İNADINA 23 NİSAN’I KUTLAYIN…
İbadetten kişi kendisi sorumludur. Allah’la kul arasındadır. Adaletsizlikten tüm insanlık sorumludur. Şerefsizliğin, ahlaksızlığın boyutu değişti…

İNADINA 23 NİSAN’I KUTLAYIN…
İbadetten kişi kendisi sorumludur. Allah’la kul arasındadır. Adaletsizlikten tüm insanlık sorumludur. Şerefsizliğin, ahlaksızlığın boyutu değişti… Minbere çıkan; kendisine özgürlük veren Mustafa Kemal Atatürk’e; ya lanet yağdırıyor. Ya küfrediyor. Şerefsizliğin, namussuzluğun resmigeçidini izliyor gibiyim.
Özgürlüğün, Barışın, İlerlemenin ve Dürüst Yaşamın Güvencesi; ‘Laiklik’… 104 yıl önce Anayasa'ya Laik Cumhuriyet yazdırmak için ömrünü feda edenler, 104 yıl sonra Anayasaya yazılmış Laik Cumhuriyeti ortadan kaldırmak için, 403 cezaevi yaptırıp, Kuzey Kıbrıs nüfusunun iki katı insanı içeri tıkıp Türkiye Yüzyılı masalıyla uyutanlar.
Dün Türkiye Cumhuriyetinin, Ulusal Egemenliğin temellerinin atıldığı günün 92’nci yılıydı. Milli Eğitim Bakanı 23 Nisan etkinliklerini kaldıralım dedi. Olmadı. Kaldırmadılar. Kaldırsalardı çok iyi olacaktı. Sümüklü bir soytarının doğum gününü ‘Kutlu Doğum Haftası’ tümcesiyle yutturma girişimi 15 Temmuzla kâbusa döndü. En azından bu Ülke nereye gittiğini çok daha berrak görecekti.
Bugün Ulusal Egemenliğin 105nci yılı. 50 bin Mehmetçiğin katili bir şerefsizi Barış Güvercini ilan eden ahlaksızlık. Hadi gel de Ulusal Egemenlik Çocuk Bayramını kutla. Tarikat odaklı kurslarda yurtlarda çocuklara uygulanan istismar ve tecavüzler. Gelde Çocuk Bayramını kutla. Tarikat ehli adam Milli Eğitim Bakanı. Okullara Tarikatları, Cemaatleri soktu. Sonuçlar öylesine iğrenç ki! Bu milletin çocukları bunların elinde sanki oyuncak!
23 yıldır Cumhuriyeti ve Parlamenter sistemi aşındırmayı izleyen millet! Ulusal Egemenlikte yıkıldığı yere kadar yürüyecek.
Bu ülkede şeriat yok.
Bu ülkede teokrasi yok.
Bu ülkeyi diktatörde yönetmiyor. Öyleyse!
Bu ülkede korku kopuntusu hâkim değil. Diyebilir misiniz?
Bu ülkede besleme bir oluşum yaratıldı.
Tutuklu Çevik Bir tutuklandığı gün “Allah’ım bugünleri de mi görecektik” diyor. ‘Bize bu imtiyazı İç Hizmet Kanunun 35’nci maddesi verdi…’ Diyor. Kanun dinleyen yok. ‘Bu uyarıyı zamanın Başbakanı bilgisi dâhilinde yaptık…’ Diyor. Yine inanmıyorlar. Kutsal kitaba inananlar, kutsal kitap üzerinden askerlik yemini eden bir generale inanmıyorlar. Geçmişin rövanşı. Kin ile yoğrulmuş hınca dönüşüyor. Bu sürecin adına ‘Adalet’ yaftası yapıştırdılar. Kendilerini ‘Yargı Bağımsız’ savı ile savundular. Hangi Adalet? Hangi Bağımsızlık? Fırsatlar ve öç alma. Nereye kadar? Gerisi gelecek diyen o günün Başbakanı. Bugün turp dediği bağımsız savaşçılarını Silivri zindanlarına gönderen anlayış aynı… Bunda Kin yok diyorlar. Yargı bağımsız diyorlar. Sümüklünün savcısının altına zırhlı Mercedes çeken anlayış, siyaseten atadığı bakan yardımcısını İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı olarak atayanda aynı kişi. Varış noktası… Sincan ve Silivri zindanları... Tıpkı diğerleri gibi. Sonradan gelecek olanların adresleri. Veya buluşma noktası.
Sincan, eşittir Recep Tayyip Erdoğan. O’nu o günlerden, bugünlere taşıyan siyaset arenasına, siyaseti bugüne kadar öğrenmemiş olan CHP’ye ne gerekir Teşekkür mü? Onlar bu ülkenin karanlık olan her noktasında izlerinin olduğunun ne kadar farkındalar? Bugün ele aldıkları bu desteği nereye kadar taşıyacaklar bilmiyorum.
