ZURNANIN ZIRT DEDİĞİ YER!

ABD iki sebeple güçlüdür. Bir ülkesinde vatan haini barındırmaz bulur ve öldürür. İki başka ülkelerdeki hainleri kullanır.

Gündem Yayın: 09 Haziran 2024 - Pazar - Güncelleme: 09.06.2024 20:06:00
Editör -
Okuma Süresi: 8 dk.
Google News

ZURNANIN ZIRT DEDİĞİ YER!

ABD iki sebeple güçlüdür. Bir ülkesinde vatan haini barındırmaz bulur ve öldürür. İki başka ülkelerdeki hainleri kullanır.

Mustafa Kemal ve arkadaşları, saltanatı yıkıp milletin hâkimiyetini kurdu. Bunlar, sıcak para komisyonları ve borsa vurgunlarıyla kendi saltanatlarını kurdular… Mustafa Kemal, dağılmış, silahları toplanmış bir ordudan zafer kazanan ordu yarattı. Bunlar ordu içine alınmış, yuvalanmış hainlerle işbirliği yapıp, Cumhuriyet ordusuna tasfiye operasyonları düzenleyerek parti ordusu haline getirdiler.

Bunlar; Amerika’nın Mustafa Kemal Atatürk’ün ordusunun tasfiyesinde politik rol üstlendiler. Mustafa Kemal ve arkadaşları, işgalci orduların başına çuval geçirdi. Bunlar Amerikan işgalcilerinin marifetiyle milletin başına geçirilen çuvalla dolaşıyorlar. Mustafa Kemal ve arkadaşları Lozan’da büyük devletlere diz çökertti. Bunlar; ‘2 sayfa dokuz maddelik gizli hizmet sözleşmesi’ imzalayarak, büyük dedikleri Amerika’nın önünde diz çöktüler. Ülkeyi silahsız işgalle, kıyılarını, topraklarını ve kimliğini satarak bugünkü hale, bir müstemleke ülkesi haline dönüştürdüler. Tüm bu eylemlerin altında olan ise; yanına aldığı sözde milliyetçi uyurgezer bir fosil ve pısırık muhalefet sayesinde yapmış olmalarıdır.

9 Milyon Suriyeli, 6 milyon Afganlı Türkiye’ye sürülerek yumuşak işgal sağlandı.

Bu ülkede para her şeyi yapar diyenlerin saltanatı kuruldu. Para için her şeyi yapanlar, artık en kısa ve en kolay yönden servet sahibi olmanın peşine düştüler. Ve onlar kazandı. Sen adam diye yukarıya taşıdıklarının milletin sırtından kurduğu saltanatla övünürken, ödüllendiren senin akıl almaz cehaletindir.

İdeolojisi olmayan, siyaseti sırf kişisel çıkarları için sahte, ikiyüzlü üçkâğıtçı politikacıları alkışlayan, sonuçta kullanıldığını dahi anlamayan, cehalet benim ve benim gibi düşünenlerin yaşamını nasıl etkilediğinin farkında değil. Kendisini çok akıllı ve uyanık addeden, aksine korkak ve tırsak olduğu yaşamında, kahve siyasetinden bir adım öne gitmeyen, sadece işkembeni doldurup, çiftleşen. Tarla sıçanı tutumunla akıl yürütmen yok mu?

Siyasetçi ahlakı! Onlar büyük değiller… Onları büyük yapanlar, sen, ben o… Kısaca 20 yıldır onlara fırsatlar veren bu millet… Fırsatları değerlendirenler onlar…

Sen sustukça senin özel hayatına müdahale ediyorlar. Halkın iradesiyle seçilmişleri halkı yok sayarak iptal ediyor kendi adamlarını atıyorlar. Adına hukuk diyorlar. İşlerine gelince laik, sosyal hukuk devleti. İşlerine gelmediğince toplum huzuru diyorlar. Ülkeyi kendi karanlık düşüncelerine göre ve ağa babalarının emirleriyle, halkın desteğiyle yeniden şekillendiriyorlar. Ülkeyi kör ve lanet şeri düzen ahlakıyla eğitimini yıktılar.

Şovmen Akşener! Montrö açıklaması yapan amiraller için şakımıştı. ‘Zevzekler’… Sahi zevzek kim? Zevzek Akşener. Ya sonra! ‘Ya tarih yazacağız. Ya tarih olacağız’… Demişti! Gel de bunlara ülkeyi teslim et!

En son örnek; erkek gibi kadın dediğiniz siyasetçinin kuyruğunu apış arasına sıkıştırmış vaziyette, saçlar civciv sarısına boyalı ve de çıkar odaklı saray ziyareti… Bu kişinin arkasında koşturan halk nerede. Kadın kimin çıkarı için orada. Makyajlanmış suratıyla utanmadan ahlak yoksunu bir kimlik olmanın ötesinde okkası kaç kuruş eder.

Bunun anlamı güce teslim olmaktır. Hem de koşulsuz. Bakarsınız ballı bir masa, belki de ballı bir çıkar odaklı ihale. Bu kendisi için olur, oğul için olur,  Gelin için olur. Erdoğan’ın gözlerine melül, melül bakan bu gözlere bir şekilde, bir şeyler olur… Milletin boğazından kesilir, bunların cebine konur. Soyulacak ve işgal edilecek bu yurt dışında ve ülkede daha çok makam var. Mesela Ödül ve ikramiyelerini almış. Sinan Ogan var. Mesela Metin Fevzioğlu var. Şimdi neden sen veya oğulcuk olmasın? Dahası da var. Süleyman Soylu, Numan Kurtulmuş ve diğerleri! Oğulcuğa da Paris büyükelçiliği çok yakışır. Monşer!

