BUGÜN ÇAĞLAYAN ADLİYESİNDE ; GÖRÜNTÜLER ve YAŞANANLAR.....
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İMAMOĞLU..... C . Savcısı huzurundaydı...
Gündem
Yayın: 01 Şubat 2025 - Cumartesi - Güncelleme: 01.02.2025 22:01:00
Editör -
Okuma Süresi: 11 dk.
KAMUOYUNA......
BUGÜN ÇAĞLAYAN ADLİYESİNDE ;
GÖRÜNTÜLER ve YAŞANANLAR.....
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İMAMOĞLU.....
C . Savcısı huzurundaydı...Verdiği bir demeç nedeni ile...
Çağlayan Adliyesi çevresi büyük bir insan kalabalığı....Çünkü;
İMAMOĞLU; C. Savcına SAVUNMA Vermek için ADLİYEYE Geliyor...
" HAKLAR ve HAKİMLAR..." Çok önemli olsa gerek...
HAKKI; Hukuken korunan yararlar bütünü olarak tanımlayabiliriz. Hak; kişinin diğer kişilerin yaşam biçimlerine müdahale etmeksizin, kendi yaşamına yön verme özgürlüğüdür.
Hukuk düzenin kişilere tanıdığı yetkilerin kullanımı da başlı başına kişiye tanınan bir haktır. Bu Çizgilerin nerede başlayıp, nerede sona erdiği; insanlığın var oluşundan bu güne dek tüm tartışmalara konu olmuştur. İnsanlık, HAK ARAMA yolunda ağır bedeller ödemiştir. Ve ödenmeye de devam olunmaktadır.
Geçmiş ve eski bir Çağda; Arazisinden geçen Alman GAYZER'e karşı açtığı Davayı kazanan Alman KÖYLÜSÜNÜN;
" BERLİN'de HAKİMLER VARDIR !..."
sözü de çok anlamlıdır.
1975 li yıllarda HUKUK Öğrencisiyim...O dönemin DANIŞTAY BAŞKANLARINDAN Merhum Prf. Dr. İSMAİL HAKKI ÜLGEN Beyin; DANIŞTAY'IN KURULUŞ YILDÖNÜMÜNDE SÖYLEDİĞİ SÖZÜ ANIMSATTI...
"TÜRKİYE DE HAKİMLER VARDIR. HER ZAMAN OLMUŞTUR... HER ZAMAN DA OLACAKTIR..."
Yine; ADALETE DAYANMAYAN DEVLET VARLIĞINI.... HAKİMLE-RİNE GÜVENMEYEN ve SAYGI DUYMAYAN MİLLET BİRLİĞİNİ ve DİRLİĞİNİ KAYBEDER...
xxxxxxxxxxxx
Günümüzün Çağdaş DEMOKRASİLERİNDE; üç tane TEMEL KURUM vardır. Bunlar;
YASAMA + YÜRÜTME + YARGI...
Demokrasinin tüm kurum ve kuralları ile işlerlik kazandığı ülkelerdeki bu KURUMLAR arasında EŞİTLİK İLKESİ vardır. Bu KURUMLARIN Birbirinden üstünlüğü yoktur...
YASAMA ve YÜRÜTME iç içedir. Yürütme , YASAMININ İçinde oluşturulur...
Anayasa Mahkemesinin Onursal Başkanlarından Sayın YEKTA GÜNGÖR ÖZDEN; Demokrasiyi şöyle tanımlamıştır:
"Demokrasi çoğulcu, katılımcı, kurallar ve kurumlar düzeni olup, bağımsız yargının denetimi ile yönetiminin ve yasamanın geçerlili-ğinin korunduğu bir düzendir."
Klasik demokrasilerde , böylece devlet gücü bölünmüştür. Üç Güce de GÖREV dağılımı yapılarak, güçler arası denge kurulmuştur. Bu sisteme de GÜÇLERİN Bölünmesi denir. Montesqüleü'nün "GÜÇ, GÜCÜ Durdurur..." görüşü hakimdir.
Yalnız; YARGI Her zaman YASAMA ve YÜRÜTMENİN dışında tutulmuştur. Bu düzenleme ve uygulama ve uygulama KİŞİLER açısından ; Yürütmenin Yetkilerini kötüye kullanılmasına karşı olarak EK BİR GÜVENCE olsa gerek.
Mahkemelerin görevi Yürütmenin -İdarenin Gücünü azaltmak değil; KÖTÜYE Kullanılmasını engellemektir. Parlamento; Yasa çıkarırken; İnsan Haklarına ve Anayasaya uygun olması ilkesini aşmasını engellemektir.
