HAFIZA BEŞERDİR; ŞAŞAR! LAF UÇAR, YAZI KALIR…

Namussuzluğu zincire vuramazsınız. Namussuz namussuzdur… Biraz geri giderek tarihin birkaç sayfasına karıştırırsak karşımıza çıkan olaylar bizi bugünkü olayların içine taşıyacaktır.

Gündem Yayın: 20 Kasım 2025 - Perşembe - Güncelleme: 20.11.2025 23:50:00
Editör -
Okuma Süresi: 7 dk.
Google News

HAFIZA BEŞERDİR; ŞAŞAR! LAF UÇAR, YAZI KALIR…
Namussuzluğu zincire vuramazsınız. Namussuz namussuzdur…
Biraz geri giderek tarihin birkaç sayfasına karıştırırsak karşımıza çıkan olaylar bizi bugünkü olayların
içine taşıyacaktır.
Fransız Askeri İstihbaratı 1nci dünya savaşı sıralarında Kürt ailelerinden Bedirhan ailesinin başı
Abdürrezak Bedirhan kendini Kürdistan Prensi tanıması koşuluyla Rusya’ya hizmetini ve 25 bin süvari
vermeyi önerdi, Çarın egemenliğini kabul etmeye hazır olduğunu bildirdi. Rusya, bu öneriyi tehlikeli
olacağı gerekçesiyle reddetmiştir. İstanbul Hükümeti Kürtleri ayaklandırmaya çalıştığı için Bedirhan’ı
ölüme mahkûm etmiştir. Bedirhan ölüm fermanına rağmen çabalarını sürdürmüş ve İngilizlerle işbirliği
yapmış ama aniden ölmüştür.
Aynı dönemde Paris’te yaşayan zengin ve etkili Kürt Şerif Paşa, bu anlaşmaya Kürt devleti
kurulmasını neredeyse başarmış, ancak Londra Konferansı bunu engellemiştir. Yine bu girişim
İngilizlerce engellenmiştir.
Hainler hep bu topraklarda yeşerdi… Devlet yapısında söz sahibi oldular.
12 Eylül gecesi asker harekete geçmeden dakikalar önce, dönemin ABD Ankara Büyükelçiliği, darbeyi
Merkezi Haberalma Ajansı (CIA) Türkiye Masası Şefi Paul Henze’e telgrafla rapor etti. Henze de
hemen konser izleyen dönemin Başkanı Jimmy Carter’ın yanına giderek “Our boys did it-Bizim
çocuklar başardı” sözüyle duyurdu. Genelkurmay Başkanı Evren, ülke yönetiminin başına geçti. Evren,
Milli Güvenlik Konseyi’nin (MGK) başkanı olarak, 1983 genel seçimine kadar ülkeye ilişkin tüm kritik
kararları aldı. 24 Ocak Kararları’nı hazırlayan Turgut Özal, darbeden sonra, bu politikaları devam
ettirmek amacıyla Bülent Ulusu Hükümeti’nde ekonomiden sorumlu Başbakan yardımcılığı görevine
getirildi. 1983 yılındaki seçimlerde, Özal’ın başında bulunduğu Anavatan Partisi ise yüzde 45 oy oranı
ve 211 sandalyeyle tek başına iktidara geldi. PKK da bu dönemde örgütlenmesini gerçekleştirdi ve ilk
büyük silahlı saldırılarını başlattı.
Korkut Özal; 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın kardeşi eski bakanlardan Korkut Özal, 2 Kasım 2004’te
Habertürk Televizyonu’nda, Gülgün Feyman’a “Türk’ten” duyduğu rahatsızlığı açıkça ifade etmişti.
Daha sonra Korkut Özal, 2008 yılında Show TV Siyaset Meydanı’nda da aynı ifadelerini tekrarlamıştı.
Turgut Özal’ın kendisine 1986 yılında Türkiye’nin isminin değiştirilebileceğini söylediğini açıklayan
Özal, “Rahmetli ağabeyim Türkiye’nin isminin değiştirilebileceğini, Anadolu yapılabileceğini
söylemişti”… Spikerin “Söyledikleriniz önemli, kayıtlara geçiyor” uyarısının ardından Korkut
Özal, söylediklerini bir kez daha tekrar etmiş ve Turgut Özal’ın bunu kendisine ikili bir görüşmede,
“Keşke Anadolu olsaydı” dediğini yinelemişti.
Alçaktan daha alçak ne var?
Terörist başı Abdullah Öcalan’ın beğendiği lider, Turgut Özal’ın federasyon politikasını ortaya
koymuştu. Dünün ustası bugünün döneği Hulki Cevizoğlu’nun “Ya Sev Ya Sevr- Bir Gafletin
Büyümesi” adlı kitabında bebek katili Abdullah Öcalan şunları söylüyor, diye yazıyor. “Aslında bizi en
iyi anlayan Turgut Özal’dır. Hatta eminim, bize biraz da olsa sempati ile bakıyor. Eğer bizim
sorunumuza bir çözüm bulunacaksa Özal bulacaktır. Kürt olduğunu söylüyor. Federasyondan söz
ediyor. Konuyu en iyi Özal izliyor”. Emekli General Osman Özbek, 8 Temmuz 2004’te dönemin
Başbakan’ı Turgut Özal’ın PKK’nın büyümesi için TSK’ni 1993 yılına kadar geçen 10 yıl devreye
sokmadığını belirtmişti.
ANAP’lı eski bakanlardan İsmail Özdağlar’a ait olduğu belirtilen açıklamalar eski başbakanlardan
Yıldırım Akbulut ve Tansu Çiller’e basın danışmanlığı yapan Mehmet Bican’ın “Terörle Sınanmak” adlı
kitabında şöyle yer alıyor: “O gün Özal’ın kurmaylarıyla toplantı halindeydik. Bakanlardan Hüsnü
Doğan, Ahmet Kurtcebe Alptemoçin, Özal’ın Başdanışmanı Adnan Kahveci. Konumuz Türkiye’nin
eyaletlere dönüşmesiydi. Özal kafasındaki düşünceyi sadece aktarmıyor, kabul etmemiz için
bastırıyordu. Ona göre, Doğu ve Güneydoğu bir eyalet hâlinde teşkilatlanacaktı. Karadeniz,
Anadolu’nun içlerinde, Kuzey’de, Güney’de de 5 eyalet daha olacaktı. Yani Türkiye’yi altıya bölüyordu
Özal. Ben Özal’ın bu görüşüne karşı çıktım. Sanki onun yakasına yapışmış, hesap soruyormuşçasına,
’Bunu yapamazsınız!’diye bağırdım galiba. Eyalet düzenine geçmemizin Türkiye’nin bölüneceği
anlamına geldiğini, bunu yaparsak bu ülkeyi bize kazandıran başta Atatürk olmak üzere silah
arkadaşlarının kemiklerini sızlatacağımızı söyledim.”
Özal, ölene kadar eyalet fikrinden hiç vazgeçmedi
Mehmet Bican’ın kitabında Özal’ın, Türkiye’in eyaletlere bölünmesi fikrinden ölünceye kadar
vazgeçmediği ve Cumhurbaşkanlığı döneminde de faaliyetlerini sürdürdüğü şöyle anlatılıyor: “Devlet
Bakanı İsmail Özdağlar’ın başının yenildiği gün toplantı masasına konulan ’Türkiye’nin eyaletlere
bölünebileceği’ düşüncesi, Turgut Özal’ın iktidarında hem Başbakanlık Konutu’nun hem de Köşk’ün
ana gündem maddelerinden biri olup çıkıyor. Yüzlerce askerimizi şehit eden, Kürt köylerini basarak
kendi ırkından insanları bebek, kadın, ihtiyar demeden katleden Abdullah Öcalan’ın gemi azıya alıp
terörü dağlardan kentlere indirmesi, Turgut Özal’ın görüşlerini hiç etkilemiyor. O terörün, Kürtlerin

