HADİ! BUNADA SORUŞTURMA AÇMAYIN…
Bugün öyle bir ihbar geldi ki, yenilir yutulur cinsten değil. Utanmazlığı, ahlaksızlığı, dalavereli ilişkiler. Okuyucularımın sadece yarısı bu arsızlığı, utanmazlığı kendilerine rol seçmiş kişilerin suratına tükürse, diyorum.

HADİ! BUNADA SORUŞTURMA AÇMAYIN…
Bugün öyle bir ihbar geldi ki, yenilir yutulur cinsten değil. Utanmazlığı, ahlaksızlığı, dalavereli ilişkiler. Okuyucularımın sadece yarısı bu arsızlığı, utanmazlığı kendilerine rol seçmiş kişilerin suratına tükürse, diyorum.
Adamların işine mi gelmiyor. Yoksa birileri bunları yapıştırdığı yerden manivelayla mı sökmeli! Doğrusu ‘bu işler alışkanlık, hatta bağımlılık yaparmış’ demişlerdi de inanmamıştım.
Yazacaklarım bir hikâye değil. Gerçek. Diğer anlatımla iki ucu boklu değnek. Pahalılıktan söz ediyoruz. Özellikle kırmızı et. Çoğumuz soframızda göremiyoruz. Et pahalı olunca, bazı uyanıklar bakın nasıl bir Oyun kuruyorlar! Kurdukları tezgâh ortaya çıkınca çevir gaz yanmasın telaşına düşüyorlar. Araya girenler, yeminler ve yanlış demelerin bini bir para.
Çiftçiyi, hayvan üreticisini kim koruyacak? Tarım İl Müdürlüğü, Ziraat Odası. Hırsız içeriden olursa kapı kilit tutmazmış!
Günlerden Çarşamba. 14 Temmuz 2024… N.N kesimhanesinden besici Mustafa’yı; A.T. arar ve kesim için 3 hayvan ister. Mustafa 3 hayvanı kesimhaneye getirir. Üç hayvan kesilir. Buraya kadar her şey normal. Kesimhanenin Veterineri Z… oradadır. Kesim esnasında yoktur. Olayın aktörleri ve iş yerinin şimdilik isimlerinin baş harflerini kullandım. Yarın ki; yazımda açılımını da isimleri de ve bu isimler üzerinden yapılan telefon trafiğini de yorumlarımı da okuyacaksınız.
Tezgâh baştan kurulmuş… Pazarlık zamanı!
Üç hayvan kesiliyor. Bir tanesi için ‘bu hayvan sarılık. Et bozuk’ deniyor. Bu teşhisi koyan veteriner değil hayvanları kesenler A.T’dir… Mustafa’ya İlk teklif A.T.’den gelir. ‘Bu hayvanı Ankara’ya, A. K.’sına gönderelim. Sana da 40 bin lira verelim’. Belli ki Önceden konuşulmuş, görüşülmüş. Tezgâh belli. A.K.’sı hastalıklı hayvana talip, hasta eti kavurma yapıp Ankaralılara yedirecek. Senaryo böyle başlıyor. Ama film kopuyor. Mustafa bu işin içinde bit yeniği olduğunu düşünüyor.
Mustafa. ‘Hasta bir hayvanın etini neden Ankara’ya gönderelim ki. Günahsız insanlar yer. Ben vebalini çekemem. Siz bana hayvanın karaciğerini, başını, derisini diğer sakatatlarını verin. Ben hayvanın parasından vazgeçtim’… Der. A.T ‘sen ne yapacaksın, 40 bin lira iyi para al sen keyfine bak’ Der. Mustafa kesilmiş ve hasta olduğu iddia edilen hayvanın kafası, derisi ve sakatatlarını ısrarla isteyince çöpe attıklarını söylerler. A.K.’sı için ısrar sürdürülür. Mustafa gerçeği öğrenmek ister.
Mustafa İl tarım Müdürlüğünden veteriner ister veteriner 2 saat sonra gelir!
