BEKLE! Kİ GÖR… (2)

1947’den bugüne, Sağ partilerin paçalarından yolsuzluk, hırsızlık, talan, vurgun akıyor. Zira bu millet sağ partileri oylarıyla kutsayıp tepesine taşımaktan asla vazgeçmedi. Onlar yüz yıllık Türkiye Cumhuriyetini 70 yıldır yönetiyorlar.

Gündem Yayın: 27 May 2025 - Tuesday - Güncelleme: 27.05.2025 00:22:00
Editör -
Okuma Süresi: 8 dk.
Google News

BEKLE! Kİ GÖR… (2)
1947’den bugüne, Sağ partilerin paçalarından yolsuzluk, hırsızlık, talan, vurgun akıyor. Zira bu millet sağ partileri oylarıyla kutsayıp tepesine taşımaktan asla vazgeçmedi. Onlar yüz yıllık Türkiye Cumhuriyetini 70 yıldır yönetiyorlar. 70 yıldır soyuyorlar. Siyasi tarihi okuyun. Adnan Menderes ile başlayıp, bugüne kadar yolsuzluk kronolojisi içinde kimler var görün… 
Bizim çocuklar işini iyi yaptı. Karanlığa açılan pencere bir general ve Refah Partisinden aday olup milletvekili seçilemeyen, Nakşibendi tarikatının üyesi, Süleyman Demirel’in ‘Altın Çocuğu’  Turgut Özal artık sahnedeydi. Kendisi ve karısı ayrı bir âlem. Çocukları ayrı bir âlem. Milletin sırtından vur patlasın çal oynasın yaşamlarında görgüsüzlüğün tavan yaptığı günlerde hayat onlara güzeldi. Devletin uçağını gönderip İbrahim Tatlıses’i yurtdışına götüren, Topkapı sarayını ve hazinesini Amerika’ya Sergi ayağı ile götürüp sahteleriyle yer değişimleri ve sonrasında eserlerin kayboldu tutanakları. ‘Anayasayı bir kez delmeyle bir şey olmaz’ diyen ahlak. Şortla askeri tören mangasını denetlemekle kendini çağdaş gösterme rolleri. Darbeci generallerin ulaştığı inanılmaz servetler. Semra’nın kulaklarından sarkan elmas küpeler, elmas taşlı gözlükler ve meşhurlarla birlikte dımdızlak hamam sefaları. ‘Kırmızı Plakalar’ (Emin Çölaşan) kitabında ortaya dökülen rezili rüsvalıklar.
‘12 Eylül ve Cunta’. Devamıyla Siyasal İslamcıların ülkeye hâkim kılınması süreci bu tarihle başlatıldı.  Halka sivilleşme görüntüsü vermek amacıyla bir tarikat üyesi olan Turgut Özal geçici hükümete bakan olarak seçildi. Amerika’nın çocukları Türkiye’de yönetimdeydiler. Özal; arkasına aldığı askerlerle ülkeyi siyasal inanç üzerinden şekillendirme sürecinde epeyce yol aldı. Gözaltı süreleri 90 güne çıkartılmış, muhalifler tutuklanmaya, idam sehpaları hazırlanmaya başlamıştı. Bundan önce 12 Mart Muhtırası var. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamları. 
Emperyalistlerin ‘Ortadoğu’nun parçalanması, yeni devletler inşası, bölgeye İsrail’in hâkim kılınması projesi için istenilen adamlar artık ellerinin altındaydı. Amerika yetiştirdiği çocukları BOP düşüncesi içinde şekillendirildi. MİT Müsteşarı, Dış İşleri Bakanı, Dolandırıcılıkla suçlanan hükümetten uzaklaştırılan adam tekrar çağrıldı maliyenin başına oturtuldu.
Siyasal İslamcılar yine sahnedeydi. 6 kez gittim, 7 kez geri geldim diyen Süleyman Demirel ‘Nerede Kalmıştık’ sözleriyle yeniden sahnedeydi. Hukuk o günlerde de yoktu. Hayali Sunta ihracatları, Çetelerle işbirliği kardeşe ilk özel okul açma izni ve Ankara Gazi’de arazi tahsisi.
Bu ülkede emeksiz zengin olmanın tek yolu siyaset… Çal, çırp. Komisyonlar, ihale takipçiliği avantalı anlaşmalar! Çeteler, derin devlet, mafya artıkları ve kol kola olmaktan geçer! Hukuk yerine, meclis tarafından aklan. Dokunulmazlık. Hesap vermemek. Aptal yerine konmak. Yoksulluğun oylarıyla kutsanan sarışın kadın!  Tansu Çiller.
Süleyman Demirel’in ‘Altın Çocuğu’ Turgut Özal’dan sonraki, ‘Altın Kızı’dır. Amerikan vatandaşı olup… Kocasına kendi soyadını veren, Özer Uçuran ‘Çiller’in’ karısı… Çocuklarının geleceğini Amerika’da gören, Türkiye’de siyasete başlamasıyla birlikte, milletin sırtından edindiği ‘Mal’larla, Türkiye’dekiler hariç. Amerika’da AVM, Otel, Restoran, Villa ve evler sahibi olmuştu. Amerika’nın çıkarları için, Sam amcasının üzerinden yeminliydi. Birinci vatanı Amerika’dan gelip, ikinci vatan Türkiye’nin düşünemeyen yurttaşlarına iki anahtar (Ev, Araba) lakırdısıyla siyasete girmiş, hırsızlık, vurgun, talan ortaya çıkınca, kaynanasının sandığındaki “çıkın” içinde bulunan 50 bin lira ile zengin olduğunu iddia eden bu kadın. Türkiye’nin Sarışın lakabı taktığı ilk ve tek Başbakanı…
