grandpashabet giriş grandpashabet sinavmerkezi.org bahis siteleri

ŞİMDİ RAHATMISINIZ? SİZ KİMİN ASKERİSİNİZ?

Kimlere inanıp, kimlere güveneceğiz? birde namus ve şereflerinin üzerine yemin ettiler! Disiplin komisyonu 9 kişi. 5 katılımcı atılsın. 4’ü çekimser oy veriyor. Herşey rezaletlerin resmigeçidi gibi… Her şey altüst…

Gündem Yayın: 03 Şubat 2025 - Pazartesi - Güncelleme: 03.02.2025 21:11:00
Editör -
Okuma Süresi: 9 dk.
Google News

ŞİMDİ RAHATMISINIZ? SİZ KİMİN ASKERİSİNİZ?
Kimlere inanıp, kimlere güveneceğiz? birde namus ve şereflerinin üzerine yemin ettiler! Disiplin komisyonu 9 kişi. 5 katılımcı atılsın. 4’ü çekimser oy veriyor. Herşey rezaletlerin resmigeçidi gibi… Her şey altüst… Yalanlarla ülke yönetiyorlar… Utanmaları yok… Çok arsızlar. 
Kimin askeri olursanız olun. Koltuklar sıcak. Lojmanlar korumalı. Maaşlar kallavi. Siyaset Mustafa Kemal’in askeri olmanızı istemiyorsa koşulsuz itaat edeceksiniz. Siyasetin uşaklığı için üniformalı olmanın, ya da sivil olmanın farkı yok. Silahlı kuvvetlerin içine tarikat sızmış, siyaset sızmış. Mustafa Kemal sevgisi dışlanmış. Hemde O’nun üniformalarını giyenler tarafından. Çok mu önemli? Çokta önemli değil. Onlar öyle istiyorlar!
Onlar Mustafa Kemal Atatürk’ü Anıtkabrin duvarlarının içinde tutacaklarını zannediyorlar. Bu kadar aptalca bir düşünce olamaz. Mustafa Kemal Atatürk’ü kalplerden nasıl sökecekler. İşte problem burada.
Mesela Erdoğan, Mesela Bahçeli, Mesela MSB, Mesela Kara Kuvvetleri komutanı rahatmısınız? Mustafa Kemal’in askelerinden kurtuldunuz. Ya diğerlerini ne yapacaksınız? Sınırdışımı edeceksiniz?  Sizler kimin askerisiniz sorusunu sormanın bir anlamı yok. Sizlerin kimin askeri olduğunuzu bilmeyen mi var! 
‘Anıtkabir'de sap gibi durmaya gerek yok’! Diyen adamın Siyonizmin kurucusu ve İsrail'in fikir babası Theodor Herzl'in mezarı başında dikildiğni bilenlerde, Teğmenlerdeki yürekten ne kadar yoksun oldukları açıkça ortada değil mi?
Mustafa Kemal Atatürk; kendine saraylar kurmadı. İstanbul Hükümeti o’na Sadrazamlık teklif etti. O reddetti. Kendisi Padişah veya Kral olabilirdi. Olmadı. Diktatörlüğünü ilan edebilirdi. Etmedi. Tüm bunlara yapmaya kudreti vardı. O hiç birini yapmadı. O yurttaşının kendi kendini yönetebileceği bir ilkeyi onların önüne serdi. Cumhuriyet ve Bağımsız olma olgusunu aşıladı. Öldüğünde tek gayrimenkulü olan Orman çiftliğini millete bağışladı. İş Bankası hisselerini Dil Tarih Kurumuna devretti. Kız kardeşini miras hakkından mahrum bıraktı. Öldüğünde bir masa saati birde 135 lira emekli maaşı.
Mustafa Kemal Halk örgütlenmesinde ve Kurtuluş savaşında başarılı olmasaydı Osmanlı Tarihini anlatan kitaplarda Vahdettin yerine. “Vatan haini” olarak, nasıl asıldığı yazılacaktı. Millet Kulluğa ve Ümmetliğe devam; Yurttaşlığa ve Birey olmaya veda edecekti. 
