ÇOK OLANLAR, YOK SAYILANLAR!
Her iki kişiden birimiz. ‘evet’ diğerimiz ‘hayır’ diyorsa!
ÇOK OLANLAR, YOK SAYILANLAR!
Her iki kişiden birimiz. ‘evet’ diğerimiz ‘hayır’ diyorsa!
Sokakta gezen iki kadından biri ‘alınır satılır eşya’! Olmayı içine sindiriyorsa… Tarlada alın teri döken çiftçiden biri ‘anasını da alıp gidiyorsa’… Her iki fındık üreticisinden biri ayaklandılar diye kendilerine dayak attıranlara ‘teşekkür’ ediyorsa!
Devlete vergi ödeyen her iki işçiden biri bu vergilerin Anadolu takımlarına ‘futbolcu’ transferinde kullanılmasına razıysa! Sokaklarda ‘çöp’ bidonlarını karıştırarak, ‘Pazar artıkları’ için tezgâh altlarında atık meyve sebze ile karnını doyuran iki insandan birisi halinden memnunsa! Boş zamanlarında ‘işportacılık yapan her iki memurdan biri mutluysa!
MTV iki kez vergi ödeyen, dünyanın en pahalı akaryakıtını, doğalgazını, elektriğini kullananların saray müteahhitlerinin vergi borçlarının silinmesini iki kişiden birisi alkışlıyorsa!
Altında bisikleti olmayan iki kişiden biri, otobanlarla, köprülerle, havaalanları ve hastanelerle gururlanıyor, sarayın uçakları ile övünüyorsa!
Şeytanın imamlarına sevgi ve saygılarını sunan her iki kişiden birisi bunlar için dini bütün hak, haram, yetim hakkı yemez diyorsa!
Her iki ‘şehit’ torunundan biri atalarının dedelerinin kanlarıyla sulanmış bu toprakların (Musul-Kerkük) barzaniye peşkeş çekilmesinden, 50 bin şehidin kanı ellerinde olan bir teröristi meclise şavet edilmesinden rahatsızlık duymuyorsa!
Suriyeli mülteciler için başının üzerimnde yer veren, kendisini bugünkü makama taşıyanlar ayak altındaysa. Bunuda iki kişiden birisi ayaklar altında olmayı alkışlıyorsa.
Her iki komşumuzdan biri ‘AKP’ karşıtlığının ‘din’ karşıtlığı olduğunu düşünüyorsa; Çocuklarımızın geleceğini şekillendiren her iki ‘öğretmenden’ biri AKP nin icraatlarını onaylıyorsa; Oğlu işsiz olan her iki babadan biri 'benim oğlum da işsiz kalıversin' diyorsa; Evladını askere gönderen her iki kişiden biri 'askerlik yan gelip yatma yeri değil' diye düşünüyor. Başbakanaın oğlu neden askere gitmiyor diye düşünmüyor her gelen şehide “Şehitler ölmez, Vatan bölünmez” diye bağırıyorsa. Ateşin yaktığı yerin neresi olduğunu kavrıyamıyorsa…
Her iki arkadaşımızda biri 'hem laik hem Müslüman olunmaz' diyorsa, Ülke halkının yarısı şimdiye kadar cumhurbaşkanlığı yapan 10 kişinin 'dindar olmadığı' konusunda hemfikirse.
Her iki vergi mükellefinden biri yabancı sermayenin sıfır vergiyle faiz kazanmasından mutluluk duyuyorsa; Sizin aç ve borçlu olmanızın yönetim kulpuyla taçlandırıyor, her iki kredi borçlu insanı hallerinden memnun ve mutluysa. Her iki kişiden yoksulluktan yeşil karta mahkum edilip, aldığı sağlık hizmetinden sağlığına kavuştuğunu söylüyorsa...
