MİLLİ EĞİTİM VE BAKAN HAZRETLERİ!
Ülkenin geleceğini şekillendiren Milli Eğitim; Yobaz ağırlama, Diyanetin danışma merkezi haline dönüştü. Hiç bundan söz etmiyor. Seçilmemiş. İktidar tarafından seçilmiş, tek adam rejiminin sekretaryalığını yapan etkin bir memur…
MİLLİ EĞİTİM VE BAKAN HAZRETLERİ!
Ülkenin geleceğini şekillendiren Milli Eğitim; Yobaz ağırlama, Diyanetin danışma merkezi haline dönüştü. Hiç bundan söz etmiyor. Seçilmemiş. İktidar tarafından seçilmiş, tek adam rejiminin sekretaryalığını yapan etkin bir memur… Hakarette, Diyanet başkanı ile yarışıyor!
Kendi icat ettiği bir müfredat düzenini ve Laikliği millete dayatan bu adam... Adam diyorum. Aslında kendisine yakışacak o kadar çok sıfat var ki!
Bu ülkede Camileri kerhane yaptılar diyen anlayışla, Camileri ahır yaptılar diyen anlayış aynı kılıfın piyonları. Birisi akademisyen, diğeri Milli Eğitim Bakanı! İddia ettikleri hangi camiler kerhane yapıldı? Hangi camileri ahır yapıldı iddia sahibi ispatla mükellef. ‘Ben söyledim oldubitti’! Demek namussuzluktur.
Kim, kimler! Kimin, kimlerin ibadetini hangi tarihlerde yasakladılar? Bunlarda açıklayacak ahlakta yok. Adamlıkta yok. Açıklasınlar, bizde bu namussuzluğu kim veya kimler yapmış öğrenelim… Köpekleşmenin bir anlamı yok.
Neden bunca yalanın arkasına sığınıp manipülasyon yapıyorlar… Koca, koca adamlar. Utanmıyorlar. Çünkü bunlarda utanacak yüz yok. Cumhuriyetin tüm nimetlerin, sonuna kadar kullanıp, Türkiye Cumhuriyetinin kurucularına utanmadan ahlaksızca iftira ediyorlar. Bu düşmanlığın amacı açıkça ortada. Çözüm bu halkın kendisinde. Ülke bunların anlayışı içinde ya karanlık Ortaçağ mağaralarına sürüklenecek, ya da çağdaş aydınlık dünya ulusu olacak…
Milli Eğitim Bakanı hazretleri böyle buyurmuşlar!
‘Camilerin kapısına kilit vurmak, camileri ahıra çevirmek, vatandaşın kuranı kerim öğrenmesini yasaklamak. Sizin laiklikten anladığınız şey bu! Siz bunları laikliğin gereği olarak yaptınız. O zaman sizin laiklikten anladığınız şeyle benim anladığım aynı şey değil. Ben laiklikten bütün vatandaşların aynı dine inanırlar’… … Müslümanların inanç özgürlüğünün prangalar altına alınmasını istiyorsunuz’!
Yalandan kim ölmüş? Salla gitsin. Seni tutan mı var!
Bir diğeri ise; çıtayı biraz daha yukarı taşıyor. Taşımakla kalmıyor öyle bir yumurta yumurtluyor ki; deve kuşları yumurtasının yanında esemesi olmaz! Düşünüyorsunuz; adamda amma söz varmış… ‘Atatürk yaşasaydı AKP’li olurdu’… Nihat Zeybekçi… Salla gitsin! Bunlar bir şeyi unutuyorlar… Atatürk sizin anlayışınızda herhangi bir ‘yobaz’ değildi… Tarikat veya cemaat lideri de değildi. Atatürk ‘hırsız’ değildi… Atatürk vatanın bir karış toprağını satmaz, kendisinin değil, milletin refahını düşünürdü. Yunan’ın 18 adayı işgal edip, postalıyla Anadolu topraklarına ayak basmasına izin vermez, milyonlarca neidüğü belirsiz göçmeni ülkeye doldurup milletin sofrasına ortak etmezdi. Atatürk saraylarda yaşamazdı. Doğasını talan edip komisyonlara takla atanlara yaşama hakkı vermezdi. Bunun için sizden olması mümkün değil. Katillerin, soytarıların, tecavüzcülerin, uyuşturucu baronlarının, yeraltı dünyasının köpekleriyle kol kola girmez, kökünü kazırdı. Bunun içindir ki; sizlerin sizden olanları belli… Çünkü sizlerin ne olduğunu dünya biliyor! Boşuna mabadınızı yırtmayın… Atatürk sizden biri olmazdı…
Milli Eğitim Bakanı hazretleri!