Ulusal Egemenlik ve getirdikleri. Hiç kimse sormuyor. Sorgulamıyor. Ordunun vesayeti kalktı diyorlar. Gerçekte şu ki; Cumhuriyetin vesayeti kaldırılıyor. Bağımsızlığın Amiri olan Meclis. Aslında meclise Amir olan ‘Bağımsızlık Kayıtsız Şartsız Milletindir’. Ve o güç kırılıyor.
Cumhuriyetin üniformalı bekçileri Bir şeriat ülkesi görünümünde olacak olan bir toplantıda örtünmede şıklık yarışına girmiş hanımefendilerle birlikte içine renkli gazozlar doldurulmuş bardakları havaya kaldırılacaklar. Ulusal Egemenlik adına. 105. yıl pastası sürdürülen saltanatların üzerinden kesilecek. Diğer yanda makarna kuyruğunda millet ayakta alkışlayacak bu rezilliği.
Koşun beyler hanımlar. Çadır tiyatrosunda siyasi harikalar kumpanyası. Giriş, bedava, alkış bedava, küfür, beddua yuh çekmek bedava… Sonucunda Silivri Zindanları var.
Polis; ‘ben devletim’ dedi! Devlet olmakla kalmadı, Ankara Emniyet Müdürlüğü; ‘gerekirse sokağa çıkarız’ diyen muhalefete, 15 Temmuz görseli ile cevap verdi! Gardiyan; ben devletim dedi! İmamlar Türkiye Cumhuriyetine ve kurucu Mustafa Kemal Atatürk’e; küfretme, hakaret ve beddua ile karışık lanet okuma görevi üstlendiler!
Cumhuriyetin 100ncü yılıydı. Boğazdan Deniz Kuvvetlerine ait 99 Gemi geçti. Cumhuriyet bayramında generaller bir siyasal İslamcı, partili cumhurbaşkanı ile birlikte vatan haini Vahdettin köşkünden Mustafa Kemal Atatürk’ün askerini, Türk donanmasını oturarak izlediler... Bir parti devleti olduğumuz açıklaması yapılmadı ama. Görüntüler açıklamalara gerek bırakmadı! Diye yazmıştım.
Soytarılar Anıtkabir’i miting alanına çevirdiler. Askerler gülümseyerek izledi… Kimse müdahale etmedi… Andımızı okuyan gençlere aynı askerler müdahale etti. Andımız okutulmadı… Camilerde, fetvalarda Atatürk’e düşmanlık âdet haline geldi… Bakın o soytarı tayfası piçler yine Anıtkabir’i kirletmeye gidecekler ve kimse müdahale etmeyecek.
Yalnızca köleler efendisinin sarayı ve serveti ile gurur duyar. Beynini kullanmaktan aciz her insan zincirsiz köledir… Açlığından değirmen bekleyip Oflaz lığından hak alamayanlar mücadele edemezler! Çünkü onlar düşünmeye alıştırılmamışlardır.
‘Modern Türkiye yolun sonuna gelmiş durumda. Ya gericiliğe bütünüyle teslim olacak. Ya da tarihsel kanalına geri dönecektir.’…
Atatürk çocuklarının Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutluyorum.
Saraylarda beslenip, Yurtdışıların da milletin parasıyla okutulan çocuklarında Egemenlik bayramını kutluyorum.
Herkes kişisel yararını değil, ulusal yararı; çevresini değil, ülkesini; partisini değil, devletini; yalnız bugünü değil, yarını gözetmezse elde bir şey kalmaz. Bunun içindir ki halk iradesi çok önemlidir. Bunun içindir ki halk yönetimini kendi eliyle seçtikleri kişilerce kullanır.
Bunun İçindir ki, Soytarılara, Din baronlarına, Tek Adam rejimine inat, Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir diyen Dahi Mustafa Kemal Atatürk’ün hediye ettiği Ulusal Egemenlik ve Çocuk bayramını tüm Türkiye çocukları nezdinde Dünya çocuklarının da bayramını kutluyorum.
Onun kurmak için ömrünü verdiği, tam bağımsız, laik, çağdaş toplumun yerine bugün mollaların, tarikat şeyhlerinin egemen olduğu ılımlı bir İslam düzeni kuruluyor.
Tekke ve zaviyeler yeniden açılıyor.
Bu ülke Onlar tarafından; Atatürk’ten, Ata’sından hızla soyutlayıp, uzaklaştırılıyor. Ne Din ne milliyetçilik. Bu ikisini siyasete bulaştıranların canı cehenneme. Bizim insana yaraşır yaşamamız için emanet edilmiş değerlerimiz daha fazla örselenmeden bu ülkeyi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün düşünceleri içinde yeniden yoğurup, ilkeleri üzerinden daha güçlü inşa etme zamanı geldi. !9 Mayıs1919, 24 Aralık 1919, 30 Ağustos 1920, 9 Eylül 1920 23 Nisan 1920, günleri takvimlerden çıkartmak istediler! Bizler bu tarihleri bu ortaçağ artıklarının beyin sapına kadar işlemeliyiz ki uykularında kâbuslar görsünler.