Anayasa Mahkememiz; 29.12.1999 günlü ve 33/51 sayılı KARARINDA;
"Anayasanın 2. Maddesinde , Cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılan HUKUK DEVLETİ, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgür-lükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup geliştirerek sürdüren , Anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan , hukuku tüm devlet organlarına eğemen kılan, Anayasa ve hukukun üstün ku-ralları ile kendini bağlı sayan , yargı denetimine açık, yasaların üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ve Anayasanın bulunduğu bilincinde olan ve hukuk güvenliğini sağ-layan devlettir. "
Hukuk, her toplumda karmaşık bir süreçten geçerek, geçerlik kazanmıştır. Hukuk devletin ürünü olduğu gibi, toplumunda ürünü olsa gerek. Birey toplum vicdanın adalet anlayışı ve değerleri HUKUKUN oluşumuna katkı yapmaktadır .Hukuk merkeze kimi yerde Devleti, kimi yerde toplumu, kimi yerde de kişiyi oturtmaktadır. Yani HUKUKUN oluşumunda Devletin ve toplumun katkıları vardır. Hukukun AMACI ise her zaman ADALETTİR.
Hukuk Devleti ilkesi ve Hukukun üstünlüğü ilkesi artık gelişme süreci içindedir. Hukuk, kendini yaratan bir kurumdur. Hukuk; sadece Yasalar oluşturmaz. Hukukunda herkese de eşitçe uygulan-ması gerekir.
xxxxxxxxxx
Şu gerçeğin kabülü gerekir ki; Hukuk Devletinin verileri ile yaş-amaya alışan bir toplumda, KEYFİ bir Yönetim şeklini de benimse-me olanağı da olamaz. Hukuk Kişileri DİNE, Devletin Otoritesine ve Ekonomik Güçlere karşı da korumaktadır ve de korumalıdır. Yalnız bu HUKUK, Din Kurallarına dayalı bir hukuk değildir. Bu HUKUK, DEMOKRATİK ve LAİK olan Hukuktur.
Hukuk Devletinde kişiler ve Devlet, yasaların üstünlüğünü ve bağlayıcılığını içlerine de sindirirler. Yasalar, her zaman hukukun temel ilkelerine ve BİLİMSEL Gerçeklere uygun olmak zorundadır-lar. Hukuk Devletinde; ayrımcılık, yolsuzluk, haksızlık ve adaletsizlik en az görülen olgulardır.
Hukuk Devleti; Ulusal ve çağdaş devlettir. Bir Yönetim, Hukukun üstüne oturduğu zaman rahatlar. Yönetim, Hukuk dışı güçlerin üzerine oturup, ondan güç almaya kalkarsa; Kendi geleceğini ve Ülke geleceğini Karanlığa iter. Hukuk Devletinin bazı ilkeleri, baştan sıkıcı olabilir. Ama ilerisi için de rahatlatıcıdır.
HUKUK Devleti, her eylem ve işlemi hukuka uygun, İnsan Haklarına saygı gösteren, bu HAK ve ÖZGÜRLÜKLERİ koruyup ve güçlendiren ; her alanda adaletli bir HUKUK Düzeni kurup ve bunu geliştirerek sürdüren ; Anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan " DEVLET" demektir.
"YASA DEVLETİ " ile "HUKUK DEVLETİ " aynı değildir. Hukuk sadece yasalardan da ibaret değildir. Hukuk sadece Yasa anlamına da gelmez. Hukuk Devleti, Yasa egemenliğinin dışında ve de üstün-dedir. Hukuk Devletinde her tür YASA değil; Hakları ve özgürlükleri güvence altına alan Yasalar egemen olur. Yasa devleti veya Yasa egemenliği anlayışının yerini; Hukukun üstünlüğü almalıdır. HUKU ile Yasa arasında bir ilişki vardır. Yargıtay Kararlarında ,bu konu ye-terince de açıklanmıştır. "Hukuk ile Yasalar " ayrı kavramlar olup, Hukuk kuralları yalnız Yasalardan ibaret değildir. Hukuki Düzen anlamındaki hukuk toplu halde yaşayan insanların birbirleri ile olan ilişkilerini düzenleyen hukuk normlarının bir bütünüdür. Yasa Normları, Hukuk Normlarının bir bölümüdür. Çağdaş Hukuk Normları her zaman yazılıdır.
Bizde, Yasaların Anayasaya uygunluğunun DENETİMİNİ yapan Anayasal Kurum ANAYASA Mahkemesidir. Yönetimde olanlarında Hukuka bağlı kalmaları gerekir. Parlamento; Anayasaya aykırı yasalar çıkarabilir. Bu durumda Hukuk Devleti ilkesi yara alır. Devleti yöneten Yönetimin HUKUKA Bağlı kalması gerekir.
Bir dönemin Başbakanı Merhum BÜLENT ULUSU; " Devletin devamlılığı karşısında, KİŞİLER NOKTA gibi kalır..." sözünü etti... Merhum ULUSU, o dönem Başbakan ve siyasi bir kişidir.