Camileri ahır yaptılar dediğin onlar var ya… Saltanatı yıkıp milletin hâkimiyetini kurdu. Sizler, sıcak para komisyonları ve borsa vurgunlarıyla kendi saltanatlarınızı kurdunuz… Onlar; millî devleti kurdu. Sizler; küreselleşip, onların kurduğu devleti yıkıyorsunuz. Onlar; bütün kaleleri zapt edilmiş, tersanelerine girilmiş bir ülkeyi yeniden kurdu. Sizler ülkenin tersanesini, limanlarını, fabrikalarını, toprağını ve ormanını yabancılara peşkeş çekip, bir dilim ekmeğe muhtaç edip komisyonları üçe kapattınız.
Camileri ahır yaptılar dediğin onlar var ya… Türk milletine, çağdaş uygarlık düzeyine erişmeyi, hatta bu düzeyi aşmayı amaç olarak göstermiştir. Çünkü o, Türk toplumunda çağdaşlaşmayı, her şeyden önce bir ‘yaşam davası’, bir ‘var olma mücadelesi’ için devrimler yapıp ilkeli bir toplum yarattılar. Sizler küreselleşip yaşam savaşını ortaçağ anlayışı zihniyete teslim ediyor, var olma mücadelesini milyonlarca mülteci ile demografik yapıyı bozuyor Türk milliyetini yok etme derdine düştünüz.
Camileri ahır yaptılar dediğin onlar var ya… ‘Büyük davamız en uygar ve en refaha kavuşmuş millet olarak varlığımızı yükseltmektir’… Diyerek, çağdaş, eğitimi, hukuku işaret ediyor bu hususu ‘Türk milletinin dinamik ideali’ olarak gösteriyordu. Onun içindir ki Büyük Önder’in, hemen bütün konuşmalarında uygarlık ve çağdaşlaşma üzerinde önemle ve ısrarla durduğu görülür. Sizler; eğitim ve hukuk sistemini bozuyorsunuz.
Camileri ahır yaptılar dediğin onlar var ya… Çağdaş milletler çağdaşlık niteliğini, her türlü dogmatik unsurdan sıyrılarak ancak bilim ve teknoloji kurallarını kendilerine rehber edinmesi için çağdaş uygarlık düzeyine ulaştıracak tek rehber, bilim ve tekniği işaret etmiştir. Sizler; ortaçağ artığı yobazlarla ikili anlaşmalar yaparak eğitim sistemine dâhil ettiniz.
Camileri ahır yaptılar dediğin onlar var ya… Hukuk düzenimiz şeriat esaslarına, Mecelle’yi ortadan kaldırdı. Çağdaş hukuku baz alarak hukukta devrim yapıldı. Sizler; AYM kapatılsın diye yırtınanlarla ‘Mecelle’yi’ yeniden inşa etme derdindesiniz…
Camileri ahır yaptılar dediğin onlar var ya… Oysaki günün gereklerine uygun lâik bir hukuk düzeni getirmek, bu amaçla yeni yasalar yaparak çağdaş hukuk devleti hedeflemişlerdir. Sizler; düşünce özgürlüğünü hiçe sayıp kendi ürettiğiniz hukuk sistemi içinde insanları hapsetmeyi, seçilmişleri görevden alıp yerlerine sistem memurlarını atayan anlayışı hâkim kıldınız.
Camileri ahır yaptılar dediğin onlar var ya… Eğitimde devrim yaparak Türk alfabesini Latin harfleriyle donatırlarken, sizler Arapçayı kutsal dil ilan edip bu millete dayattınız.
Camileri ahır yaptılar dediğin onlar var ya… Çağdaş Türk biliminin temellerini atacak olan üniversiteler kurdular. Sizler bu üniversiteleri molla yönetim biçimiyle tarikat odaklarının yuvası haline getirdiniz…
Camileri ahır yaptılar dediğin onlar var ya… Türk kadını toplum yaşamının dışında bırakılmışken, Türk kadını için yeni yasalar çıkartılarak çağdaş Türk kadını oluşumunun önü açıldı. Sizler siyasal, sosyal ve hukuksal haklarından mahrum etmek için uygarlık yolunu kapatıp ülkeyi imam hatiplerle donattınız.
