Ahilik Masalıyla Karnımız Doymuyor
Ahilik haftasını, pilav ve helva yemekle kutlasakda,içimizdeki burukluğu, aldatılmışlık hissini hiçbir tatlı gidermez.

AHİLİK HELVAYLA PİLAVLA OLMAZ!
Her sene aynı hikaye… Meydana kazanı kuruyorlar, pilav dağıtıyorlar, helva kaynatıyorlar. Sonra da kürsüye çıkıp “Ahilik şöyle güzeldir, böyle şereflidir” diye dizi dizi nutuk çekiyorlar. Laf var, edebiyat var, fotoğraf var. Peki işin özü var mı? Yok!
Çünkü gerçek hayata bakınca ahilik falan kalmamış. Esnafın çoğu üçkâğıdı öğrenmiş. Fiş yok, fatura yok, dürüstlük hak getire. Alın teriyle kazanmak yerine “bugün ne koparırsak kâr” kafasına düşmüşler.
Bakın basit bir örnek: Çamaşır makinam bozuldu, usta çağırdık. Adam bana çıktı 13 bin 500 tl dedi.Kalsın deyincede 650 tl. gelme gitme parası aldılar.fiş yok fatura yok.Ulan yenisi 16 bin tl.! Bu mudur ahilik? Bu mudur vicdan? Neymiş efendim, maliyet çok yüksekmiş. Hadi oradan! Asgari ücretle ev geçindiren gariban ne yapsın o zaman? O parayla hem kirasını ödesin, hem çocuğunu okutsun, hem mutfağı döndürsün, hem de senin “maliyetini” mi karşılasın? Vallahi o parayla geçinen adama şapka çıkarmak lazım.
Ama bazı esnaflar öyle bir hale gelmiş ki sanayiye gitmeye korkuyoruz. Çünkü karşına çıkan ya üç katı fiyat çekiyor ya da işin ucunu kıvırıyor. Yani dükkâna girerken güven değil, şüpheyle giriyoruz artık.
Sonra da çıkıp meydanda ahilikten bahsediyorlar. Kusura bakmayın, o iş bitti! Ahilik sadece tarih kitaplarında kaldı. Bugün esnafın çoğunda gördüğümüz şey açgözlülük, fırsatçılık, üçkâğıt.
Benim karnımı doyurmakla, bana helva yedirmekle ahilik olmaz kardeşim. Ahilik, adam gibi iş yapmaktır! Ahilik, alın teriyle para kazanmaktır! Ahilik, kul hakkını yememektir!
O yüzden bana kimse gelip de ballandıra ballandıra “ahilik” masalı anlatmasın. Önce dürüst olun, önce güven verin, önce helal kazanın. İşte o zaman bu millet sizin helvanızı da yer, pilavınızı da. Yoksa o helva boğazımızda düğüm olur, kusura bakmayın.