Seçen seçtiğine, seçilen seçene güvenmiyor! Sahtekârlık hangisinde? Sofradan en fazla payı alanlar, bize kanaatkâr olmayı öğretiyor. Karnını doyuranlar açlara seslenip gelecek güzel günlerden bahsediyor. Bertolt Brecht.

Bu ülke tarihi boyunca pek çok soysuzluğa, yolsuzluğa, uğursuzluğa, hırsızlığa tanıklık etmiş kendi atmosferinde onlarca rezili rüsvalık-la-r-a aldırış etmeden, yurttaşlık kulpuyla aynı kişileri tekrar baş tacı etmiş-isen, suçlu değilsin. Suçun ortağısın.

Onların sürdürdüğü saltanata kızmayacaksın. Açlığına, yoksulluğuna bakıp onların sürdürdüğü saltanatın kaynağı senin cehaletin olduğunu bileceksin! Bir parti devleti kurulmuşsa, Adaletten, sağlıktan, eğitimden ve inanç artığı, orta çağ artığı kimliklerle bir arada yaşamaktan, Ortadoğu çöplüğüne dönüşmüş bu ülkede ipten kazıktan kopmuş 17 milyon mülteci ile yaşamaya alışacak ve yaratılan bu çöplükte boğulacaksın. Akıbeti sonuç sensin.

Siyasilerin tek önceliği seçim ve iktidar. Sam amcaya ve onun program arkadaşlarına verilmiş sözlerin yerini getirmenin tek koşulu budur. Öncelikli olarak seçilmiş olmak. Etkisiz muhalefet varlığı işleri zaten kolaylaştıracaktır. Bu anlayışta olan bunlar, gözlerini kırpmadan ülkeyi bitirmek pahasına vahşice yok etme planlarını uygulayacaklardır. Bunun içindir ki; emir aldıkları, Amerika’ya da, İngiltere’ye de, İsrail’e de uşaklık etmekten asla vazgeçmeyeceklerdir.

Bugün geldiğimiz içinden çıkılmaz durumdan kim sorumlu? Sizler mi? Seçtikleriniz mi? Seçtikleriniz kim? Seçim olsa seçecekleriniz kim? Kapınızı çalanlar. Tüm şirinlik tavırlarını mimiklerine yansıtarak yalan dolu vaatlerde bulunup sonra, sonrası zaten malum.

Seçilince daha da çok aymazlaştılar mı?  Evet… Kabahat demagogun mu? Yoksa yalanla avunan sahte vaatlere inanan senin mi? Bu ülkede Mustafa Kemal Atatürk ve kabinesi dışında, kendi çıkarlarını bir kenara itmiş, Amerika’ya, İngiltere’ye, İsrail’e, Fransa’ya ve hatta Rusya’ya uşaklık yapmamış bir tane siyasetçi yoktur. Türk siyasi tarihi tiksindirici olay, gizli kapaklı, kapalı kapılar arkasında yapılan anlaşma ve dalavereli ilişkilerle doludur. Rüşvetler, milletvekili pazarları, alanlar, satanlar. İçinde ülke çıkarına atılmış bir adım yoktur.

Okumuşluğun manası yok. Doğrusuyla, eğrisiyle böyle.

Onlar sizlerin sayesinde; ‘Şeriat isteyip laik ülkelerde yaşıyorlar’.

Onlar sizlerin sayesinde; ‘İmam hatipleri destekleyip, kendi çocuklarını yurt içinde ve dışında özel okullara gönderiyorlar’.

Onlar sizlerin sayesinde; ‘Çaldıkları ile yaptıkları yatırımlarını, laik ülkelere taşıyorlar’.

Onlar sizlerin sayesinde; ‘Yetim hakkı diyorlar. Haram diyorlar. Günah diyorlar. Domuz etini yasaklayıp, domuz gibi yiyorlar’…

Zordur bu ülkede kendi çıkarlarını bir kenara itip, ülkenin, milletin çıkarlarını gözetebilecek bir siyasetçi, bir bürokrat bulabilmek.

Ahlaksızlık ve çıkar bu ülkede çok kolay bir araya gelir. Bunu çok iyi bilen dışarıdakiler. Diyor ki; ‘Türkiye’mi! Çok kolay. Üç paraya teslim alınacak o kadar çok siyasi soytarı var ki; rahat satın alırız’… Ve öylede yapıyorlar. Bunun içindir ki; Büyük ülkeler iki sebeple güçlüdürler. Bir; ülkelerinde vatan haini barındırmazlar, bulur ve öldürürler. İki; başka ülkelerdeki hainleri, çıkarları doğrultusunda satın alır ve kullanırlar. Başka ülkelerin kendi iç işlerine burunlarını sokturmazlar…

Bu ülke satılırken seyredenler! Siyasal İslam cambazların sürdürdüğü saltanatı besleyenlerle; aynı!

#
Yorumlar (1)
Ahmet Serdar
15.06.2024 09:12
Onur ve gurur canlıların genlerinde vardır. malumunuz sonradan monte edilemiyor. 100yil önce çok uğraşılmaz ancak nafile. Yüreğinize sağlık..
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.