Camileri ahır yaptılar dediğin onlar var ya… ‘Türk milletinin yürümekte olduğu terakki ve medeniyet yolunda elinde ve kafasında tuttuğu meşale müspet ilimdir’… Diyerek bu yürüyüşe meşale olmuşlardır. Sizler; 100 yıl önce yakılmış meşaleleri küresel işbirlikçilerinizle söndürme telaşındasınız.
Laiklikle kavgalılar. Atatürk’e ve Cumhuriyete düşmanlar…
Laik eğitim, bazı çevrelerin iddia ettiği gibi, özellikle Milli Eğitim ve Bakan Hazretleri yuvarlama yaptığı gibi ‘dinsizlik eğitimi’ değildir,
Aksine, doğrudan doğruya inançlara ve onların varlığına dayalı bir kavramdır. Bu nedenle laik eğitimin dinsizliğe davetiye çıkaracağını iddia edenler, öncelikle halt edenlerdir. Kendi inançlarını tüm topluma dayatan, farklı inanç ve düşüncelerin varlığına ve yaşamasına tahammül edemeyenlerdir. Dünyanın her yerinde bilimsel eğitimin ön koşulu laikliktir ve laik olmayan bir eğitim sisteminin ne bilimsel olması, nede demokratik bir içerikte öğretilmesi mümkündür.
İstanbul 2nci ‘Vatikan mı’ olacak? Hristiyan dünyasının, ‘Müslüman - Türk kimliğinin kökü mutlaka kazınacaktır’. Yemini ile başlayan süreç!
Camileri ahır yaptılar dediğin onlar var ya… Atatürk’ün ‘ihanet ve fesat odakları’! Dediği Fener Rum Patrikhanesini faaliyetleri durdurulmuştu. Sizler sırayla hepsini yeniden aktif hale getirdiniz. Büyükada'da bulunan yetimhane patrikhaneye iade edildi. (Ekim 2010)… Heybeliada'daki Ruhban Okulu'nun açılarak hukuki işlem başlatıldı. (Ekim 2010)… Lozan'a aykırı olarak seçilen metropolitler Türk vatandaşlığına geçmeleri sağlandı… Patrikhaneye ecdadımız tarafından verilmeyen 'ekümenik' sıfatını kabul ettiniz. (Mayıs 2010)
Camileri ahır yaptılar dediğin onlar var ya… Geçit vermediği ‘ekümenik’ yani evrensellik unvanını, sizler; sayesinde, almak için yıllardır sürdürdüğü savaşı kazanmak üzereler.
Camileri ahır yaptılar dediğin onlar var ya… Lozan öncesi Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal, Fransız Le Journal Gazetesi'ne verdiği beyanatta: ‘Bir fesat ve hıyanet ocağı alan, ülkede ayrılık ve ihtilaf tohumları saçan, Hristiyan hemşerilerimizin huzur ve refahı için de uğursuzluk ve felaket sebebi olan Patrikhane'yi artık topraklarımızda barındıramayız’… Demişti… Sizler İngiliz gazetesine ‘Türkiye Cumhuriyetinin sonu gelmiştir’… Açıklaması yaptınız.
Camileri ahır yaptılar dediğin onlar var ya… Bağımsız devlet ilan ettikleri Türkiye Cumhuriyeti devletinin bütünlüğünü, parçalama içindesiniz. BOP Eş başkanlığı göreviniz içinde öne çıkan. Tehlikeye atılan sadece Kıbrıs, sadece Ege Denizi'ndeki haklarımız, sadece ülkemizin bütünlüğü ve sadece Atatürk'ün emaneti olan tam bağımsızlığımız, kayıtsız şartsız ulusal egemenliğimiz değil, tarihi ile coğrafyası ile ulusu ile bütün Türkiye olarak ilan ettiği bu yurdun parçası olan Ege’de 18 adanın işgaline hangi nedenle mi sessiz kaldınız?
Bugün güçlenen Türkiye’yi engellemek, çağa ayak uydurma gayretlerini baltalamak için çeşitli odakların yoğun faaliyetinin nedenlerini nerelerde aramak icap eder. Dış güçlerde mi? Yoksa!...