TAM BİR DEZENFORMASYON…
Kimseye gazetecilik ve gazetecilik üzerinden ahlak dersi verecek değilim… Asılsız ve içerik olarak absürt malzeme yüklü yazılar haber değeri taşımaz. Birilerinin sadece zamanını çalar. Birilerini hatalı haberlerinden ötürü mahkeme koridorlarına taşır.
TAM BİR DEZENFORMASYON…
Vicdan ve evrensel değerler yitirildi mi hukuk da, siyaset de, ülke de çöker. Sonuçta Devlet
çöker...
Kimseye gazetecilik ve gazetecilik üzerinden ahlak dersi verecek değilim… Asılsız ve içerik olarak
absürt malzeme yüklü yazılar haber değeri taşımaz. Birilerinin sadece zamanını çalar. Birilerini hatalı
haberlerinden ötürü mahkeme koridorlarına taşır. Bu gazetecilik değil, ahlaksızlıktır.
Bugün bana bir Allah kulu kokuşmuşluk üzerine laf atamaz. Sadece iftira eder.
Fazla tevazu aptallıktandır. 28.12.2023 tarihinde 1 yıl önce benimle ilgili ulusal yazılı basında bir yazı
yayınlandı. ‘Mustafa Bağ: Damıtık söz, yazar ve düşünür... Önceden sindirilmiş bilgeliğiyle
sözün özünü ve yalınlığını yakalayıp köşesine taşımadan önce yararsız, anlamsız, tüm safrası,
çer çöpü, posasını ayıklayarak, en değerli yerini bir araya getirerek kamu sorumluluğunu yerine
getirir. Bu bağlamda damıtık sözler, boş hiçbir söze geçit vermeyen yapısıyla, bir çuval sözü en
güçlü ve keskin yanıyla anlatan, uzun bir düşünce zincirini ayakta tutan son halka, bir yapıtın
bir tümceye indirgenmiş bilgeliği içinde bulmak mümkündür.
Toplum değerlerini en ince ve en derin ölçüsüyle düşündürüp sorgulatan eğiticiliğiyle, ufuk
açıcıdır; öğütleyerek eğitir, eğiterek düşündürür, düşündürerek doğru yolu işaret eder’.
Gazetecilik birileri için geçim kaynağı, birileri için kullanılan, bu kullanımla kârlı çıkış arama ve birilerini
de meşhur etme basamağı değildir. Bunun içindir ki ‘Dezenformasyon’ yasası çıkartılmıştır. Hatanın
ve yanlışın bedeli bu yasa çerçevesinde hesabı yapılır. Ve ödenir. Türk Ceza hukukuna göre iddia
sahibi, öne sürdüğü iddiayı ispatla mükelleftir.
Cumartesi günü NOW TV akşam haberlerinde Kırşehir Sağlık Müdürlüğünü töhmet altına sokan ana
haberin kaynağı olan bir kişi için ‘sürgünden sürgüne gönderilen namuslu bir insan var’…
Sözleriyle başlayan bir haber. Acıtasyonlarla süslenmiş görsel haber. Araştırdım soruşturdum. Bakın
neler buldum. Bu sadece birer başlık. Kimsenin özel hayatına girmedim. Öyle cümleler kuruldu ki,
şaşkınlığımı saklayamadım. Lütfen haber kaynağınızın aslına, birde altına bakın. Devlette görev almış
kişilere yönelik bunca asılsızlığı öncelikli olarak araştırmak gerekir.
Şimdi NOW TVnin lanse ettiği bu namuslu insanın sadece özet bir biyografisini birkaç cümleyle
paylaşacağım. Bu haberi ulusal basına taşıyan kimdir? Bu yalanı araştırmadan yayan o kişiye de
elbette ki birkaç cümlem olacak…
Önce gerçeklere bakalım. Hatta öyle bir iddia var ki; bu kişinin siyasi bir partiye kayıtlı olup seçim
süresi içinde ilişkilendirilen parti için seçim döneminde işini aksattığı da bu iddialar arasında. Yine bu
partiye yakın bir gazetecinin bu düzmece haberi gerçek gibi, kamuya aktarılması var. Yakında o
gazetecide açığa çıkınca tüm marifetlerini yazacağım. Kırşehir’e hizmet eden insanları lütfen
yıpratmayın.
Ben kimseye avukatlık yapacak değilim.
Ben kimsenin namus ölçüsünü bilemem. Ama namuslu olmanın hangi karakteriyle eşleştiğini siz
okuyucularla paylaşmak istiyorum.
Habere konu kişi Halil Köse (İşçi Statülü 696 saylı yasa. Hastane çalışanı.) Palyatif serviste hiç
çalışmamış. Burada yatan hasta sayısını, yapılan işlemleri, süreçleri bir sağlık çalışanı kadar bilmesi
ve takip etmesi zaten mümkün değil. Bu bölümde görev dahi almamış. Kan alma bölümünde çalışan
bu kişinin Palyatif bölümüyle yakından uzaktan ilgilisi yok. Halil Köse ile ilgili hiçbir araştırma
yapmadan, önce 50 KM uzağa Kaman Devlet hastanesine hangi gerekçelerle gönderildiğine bakmak
gerekir.
Çalışma süresince nelerden soruşturma geçirmiş?
Hakkında 4 kez soruşturma açılmış, en son soruşturma içeriği gereği mahkemeye verilmiş bir kişi.
