LİME, LİME DÖKÜLEN ÜLKE!
Ekonomi mi? Eğitim mi? Sağlık mı? Tarım mı? Doğa mı? Ekonomik değerleri yüksek yeraltı ve üstü kaynaklar mı? Evrensel hukuku mu? Güvenlik mi? Devlet Otoritesi, Ceberut anlayış? Ülke çıkarları, kişisel politikalar altında kalmışsa!

LİME, LİME DÖKÜLEN ÜLKE!
Ekonomi mi? Eğitim mi? Sağlık mı? Tarım mı? Doğa mı? Ekonomik değerleri yüksek yeraltı ve üstü kaynaklar mı? Evrensel hukuku mu? Güvenlik mi? Devlet Otoritesi, Ceberut anlayış? Dış Politikada başıbozukluk? Ülke çıkarları, kişisel politikalar altında kalmışsa!
İflas kaçınılmaz. İflah olmak mümkün değil. ‘Türkiye iflas etti. Bunun farkında olmayan sadece Türk milletinin kendisi! Türk Milleti’nin direncini kırmak için Türkler borçlandırıldı. Yönetimden ve paradan el çektirildi. Borç batağına sürüklendi. Sonuç iflas ve teslimiyet olabilir mi?
1 kilo et yiyen, 100 gram et alana şükret diyor. 100 gram et alanda bunu bulamayan var diye şükrediyor. Hiç alamayanda Allah’ın takdiri diyor. Kardinal kılıklı Londra’da malikâne sahibi Diyanet başkanı, ‘Allah sizleri fakirlikle sınıyor’! Diyor buna en çok yoksullar şükrediyor. Diyanet cami kapılarından topladığı paralarla Amerika’da 90 milyon dolara 11 villa almışsa! Cennetin anahtarlarını kim kime sunmuş oluyor?
Bir küfe hikâyesi neler anlatıyor?
2 milyar dolara yaptırılacak köprüyü 15 milyar dolara yaptırmak, aradaki farkı cukkalamak, geçiş garantisi vererek milleti soymak, yandaşın devasa borçlarını 2040 yılına kadar ertelemek, kalan vergi borçlarını affetmek, küfenin kimin sırtında olduğunun en açık örneğidir.
Damadın ortağı olan Kanada şirketi, 421 ton altın çıkartmış. Türk ekonomisine katkısı ne oldu? Ağaçları kestiler. Sularımızı, doğayı siyanürle zehirlediler. Bu kadar katkıya bizdeki namuslular yabancıya ayıp olur dedikten sonra vergi borçlarını sildiler.
Ülkeye 17 milyon Ortadoğu artığı çöpü ‘Ensar’ kelamıyla ülkeye yığdılar. Ekmeğine, suyuna, barınmasına ortak ettiler.
Mülteciler gönderilecek mi? Sorusuna! ‘Gönüllü olmadığı sürece kimseyi zorla gönderecek değiliz’… Dedi. Çünkü bu millet kendisi ve yedi sülalesi dâhil, 17 milyon savaş artığı kimlikleri besliyoruz. Barındırıyoruz.
Bunlar bayramlarda geldikleri ülkelerine gidiyor geri geliyorlar. Onlar bu ülkede ücretsiz sağlık, ilaç hizmet verir, işyerlerinde vergi almaz, ayda bunlara 13 bin lira harçlık verir, istisnai vatandaş ilan eder, Araç aldıklarında KDV, ÖTV, MTV vergilerinden muaf olurlarsa, neden gitmek için gönüllü olsunlar ki? Bu artıklar geldikleri Suriye; Afganistan, Pakistan, Afrika’da istisnaimi yaşıyorlardı. Nelerden muaftılar ki bu ülkede muaflar!
Millet yoksullukla debelenirken Sarayın 6 aylık harcaması, 6,7 milyar artmış. Diyanetin 6 aylık harcaması 46,7 milyar Liraya ulaşmış. Buna bok gibi para. Fütursuzca harcama denir.
TURGEV ve ENSAR’dan, TÜRKEN -USA yapılan bağış toplamı12 milyon 396 bin 568 Dolar. Bir gizli el TURGEV ve ENSAR’a 30 Milyon Dolar bağış yapıyor. Kim bunlar. Nereden geliyor bu değirmenin suyu. Bilen yok.