1950 sonrası dönemde bir Mahkeme Hakimi; Parlamentoyu ağır bir şekilde eleştiren bir Partinin genel Başkanını ; PEYGAMBER ÖLDÜ, ÜMMETİ KALDİ...ATATÜRK ÖLDÜ, MİLLETİ KALDI... BİR MİLLETVEKİLİ OSMAN BÖLÜKBAŞI TUTUKLANSA NE OLUR Kİ " dedi... Bu söz çok talihsiz. .Bir Hakim, yargıladığı bir kişi için bu sözü sarf etmesi bir talihsizliktir.
xxxxxxxxxx
HUKUK Devleti demek; tüm işlemlerinde HUKUKA dayanan , İnsan Haklarına saygı gösteren ve her türlü Yasal -İdari İşlemlerin-de Yargı Denetimine bağlı olan DEVLET demektir.
Hukuk Devleti herkesin kendine göre anlam vereceği , isteğine göre ve istediği yöne sürükleyebileceği kavram da değildir. Dayandığı belirli ve geçerli bir takım ana ilkeleri vardır. Devlette en öneli özellik ise;" KUVVETLER AYRIMI ve YARGISAL DENETİMDİR..."
Yargı Organları ve Yargı Mensupları; YASAMA ve YÜRÜTMENİN alt veya üst organı değildirler. YARGI Organları ; asla YASAMA ve YÜRÜTMENİN karşısında da değildirler. Görevi, bu kurumların Hukuka UYGUNLUĞUNU SAĞLAMAKTIR. Şu gerçeği herkesin kabullenmesi gerekir ki; YASAMA ve YÜRÜTMENİN yaptığı görev-lerin gerekliliğiyle ilgili, HAK ve ÖZGÜRLÜKLERİN dengeli bir şekil-de korunmasını sağlamaktır.
Siyasal Yönetimler, İptal olunan Kararlarından dolayı, Anayasa, Yasaları ve vicdani kanaatleri doğrultusunda görevlerini yapmaları gereken, Hakim-Savcılara saldırırlar...
Yasama ve Yürütme Organlarını ellerinde bulunduran tüm Siyasi Yönetimlerin; YARGI Denetimlerinden de hoşnut değildirler.
YARGI; Karalarını içinde bulunduğu toplum adına verir. Bu nedenle de Yargının verdiği KARARLARINDA Toplumu HUKUKSAL olarak da tatmin etmesi gerekir.
Şu ilke unutulmamalıdır ki;
"Toplumdaki kişilerin kendi aralarındaki ilişkileri ve birey ile Devlet arasındaki ilişkileri düzenleyen kurallar ..."
olarak HUKUKUN Tanımı yapılır. Hukuk Devletten ayrı olarak da düşünülemez. Hukuk ile Devlet arasında sıkı bir bağlantı olur. Devlet Toplumdan bağımsız ve onun üstünde bir varlık değildir.
EFLATUN; "Her Yönetim, kanunları kendi işine geldiği gibi yo-rumlar ve uygular... Ve her şehirde kuvvet; hüküm süren unsurun elindedir..." der.
Yalnız, Hukuk Devletinde YASALARIN Hükmü, toplumsal bir ilişkiyi düzenlemektedir. Eğer ki Yasa koyucu, toplumsal ilişkiyi, bu ilişkinin ihtiyacına doğru saptarsa, kabül edilen yasa, bu gereksinimi Yasanın çıktığını an için karşılanmış olur. Zaman içinde bu yasa eskir-yıpranır ve Toplumsal İlişkiye de cevap veremez. Çünkü; Toplum yapısı sürekli bir değişim içindedir.
HUKUK, hiçbir zaman Toplumun gelişmesine engel olamaz. Toplumdaki, EKONOMİK ve SOSYAL Gelişme , Hukuki Gelişmenin önünde olursa kaos ortamı yaşanır.
TOPLUMDA; Ekonomik, Sosyal ve Hukuksal gelişme aynı yönde ve bulvarda olmalıdır. Düşünce ve özgürlük bir bütündür. DÜŞÜNCE hiçbir zaman da suçlanamaz. DÜŞÜNCEYİ engelleyen Hukuk Kural-ları da TOPLUMU da geriye götürür...Aslında insanların bilinçlenerek düşüncelerini açıklaması isteğini geliştirmesi; içinde bulunduğu Toplum için bir yarardır. Ama; Toplumun bir bölümü de bunu zarar olarak görür. Bu zararı kendisi ile de özdeşleştirir... DÜŞÜNCE hiç bir zaman suçlanamaz. Düşünceyi engelleyen HUKUK 'un Düzenlemeleri de Toplumu her zaman da geriye götürür...
Kişiler, her zaman istedikleri bir şeyi yok edebilirler. Ama, İNSAN DÜŞÜNCESİ hiç zamanda yok edilemez. İnsan ve Düşünce bir bütündür. ve AYRILAMAZ...
Yalnız;
"ADALETE DAYANMAYAN DEVLET VARLIĞINI;
HAKİMLERİNE GÜVENMEYEN ve SAYGI DUYMAYAN MİLLET,
HER ZAMAN BİRLİĞİNİ ve DİRLİĞİNİ KAYBEDER....."
Saygı ile....
Yorumlar (0)