif de alamaz.
Çoğuz… Ama yokuz!
Kendinizi aldatıyorsunuz. ‘Direne, direne’ kazanmanın tek yolu vardır. Bağımsız, bağlantısız örgütlü
toplum olmaktan geçer. Bu bağımsızlığı Türkiye’de Kurulu hiçbir sendika ve kuruluş sağlayamaz.
Örgüt zannettiğiniz kuruluşlar sadece sarı sendika bazında, hükümet yoluyla şekillenen ve üzerine
çullanmış sendika ağalarının varlığındandır…
Erdoğan; AKP’den önce ne vardı diye soruyor AKP’den önce adalet vardı. Artık yok. AKP’den önce
hukuk vardı. Artık yok. AKP’den önce devlette liyakat vardı. Artık yok. AKP’den önce devlete ait olan
fabrikalarımız, yollarımız, havaalanlarımız limanlarımız vardı. Sattın. Artık yok. AKP’den önce üç
kuruşluk huzurumuz vardı. Artık o da yok.
Halk geçim, Muhalefet uyum, İktidar rejim derdinde… Sebep halk. Sonuç arpalık…