BİR KAÇ HAFTA SONRA! Hırsızlığın maliyeti… Topyekûn çöküş.
Milli çıkarların siyaset üstü ve objektif olması hiçbir şekilde vatanın güvenliği için sabit bir dış politika çizgisinin takip edilmesi ya da daha spesifik olarak belli bir ittifak sisteminin parçası olmaya çalışmak anlamına gelmemeli.

BİR KAÇ HAFTA SONRA!
Hırsızlığın maliyeti… Topyekûn çöküş.
‘Müslüman rolünü o kadar iyi oynadım ki yalnızken bile gece namaza kalkıyordum’. İngiliz Casus Lawrence. Bunlar boynuna haç olan, Lawrence’nin ruh ikizleridir.
Önce her gün yaşadığımız ve giderek sertleşerek devam edecek olan riskler. Bir toplum bu kadar mı bedel öder? Sorun burada. Yaşam listesinde yer almayan avuntular veya hala eski ekonomist veya stratejist kafası ile yapılan açıklamalar. Nereden nerelere getirdi ülkeyi! Yaşam maliyetinin artması ve bir krize dönüşmesi. Neden? Düne kadar bedelini ödemediğimiz, özgürlüğün, bağımsızlığın parmaklarımızın arasından kayıp gitmesi. Denetimsizlik, kapanın elinde kalan rant. Ortaya çıkan kahredici vakaların çokluğu. Buna karşın cezasızlığın yaygınlığı, yaşamı daha da ağır hale getiriyor.
Gerek merkezi yönetimde gerekse yerel yönetimlerde, iktidarın gücünü yansıttığı her dönem ve her kurum, tamamlanmış binlerce ihale, ödenen milyarlarca liralık kamu kaynağı yolsuzluklardan muaf mıydı? Silinen vergi borçları. Sıfır faizle ertelenen borçlar. Sefilleri oynayan bir ülkede emekli ‘Bayram İkramiyesi’ adı altında verilecek olan paraya kulağını kabarttı. Sormuyor. Sorgulamıyor. Çünkü O’nu düşünmeye alıştırmadılar. Geçmişin en pespaye anlayışının örneğidir bugünkü yaşam. Hırsızlığın maliyetinin toplumsal erozyonudur avuç açmak. Hem de kendi parana!
Hesap verirlilik yok. Çünkü hırsızlar hesap vermezler.
Yolsuzlukların izlenebileceği bir bağımsız birim yok. Çünkü siyasiler için çıkartılmış bir ahlak yasasıda yok. En kötüsü ise yurttaşın bir siyasi yapıyı devlet görmesi, devlet memurunun da kendisini siyasi partinin bireyi görmesidir. Bunun içindir ki çürümüşlük baştan aşağı sardı her yanımızı. Yalanlar üzerine edilen yeminler. Ahlakı ve davranış biçimi yerine, ahlaksızlığı doğuruyorsa yeminin faydası ne?
İşte tamda bunu yaptılar. ‘Halkı birbirlerine karşı öfkelendirirsek, ekmeğini kimin çaldığını, karınlarının açlığını unuturlar’… Charle Chaplin.
Türklerin Türk ordusundan ihraç edilmesini, teröristlerin meclise çağrılmasına vatanın işgal edilmesini dinin ihanet maskesi olarak kullanılmasını. Koyun deyince kızan, koçum denilince sevinen bir topluma ne anlatırsan anlat. Hiçbir şey anlatamazsın.
Biz ilkokulda andımızı bağıra, bağıra okuyanlar, doktor, avukat, yargıç, mühendis, öğretmen, sanatçı, gazeteci, yazar, işçi, esnaf, polis, asker olduk. Vatan dediler şehit olduk. Ama! Hiçbir zaman andımızda söylediklerimizden utanacak kadar şerefsiz olmadık. Kimliğini kan dökerek kazanmış bir toplum, kimliğinin üç paraya pazarlanması seyretti. Vatan toprağını sattılar. Toplumsal refleks olur korkusu yaşamadılar. Çünkü onlar bu toplumun korkularını çok iyi biliyorlar. Alman Göbel ayağa kalksa bunların dalavereli algılarına şaşar kalır.
‘AKP’nin kitabında Türklük yok’ RTE. Türklük Anayasadan çıkacak’. Ahmet Davutoğlu.
‘Türklük şart değil’ Abdullah Gül.
‘Türk diye bir ırk yok’. AKP’li Yasin Aktay…
‘AKP ile hepimiz Türk olmaktan kurtulduk’… AKP il Başkanı Aziz Babuççu…
‘Arap kökümüze dönmeliyiz. Hazine Maliye Bakanı Mehmet Şimşek.
‘Kahrolsun Türkçülük’ Mehmet Metiner.