Tüm bu soruşturmalar kendisini bir öç alma duygusu içinde olduğu bu işi yanına aldığı palyatif birimde
çok önceler çalışan DG… (İşçi Statülü 696 saylı yasa. Hastane çalışanı)… Bu kişide ameliyat olacağı
gerekçesiyle 3 ay süreli bu bölümden ayrılır. İlgili müdür boşalan alana başka bir personel
görevlendirir. Süresi bitince hastaneye dönen DG… Bu kez eski işine dönmek ister. Bunun mümkün
olmadığı cevabı alması sonucu, hastane yönetimi üzerinde baskı oluşturmak amacıyla, AKP İl
Başkanlığından baskı kurulmasını ister. Eski görevine dönmek için farklı kişileri de devreye soktuğu
bu iddialar arasındadır. Bu girişimlerinde de başarılı olamayan DG… CİMER’e asılsız suç
duyurusunda bulunur. Bu konuyu Halil Köse bir adım öteye taşır. Kendisine mobing uygulandığı
gerekçesini, bu kez yolsuzluk cümleleriyle pekiştirmek için yereldeki ulusal basın temsilcisinin kapısını
çalar.
NOW TV; ‘sürgünden, sürgüne gönderilen namuslu bir insan var’…
Kişisel araştırmalarım sonucu Halil Köse’nin disiplinsizliği ve saldırganlığı alışkanlık haline getirmiş
olma hali öne çıkıyor. Ve kendisini tanıyanlar, hatta mesai arkadaşları bile. Hep bu yönde anlatıyorlar
kendisini.
İki öncesi Baştabip olan A.G’nin makam odasını basıp hakaret ediyor. Hakkında soruşturma açılıyor,
uyarı alıyor, 3 yevmiyesi kesiliyor… Aynı kişi bu kez KBB Uzman Doktoru A… H… poliklinikte
saldırıyor. Bu konuda hakkında soruşturma açıldığını, 3 yevmiye ceza aldığını biliyor musunuz? Aynı
kişi daha sonra kendisi Kan alma bölümünde görevli iken disiplinsiz ve saldırgan tavırları nedeniyle bu
bölümden alınarak Fizik Tedavi Merkezine görevlendiriliyor. Görev bölgesine gitmemek için Baştabiplik
katını basarak hastane yönetimi idari amirlere ‘sin gaf’ dolu hakaretler ediyor, koridorlarda tehditler
yağdırıyor. Bu davranışı ile ilgili bu kez Baştabiplik Cumhuriyet Baş Savcılığına suç duyurasında
bulunarak dava açılmasını istiyor.
Bu kişide bu tür davranış amirlerine ve verilen görevleri yapmama gibi alışkanlığını gizleyerek iftira
kulpu ile bu kez; CİMER’e; kendilerine Mobing uygulandığı, hiç çalışmadığı Palyatif bölümüyle ilgili
yolsuzluk olduğu gerekçesiyle asılsız ihbarda bulunur. Bu servis için Bakanlıktan Müfettiş gelir.
Hastane yönetimi müfettiş araştırması dışında, ayrıca Cumhuriyet Baş Savcılığına suç duyurusunda
bulunarak araştırma talebinde bulunur. Her iki araştırmada bu bölümde suç işaretine rastlanmaz.
Ve diğer gerçekler…
Ben Kırşehir Devlet Hastanesi Ortopedi bölümünde ameliyat oldum. SGK bu ameliyatın karşılığı olarak
bakanlığa yaptığı ödeme 24 bin küsur lira. Bu ameliyattan Hastanede benim ameliyatıma bakanlığın
tahsis ettiği miktar bu rakamın sadece ¼’ü civarında. Bu rakama SGK üzerinde ulaşmak pek ala
mümkün. Yine benim çok yakınım bir hasta Palyatif bölümünde 12 gün kaldı ve vefat etti. Kendisi
hastaneye 5 kuruş para ödemedi. Buradan baktığınızda SGK bu paraları hangi prosedür gerekçesiyle
bakanlığa bakanlık hangi anlayış karşılığı kurum başlığı altında kişilere gönderiyor? Parayı gören yok
ki! Yolsuzluk olsun. Burası Özel Hastane değil ki, SGK üzerinden para çeksin.
NOW TV’ye bu haberi gönderen NOW TV temsilcisi, haber olarak ele aldığınız Halil Köse ile ilgili
hangi detay araştırmayı yaptınız? Kurumsal bir alanda başıbozuk bir düzene hiçbir amir izin
vermez.
Geçmişte bu hastanede neler olmadı ki? Kırşehir’de kendilerini mal bulmuş mağribi gibi kahraman ilan
eden ikiyüzlü gazeteciler o günlerde neden SGK’ya sahip çıkmamışlar. Benim yaptığım haberleri
araştırmamışlardır.
Pandemi dönemi…
Gebe gerekçesiyle, eşine istirahat alıp, eşine İCAP nöbeti yazarak, binlerce lira alanlar. Hiç acile
İCAP’a gitmeyen bir Profesörün cebine indirdiği 28 bin lira! Bu olayların tanıklarının bir kısmı halen bu
kurum içinde olduğunu biliyor musunuz?
Özel hastane sahibi ile yapılan gece yarısı watsabb söyleşisinde açığa çıkan milyon liralık vurgunların
nasıl yapılacağı gerçeği. Özel hastaneyi katlara bölerek kiraya verenler, anestezi uzmanı olmadan
yapılan ameliyatlar. Anne karnında ölen, doğum sonrası ölen bebek iddiaları.
Bunca rezaletler belgeleriyle görüntüleriyle ortaya döküldüğünde dönem valisinin soruşturma izni
vermemesi. Ve o gün suskun olan yerel basın hiçte alakalı olmayan bir konuda yapılan iftiraya, bugün
nasıl çanak tutuyor anlaşılır gibi değil.
Vicdan ve evrensel değerler yitirildi mi hukuk da, siyaset de, ülke de çöker. Sonuçta Devlet
çöker...