ÇÜRÜMÜŞLÜK VASATLIK HER YERDE
Bir tarafta Yeşil oligarşi… Diğer tarafta muhalefet oligarşisi… İstila edilmiş topraklar! Demografik yapısı altüst edilmiş vatandaşlık. Türkiye’ye girmek için İran sınırında bekletilen 2 milyon Afganlı! Vasatlık bu ülkede yaşam biçimi oldu.
ÇÜRÜMÜŞLÜK VASATLIK HER YERDE
Bir tarafta Yeşil oligarşi… Diğer tarafta muhalefet oligarşisi… İstila edilmiş topraklar! Demografik yapısı altüst edilmiş vatandaşlık. Türkiye’ye girmek için İran sınırında bekletilen 2 milyon Afganlı! Vasatlık bu ülkede yaşam biçimi oldu.
23 yıllık Türkiye serüveni. Siyasal İslamcılar sayesinde, çağdaş eğitime gerek kalmadı. Halk işin kolayını buldu. Parayı çaput babadan, makamı falcı Keko’dan, bereketi kaşıkçı babadan, günahların affını oruç babadan, kızına zengin koca Eyüp sultandan, Sınavlar da başarı Yatır babadan. Sağlık ve şifa nefesi kuvvetli Cinci hocadan.
Caniler, sapıklar, tecavüzcüler, katiller, hırsızlar aramızda. Kaldırımlarda. Cadde ve sokaklarda. Otobüslerde, dolmuşlarda, öğrenci servislerinde. Kapımızın önünde. Okullarda, okul kapılarında, parklarda. Trafikte. Araç kullanan manyaklar da, katillerde, canilerde.
Bir buçuk aydır aydınlatılamayan 8 yaşındaki bir kız çocuğun (Narin) hunharca öldürülmesi konusuna mecliste verilen araştırma önergesine AKP ve MHP oylarıyla reddediliyorsa. Hiç merak etmeyin ne cinayetler, ne gasplar aydınlatılamadığı hain saldırılar sokaklardan eksik olmayacaktır. Bu bir siyaset değildir. Ahlak hiç değildir. Canileri, sapıkları, tecavüzcüleri, katilleri, hırsızları korumaktır.
Halkın ‘ben neden yoksulum’? Diye sorgulamadığı, seçtiği siyasetçi önünde el pençe divan duruyorsa, makarna ve kömüre şükredip, 10,00 liraya kitap alıp okumak yerine, 1000,00 liraya fal baktırıyorsa, ümmetin yaşadığı bu ülkede; Okuldan çok camii. Öğretmenden çok imam olacaktır… Ülkenin öz evlatları olan doktorlar yurt dışına giderken, yerine diplomaları şüpheli olan mülteciler, hemşireler yüksek maaşlarla hastanelere ikame edilecektir.
Böyle bir yapıyı yöneten sistemden adalet ve ahlak aramak hayaldir. Cehaletin ağır bastığı bir toplum kendi yarattığı üstünlere tapınacaktır. Onlar akıl ve çağdaş düşünceye kelepçe vuruyor ve vuranları da alkışlayan halk varsa kölelik devri başlamıştır.
Nazım 80 yıl önce seni anlatmış! Bugünün vebalini kime biçeceksin?
‘Dünyanın En Tuhaf Mahlûku
Akrep gibisin, kardeşim,
Korkak bir karanlık içindesin, akrep gibi.
Serçe gibisin, kardeşim,
Bir değil, Beş değil, Milyonlarcasın, maalesef.
Koyun gibisin, kardeşim,
Gocuklu celep kaldırınca sopasını,
Sürüye katılı verirsin hemen ve adeta mağrur, koşarsın salhaneye.
Dünyanın en tuhaf mahlûkusun yani’…
Ve Tefik Fikret 80 yıl önce yazmış. Nazımın tanımladığı halkın sayesinde bunlar senin sırtından inmiyor.
“Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak,
Yarın, bakarsınız, söner bugün çatırdayan ocak,
Bugün ki mideler kavi, bugün ki çorbalar sıcak,
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak, çanak...
Yiyin efendiler yiyin, bu hân-ı pür-nevâ sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin...”
Siyasal İslam temsilcilerinden ötesini tanımaz…
Kamu kaynakları peşkeş çekilirken! Halkın vergileriyle beslenen, halkı din ile aldatan şarlatanlar korosu, istismar ve ahlaksızlığın yuvası tarikat ve cemaatlerin varlığı iktidarının 23 yıllık icraatının sonuçlarıdır.
Türkiye Nepotizme; (akrabacılık, ayrımcılık, kayırmacılığa) oy verip iktidar yaptı.
Türkiye Klientalizimcilike; (müştericilik, seçmenleri müşteri gibi gören anlayışa) oy verip iktidar yaptı.
Türkiye Kroni Kapitalizme; (çürümüşlük, ahbap çavuş ilişkisi içinde oğul, kız, yeğen, kardeş, akraba ve bunların yakınlarıyla kurulmuş ilişkilere oy verip iktidar yaptı.