Güç zehirlenmesi budur. Millete: ‘Sizin karnınızı ben doyuruyorum’. Diyor! Hayır, sen bizim karnımızı doyurmuyorsun. Nasıl mı? Yaşadığın tüm saraylar devletin. Bindiğin tüm uçaklar, Helikopterler, Yatlar ve de otomobiller devletin. Yediğin yemek. İçtiğin su. Kullandığın tabak, çatal, kaşık, bıçak devletin. Hatta tuvalet kâğıdının, peçetenin, suyun, doğalgazın, elektriğin, binitlerin tüm yakıtları ve danışmanlarının, hizmetçilerinin, şoförlerin, pilotlarının, kaptanların ve hatta senin emekli maaşını, görev maaşını harcırahını, örtülü ödeneğini, müteahhitlerini devlet ödüyor. Yani bizler ödüyoruz. Sen bizim için ekstra bir şey yapmıyorsun. Devletin hazinesini bu millet dolduruyor. Bunun için sen bizleri değil, biz sizleri besliyoruz.
AKP, alıştığımız manada bir siyasi parti değil, bir proje kuruluşu olup İhvancı geleneğin temsilcisi, marjinal içgüdüsel reflekslere sahip Cumhuriyet ve Atatürk karşıtı eylemleri olan bir partidir! Kurucusu BOP Eş başkanlarından birisi olması proje partisi olduğunu göstermiyor mu? İcraatları, Ortakları ve memleketin düştüğü içler acısı hâl açıkça göstermiyor mu? Bunu anlamanız için illaki kafanıza bir şeyler mi düşmeli. Suriye’nin bütün köhneliğini kucaklayan Türkiye, İtalya’da yapılan Suriye’nin geleceği toplantısına çağrılmadı. Oysa Onların değil Türkiye Suriye ile 900 Km’lik bir sınıra sahip. Dış politikada gelinen nokta bu değil mi?
Muhalefete teröristler yaftası takan anlayış.
Memlekete milyonlarca sığınmacıyı ve kaçağı dolduran, işine geldiğinde terör örgütü FETÖ’yle birlikte yol yürüyen, işine geldiğinde bölücü terör örgütü PKK ile masaya oturan hatta ortağı aracılığıyla meclise davet ettiren, bu davete sessiz kalan hangi iktidardır.
Anlayan için sivrisinek saz. Anlamayana davul zurna az!
Milli çıkarların siyaset üstü ve objektif olması hiçbir şekilde vatanın güvenliği için sabit bir dış politika çizgisinin takip edilmesi ya da daha spesifik olarak belli bir ittifak sisteminin parçası olmaya çalışmak anlamına gelmemeli.
Öyle bir algı yaratıldı ki! İslam kardeşliği palavrası… Bu ülkede bunun adı dış politika oldu. Demokrasinin tüm kılcal damarlarına girildi. Biz uyurken uyananlar için uydurulan Ensar palavrasıyla ülke işgal edildi. İslam kardeşliğinin uç noktaları neler biliyor musunuz? Yemen’i bombalayan Arabistan’a, Apo’yu besleyen Suriye’ye, İran’ı vuran Irak’a, Ermenistan’ı koruyan İran’a. uyuşturucu satan Afganistan’a, Hüseyin’i kesen Emevilere, Emevileri kesen Abbasilere ve sair Müslüman öldüren Müslümanlara kardeşlik için bakacaksınız. Sonra Emevi caminde namaz kılacaksınız.
Biz Türk’üz. Siyasal İslamcılar. Suriyeli işgalcileri, Avrupa Birliğinin verdiği rüşvetle Afgan kaçakları Sam Amcanın verdiği talimatla, Arap zenginleri Dolar’a yurduma dolduran adamlar bunların bu işgale sessi z kalan yurdum insanı! 50 binin katilini meclise davet ediliyor, şehitlere kelle diyen bir adamın ölünceye kadar cumhurbaşkanı olarak kalması için barış kateküllüsü çevriliyorsa, buna da sessiz kalıyorsak
Sosyal Medyadan alıntılar…
-Sırtına her üniforma geçirilmiş kimlikler vatansever değildir. ‘Osmanlı devleti yıkılmış bir devlet değil, durdurulmuş bir medeniyettir’. Orgeneral Hulusi Akar
-Sırtına ‘Devlet adamlığı’ yapıştırılmış kimlikler vatansever değildir.
-Ne güzel demişler. ‘Tek bayrak, tek millet, tek vatan, 4 saray, 13 uçak, 6 gemicik, 8 şirket, 4 vakıf kek’… Yemeye devam.
-Yapa yapa doyamadıkları beş kamusal bina. Adliye, Cezaevi, Saray, İmam hatip, Camii. İlk ikisi toplumsal barışın bozulduğunu, 3cüsü yöneticilerin bunu umursamadığının 4 ve 5. De başarısızlığını örtmek için halka dini pompaladıklarının açık kanıtıdır.
-Değerli kekistanlılar, bizi kıskanan ve rafların bomboş olduğu Almanya’da yıllık enflasyon %1.6 Fransa’da 1,2 İtalya’da %0.7 Neden mi? Çünkü raflarda ‘Faiz sebep, enflasyon sonuçtur’ diyen siyasetçileri yok.