Parası olmadığı için özel dershanelere gidemeyen ve dolayısıyla üniversiteye giremeyen her iki gençten biri Erdoğan’ın oğlunun bursla ABD de okumasından gurur duyuyorsa; Üniversiteyi bitirmiş boşta gezen her iki işsizden biri başbakanın oğlunun 500.000 dolarcık peşinatla aldığı gemicikten rahatsızlık duymuyorsa; 22104 TL kazanan her iki asgari ücretlinin biri başbakan'ın 40.000 dolarlık saat takmasını doğru buluyorsa; Yeni doğum yapan her iki anneden biri bebeğinin dünyaya 5.534 dolar borçlu gelmesinden şikayetçi değilse; İşine arabasıyla giden her iki kişiden biri ' dünyanın en pahalı benzinini kullandığı' için mutluysa;
Borsada parası olmayan her iki insandan biri ”borsa yükseliyor demek ki ekonomi iyiye gidiyor” diyebiliyorsa; Her iki emekliden biri maaşını alabilmek için sabahın beşinde kuyruğa, oradan et kuyruğuna, oradan ekmek girmekte bir sorun görmüyorsa;
Teröre 50.000 şehit, 20.000 yaralı vermiş ülke vatandaşlarının yarısı terörist başının “saygıdeğer” olduğu konusunda hemfikirse;
Kurtuluş savaşı vererek küllerinden yeniden doğan, ümmetten ulus yaratan bir ecdadın her iki evladından biri, bölgedeki idealleri uğruna ABD'nin empoze etmeye çalıştığı “ılımlı İslam devleti” modelinde bir sakınca görmüyorsa;
Her iki kişiden biri “şeyinin şey edilmesini” seviyorsa; Her iki kişiden biri önüne 4-5 yılda bir atılan makarnayla fasulyeye oyunu, ülkesini, çoluk çocuğunn geleceğini satmaktan utanmıyorsa;
10 Kasım törenlerine katılan her iki kişiden biri “sap gibi ayakta durmayı gereksiz” buluyorsa; Her iki kadından biri “baş derisinde çıkan ve adına saç denen tüylerin erkekleri tahrik ettiğini ve örtülmesi gerektiğini, aksi halde dinsiz olunacağını” düşünüyorsa;
AKP sayesinde tatlı para kazanan, milyar dolarlık vergi kıyağı geçilen her iki holding patronundan biri “Cumhuriyet döneminin sonu gelmiştir, laik sistem çökmüştür ve onu kesinlikle değiştirmek istiyoruz” diyen kişiyi Cumhurbaşkanı olarak görmek istiyorsa;
Biz ne yapalım? Mücadelemize nasıl devam edelim? İnsanlara doğruyu nasıl gösterelim? Hani onurunuz, hani gururunuz, hani mağrur ve güçlü Türk halkı?
Neredesiniz? Nereye saklandınız? Ha bir torba pirince satmışsınız, ha bir kaç milyar dolara ne fark eder? Atatürk'ün, silah arkadaşlarının, günde bir tas şekersiz üzüm hoşafıyla Çanakkale'yi geçilmez kılan dedelerin torunları değil misiniz siz? Kubilay'ın başını kesenlerin torunlarına ve temsil ettikleri ideolojiye ülkeyi nasıl teslim ediyorsunuz? Neredesiniz? Yoksa Türkiye tarihi ölüyor mu?
Onlar bir tas üzüm hoşafıyla kurdukları vatanın içinden trilyonluk otomobile binen Genelkurmay Başkanları çıkartmaktan ar duymuyorsak. Geçmişimizi silmek isteyenlere. Bal tutan parmağını yalar. Hatta kavanozu bile götürür diyorsak.
Açlıktan nefesi kokan insanların “onlar verdide almadık mı” dedikleri çok doğru. Ama onları açlığa mahkum edenleri sorgulaması yanlış. Dilenci ve sadaka toplumu yaparak ülkenin geleceğinin yok edilmesi hedeflenmişse bu yanlış. Açlıktan ölmeyi göze alamayanların hedeflerinde tokluk yoktur. Onların rüyalarında sadece darı ambarları vardır.
Desem!
‘Mustafa Kemal Atatürk, saltanatı yıkıp milletin hâkimiyetini kurdu. Bunlar; sıcak para komisyonları ve borsa vurgunlarıyla kendi saltanatınızı kurdunuz!
Kime itaat edelim? Kime Küfredelim? Kime lanet okuyalım. Kimlere hain, kimleri ihanetle suçlayalım!