2025 BUGÜN SON GÜN, YARIN 2026 .

2025 BUGÜN SON GÜN, YARIN 2026
Yeni hiçbir şey olmayacak. 
Bilim üretemezsen köle olursun. Liyakatsizlik ve niteliksiz-lik ülkeyi bitirdi! Roma yanarken; Neron keman çalıyordu… Totaliter iktidarın amacı insanları inandırmak değil, hiçbir şeye inanmayana kadar şüpheye düşürmeye çalışmaktır. Bugün Türkiye’yi yakanlar, yangına kulp arıyorlarsa, kavrulanlara değil, ateşe odun atan ateşi harlı tutan maşalara bakmaları gerekir.
İnsanlar düşünmeyi bıraktıklarında sonucun ne olacağını bilmiyorlar. Kötüleştiklerinde değil, inandıklarında değil, gerçeği yalandan ayırt etmeyi bıraktıklarında gerçek anlam ortadan kalkacaktır. Eğitimli ve kültürlü bir halkın nasıl karanlığa gömüldüğünü felaketler zinciri kapısına dayandığında, kendilerini Taliban uşaklarının yönettiğini anladıklarında zaman çok geçmiş olacak. 
Milletin vergilerini har vurup harman savurmakta usta olan iktidar sahipleri ne yazık ki nitelik ve liyakat savurganlığı ile yarattığı enflasyonla tüm gelişmiş ülkeleri geride bıraktı. 
365 gün yaşanan kavgalar, katil sürülerine çıkartılan örtülü aflar, vakitsiz ölümler, tacizler, istismarlar, cinayetler, gasp, hırsızlık, talan. Yakılan ormanlar, çökülen kıyılar yüksek faizler. Uyuşturucu kaçakçılığı. Bulunmayan Baronlar.  Açlığa mahkûm edilmiş bir kesim. Diğer yanda milletin sırtında kene olmuş azınlık sürüsü. Yolsuzluk ve yoksulluk yaşayan bu ülkeye Yılbaşı gelse ne olur gelmese ne olur? Toplumun yüzde kaçının vicdanı yaralanıyor? 
2026 adım attığınız saatler ve devamındaki 365 gün ve 6 saatin sonunda hiçbir şey değişmiş olmayacak. Ekonomi daha kötü olacak. İnsanlar kendi elleriyle seçtiklerinin boyunduruğu altında akıbeti olmayan mecralara yönelecek.
Önce kahraman, ardından özerk topraklar… 
PKK sürüsüne taviz vermeler devam edecek saksılar hep konuşacak. Elinde Mehmetçiğin, öğretmenin, polisin, bebeğin kanı olan bir teröristin ayağına gidip elini sıkıp, tavsiyelerini aldılar utanmaz adamlar. Utanmazlar. Çünkü soylarının nerelere dayandığını düşmanca tavırlarını gizleye, gizleye nerelere geldiler. Hem de milliyetçilik üzerinden oynadıkları oyunlarla.
Meclis kürsüsünde şaklabanlığını sürdürüyor. Az kaldı yakında bu şerefsizi kahraman ilan edecekler. Hem de milliyetçiyim diyen bir adamın dokunulmazlık zırhı içinde. Suç işliyorlar. Suçu ve suçluyu ‘Terörsüz Türkiye’ cümlesi içinde kamufle ederek bu ahlaksız girişimlerini, Dede Korkut’u, Hacıbektaş’ı alet ederek kutsallaştırıyor. Namussuzluk budur. Bir katili bu coğrafyada yaşayan tüm Kürtlerin temsilcisi olarak görüyor zavallı. Haline, çürümüşlüğüne de bakmadan. Ve Türk olma kavramını ulusal kimlikten çıkartıp etnik köken olarak yuvarlayan yürüyen kadavra ya oy veren milliyetçiler. 
“Evi yıkık, halısı hasır döşeği çuldur. Oğlu şehit, torunu yetim, gelini duldur. Neden vatanı koruyanlar hep yoksuldur”? Bu gerçek Osmanlı’da da aynı gerçek.” Zenginimiz bedel verir, askerimiz fakirdendir”… Bu ağıtlar, bu türküler keşke hiç söylenmese. 2025 ile son bulsa!
Dinci örgütler eğitimde daha sıkılaşacak.  
Bu ülkede terörle yatıp kalkmanın bedelini ya polisimiz, ya askerimiz ödüyor. 2025 yılının son günü İŞİD militanları tarafından 3 polisimiz şehit edildi. Aynı terör örgütü 10 yıl önce kaçırdıkları iki askeri boyunlarında köpek tasması ile kafese kapatıp diri diri yakanlara bu topraklarda tedavi ettiler. Bu topraklarda yer yurt edinmelerine önderlik ettiler. Tarikat ve cemaatlerin önü alabildiğine açıldı. Bu köpek sürüsü üç polisimizi şehit etti. Bakan bey bu canilerin Türk Vatandaşı olduğunu açıkladı. Bu şeytanın uşaklarına Türk Kimliğini kim verdi. Üç canı bu itlerden aldığınız üç paraya değdimi. Lanet olun!
Bu ülkede 81 vilayetinde dinci örgütler yapılandı. Bunu ben biliyorum da devlet bilmiyor mu? Dinci terör örgütleri PKK’dan daha tehlikeli. Bu din şarlatanlarının katil sürülerinin güçler tarafından korunduğunu bilmeyen var mı? 