Bu gün; bu ülkenin geldiği nokta, bu ülkenin nerelerden nerelere tornistan ettiği açıkça ortada. Atanın 20.yy’da bu millet için dikmiş olduğu Cumhuriyet ve Demokrasi elbisesi.  21.yy’da generallerin bedenine tam, tamına 1923 beden büyük gelmektedir. 
TSK’nın itibarı sarsılıyormuş! Sizin itibarınız kalmadı.
11 askerin kafasına çuval geçirildiğinde TSK’nın itibar sarsılmıyor. Mustafa Kemal’in askerleriyim demek itibarı sarsıyor. Türk ordusuna kumpaslar kurulurken TSK’nın itibar sarsılmıyor. Mustafa Kemal’in askerleriyim demek itibarı sarsıyor. Askeri okullar, askeri hastaneler kapatılırken, kışlalar boşaltılıp arazilerine çökülürken itibar sarsılmıyor. Mustafa Kemal’in askerleriyim demek itibarı sarsıyor. Vatansever general ve amiraller hapsedilerek TSK’dan öç alınırken itibar sarsılmıyor. Mustafa Kemal’in askerleriyim demek itibarı sarsıyor. Cübbeli generali hiçbir özlük hakkına dokunmadan emekli ederken, bir general insan kaçakçılığı yaparken itibar sarsılmıyor. Mustafa Kemal’in askerleriyim demek itibarı sarsıyor.
30 bin askerin katili meclise çağrılıyor, TSK’nın itibarı sarsılmıyor. Mustafa Kemal’in askerleriyim demek itibarı sarsıyor. Anıtkabirde andımızı okuyan gençleri susturup, İslam siiyasetçi lehinde sloganı atan çapulcular lara sessiz kalmak. TSK’nın itibarı sarsılmıyor. Açıkça söyleyin! Sizler kimin askerisiniz? Sizin arkanıza bu millet çocuklarını hangi güvenceyle gönderecekki! Türk Silahlı Kuvvetlerinin düştüğü içler acısı durum açıkça budur.
Nefret ediyorlar! Bunu artık aleni ortaya koyuyorlar… İçimiz sızlayarak izliyoruz. Ülkede siyasallaşmış bir ordu var. Olası bir halk hareketinde değerlerine sahip çıkanlara, tek adam rejimini savunmak adıyla  saldırırlar mı? Endişeliyim!  
Mustafa Kemal’in askerlerinden,
Atatürk’ün ilke ve inkilaplarına bağlı askerleden, 
Hukuk ve insan haklarına bağlı avukatlardan, yargıçlardan,
Hipokrat yemini etmiş yemine bağlı doktorlardan,
Basın meslek ilkelerine bağlı gazetecilerden, 
Bilimden ayrılmayan mühendislerden,
Hakkını arayan sendikalı işçiden,
Laik ve çağdaş eğitimi savunan öğretmenlerden,
Sorgulayan öğrenci ve gençlerden,
Laikliğe saygılı din adamlarından,
Akademik özgürlüklere ve üniversite özerkliğine bağlı akademisyenlerden nefret ediyorlar. Tüm Mustafa Kemal Asklerlerini ülkeden silmek istiyorlar. Güçleride, ömürleride yeter mi? Bilmiyorum.
Vatan dürüst bir adam tarafından inşa edilir. Ve bir hain tarafından yok edilir. Haine cesareti etrafındaki diğer hainler verir. Arap masallarına inandığınız kadar, Atatürk’e ve devrimlerine inanmış olsaydınız, şimdiye kadar hayalini kurduğunuz yaşam cenneti Türkiye’de kurmuş olurdunuz.
Yaşar Güler yıllarca sırtında üniforma taşımış sonuçta koltuk uğruna siyasetçinin koltuk altına sığınmış eski üniformalı din baronlarından. ‘Mustafa Kemal’in Askerleriyiz’ diye kılıç çatan askerler için ‘İnceleme’ başlatmış. Yaşar Güler sen kimin askerisin? TSK içinde görev yapan Subayların, Astsubayları, Uzman Çavuşların yığılmış onlarca sorunları varken.  Aldığı emrin gereğini yerine getiriyor. ‘İnceleme’ başlattı… Yaşar Güler, Sen askeri okula girdiğinde ve mezun olduğunda tek ayak üzerinde mi yemin ettin! Sahi sen kimin askerisin. Erdoğan’ın mı, Devlet Bahçeli’nin mi? Menzilin mi? İsmail ağanın mı? Birazcık utanma duygusu olan bir asker kendine vaat edilmiş koltuk aşkına silah arkadaşlarına sırtına dönmez. 
