ASTSUBAYLAR GÖRÜNÜR OLMAK İSTİYORLAR.
Yeter artık. Türk Ordusunun omurgası olan Astsubayları kimse görmezden gelemez…

ASTSUBAYLAR GÖRÜNÜR OLMAK İSTİYORLAR.
Yeter artık. Türk Ordusunun omurgası olan Astsubayları kimse görmezden gelemez…
Kendilerini tanrı ilan edenler! Onlar cephede, kışlada ateş topu. Onlar Makine Mühendisi. Onlar Uçakta gövde, Motor, Kanat Kokpit Mühendisi. Onlar Denizde yüklenmiş çelik kadar güçlü. Dev silahların mühendisi. Öldüklerinde “Şehit” olan, emekli olduğunda yük olan canlılar değildir. Üzerinde milletin üniformasını taşıyan kahramanlardır. Astsubaylar Zeos’un onursuz uşağı değildir. Bu milletin kahramanlarıdır.
Tanrı'nın elçisi Hermes: ‘Şundan emin olun ki, kötü kaderimden kurtulmak için köle olmayacağım... Zira bu kayaya zincirlenmiş olarak kalmayı, Zeus'un onursuz uşağı olmaya yeğliyorum’…
Yıllarca bu ülkede savaşçı subay yerine, salon Subayları yetiştirildi. Bunun lamı cimi var mı? Daha müreffeh bir hayat için askerliği meslek edinmiş can veren bizlerin hakkını vermeyeceksiniz. Utanmıyor, ahlaksızlığınıza rol biçiyorsunuz…
Kendileri klimalı odalarda otururken, sıcak yemeklerini yerlerken, akşamları eş ve çocuklarının yanında sıcak lojmanlarına gidip osura, osura uyurlarken, eksi 20 derecelerde kan donduran soğuklarda dağlarda bez çadırlar içinde konserve ile karın doyuranların hal ve ruhiyesin-i anlamasını beklemek aptallıktır. Çünkü onlar bu ülkenin kaymak tabakasında kök salmış üniformalı baronlarıdır. Kısaca üniformalı elitlerin, salon subaylarının Astsubaya bakışı böyledir.
Dünyanın her yerinde kurumlar yetki ve gücünü siyasetçinin egolarından değil yasalardan alır. Ben yaptım oldu yoktur. Keyfiyet şerefsizlerin egolarını tatmin etme yoludur.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasal kuruluşu olan Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapan ve emekli olmuş Astsubaylar. Bu ülkede en zor bir mesleğin aktörleri. Hiç kimse bu mesleği farklı mesleklerle kıyaslayamaz. Astsubaylar memur değil askerdir. Bu cümleyi bin bir fırıldak çeviren aklınıza bir iyice sokun…
Boynunda postal bağcığıyla FETO’ye teslim olmuşların namuslarını ar ve şereflerini kurtaran Astsubay Ömer Halis Demir… Halis Demir’den kendini daha kahraman ilan eden bir zamanların din baronu üniformalı uşaklarından olan Hulusi Akar. Bugün en büyük vatansever ilan edilmişse, siyasetçiyle aynı kulvarda koşan sözde siyasetçi. Utanmaz ar duygusu silinmiş kimlik. Sürekli kıvırtan Yaşar Güler. Dut yemiş bülbül. Üstelik arsız ver utanmaz.
Kayseri Zincirdere’de Astsubaylara söz veren Recep Tayyip Erdoğan. Elli kez söz verip sözünü yerine getirmeyen ahlak yoksunu siyasetçiler ve üst düzey asker kökenli yalan makinaları.
Astsubaylar sizlerden özel bir şey istemiyor. Gasp edilen haklarının iadesini istiyor. Cebinizden, gırtlağınızdan kuruş istemiyor. Sizler sıcak evlerinizde yazlıklarında yayıla, yayıla yatarken. Onlar dağlarda sizlerin güvenliği için canlarını ortaya koyuyor.