Partileşmiş, kamu görevlileri ile yapılan çarpık ve gayri ahlaki ilişkiler içinde kamu kaynaklarının alabildiğince hatta vahşice kullanımı, paylaşımı, aktarılmasına. İhaleler verilmesi, vergi borçlarının silinmesi, borçların sıfır faizle ötelenmesine.) Örneklerseniz, Milli para politikaları 200 TL. 5.7 Euro olmuş. Geride kalan ayakkabı kutuları. Öne çıkan servetler. Sıfırlanamayan paralar. Saatler. Ve büyükelçi yapılan din tacirleri, liyakatsizlik, vasatlık ve dönmeler. İşçi tekmeleyen danışmana ticaret ataşeliği ödüllere oy veriyorsunuz…
Diyanet Başkanının damadı gayri ahlaki ticareti ile İsrail’e akaryakıt gönderiyor. Kayınpederi millete din ahlak üzerinden ayar veriyor.
Çalışma ve Güvenlik bakanı Arkadaşının aşçı olan damadının Almanya’ya Duesseldorf’a 270 bin TL maaşla ateşe yapıyorsa! Senin ağzının orta yerine …. Demektir.
Gençlik ve spor bakanlığı milletin 190 milyar lirasını, 3 yıl içinde dış işleri bakanlığı Avrupa birliği fonlarını, dinsel içerikli faaliyet gösteren dernek, vakıf, tarikat ve cemaatlere aktarılıyor. Aktarılan paranın toplamı 190 milyar lira.
Kavakçı ailesinin tamamı devletin en üst kadrolarında görev alıp devletin sırtından lüks ve şatafat içinde yaşatanlar.
Bu ülkede harami düzeni. Saltanat ve despotizm böyle kurulmuştur. İktidar Hukuktan Üstün mü?
Namussuzluğun para kazandığı bir ülkede yurttaş olmak.
Türkiye’nin en yaygın marketlerinde 3 harfli rakamlı tarikat marketlerinde Sahte et. Sahte ve içinde Domuz, At, Eşek, Kanatlı hayvan eti çıkan, sakatat ve kemik bulunan sucuk, pastırma salam ve sosisler. Sahte bal. Sahte çay. Sahte süt ve ürünleri… Son kullanma tarihleri bitmiş ürünlerin rafta satışta olması… Ağır pestisit ve kimyasal yüklü sebze ve meyveler market ve manavlarda satılıyor. Yurt dışına ithal edilen meyve sebzeler geri iade ediliyor. Nedeni sebze ve meyve üzerinde bulunan ağır kimyasal zehirler. Bir köfteci var ismi ‘Yusuf’ biraz tanıdık geliyor mu?
Yaşam üzerinden, kadın ve kızlarımız çocuklarımız üzerinden fetva veren Din şarlatanları nerede? Diyanet ağzını açmıyor, sakallısı, cübbelisinden bir cümle yok. Ama bir gerçek var. Domuz iktidarın kararıyla kasaplık hayvan listesine alındı.
Her türlü ahlaksızlığın namussuzluğun kol gezdiği bir ülkede, ülke insanına, tek tırnaklı hayvanların ve domuz eti yediren, bir köftecinin isminin açıklanması yargı yoluyla yasaklanmış. Neden? Yasaklayan yargıcın maaşını köftecimi veriyor? Yoksa bu millet mi? Köfteciyle nasıl bir sıkı fıkılık var ki insan sağlığıyla oynayan bir namussuz deşifre edilmez ve yasalar kullanılarak, korunur ve isminin açıklamasına yasak getirilir. Bu adama açıkça bu milleti soy, soğana çevir, sağlığıyla oyna, ben seni korurum. Demektir yargıç efendi! Yazıklar olsun… Kırşehir’de sarılık hastası olduğu iddia edilen bir sığırı ‘Ankara kavurmacasına’ pazarlamaya kalkışan ahlak çok mu farklı. Ve soruşturma izni vermeyen vali! O kararı veren yargıçtan ne kadar farklı?
Dünya’da gıda fiyatları, Akaryakıt, altın fiyatları düşerken bizde inatla ve ahlaksızca yükselişte. Can güvenliği kalmamış. Ülke kara paracıların, tefecilerin, uyuşturucu baronlarının, oligartların, itin, uğursuzun Türk kimliği ile donatılarak korunduğu alan olmuş. Sadece bu değil ki! Hastane, AVM sahipleri tarikatlar, Cemaatler her yerde. Birde bunların devlete uzanmış devlet içinde ülkeye ayar veren Üniformalı, Sivil dincilik yapan din baronları. İte uğursuza ulufe gibi dağıtılan ‘Türk Pasaportları’ ülkeyi dış politikada 5nci sınıf sünepe ülkeler arasında anılır hale getirdi… Sınırları sonuna kadar açık, Avrupa bekçiliği, ülkeye sokulan 17 milyon mülteci. Bunlara harcanan ülke kaynakları. Barınma krizi!
Vergi sadece memur ve işçiden toplanıyor. Ülkenin gelirleri trafik cezaları, harç ve vergiler olmuş. Büyük şirketlerin sadece %17si vergi ödüyor. İktidar şirketlerin vergi borçlarını siliyor, bütçe açığı diye tutturduğu olumsuzluğun kaynağından habersizmiş gibi bir tutumla millete ayar veriyor. Merkez Bankasının 818 Milyar lira açığı ve bütçenin 1 trilyonun üzerinde açık halka yükleniyor. 250 ton altın kayıp. 17 milyon dolar kayıp. 128 milyar dolar kayıp. Kur korumalı mevduata ödenen para 978 milyar lira.
Çürüyen bir toplumda bunca rezaleti seyredenler, çürümüşlüğün ve gerici zihniyetin allayıp pulladığı ahlakıyla paralel olan Bakanlar var.