grandpashabet giriş grandpashabet sinavmerkezi.org bahis siteleri

TASARRUF PALAVRASI… İNANMIŞLIK SAHTEKÂRLIĞI!

Türkiye’nin Arpalıkları! Arpalıktan beslenenler, seyredenler ve tasarruf palavrası…

Gündem Yayın: 07 Mayıs 2024 - Salı - Güncelleme: 07.05.2024 22:55:00
Editör -
Okuma Süresi: 9 dk.
Google News

TASARRUF PALAVRASI… İNANMIŞLIK SAHTEKÂRLIĞI!

Piyasacılık hâkim olduğunda planlama ortadan kalkar. Devletin planlama becerisinin sıfırlanması Türkiye burjuvazisinin tercihidir.

Hayatımıza; geçmişten bugüne! Daha kapsamlı, daha donanımlı girdiler. Birde bunları koruyan adına yasa dedikleri hukuk sistemi var. Birde ‘Kömür yardımı alıyorum. Engelli maaşı alıyorum. Yeşil kartım var.  Otobüse bedava biniyorum. Çocuklarıma öğrenim yardımı alıyorum. Erzak yardımı alıyorum’… Diyen ve iktidarın cennetine güzellemeler yapan bu çoğunluk sayesinde ülke siyasal hayatında yaşanan binlerce yolsuzluklara kirli ilişkilere rağmen seçimler hiç etkilenmiyor.

Vicdanı temiz olmayanın, elleri temiz olmaz.

Bu memleketin başına ne geldiyse, yağmayı talanı, vurgunu görmeyenler sayesinde. Kendi çıkarlarını milli çıkar diye yutturanların ve ürettikleri akıl almaz sahteliği gerçek zannederek alkışlayan cehaletin yüzünden gelmiştir.

Yağmayı, talanı, vurgunu görmüyorsanız. Onların kim olduğunun bilmenizin bir anlamı yoktur. Çünkü bu bir bütüncüllüktür. Aç ve yoksulda olsanız sizler bu talan ve vurgunun ortağısınız. Ve onlar diyor ki; bu karar iyi karar, gidelim ‘Türkiye batana’ kadar!

Siz 10 bin liraya boyun eğmiş, 17 bin lira asgari ücrete eyvallah demişseniz. Birileri kendilerine fırsat yaratacaktır. Asıl olan bu milletin fırsatı yaratanları görmezden gelmesidir.

22 yılda görgüsüzlük tavan yaptı… Bunların ne mal olduklarını biliyoruz. Ülkenin soyulduğunu biliyoruz. Soyduklarını biliyorlar. Ortaya dökülen onlarca rezilliğe, kepazeliğe rağmen bu hırsızların peşinden giden bu milletin aymazlığı beni çıldırtıyor. Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar, tekrar aldatılan bir millet, seçimlerde ‘adam mı var’! Diyecek kadar adam değilse! Bu millete hangi sıfat yakışır?

Vergiyi bizden topluyor. Vergilerimizle lüks ve şatafat içinde yaşıyor, bize ‘tasarrufu’ öğütlüyor… Bu ahlak bu ülkeyi yönetiyor, bu ahlakın arkasına takılmış, milletin sırtından beslenen birde %22’lik sülük taifesi var.

Ülke soyuluyor. Açıkça gözlerimizin içine baka, baka Soyuyorlar. Çalıyorlar. Çete oluşturmuşlar. Şerefsizce bu milletin parasını çalmışlar. Yiyorlar. Dokunulmazlığın arkasına sığınıyorlar. Dokunulmazlığı olan büyük hırsızların kanatlarının altında soygunun ana aktörleri var. Soygunun bürokratları var.

Yedikleri bu milletin parası, pulu. Bu şerefsizlere bir tek laf söyleyen yok. Bu şerefsizleri, takip eden, tespit edip yakalayan ve kamuoyuna açıklayanlara tepki var. 