Zordur bu ülkede kendi çıkarlarını bir kenara itip, ülkenin, milletin çıkarlarını gözetebilecek bir siyasetçi, bir bürokrat bulabilmek.
TBMM’de değişen hiçbir şey yok. Muhalefetten gelen kamu yararına ne varsa reddediyorlar. Kendi çıkarlarına dair ne varsa kabul ediyorlar. Astsubaylarla ilgili araştırma önergesi AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. Niçin ret ettiler? Sizin siyasetiniz batsın. Kamu hakkını korumak yerine reddetmek sizlerin keyfiyetine kalmışsa. Yazıklar olsun. Astsubaylarla alıp veremediğiniz nedir! Sizler, bu mesleğin özlük haklarını ceplerinizden mi veriyorsunuz? Sizi de bu millet besliyor. Sattığınız, satma sırasına koyduğunuz tüm askeri fabrika ve üretim tesislerinde Astsubayların maaşlarından kesilmiş paralar var. AKP ve MHP milletvekilleri sizlerin bu kurumlar içinde kaç kuruşu var?
Astsubaylar ön lisans düzeyindeki Meslek Yüksek Okulu (MYO) mezunudur… Ağırlıklı olarak lisans mezunlarıdır. Ama ne hikmetse mesleğe başlama 9/1’dir. Bunu anlamak mümkün değildir. Aynı mesleki eğitim ve öğrenime dayalı olan polis 9/2 iden başlarken, bu ikircikli anlayış, bu ahlaksız anlayış neden Astsubaylara reva görülmüştür. Neden bu yanlış düzeltilmez. Ahlaksızlık tam burada değil mi? Bu sadece bir örnek. TSK içinde yaşanan, yaşatılan olumsuzlukları, ağır mesai koşullarından söz etmiyorum.
Susmak kabullenmektir…
Ben bu konuları defalarca yazdım. Defalarca kaleme aldım. Yazmaktan asla imtina edecekte değilim. Astsubay emir verildiğinde hizmet bitene kadar görev yaparlar! Nöbet, tatbikat, gece eğitimi ve özel görevler nedeniyle ayda ortalama 4-6 gün 24 saat esasına göre hizmet verirler. Tüm bu faaliyetleri için tek bir kuruş bile fazla mesai ücreti almazlar. Ayrıca, sefere/tatbikata çıktıklarında evlerinden uzun süre ayrı kalırlar. Teröre karşı mücadele nedeniyle yaz-kış dağda yatanları düşünürseniz bütün bunlar çok büyük bir sosyal fedakârlık değil midir? Neden bu hak zamanında ödenmiyor. Emekli astsubayların inşaat bekçiliği, güvenlik görevlisi olarak hayatlarını idame etmeleri tepeden yayıla, yayıla oturanlara keyif mi veriyor. Bu keyifle mi ‘silah arkadaşım’ lakırdısı ediyorsunuz utanmadan…
İnsanları kandırmak… Kandırılmış olduklarına ikna etmekten çok daha kolaydır. Mark Twain Muvazzaf ve Emekli Astsubayların özlük hakları sorunlarını çözme konusunda koskoca bir camiaya yalan söylediler. Utanmadılar! Yalanlarının üzerine yattılar… Sizlerde nasıl bir ar damarı var. Meçhul!
Utanmadılar. Çünkü utanmak için ahlak gerekir. Kendini Başkomutan ilan eden Erdoğan söz verdi. Çözmedi. Asker kökenli Hulusi Akar, Yaşar Güler sorunları biliyoruz çözeceğiz dediler. Yalanlarında boğuldular. Yalan söylemleri ile yalanın ve bu yalanın ahlaki boyutlarının dışına çıktılar. Basında yayınlanan onlarca yazılardan, iç içe yaşadıkları geçmişlerinden hiç utanmadılar. Bunlar 40 yıl giydikleri şerefli üniformayı hangi ahlakla taşıdılar! Anlamak mümkün değil. Asker dürüst olur. Namuslu ve ahlaklı olur. Yalan söylemez. Yalan söylerken suratı kızarır. Farkında mısınız? Siyaset sizin utanma duygularınızı da silip süpürmüş.