‘Gemicikler oğlumun sünnet hediyesi’ Diyenle; ‘Çıkın’ ile ‘sünnet’ paralel ise! Cumhur ittifakı daha bir güçlendirildi.
1947’den bugüne, Sağ partilerin paçalarından yolsuzluk, hırsızlık, talan, vurgun akıyor. Zira bu millet sağ partileri oylarıyla kutsayıp tepesine taşıyor. Onlar yüz yıllık Türkiye cumhuriyetini 70 yıldır yönetiyorlar. 70 yıldır soyuyorlar. Siyasi tarihi okuyun. Adnan Menderes ile başlayıp, bugüne kadar yolsuzluk kronolojisi içinde kimler var görün… Neden yoksul kaldığını sorgulamayan yurdum insanları kendilerine siyasi tanrılar yarattı.
Özer Uçuran Çiller kurduğu şirketler marifeti ve işbirliği yaptığı Genel Müdür Efendi ile başında bulunduğu İstanbul Bankasının çökerten, içini boşaltan ve Amerika’ya transfer edip üzerine yatan adamın karısıdır Profesör Doktor Tansu Çiller. Ve o günde hukuk yine yoktu bu ülkede… Batırılan İstanbul Bankasının tüm yükü çiftçinin bankası olan Ziraat Bankasına aktarılıp görev zararı ilan edilmişti. Halk hırsızların çaldıklarını ödemeye mahkûm oldu. Demirören’in kotardığı 750 milyon Dolar. Türkcell için Virgin adalarına gönderilen 1 milyar 630 milyon dolar İle gündem olan banka. Çiftçinin traktörüne, ineğine haciz koyan bankadır o banka. O banka hâlâ çiftçinin harman edildiği, siyasetçinin arpalığıdır.
Genelkurmay Başkanının oğlunun Uludağ’da bir manga askerle otel basıp otel sakinlerini yerlerde süründürüp, yat kalk yaptıran, bir kısmını karakola götürüp dayak attıran velet için, Sarışın kadın “Delikanlı, kanı kaynıyor” diye savundu. Sarışın Başbakan için Silahlı Kuvvetleri personeline anket düzenleyip siyasi yapı oluşturan, “Şak diye emrediyor,  Tak diye yapıyorum” diyen sarışının partisinden Osmaniye milletvekili olan kifayetsiz General Doğan Güreş…
Yolsuzluk iddiaları ayyuka çıkmıştı. Mesut Yılmaz ve kardeşinin haksız servet edinimi ile birbirlerine çamur atma yarışında, “şerefsiz onbaşı” cümlesiyle Türk ordusunda erbaş rütbesini aşağılamakla kalmamış, foyalarını örtmek için mecliste birbirlerinin yolsuzluklarını aklayan mucit, muhterem sarışın hanımefendi. Mesut Yılmaz’la işbirliği yapıp kendini aklayan hırsızlığı, vurgunu yetim hakkını yemeyi, milletin malına çöreklenmeyi yasal hale koyan sarışın başbakan!
Mesela birkaç yıl önce Devlet Bahçeli ile Erdoğan arasındaki söz düellosunu yan yana getirirseniz, Tansu’nun ki kırk kez zemzemle yıkanmış sayılır değil mi?
Bunlar ihanetin ne olduğunu ya bilmiyor ya da milleti balık hafızalı zannediyorlar. Ya arşivler ne söylüyor. İhanet çeteleriyle kol kola girenler kimlerdi? Doğuda cinayetler işleyen derin devlet seremonileri.
Düşünceleri hatırlayıp, Türkiye için çizilmiş yol haritası içindeki ileri karakolları irdeleyelim! Amerika Türkiye için kimliklerine kadar iyi okudukları isimleri tartışıyor.
1996 yılında CIA’nın yan kuruluşu Rand Corporation’un yayın organlarında şöyle deniyordu:
‘ABD artık ANAP ve DYP gibi partilerle Türkiye’yi kontrol edemez, Fazilet Partisi’nin başına yenilikçi kanadın geçmesi, Tayyip Erdoğan’ın Başbakan, Abdullah Gül’ün de Dışişleri Bakanı olması halinde ABD Türkiye’yi kontrol altında tutmaya devam edebilir’. Bu düşünce hâkim kılındı. Cesaret ve destek Sam amcadan gelmişti. Asker vesayeti olmasına rağmen yapılan anlaşmalar ve planlar uygulamaya konuldu. Amerikan vatandaşı, Dünya Bankası Editörü Kemal Derviş Soyulup Soğana çevrilmiş Türk Ekonomisini düzeltmek için Türkiye’de görevlendirildi.  Derviş Türkiye’yi IMF’nin şefkatli kollarına alarak kucağına oturtulmasına aracılık etti. Bugün nasıl ki Mehmet Şimşek Türk Ekonomisini İngiliz tefecilerine teslim etmişse ve bugün içinden çıkılmaz bir hale dönüşmüş bir ekonomik yönetimde yeni milyarderler yaratarak Türkiye’nin dibini oyma işlemleri sürüyorsa. Geçmişle çokta farklı değil.

 

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.