ÖNEMLİ OLAN; KOŞULLAR DEĞİL, SEÇİMLERİMİZDİR...
Zordur bu ülkede kendi çıkarlarını bir kenara itip, ülkenin, milletin çıkarlarını gözetebilecek bir siyasetçi, bir bürokrat bulabilmek.

ÖNEMLİ OLAN; KOŞULLAR DEĞİL, SEÇİMLERİMİZDİR...
Zordur bu ülkede kendi çıkarlarını bir kenara itip, ülkenin, milletin çıkarlarını gözetebilecek bir siyasetçi, bir bürokrat bulabilmek.
Hazır olun ya da olmayın, bir gün sona geleceksiniz. O gün geldiğinde zenginliğiniz, hıncınız, kininiz, öfkeleriniz, hayal kırıklarınız, umutlarınız, tutkularınız, planlarınız, hırsızlıklarınız, talanınız, vurgununuz. Yalanlarla bir dünya yaratıp yalanlarla öldüğünüzde; yapmak istedikleriniz ve yapmadıklarınızın hiçbir önemi kalmayacaktır. Önemli olan nedir biliyor musunuz? Hangi şeref ve ahlakla anılacağınızdır.
Bu ülkenin milyarlık hazine bütçesini çaresizlik içinde kıvranan memura, emekliye, işçiye, dula, yetime değil; oluk, oluk rant kanalına, Yurt dışına cami yapımlarına, Tarikat ve cemaatlere. Bununla da yetinmeyip farklı ülkelere milyarlarca dolar hibe yapan, ülkeyi yöneten siyasilerin lüks yaşamlarına aktaran devlet. Bu rant kanalının ana aktörleri ve bu aktörlerin siyasilere ve üst düzey bürokratlara balya, balya dağıttığı komisyonları alanlar, bu ülkeye anayasa yapacak! Hukuku çiğneyenler hukuktan, adaleti kendi anlayışlarıyla şekillendirenlerin adaletten bahsetmesi nasıl bir ahlaksızlıktır ki; tarif ve tanımı mümkün değildir.
Kabahat; bu ülkeyi çiftliğe çevirenlerde mi! Yoksa bu ülkeyi çiftlik gibi görüp, bir avuç siyasetçiye teslim edenlerde mi! Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi ve Yönetimi yenileyen toplumlardır.
Biri beni ikna etsin! ‘Bu ülkede öne çıkan Kürt Sorunu’ nedir, nasıldır, kimleri veya toplulukları nasıl etkiliyor. Biri beni ikna etsin Suriye Rojava’da toplanan Kürt toplulukları (Terör Örgütleri) bu toplantıya Türkiye’den giden DEM partili 9 Milletvekili. Olmayan sorunu varmış gibi halka anlatmak. Terör örgütüyle görüşüp ardından karşı çıkanları terörist ilan etmek, şerefsizlik değilse nedir. Amaç; Ülkeyi bölmek ve bölgemizde Bir Kürt Federe Devleti kurmak. Bunu bilmeyen bu ülkenin halkı. Dünya bu işin arkasında. Ama bizler uyutulmaya devam ediyoruz. Kimler tarafından? Bebek katili namussuz ırz düşmanı şerefsizi Meclise çağıran ahlakta.
Verilmiş sözler. İmzalanmış sözleşmeler… Yalana inandırılmış bir halk…
Batıcılık ve Avrasyacılık’ta ittifaka zemin teşkil eden ideolojinin öznesinin başka devletler olması durumunda, otonomi kaybı yaşanmakta ve başka bir devletin ya da ittifak bloğunun uydusu haline gelinmektedir. Türkiye’deki Batıcı ve Avrasyacı grupların bu hataya düştükleri ve kendileriyle birlikte tüm toplumu tehlikeli sulara sürükledikleri şüphe götürmez bir gerçektir.
Verilmiş sözler. İmzalanmış sözleşmeler… Yalana inandırılmış bir halk…
Amerika ve İsrail ideallerine başımıza atadıkları aktörler marifetiyle adım adım yaklaşıyor. Nasıl bir rol üstlenmişler ki, rollerini ölümlerine çok yakın sahnelediler. ‘Sayın’ oldu. Meclise çağrıldı. Heyetler gönderilip örgütü için yol haritası istediler. Olumsuzlukların odağına ‘Kürt Sorunu’ cümlesini yapıştırıp formülü ‘Kurucu Lider’! Olarak tanımladılar. Yeni fırsatlar yaratmak için hazırlıklar tamamlanıyor. İki Terörist yerine, Suriye yönetimi ve Kürt bölgesi olarak tanımlanarak anlaştıkları açıklandı. Amerika PYD Liderini Kuzey Irak Kürt Özerk yöneticileri ile buluşturdu. Sırada Büyük Kürdistan oluşumu gelecek.
Bu yazımda İki fotoğraf paylaşmak istiyorum. Birisi Caninin Emriyle katledilen üç bebek (Bebek resimleri olduğu için yayınlamadım.) ve başında ağlayan Kürt kadın diğeri Irak’ı işgal edip 500 bin kadına tecavüz eden, Türk şehidine kelle diyen bir Müslümanın duaları ile kutsanan Amerikalılar. Bu Fotoğraflar çok uzağımızda değil. Hemen yanı başımızda.