Birde; sen, ben… Bu topraklarda topluca oturan bizler, şehit cenazesinde ayranı kabaran, milliyetçiler, astsubayların özlük haklarını hangi milli duygularla reddediyorsunuz. Vatan toprakları satılırken, sessiz işgal önlenemez bir hâl almış iken sesi soluğu çıkmayan, sömürü politikalarına destek olan, soygunu talanı seyreden, milliyetçi pozlarında dolaşan, mafya artığı sokak kabadayıları! Sizler hangi politikaların artığısınız?
‘Şu anda en ön cephede savaşıyorlar.
Özel timler onlardan oluşuyor.
Her tarafı tuzaklanmış yollarda yürüyen, evlere ilk giren onlar.
Onlarca cana mal olan el yapımı patlayıcılara ilk müdahaleyi de onlar yapıyor.
Toplam mevcutları 110 bin kadar.
Türk Ordusu'nu savaşan bir beden olarak düşünürseniz, onlar bu bedenin omurgası.
Evet. Astsubaylardan söz ediyorum…
Tanıdığımızı sandığımız ama haklarında pek az şey bildiğimiz astsubaylardan…
Tarih kitaplarında pek rütbeleri yazılmaz. Kurtuluş Savaşı'nın ilk uçuşunu yapan kahraman pilotumuz Vecihi Hürkuş veya Antep savunmasının önder askeri Kılıç Ali'nin astsubay olduğunu pek kimse bilmez. Ya Seddülbahir kahramanı Bigalı Mehmet Çavuş'u bilir mi? Sanmam.
Hangi birini yazayım, o kadar çok ki…
Ya dünya tarihi?
İşte Kızıl Ordu'nun Genelkurmay Başkanı Gedikli Çavuş Krilenko. Bolşevik Devrimi, Çarlık döneminden kalan bütün askeri sistemi yerle bir etti.
……..
Cumhuriyet Devrimi'nin eşit yurttaşlık ilkesi zamanla unutuldu. Katı toplumsal sınıflaşma ilk olarak orduda başladı. Padişahı gönderenler, Paşa'yı yasaklayanlar yıllar içinde nüfuza/rütbeye yenik düştü!
Bundan en çok etkilenenler ordunun emekçisi astsubaylar oldu.
Önce, küçük zabittiler, yani subaydılar. Zamanla rütbeleri ellerinden alındı. Gedikli Zabit, Gedikli Çavuş ve Gedikli Erbaş oldular. En sonunda 1951'de astsubay!
1950'lili yıllar Demokrat Parti dönemi olduğu için “Menderes'in Askerleri” olarak tanındılar!
Oysa sadece isimleri değişmişti; ezilmişlikleri değil!
1960'lı yılların hak arama rüzgârından etkilendiler. Eşleriyle meydanlara çıkıp seslerini duyurdular.
Bu kez 12 Mart 1971 askeri darbecileri tarafından “Mao'nun Askerleri” diye suçlandılar!
Ve NATO kafası 12 Eylül 1980 darbesiyle birleşince ortaya Kenan Evren çıktı; şöyle dedi: “Bir başçavuş benim teğmenimden fazla maaş alamaz.” Oysa mesele para değildi.
Polis ile aynı mevzide şehit olup, aynı mezarlığa gömülüyorlar. Ama… Yüksekokul mezunu polis mesleğe 9/2 maaş derecesinden başlarken, aynı tahsil derecesindeki astsubay ondan bir adım geriden, 9/1'den başlıyor!
Astsubay ikinci sınıf insan muamelesi görmek istemiyor.
Buna benzer birçok sorunları var astsubayların.
Örneğin, IŞİD tarafından pusuya düşürülüp kaçırılan astsubayı, “ordunun şanına leke sürdüğü” için ordudan atan sistem, ona normal zamanda temsil tazminatı vermeyi reddediyor!
Subaya verip astsubaya verilmeyince de silah arkadaşlığı zarar görüyor’... Soner Yalçın