Türkiye’nin Arpalıkları! Arpalıktan beslenenler, seyredenler ve tasarruf palavrası…

-THY… Başında oturan genel müdür ve yöneticilerin 16 ay maaş almaları. Milyonlarca liraları cebine atan bir grup oluşturulmuş. Soyguna soruşturma açan hukuk sistemi yerle bir olmuş. Aylardır kendine başkan seçemeyen Yargıtay’ı var. Politik çıkarlar. Politikacıların temsilcileri sistem soygunu için parmak oynatması mümkün değildir.

-TRT… Başından sonuna kadar ayrı bir soygun sisteminin parçası haline gelmiş. Amerika’dan para dilenen devlet. Bu devletin Amerika’da kurduğu ‘TRT Vord’ ismiyle yayın yapıyormuş palavrası içinde Amerikalı bir şirkete ‘Lobi’ faaliyetleri sürdürdüğü ve yıllardır Amerika’daki bu şirkete milyarlarca dolar aktarıyor. TRT yönetiminin aldığı çifte kavrulmuş maaşlar, yurt dışı yolluk ve harcırahlar.

-Diyanet İşleri Başkanlığı. Başkandan aşağıya aldıkları dudak uçuklatan maaşlar. En tepeden aşağıya doğru korkunç paralar harcayan, lüks ve şatafattan vazgeçemeyen ahlakın millete sabır dilemesi. Yaşamları bedava olan ve üstüne üstlük binlerce maaş alan personel. Hesabı kitabı sorulmayan ihaleler, harcamalar. Cuma çıkışlarında milletten toplan binlerce liralar.  Yurt dışına yaptırılan camiler. Kaynağı yoksulluk üzerine inşa edilmiş din.

- TBMM… İsrafın ana kaynağı.

- Bakanlıklar… Kapılarının önünden makam odalarına kadar. Yaşam alanlarından halkın malının yağmalanmasına kadar. Ne arıyorsanız bulmak mümkün.

- Saraylar… Sadece bir sarayın 1 saatte harcadığı para 100 emekli maaşına eşit.

- Tarikat ve Cemaatler... Sadece din soslu sömürü düzeninin aktörleri.

- Zonbiler ve batan paralar… Batık şirketlere verilen hibeler. Geri dönüşü olmayan teşvikler.

- Akraba ve yandaş… Milyarlarca lira vergi borçlarını silen anlayış.

- Soygun var… Halkı Alman, Arap, İtalya, soydurup tasarruf bekleyen anlayış.

- Silahsız işgal… Yoksulun, farklı yoksulu beslemesi. Ekmeğin üçe, beşe bölünmüş hali. Milletin toplamda harcanmış 250 milyar doları.

- Sosyal Devlet… Bu anlayışı çıkar için kullanan, midesini başkasının ekmeğine, sırtını başkasının elbisesine, cebini başkasının parasına alıştıranlar…

- Merkez Bankası… Yöneticilerine sağlanan lüks ve şatafat…

- Kamu bankaları… Halktan topladığı yüksek faizlerle, beslediği onlarca asalak. Onlarca bedavacı.

- Türkcell… Ziraat Bankasından hibe alıp siyasetçilere dağıttığı huzur hakkı.

- Saray müteahhitleri… Hazine garantili akçeli işler. Döviz garantili avantası bol, hazine garantili bonuslar.

- Akrabacılık… İçinde kılıflanmış yabancı ortaklıkları. Silinen vergi borçları. Arpalık haline gelmiş halk.

- Din kardeşliği… Mazlum ayağı ile yoksullaştırılmış halkın sırtına sarılmış 17 milyon mülteci.

- Makam saltanatı… Valilikler, kaymakamlıklar dahil, 130 bin makam aracı. Yakıt. Bakım. Yedekli 260 bin şoför. Makam. Sekreter. Telefon.

- Şehremini ahlakı… Soyulan şehirler. Çalınan paralar. Harcamalar. Eş dost kayırmacılığı köşe dönüclük.

