NASIL BÖYLE OLDUK?
Toplumsal ahlakın çöktüğü, yalanın bir yaşam biçimine dönüştüğü bu dönemde; eğitimden uzaklaşmanın, değerlerin erozyona uğramasının ve aile bağlarının çürümesinin acı sonuçlarını yaşıyoruz.

NASIL BÖYLE OLDUK?
“Gerici eğitim sistemi ile beyinleri yıkananlar genç kuşaklar; yönetimde görev aldıkları zaman, ülke çakarlarının değil, kendilerini eğitenlerin sözcüleri olacaktır”. Emile Zola…
Eğitimden kaçınıyoruz. Her şeyin kolayını istiyor, cehaleti onaylıyoruz. Toplumsal bir hafıza kaybına sürüklendiğimizin farkında bile değiliz. Örf, âdet, gelenek bir yana sevgiyi aşındırıyor, saygıyı ortadan kaldırıyoruz. Toplum erozyonu bu ilkesizlik içinde ileriye doğru büyük çalkantılara gebe kaldığı bir gerçektir.
Sen, ben kavgası çıkar kavgasına dönüşürken, umarsızlık toplumun en büyük felaketi olur. Kendisi dâhil toplumu kimin veya kimlerin yönettiği önemini yitirir. Ve ben; geceleri üşümesin, hastalanmasın diye üzerini örttüğüm evlat üzerime toprak atacağı günü bekliyorsa! Kimi sorgulamam gerekir! Toplumsal erozyon içe dönükse sonuç gelir ahlaka dayanır.
Tepeden tabana yayılan en büyük hastalık ne acıdır ki, bir sarmal olarak yayılan gerçek; ‘Yalan’… Herkes; bu namussuz kelimenin, insanlık onurunu yıkan depresyonu olmayı sürdürüyor. Ve toplum bu yalanlar içinde kendisinden başkasını düşünmüyor. Yaşamak için, hayatı idame için ‘Yalana’ ihtiyaç var. Düşüncesi doğruyu ortadan kaldırmaz.
Kişilerde bu tür ahlak yerleşik olduğu süreçte sonuç değişmeyecek, insanlık çöplüğünde kaybolmuş birer toplum olarak işaret edileceğiz.
Ve ben; sadece kendi biyografimi yazsam bu erozyonun nerelerden nerelere geldiğini anlayacaksınız.
Eş kocayı, evlat babayı kandırıyorsa. Kurdukları yalanlar cumhuriyetinde her türlü dalavereli işler için olağan düşüncesindelerse, kimliklerin üzerinde ha bir isim yazılmış olsun, isim yerine ha sahtekâr. Unvanları ha müdür olmuş, ha bir spor camiasında genel sekreter. Ne değişir ki!
Kendi dünyalarında kendilerine yalanlar cumhuriyeti kurarak, bu yaşam biçimleri utanmazlık arsızlık noktasında ise, bu kişiye verdiğiniz eğitiminde, ahlakında bir sonuç olmayacağı açıkça ortada. Bir evlat düşünün babanın ekmeğiyle, suyu ile büyümüş, onun desteği ile eğitim almış. Mesleki ataması, izdivacı yapılmış olsun. Ahtı vefa çok gerilerde kaldı ahlaksızlığın piyonu olmak çok mu normal. Kişi neden kendini bu yönde sorgulamaz.
Kişiliğin şifresi olan kişide ahlak oturmamışsa, bu kişi eğitimci olsa ne yazar.
Yalanları söylerken gözlerini öylesine karartıyor ki! Yalanın bini bir para. Oysa gırtlak dokuz boğum. Arada bir yutkunmak gerekmez mi? Böyle evlat babaya iftira atmaktan geri durmuyor, ahlaksızlıkta sınır tanımıyor, baba mülkünü üç paraya kapatıp, üzerine geçiriyorsa! Ben de böyle bir evlat var.
Siz böyle bir kimliğe milletin bu çocuklarını al eğit derseniz. O’nun eğiteceği çocuktan ya hırsız türeyecek. Ya dolandırıcı. Bu ahlakın değerlendirmesi ancak böyle olur.
Öyle yalanlar, öyle ahlaksızlıklar yaşıyorum ki! Anlatılır gibi değil. Yenilir yutulur gibi değil… Baba telefonuna engeller koyup, makam telefonunu baba telefonuna kapatacak kadar yüzünün astarı yırtılmış. Yüzleşmek için öncelikle ahlak gerekir. Karşısına dikilmek için yürek gerekir. Babası aleyhinde dava açacak kadar kimliğinden uzaklaşmış bir evlatla dalaşmak istemiyordum. Ama artık canım yanıyor. İp inceldiği yerden kopsun.
Bir evlat baba aleyhinde yalancı şahitlik yapacak kadar şirazeden çıkmış. Kendilerini dedelerinin ve dayılarının büyütüp okuttuğunu, daha da ileri gidip babaların alkolik olduğunu söyleyecek kadar arsız, babalarının aldığı tek evi dede mirasıyla alındığını söyleyecek kadar şuursuz. İse!
Babanın borç harç içinde aldığı, daha 14 yaşındayken üzerine askeri üniforma giymiş, ömrü eğitim, atış alanlarında, savaşlarda, terörle mücadelede geçmiş, sırtına bir kez olsun takım elbise giymemiş, çocukları için her türlü fedakârlığa katlanıp 2nci, el pazarlarından pantolon, gömlek ayakkabı alıp giyinmişse!
Ömrünün tek dayanağı olan 4,5 milyon lira ederi olan baba evini; 40 yaşında bir Toros otomobil fiyatına (400 000.00TL) üzerine geçirecek kadar ahlaksızlığa imza atmışsa!
Sonraki yazılarım Kırıkkale yerel basınında da çıkacak. Kırıkkale Spor Yöneticileri de, Valisi de, Milli Eğitim Müdürü de okuyacak. Ve ben canı yanan eşek gibiyim. Bu yazıların tamamı dökümünü evi nasıl üzerine gayri meşru planla ele geçirdiğini Milli Eğitim Bakanı da okuyacak. Canım çok yanıyor.
Allah böyle evlat sahibi olmaktan cümle alemi korusun.






