Siyasetin Sahnesi ve Şükürcülüğün Gölgesi

Siyaset dediğimiz şey, çoğu insanın sandığı gibi bir kavga, bir ideoloji mücadelesi değildir. Görünürde çok gürültü kopar, birbirlerine en ağır sözleri söylerler. Ama perde kapandığında, aynı sofrada buluşur, aynı menfaatin etrafında birleşirler.

Gündem Yayın: 14 Eylül 2025 - Pazar - Güncelleme: 14.09.2025 01:34:00
Editör -
Okuma Süresi: 4 dk.
Google News

Siyasetin Sahnesi ve Şükürcülüğün Gölgesi

Siyaset dediğimiz şey, çoğu insanın sandığı gibi bir kavga, bir ideoloji mücadelesi değildir. Görünürde çok gürültü kopar, televizyonlarda birbirlerine en ağır sözleri söylerler. Ama perde kapandığında, aynı sofrada buluşur, aynı menfaatin etrafında birleşirler. Çünkü işin özünde kavga değil, çıkar vardır.
Bir pazara gidin… Emekli, elinde fileyle domatesin, biberin fiyatını sorar ama alamadan geri döner. Sonra eve gidince kuru ekmeğini çaya batırır ve “çok şükür” der.
Bir işçi düşünün… Fabrikada sabahın köründen akşamın karanlığına kadar çalışır, ay sonunda aldığı maaş evin masrafına yetmez. Çocuğu okul harçlığı ister, o utana sıkıla “yarın bakarız” der. Sonra da başını eğip “şükür” çeker.
Bir de siyasetçiye bakın… Her gün lüks arabalara biner, en pahalı sofralarda oturur, her fırsatta “sabredin, şükredin” nasihatı verir.Aradaki farkı görmemek için ya kör olmak lazım ya da görmek istememek.....
İşin aslı şu: Siyaset dedikleri şey koca bir tiyatro. Ön tarafta kavga, bağırış, çağırış, birbirlerine atıp tutma… Ama ışıklar söndü mü, perde kapandı mı, aynı masada otururlar. Çünkü mesele fikir değil, mesele menfaat. Bugün biri dini bayrak yapar, öteki milliyetçiliği, başkası solculuğu. Ama varacakları yer bellidir. Kaybeden her zaman biziz, yani alt tabaka!

Bakın etrafınıza: İşçi sabahın köründen akşama kadar çalışır, çocuğuna harçlık veremez hale gelmiştir. Emekli pazardan eli boş döner. Ama siyasetçi? O lüks arabadan inmez, akşam en pahalı sofralarda tıka basa yer. Sonra da utanmadan halka “sabredin, şükredin” diye nasihat çeker. Hadi oradan!

Şükür elbette Allah’a bağlılığın en güzel göstergesidir. Ama bu millete öyle bir oyun oynandı ki, şükür sanki fakirliğe razı olmanın, adaletsizliğe boyun eğmenin adı oldu. Yanlış! Şükür, hakkını aramana engel değildir. Adalet istemek, emeğinin karşılığını talep etmek nankörlük değildir. Asıl şükür, zulme sessiz kalmamaktır.

Her seçim öncesi aynı oyun sergilenir. Meydanlarda birbirlerini parçalar gibi görünürler, ağızlarından köpük saçarak vaatler sıralarlar. Seçim bitti mi? Perde iner. Arkada kurulan menfaat sofrasında yan yana otururlar. Seyirci kim? Biz! Hem de biletini kendi cebimizden ödeyen seyirci: Vergimizle, zammımızla, alın terimizle...

Biliyorum, bu sözlerim kimisinin zoruna gidecek. “Boş konuşuyor” diyecekler. Desinler! Ben gerçeği görüyorum. Çünkü bu düzenin en büyük silahı, halkın sessizliği ve yanlış anladığı şükürcülük. Ama belki bir kişi çıkar da “Benim hakkım nerede?” diye sorar.

Unutmayın: Hak aramak nankörlük değildir. Adalet aramak en büyük şükürdür. Çünkü Allah zalimin sofrasına oturana rıza göstermez.

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.