Kamu malı ve hizmetinin üretimi ve devlet bütçesi aracılığıyla finansmanı bir etik hatta ahlaki sorun olarak algılanır. Seçmen vergisinin hesabını yapar ve temsilcisinden vergisini verdiği bütçenin nasıl hesaplandığını ve nasıl harcandığının hesabını sorar. Modern temsili demokraside siyasal otoriteler seçmene doğrudan veya yasama, yargı, medya, basın, sosyal medya vb. yapı ve kanallar aracılığıyla hesap vereceğini bilir. Onun için siyasal yolsuzluk anlamlı bir olgudur. Siyasal güç mutlak olmayıp sınırlıdır ve gücün kullanımının hesabı seçmene verileceğinden siyasal yetkililer hukuk ve ussallık çerçevesinde etik davranmaya özen gösterir.
Küfe dolu! Saraylar… Tüm faturasını milletin ödediği, saraylar, ziyafet sofralar. Altın varaklı mefruşatlar. İklimlendirilmiş seralar.
Küfe dolu! Lüks ve şatafat… Apronda 13 uçak. Limanda 2 Yat. 183 adet makam otomobili. 1100 odalı Kaçak Saray. Ahlatta kışlık, Otluk koyunda yazlık, KKTC’de çalışma sarayı… İlaveten 12 adet Osmanlı sarayları, köşkler, kasırlar. Amerika’da Çiftlik. Gökdelen.
Küfe dolu! Mülteciler! Milletten toplanan fahiş ve vahşi vergilerle milletin anasını ağlatırken, Çöpten, Pazar artıklarından beslenen milletin cebinden söke, söke aldığı vergilerle! Bu milletin başını sokacak bir göz odası yok iken. Fahiş kiraların altında inim inim inlerken. Depremzedeler çadırlarda, konteynırlarda yaşama zorlanırken, Suriyelilere konut dikiyor. Suriye topraklarına okullar, hastaneler, yollar ve konutlar yapıyorlar.
Ağır enflasyon ve faiz yüküyle ezdiği, açlık ve yoksulluk sınırında yaşattığı bu milletin gözünün içine baka, baka Suriyelilerin refah ve huzuru için planladığı projesine bakar mısınız? Yapmayı ve yaptığı iddia edilen konutlar. Oysa barınma Anayasal haktır. Suriyeli için değil. Türk Milleti içindir. Anayasa bu terimi Türk Milleti sıfatı içinde kullanır.
Emekliye vaat ettikleri 4 bin TL hesaplarına yatıramayan, kendi yoksuluna 1200 lira veren devlet, Suriyelinin hesabına aylık 9300,00 TL harçlık, 2 bin lira market kartı veriyorsa! Bunca sıradanlaşmış ahlakın bu ülke insanına bakışı ‘Sıradan İnsanlar’ demesi normaldir.
Küfe dolu Müteahhitler… 2 milyar dolara yapılacak köprüyü 15 milyar dolara vermek. Devlete ödemeleri gereken kira borçlarının 2040 yılına kadar ertelemek. 385 milyonluk vergi borçlarını bir kalemde silmelerde. Kanal İstanbul için kolları sıvamış saray müteahhitleri ve ödedikleri komisyonlar. Ülkeyi köstebek yuvasına çevirmiş yurtdışından tutulmuş ortaklarla iş tutan yerli hainler.
Küfecinin kurnazlığı! Din bir tane. 70 adet tarikat ve cemaat var. Bu cemaat ve tarikatların dini nice? Bunlar Hz. Muhammed’in eksiklerini mi tamamlıyorlar. Yoksa ‘bu karar iyi karar gidelim Halep’e kadar’ oyununu mu oynuyor. Oyun oynadıkları belli. Ama bunlardan bir tanesi ayrıcalıklı. İsmail Ağa Cemaati. Bunlar ne yapar? Meçhul. THY BU cemaate 4 yılda 524 bin dolarlık bedava uçak bileti veriyor. Nede olsa genel müdür 2 milyon 500 bin maaş alıyor. Nasılsa bu soygunu besleyen birde 85 milyon var! Kaybolan 128 milyar dolar. İzah edilemeyen 2 trilyon 700 milyarlık vergi. Kaybolan 250 ton altın ve daha neler, neler!
Dolar 31 lira. Enflasyon %71. sokaklar sığınmacı dolu. Benzin 45 lira. Normalde başka bir ülkede bu durum olsa iktidar %0001 oy bile alamaz. Kapıya geldiğinde bir yudum su vermezler.
Erdoğan’a yeni oyuncak Mercedes Lumuzin gelmiş. Fiyatı 17 milyon Dolar (550 Milyon lira.) AKP grup başka vekili Mercedes Lumuzini kendi ahlakı içinde hediye diye savunuyor. Kim hediye etmiş? Niçin hediye etmiş?
Ulan sen kimin kandırıyorsun ya! Kapı, kapı borç dilenen bir ülke, İngiliz tefecilerin kucağına oturmuş, Yahudi baronların, Arapların ülke üzerinden kazandığı akıl almaz mülk ve paralar! Ve bunlara para yetiştirmek için milletin gırtlağına sarılmış Halk Bankası Dolandırıcılığından sabıkalı İngiliz Mehmet Şimşek. Ülkenin kimliği dâhil malını mülkünü haraç mezat satışa çıkartmış anlayışa kim hediye etmiştir?
Ulan ne kerametlisiniz sizler. Uçak hediye, Limuzin hediye. Karşılığında bu topraklardan onlara ne veriyorsunuz? Kim, kime 550 milyon lirayı gözünü kırpmadan verir? Kim, kime 17 milyon lirayı gözünü kırpmadan verir? Eskiden şerefsizliğinde bir raconu vardı. ‘İstifa’… Onunda içine sıçtınız…
Ahlaksızlığı savunan milletvekillerine de, seçenlere de yazıklar olsun. Bu millete, bu kadar arsızlığı, utanmazlığı ahlak diye yutturan, ahlakın yerlerde değil çukurlarda olduğu dönem yaşanıyor.