Feodal Gölgeler ve Türkiye’nin Barış Arayışı
Bölgesel istikrarın sağlanması için Türkiye’nin siyasal akıl, ekonomik kalkınma ve toplumsal sağduyuyu aynı anda devreye sokması gerekiyor: Çünkü bu coğrafyada barış bir tercih değil, zorunluluk.

Türk Milleti Gerçekleri Görüyor:
"Toplumsal ve bölgesel Barış Artık Ertelenemez”
KDP Başkanı Mesud Barzani’nin Cizre’ye ağır silahlı korumalarla yaptığı ziyaret,
Türkiye’de geniş yankı uyandırdı. Bu manzara, yalnızca bir protokol tercihi değil;
bölgenin hâlâ çözülmemiş güvenlik ve otorite sorunlarının çıplak bir fotoğrafıdır.
*
Bu topraklarda yaşayan herkes biliyor: Türk milleti, Oğuzlardan Araplara, Kürtlerden
Çerkeslere, Lazlardan Boşnaklara kadar 36 farklı etnik kökeni kapsayan büyük bir ortak
kimliktir. Bu ülkenin mayası, etnik kökenlerde değil; ortak kaderde, ortak vatanda ve
ortak hukukta birleşir.
**
İşte tam da bu yüzden, Türkiye’nin sınırının hemen ötesinde feodal güçlerin ağır silahlı
gösterileri, bu milletin tamamında haklı bir tedirginlik yaratıyor. Modern diplomasi ile
feodal reflekslerin yan yana gelmesi, bölgedeki kırılganlığın hâlâ sona ermediğini
gösteriyor.
Irak ve Suriye’deki Kürt bölgelerinde demokratik dönüşüm tamamlanmış değil; eğitim,
ekonomik kalkınma ve sivil toplum hâlâ zayıf. Bu tablo sadece o bölgeleri değil,
Türkiye’nin iç güvenliğini ve sosyal barışını da doğrudan etkiliyor.
**
Türkiye yıllardır silahlı örgütlerin şiddetiyle uğraşıyor. Bu şiddetin faturasını ise etnik
kökeni ne olursa olsun Türk milletinin tüm evlatları ödüyor. Artık herkes aynı soruyu
soruyor:
Bu coğrafyada barış ne zaman gerçek olacak?
Bu sorunun cevabı, güvenlik tedbirleriyle birlikte ilerleyecek siyasal akılda,
sosyoekonomik kalkınmada ve toplumsal sağduyudadır. TBMM’nin bu gerçeği görmesi
ve gecikmeden adım atması, hem ulusal birlik hem de bölgesel istikrar için zorunludur.
*
Artık kayıpların değil, çözümlerin konuşulduğu bir Türkiye’ye ihtiyaç var.
Türk milleti bunu hak ediyor; bölge bunu hak ediyor.
Bu coğrafyada barış bir lüks değildir.
Barış, yaşamak isteyen herkes için tek çıkış yoludur.
Hoṣça dostça kalın sevgili okuyucularım.
Necati Aydin