İktidarın ne olduğunu biliyoruz. Koruduğunu ve kolladığını da biliyoruz. Muhalefet diyebiliyor mu? “İktidar olduğumuzda tüm tarikat ve cemaatları kapatacağız”… Diyemez. Diyebiliyor mu ki; bugünkü iktidarı ve aparatların yargılayacağız. Diyemez. Zira bunların hepsi arpalık peşinde.
Ekonomide ilave vergilerin yansıra tüm vergi, harç ve cezalara %29 artış geldi. 
İktidar Cari açığı kapatmak için kapıları kilitledi. Diplomasızlık, sahtelik, layık olmadıkları makamların işgali ve enflasyon, Servet Transferi, Çürümüşlük, Talan, Vurgun tam gaz. Şirket gibiyiz. Devleti soyanlar, banka soyanlar, Ülkeyi soyanlar. Hep aynı kişiler.  Yargı kendini sorgulamıyor. 
2025 yılında yasalaştı. 2026 yılında Vatan toprağından 150 Milyon M² alan satışa çıkartılacak… Kimlere mi? Tabi ki bildik kişilere. 
2025 yılında yasalaştı. 2026 yılında Vergiler, harç ve cezalar %29 daha fazla olacak. Asgari ücrette. Rakam büyüdü. Yaşam daha da küçüldü. Tuvalet Kâğıdına %20 KDV Mutfak Tüpüne %17 ÖTV geldi. 2026 yılı yıkım yılı olacak. Göstergeler bunu gösteriyor.
Gördüklerim. Okuduklarım ve Anladıklarımız…
Türkiye Cumhuriyeti 2026 yılı mali bütçesi “kanal İstanbul” örtüsü altında MHP’nin desteği ve feraseti içinde geçti ve gitti. 2026 yılı mali bütçesi neyi ilgilendirdi. Neleri ilgilendirmedi? Enflasyonun makyajlanması, dövizin dikiş tutmadığı merkez bankasının talimatla faiz ayarlamasıyla sarayın dümen suyunda 2026 yılına merhaba diyecek.
Onlar bütçeyi halk için yapmadılar.
Bütçeyi saray için yaptılar.
Bu bütçede yatırım yok.
Bu bütçede kalkınmaya, üretime dair hiçbir şey yok.
Bu bütçede eğitim yok.
Bu bütçede çiftçi yok.
Bu bütçede memur, işçi, emekli yok.
Bu bütçede enflasyonla mücadele yok. 
Bu bütçede yağlı kazığa dönmüş pahalılıkla mücadele. Akaryakıt, Doğalgaz, Elektrik zamları yok.
Bu bütçede işsizliğe çare yok. Çağdaş okullar yok. 
Bu bütçede halkın alımına uyarlanmış katmerli vergiler var.
Bu bütçede saraylar var. Yemekler, içmeler, giymeler var. Uçan, yürüyen saraylara ilaveten, yüzen saraylar ve de yazlık, kışlık, saraylar var
Bu bütçede Sudan çiftçisini kurtarmak var.
Bu bütçede hububat ithalatçısı firmalar var.
Bu bütçede tefecilere ödenecek faiz var.
Bu bütçede milletin orasına koyan müteahhitler var.
Bu bütçede vergi borçlarından arındırılacak müteahhitler, şirketler, batık krediler var.
Bu bütçede hasta garantili şehir hastaneleri var.
Bu bütçede yolcu garantili havaalanları var.
Bu bütçede geçiş garantili yollar ve köprüler var.
Bu bütçede bindirilmiş zamlı cezalar, vergiler ve harçlar var.
Bu bütçede batık kredileri kurtarma operasyonları var.
Bu bütçede kurtarılacak Simit sarayları, AVM’ler ve millete bin TL’ye vizite yapan göz hastaneleri var. 
Bu bütçede Diyanet başkanlığı ve iktidarın arka bahçesi İmam hatipler. Patron okulları var.
Bu bütçede vakıflar var. STK sayılan tarikat yuvaları var.
Bir bilen diyor ki; Şerri güçler. Dış güçler ülkenin her şeyine müdahale ediyorsa. İyi biliniz ki; Dünya üzerinde egemen güçler iç ve dış olmak üzere ikiye ayrılır. İç güçler her zaman için dış güçlerle işbirliği halindedir. Eğer bir ülkede iç güçler yoksa dış güçler tarafından derhal finanse edilerek güçlendirilir ve yanlarına alınırlar. Dünya ticaretinin büyük bir çoğunluğu (% 90) bunların kontrolündedir. Kontrol sağlayamadıkları ülkeleri de uzun süre bay pas ederek dünyadan tecrit ederler. Tecrit altında bunalan ülkelerde iktidarlar çok çabuk el değiştirir. Zira hoşnut olmayan halk ilk önce siyasileri cezalandırır. Diyor.
Nedense; Allah bizden alıp onlara hep böyle verdikçe veriyor!
Ne diyor katar ortağı Sancak; İki devlet tek millet. Ulan ne zamandır bu millet Araplaştı. Ben kira ödemem diyor. Neden? Vergide ödemem. Bana devlet işlet diye verdi. Diyor. Suriyeli çalışanlara da vergi yok. İlaç, doktor katkı payı hastane masrafı yok. 
Aslında onlarda demesine diyecekte. Diyemiyorlar. Ah şoooo uçağın hatırı bir olmasa!
Umarım 2026 yılı ülkem için, milletim için  umut, barış, sağlık ve refah yılı olur.