Gözlerimi kaparım vazifemi yaparım; askeri… 
Bu ülkenin Atatürkçü, yurtsever, demokrasiye bağlı subaylarını ‘cami bombalayan, dinsiz katiller sürüsü, fuhuşçu casuslar’ ilan edildiğinde sen hangi rütbedeydin? Boğazında FETÖ postal bağı iziyle sıkılmadan dolaşan,  Selefin Hulusi efendiyle sıkı, fıkılık ön hazırlık mıydı?
Genelkurmay başkanlarına ‘gizli Yahudi’ diyen, Atatürk'e  kin kusan, AKP politikalarına karşı çıkanlara ‘pezevenkler, kaltaklar, orospular, köpek oğlu köpekler, embesiller, kitapsızlar’ dediklerinde hangi rütbedeydin. Koltuk rahat mıydı? 
Atatürk'e firavun, iki ayyaş denildiğinde utandın mı? Hiç sanmam…  29 Ekim 1923'ü, yani Cumhuriyet'in ilan edildiği tarihi ‘değerlerimizden kopma tarihi’ olarak nitelendiren, ‘ne mutlu Türküm diyene’ diyemeyen, ‘ne mutlu Müslümanım diyene’ diyen, Türk kimliğiyle kazanılmış bu topraklarda yayıla, yayıla oturduğun koltuğunda yine paşa mıydın? 10 Kasım’da kenefe gidin diyen şerefsizlere bir cümlen var mı? Yaşar efendi acaba bunların ne kadarını hatırlıyor? Mesela Şehitlere ‘kelle’ kelimesi hatırında mı bilmiyorum. 
Ya kuzey Irakta 11 askerin başına geçirilen çuval. Askerin kalbine, arşivine girilmesi! Atatürkçü vatansever subayların kumpas planlarıyla cezaevlerine kapatılması. Montrö açıklaması yapan emekli Amirallerin ayaklarına takılan kelepçeler. O günlerde senin onurun kırılmadı mı? Ne kadarını hatırlıyorsun? ‘askerler ölmek için maaş alıyorlar, benim için özel bir şey yapmıyorlar’ denildiğinde sen hizmette kusur etmemek için mi sessizsin? 
Kapatılan, askeri okullar, askeri hastaneler!
MSB Üniversitesi uydurmasıyla din baronlarına teslim edilen askeri öğrenciler. Tarikat ve Cemaatlere devredilen asker hastaneleri. Yağmalanan kışla arazileri. Kışla kapısına yığılan çöp kamyonları. Hiç mi onurunu kırmadı? Döneklik kolay değil. Önce kimliğini ayaklar altına alacaksın. Sonra gelene ağam, gidene paşam diyeceksin. Tıpkı Mehmet çelebi gibi.  Mesela. 
Kasaptaki ete soğan doğramayan, Türk askerinin kafasına çuval geçirildiğinde ‘normal’ açıklaması yapan, Atatürk’ün Türk ordusuna emanet ettiği 30 Ağustos Zafer Bayramını tarikat ehli Abdullah Gül’e teslim eden ters ‘L’ efendi Genelkurmay başkanlarıydı. Anıtkabir’e gidecek yürekleri yok. Tıpkı Ali Erbaş gibi! 
Neden çağdaş batı yerine, Gericiliğin merkezi Ortadoğu? Modern Türkiye, hangi düşüncenin içinde ‘Ortadoğu Çöplüğüne’ dönüştü? Bu açık ara bir toplum erozyonu değil mi? 

 

#
Yorumlar (1)
Ahmet Serdar
04.02.2025 13:50
Kaleminize sağlık. Çok güzel bir özet.
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.