taleplerinin karşılanmasıyla çözümlenmesinden hiç vazgeçmiyor. “Türkiye’de eyalet sistemini
oluşturursak, sorun çözülecek” diye bakıyor bu önemli meseleye. Öldüğü tarihe kadar aynı görüşleri
taşıyor Özal, ancak Türkiye’yi bölmeye gücü yetmiyor.
Tezgâh raporlara girdi
Başta İngiltere olmak üzere Avrupa ülkelerinin nasıl bir oyun tezgâhladığı o dönem raporlara yansıdı.
Dönemin ABD Deniz Kuvvetleri Yüksek Komiseri Tuğamiral Mark L. Bristol, hazırladığı bir raporu 20
Şubat 1922’de ABD Dışişleri Bakanlığı’na sundu. Raporda İngilizlerin desteklediği Pirzade Bekir’in
nasıl bir hainlik içinde bulunduğu gözler önüne seriliyor. O raporda şöyle deniliyor: “Bakanlığın bilgisi
için Askeri Ateşe tarafından Kürdistan’daki durumla ilgili hazırlanan raporu sunuyorum. Daha önceki
yazılarımda belirttiğim gibi Kürt sorunu dikkati çekecek değerdedir. Normal koşullarda bile Kürtler
daima komşuları için sorun olmuşlardır. Şimdi, Kürdistan’ın, ünlü petrol yatakları nedeniyle, yabancı
entrikalar kuşkusuz başladığı için ciddi sonuçlar çıkabilir. İngilizler herhalde Kürdistan’ı denetim altına
almak için Kürtleri Türklere karşı kullanmak isteyeceklerdir, Türkler de Kuzey Mezopotamya’yı ele
geçirmek için aynı şeyi yapacaktır, Kürdistan’ı özel etki bölgesi sayan Fransızlar da Türk-İngiliz
sürtüşmesinden çıkar sağlamakta bir an duraksamayacaklardır.
Nasıl kıskaca alındığımız değil. Hainleri seçerken düşünmediğimiz için gerçekleri görmüyoruz.
Yalanları yanlışları alkışladıktan sonra kış uykusuna yatıyoruz.

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.