Kızılırmak ve Seyfe Gölü Havzası ciddi bir su kriziyle karşı karşıya
Kuraklıkla birlikte çekilen yer altı suları, vatandaşların içme suyuna erişimini zorlarken, madencilik faaliyetleri bölgedeki suyun son damlasını da tehdit ediyor.

Kırşehir, Kervansaray Dağları'nın eteklerinde konumlanmış bir kent olarak, son dönemde ciddi bir kuraklıkla yüzleşiyor. Kızılırmak ve Seyfe Gölü Havzalarını besleyen bu dağlık bölge, artık su kıtlığı ve kesintilerle gündeme geliyor. Yer altı su kaynaklarının hızla çekilmesiyle birlikte içme suyu kuyuları devre dışı kalırken, aktif kuyularda da çökme vakaları artıyor. Şehir merkezi ve kırsal bölgelerde su debisinin düşmesi, vatandaşların günlük yaşamını doğrudan etkileyen kesintilere yol açıyor.
Kılıçözü’nün Yanı Başında Susuzluk
En ağır tablo ise kırsalda yaşanıyor. Kırşehir’in su açısından en zengin alanlarından biri olarak bilinen ve Kılıçözü Çayı kenarına kurulu Özbağ Beldesi'nde dahi musluklar kurudu. Belde halkı susuzlukla mücadele ederken, Özbağ Belediyesi sosyal medya üzerinden vatandaşlara tasarruf çağrısında bulundu. Açıklamada, yaz aylarında özellikle bahçe sulamalarının aynı saatlere denk gelmesi ve aşırı tüketimin sorunun temel nedeni olduğu belirtilerek, suyun birlikte korunması gerektiği vurgulandı.
Boztepe’de Altyapı Eksikliği Krizi Derinleştiriyor
Benzer bir kriz, Kervansaray Dağları’nın Seyfe Gölü Havzasına bakan yüzündeki Boztepe İlçesi'nde de yaşanıyor. Türkiye'nin önemli tarım alanlarından biri olan Malya Ovası'nın eteğindeki Boztepe, susuzlukla boğuşurken belediye, sadece yerel değil küresel bir krizle karşı karşıya olunduğuna dikkat çekti. Belediye Başkanı tarafından yapılan açıklamada, Seyfe Gölü’nde gözlemlenen debi düşüşünün kuraklığın kalıcı hale geldiğini gösterdiği ifade edildi. Su altyapısına yıllar içinde yeterli yatırım yapılmamasının da tabloyu ağırlaştırdığına değinildi. Belediye, 270 metre derinlikte yeni su kaynakları bulmak için sondaj çalışmalarına başlayacaklarını duyurdu.
Suyun Kıyısında Altın Aranıyor
Ancak su krizinin göbeğindeki bu bölgede bir diğer çarpıcı gerçeklik daha var: Altın madenciliği. Kervansaray Dağları’nın neredeyse tamamını kapsayan maden projeleri, halihazırda kıt olan su kaynaklarını daha da tüketme tehlikesi taşıyor. Öyle ki yalnızca Koç Holding’e ait olan maden sahasında, Kaman ilçesinin tüm su ihtiyacına denk miktarda suyun madencilik faaliyetlerinde kullanılacağı belirtiliyor.
Hayvancılık Tehlikede, Yaşam Hakkı Tartışılıyor
Bu durum, sadece insanların değil, aynı zamanda bölgede yaygın olan hayvancılığın da sürdürülebilirliğini tehlikeye atıyor. Zaten kıt olan suyun, yüksek tüketimli maden projeleriyle daha da azalması; çiftçiyi, besiciyi ve yerel halkı çaresiz bırakacak bir tabloyu beraberinde getirebilir.
Tercih Vakti: Rant mı, Yaşam mı?
Yetkililer sessizliğini korurken, halk ise bir tercih yapılması gerektiğini söylüyor: “Ya yaşam hakkımız olan suyu, ya da rant uğruna doğayı yok eden madenleri seçeceksiniz.”
Kervansaray Dağları’nda yükselen bu çığlık, yalnızca Kırşehir’in değil, tüm Türkiye’nin ortak geleceğini ilgilendiriyor.