Erdoğan: ‘Erkek evlatlarıma taktılar. Onlarla da çok uğraşıyorlar. Yazıyorlar, çiziyorlar, şu vakıfta var, bu vakıfta var diye. Tabi olacak ya. Sizden mi izin alacağız? Benim evlatlarım bu ülkenin vatandaşı değil mi? Sosyal faaliyette de bulunacaklar, işde yapacaklar. Yeter ki devlete iş yapmasınlar. Olay bu kadar’. Bu sözlere gazeteci Rıfat Serdaroğlu yorum getirmiş. Yorumun tamamını daha sonra paylaşacağım.
‘Devleti kirlettiniz. Baban başbakan, cumhurbaşkanı olmasaydı sen ne vakıf kurabilir miydin? Baban olmasa devletten iş alan uyanık iş adamları sana bağış yaparlar mıydı? Baban olmasa elin Arap’ı sana tek seferde 100 milyon dolar verir miydi? Baban olmasa sana değil bağış, selam veren çıkar mıydı?
Elektrikten sonra, Doğalgaza %38 zam geldi. Artık bu kış sarayı aydınlatmak ve ısıtmak için yırtacağız mabadı. Kimse zamlara ağlayıp sızlamasın. Akıllı insan 22 yıl aynı yalana ve boş vaatlere kanıp oy vermez.
Dünya bankasının mültecilere istihdam edilmesi koşuluyla şartlı alınan 32 milyar dolar utanç borcu! Bu borç kimler tarafından geri ödenecek?
Hazine garantili projelere ödenen kur farkı ile 14 Avrupa tüneli, 26 dev köprü yapılabilirdi. Hazine garantili projelere ödenen kur farkı; 61 milyar 719 milyon 332 bin lira… Sayıştay raporu…
Diyanetin ek bütçesi hariç 1 yıllık bütçesi 3 milyar dolar. (91,8 milyar Lira) Milli Eğitimin 1 milyar dolar. (38 milyar Lira)
Her bir cep telefonundan aylık 14,94 TL telsiz kullanım ücreti adı altında para alınıyor. Toplanan bu para 12 milyar 986 milyon TL.
Hırsızları tanımak çokta zor değil. Ancak; bu ülkede cehalet engeli hırsızlığı meşru kılıyor. Bunun için yoksuluz.
Bu ülkenin milyarlık hazine bütçesini oluk, oluk rant kanalına, lüks ve şatafata aktaran devlet. Bunun için yoksuluz.
Bu rant kanalının ana aktörleri ve bu aktörlerin siyasilere ve üst düzey bürokratlara balya, balya dağıttığı komisyonlar! Bunun için yoksuluz.
Ölü şirketlere verilen dönüşümü olmayan, yatırıma dönüşmeyen teşvikler, hibeler… Bunun için yoksuluz.
İstisnayı vergiler. Milyar dolarlara ulaşmış vergi muafiyetleri… Bunun için yoksuluz.
Milleti sıkboğaz eden iktidarın vahşice topladığı vergi! Yandaşlara sağladığı vergi muafiyeti ve silinen vergi borçları… Bunun için yoksuluz.
Zarrab’ın önüne yatan ahlaksız siyasetçinin banka dolandırıcılığı dâhil, mahkûm olduğu uluslararası kaçakçılık. Ve ülkeye yüklenen ceza! Bunun için yoksuluz.
Irak hükümetinden izin almadan Kürt özerk bölgesinden kaçak olarak alıp İsrail başta olmak üzere farklı ülkelere işlenmiş petrol satmak suçundan ülkeye verilen ceza… Bunun için yoksuluz.
Uluslararası tahkim mahkemelerinin kestiği cezayı tüccarlar ve iktidar ortaklarına değil, iktidarın birilerinin cebine indirdiği kârını ceza olarak millete ödettirildiği için yoksuluz.
Kaçak elektriğin bedelini ödeten. Resmi araçları özel işlerinde kullananlar, yakıtını, bakımını, kirasını ve şoför maaşını ödeyen milletin refah payını çaldığını değil, kendilerinin seyahat özgürlüğü olduğunu savunan ahlaksızlar sayesinde yoksuluz.
Geçmediği köprüye, girmediği tünele, uçmadığı havalimanına, görmediği otoyola, kapısını bilmediği hastanelere şakır, şakır para ödeyen, çocuğuna pabuç alamayan, kıçının altında bisikleti olmayan hırsızı, arsızı alkış yağmuruna tutanlar sayesinde yoksuluz.
T.C. Devletine, değerlerine, ulus devlete kim sahip çıktıysa düşman hukukuyla zindanlara tıkıldı. Yıllarca çıkartamadıkları maden yasasını çıkartıp, bütün yer altı ve yer üstü zenginliklerini; Ortaçağ yöntemleriyle, en vahşi biçimde ‘küresel şirketlere’ yağmalattılar. Cehenneme çevirdikleri cennet ülkenin her yerinde düşman ateşleri yaktılar.