- Gazeteciler… İhale takibi yapan, komisyon peşinde koşan, hibe alan, iktidara borazancılık yaparak çakarlı arabalarla, yanlarına verilmiş koruma polislerine çanta taşıtan, kıçlarında daracık pantolonlarla dolaşan soytarılar.

- Pudracılar, Enerjiciler… Bilumum sosyal medya artığı, ortaya dökülmüş şerefsizler.

- Muhtarlar… Hiçbir kamusal görevi kalmamış, sadece siyasi destek için tutulan, üretim sorumluluğu olmayan 280 bin asgari ücretli.

- Sıfırlanamayan paralar. Dağıtılan rüşvetler… Çakma vatandaş, kara paracı, kaçakçı İranlının önüne yatan bakanların çikolata kutuları içinde alınan rüşvetler, ayakkabı kutuları içindeki dövizler, sıfırlanamayan paralar, kasalar, para sayma makinaları. Faizi ile iade geriye edilen paralar. Millete ödettirilen Halk Bankası davası cezası 2,5 milyar dolar. Irak’tan taşınan kaçak petrolün Dünya tahkim mahkemesi verilen 2 milyar cezanın ödenmesi…

- Bol keseden harcama… F35 uçakları için ödenmiş 2,5 milyar dolar. S400 füzeleri için ödenmiş 2 milyar dolar.

-  Farklı yağma… Sorgulanamayan örtülü ödenek. Huzur hakları. Çoklu maaşlar.

- Kırışma vaziyeti… Ömür boyu koltuk. Akçeli işler filan. Kısaca hizmet. Kısaca yatırım. Kısaca istihdam. Kısaca çoklu maaş. Sonuç yoksulluğu kader yapmış. Sabırla koruğun helva olacağını düşleyen çaresizlik.

Halk bankası dolandırıcılığından sabıkalı, Maliye Bakanı ‘tasarruf’ istedi… Hadi bakalım. Et alamayan, tavuk kanadına razı olan, Pazar artıklarıyla beslenen millet. Tasarrufa davetlisin. Eh bizde eşek değiliz ya!

- Ve daha, neler, neler!

Yasaları kullanırlar. İnsanları kullanırlar. Karşılıklı avantalarla nemalandırdıkları durumdan vazife çıkartan bekçileri vardır. Milletin malına çökerler. Yanlışı yazarsanız onlardan önce bunlar kapınıza dikilirler.  Bunun içindir ki; Nihat Genç “Köpekleşmenin Tarihi”ni yazmıştır. Neden mi yazmıştır?   Bu ülkede bugüne kadar altı okka bir turpa rastlanılmamıştır da. Ondan.

Esasta bu ülkede ekmek herkese yetecekti, insanlığımız ağır bastı! Seçtiklerimiz. Seçtiklerimizin atadıkları tarafından yoksulluğumuzun üzerine ziyafet sofraları kurdu. Bir baktık ki; tarlaya karga, ambara fare, fırına hırsız, memlekete harami dadanmış. Onlar semirip zenginleşirken, bizler sıskalaşıp yoksullaştık. Bir baktık ki; bizden olmayan. Yabancı binlerce sülük doluvermiş topraklarımıza, ekmeğimizde, soframızda yer tuttu. Ne ormanlarımız, ne kıyılarımız, ne adalarımız, nede yaylalarımız kaldı. Şöyle baktık; ha bugün, ha yarın giderler dedik. Geldikleri gibi gitmediler. Kiminin iti kapımız önünde, kiminin piçi kucağımızda, kiminin de biti koynumuzda. Saflığımıza geldi. Yoksa mümkün müdür bu kadar şerefsizin bizden olması… Desem!

Halk geçim, Muhalefet uyum, İktidar rejim derdinde… Sebep halk. Sonuç arpalık…

#
Yorumlar (1)
Ahmet Serdar
08.05.2024 18:21
Harika bir makale. Ben de ekleme yapmak istiyorum. Anayasanın belirttiği sosyal devlet kavramı sadaka politikası içerisinde yürütülüyor. Hem de muhalif belediyeler ile birlikte..
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.