Darbeler Zalimlerin Zulmüdür

Türkiye, 1948’den sonra Marshall Planı ile yavaş yavaş yerli ve millî kimliğini kaybetmeye başladı. 75 yıldır kendi kendisiyle kavgalı bir millet haline getirildik.

Gündem Yayın: 13 Eylül 2025 - Cumartesi - Güncelleme: 13.09.2025 01:47:00
Editör -
Okuma Süresi: 3 dk.
Google News

 

 

Türkiye, 1948’den sonra Marshall Planı ile yavaş yavaş yerli ve millî kimliğini kaybetmeye başladı. 75 yıldır kendi kendisiyle kavgalı bir millet haline getirildik.

Tarihimizde askerî darbeler kara bir leke olarak yerini aldı: 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi, 28 Şubat 1997 postmodern darbesi ve 15 Temmuz 2016 hain darbe girişimi… Bunların dışında yüzlerce darbe planı hazırlandığı söyleniyor. Ne garip bir ülkeyiz ki, kendi geleceğimizle defalarca kumar oynandı.

1947’lerde Köy Enstitüleri kapatılmaya başlandı. Üretken beyin gücünden rahatsız olanlar, 1954’te tamamen lağvetti. Sonrasında kardeş kavgaları, ithalatçı siyaset ve dışa bağımlı ekonomi, millî ruhun parçalanmasının temelini attı. Tarikatlar, Marksist-Leninist akımlar, Maocular ve sembolik milliyetçiler… “Atatürkçü millî” ruhtan uzaklaşılarak, Demokratik Laik Cumhuriyet sistemi kavranamadı. Kardeş kavgalarıyla ülkemizin kalkınması baltalandı. Kan aktı, amca öz yeğenine silah çeker hale geldi.

Ben o günleri birebir yaşadım. Henüz 15 yaşındaydım, liseye yeni başlamıştım.

12 Eylül 1980 sabahı silahlar sustu. Ancak ABD güdümlü koltuk savaşını kazanan Kenan Evren, “bir sağdan bir soldan” diyerek gençleri astı. Dinamik beyinler yok edildi, 650 bin kişiye işkence yapıldı, toplumun psikolojisi bozuldu. Köy meydanlarında bile zulüm yaşandı. ASALA ve PKK terörü bu zeminde güçlendi, gençler dağlara çıktı. Kirli bir iç savaşla bugüne kadar 50 bin vatandaşımızı toprağa verdik.

Bu süreçte tarikatlar da boş durmadı. Halkın dini ve vicdani duygularıyla oynayıp “süslüman” bir nesil yetiştirdiler. Eğitim ticarete dönüştü, biat kültürü yayıldı. Devletin kritik kademelerine yerleşen Fetöcüler, 15 Temmuz’da silaha sarıldı. O gece milletimiz direndi ama devletin ruhu derin bir yara aldı.

Bugün ise yol, köprü, tünel, hastane ve sınırsız sosyal yardımlar toplumu tembelliğe alıştırdı. Enflasyon kronikleşti. Bunun tek çözümü millî üretim ve millî tüketimdir. Siyasi kavgalarla ülkeye huzur gelmez beyler! Unutmayalım: Üretmeyen milletler, üretimin ve siyasetin malzemesi olur.

Türk milleti artık kendi kendisiyle kavga etmeyi bırakmalı. Siyasi ve askerî darbelerden medet ummadan öz kimliğine dönmeli. Kenetlenmeli, üretmeli, açlığa ve yoksulluğa karşı omuz omuza mücadele etmeli. Yanan ormanlara, çöle dönen topraklara, adalet için elini vicdanına koymalı.

“Çaresiz milletler darbelerle yönetilir.”
Türk milleti çaresiz değildir. Uyan artık!

Hoşça, dostça kalın.

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.