Aydınlanma ışığını kapatarak kendi sağ politikalarını din sosu ile çeşnileştirip, ahlaksız ve çıkar odaklı politikalar, kullan at siyaseti içinde halk kaldı…
Ortaçağ karanlığından fırlamış sözde din adamlarına, tarikat ve cemaatlere din adıyla, kutsal kitap palavrasıyla insanların akıl ve vicdanını yaralayan sapkın fetvalar verdiren namussuzluk okullarda, devlet yapısında kendine yer buldu.
Eğitimi bitirdiler. Üniversitelerin kalitesini bozdular. Diplomalı cahiller ülke yönetiminde yer buldu. Diploma aldığı meslekte yetersiz olan kişiler o makama yapıştılar. Yukarıdan gelen her türlü ahlaksız teklifi kabul ederek diyet ödeme dönemi başlattılar. Kurumlar, kurumsal sistem çöktü. Sistem çökünce devlet çöktü.
Bütün ortak değerlere saldırdılar. Milleti kaynaştıran, ortak bir ülküde birleştiren değerleri parçaladılar. Tasada, sevinçte, ülkü birliği içinde vatandaş olma bilincini yok ettiler. Savunma refleksini, milli değerlerine sahip çıkma bilincini, vatan sevdasını, bağımsızlık gibi kutsal addedilen değerleri erittiler.
Devleti parti devleti, yurttaşı parti vatandaşı yapmanın sonucu halkı istedikleri gibi şekillendirip, parçalara bölerek birbirine düşman haline getirdiler. Kapanmış ya da kapanmaya yüz tutmuş bütün yaraları kaşıdılar. Kanattılar. Üzerine de tuz basıp, kan ve kin davalarına yol açıp karanlığı beslediler. İnsanları tek, tek travmalı hale getirdiler. Etnik kimliğine, tarihine, milli değerlerine, kahramanlarına saldırıp aşağıladılar. Milli kahramanlarına hakaret ederek, milli değerleri küçümsenen halk, giderek eziklik duymaya, kabuğuna çekilmeye başladı. Özgüveni olmayan, ezik bir halk, millet olma erkini yitirir. Savaş ve mücadele ruhunu kaybeder. Böyle bir halkla devleti koruyabilmek zordur.
22 yıldır bu ülkeyi tarikatlar vakıflar koalisyonu ile yönetiyorlar... Devletin Ordusu, Yargısı, Milli Eğitimi işgal altında.
Çağdaş batı yerine, neden gericiliğin merkezi Ortadoğu? Modern Türkiye, hangi düşüncenin içinde Ortadoğu Çöplüğüne’ dönüştürüldü? Açık ara bir toplum erozyonu neden yaratıldı? Yıllar sonra aynı merkez. Türk ordusu vesayeti ortadan kalktı. Türk ordusu vesayetini tarikat ve cemaatlere devretti. Bunun içindir ki; Türk ordusunun başında görev gücünü anayasadan alamayan siyasetçinin ‘ordusu’ var…
Orduyu zayıflattılar. Ordunun içine fitne soktular. Milletin ordusu olmaktan çıkartılıp parti ordusu haline getirdiler. Generaller AKP’de MSB olabilmek için sıraya dizildiler. Güven oradan kalktı. Birbirine sırtını yaslamış silah arkadaşlığı yok edildi. Yargısı bitti. Hakkını arayamayan halk, kötülüklerin piyonu oldu.
İflas eden Tarım. Sudan’dan kiralanan milyon dönüm araziler. Yurt dışından ithal edilen, canlı hayvan, karkas et, meyve ve hububatlar… Talan edilen mera alanları. Ekime kota koyan anlayış.
Adamsendecilik borumbok bir iş! İster inanın. İster inanmayın. Bu bir sürükleniş halidir…
Dünya’nın bildiği ancak bizim bilemediğimiz, tıkanmış, iflas etmiş bir sistem gerçekliği ile yaşayıp gidiyoruz. Bu sadece ekonomik bir kriz değil aynı zamanda siyasi bir kriz, sosyal bir kriz, ideolojik ve ahlaki bir kriz yaşıyoruz… Bizlerin uyku hali sürdüğü sürece, onların uyutma programları ve sürdürebilecekleri uyanıklık sürecektir. Bunun içindir ki; ‘Durun daha bu günler iyi günleriniz’ sözü anlam bulmuştur.