Besici Mustafa kendisine teklif edilen 40 bin lirayı reddeder. İl Müdürlüğünden talep edilen veteriner 2 saat sonra gelir. Besici Mustafa Veterinerin yanında da ısrarla hayvanın sakatatlarının kendisine verilmesini ister. A.T. sakatatları çöpe attıklarını söyleyerek veremeyeceklerini söylerler. Veteriner bu konuyu hiç sorgulamaz. Sakatatları veteriner gözetimi dışında çöpe atılmasını sorgulamaz. Tutanak tutmaz.
Amaç belidir. 200 bin liralık danaya el koymaktır.
İl Müdürlüğü Veterineri karkas etin 24 saat karantinada kalması gerektiğini ifade eder. 24 saat dolmadan besici Mustafa aranır ve etin hastalıklı olduğunu, imha edilmesi gerektiğini ifade ederler. Besici itiraz eder ben geleceğim der. Kesilmiş hayvanın (karkas) fotoğraflarını çeker. Ette bozulma, renk değişimi yoktur. Mustafa’nın çektiği fotoğraf ve videolar benim arşivimde de mevcut. Zaman içinde bu kepazeliği kamuoyu ile paylaşmayı sürdüreceğim. Besici hasta bahanesiyle 200 bin liralık hayvana el konulacağını anlar.
Ben çok dalavereli ilişkilere tanıklık ettim. Ancak böyle bir dalavereli ilişkilere hiç şahit olmadım. Demek ki el âlemde ne numaralar var. Bu numaralara alet edilen birde devlet memurları. Bir yoksul üreticinin canla başla ürettiği hayvana el koyma dümenleri.
Madem hasta bir hayvan Veteriner gözetimi olmadan sakatatları (Ciğerleri, Dalağı, Başı, bağırsakları bir anda nasıl yok edilmiş olabilir?
Mademki hasta bir hayvan neden A.K.’na satma ve besiciye 40 bin lira para teklif edilmesi. Hastalıklı dedikleri bir hayvanın etinin bir et lokantasına pazarlanması ne kadar ahlaki? Anlaşılıyor ki; ‘hastalık’ sadece bir bahane…
Madem hasta hayvan, neden 24 saat dolmadan karkas dolaptan çıkartılır.
Hayvanın hastalıklı olduğunu veteriner değil de neden A.T söylüyor. Sahibinin ve veteriner bilgisi dışında sakatatlar neden yok ediliyor. 24 saatlik karantina süresi dolmadan 10 saat içinde ani karar nasıl veriliyor. A.K’sı kimdir. Bu pazarlığın içinde başka besicilerinde canı yanmış mıdır? Satın almak isteyen A.K’sı sahibi veya yöneticisi. Bu pazarlığın içinde olan kişi kimdir?
İl Müdürlüğünün veterinerinin gerçek yerine kesimhanenin isteği doğrultusunda besiciye ifadesi. ‘Ben bu hayvana hastalıklı raporu vermek zorundayım. Bana böyle talimat verildi’ demesi ne kadar ahlaki. Kimi aklamak, kimleri temize çıkartmak istiyorlar? Böyle bir talimat böyle düşünce çok mu ahlaki. Veterinerin ifadesi de kirli bir tezgâhın açıkça ikrarı değil midir? ‘Hayvan sağlam ama. Ben hasta raporu vermek zorundayım’… Gibi bir düşünce… Ok yaydan çıktı. Bu işin içinden çıkmanın tek yolu sağlıklı ete hastalıklı tutanağı düzenlemek.
El koyamadıkları hayvanı telef ederek sahibinin zararını kim ödeyecek? Ve bugün karkas et hiçbir önlem alınmadan Çiçekdağı yolu üzerinde kanala atıldı. Madem hastalıklıydı! Kireçlenme ve üzeri kapatılmadan. Üzerine dökülen cüruf hayvan atıkları. Bu et hiçbir tepki almamış olsaydı Kırşehir’de de bir kasapta satışta olabilirdi.
Ben Kırşehir valisine sormak istiyorum. Bu konuyla ilgili İl tarım Müdürlüğü ve Kesimhane hakkında soruşturma açacak mı, açmayacak mı? Göreceğiz.
Milletin sağılığıyla oynamak veya dalavereli bir düzenle besicinin hayvanına çökmeye yeltenmek. Suç değil mi? Bu bedeli mutlak birileri ödemeli. Yapanın yanına kâr, diğerine mağduriyet kalmasın. Herkes yediği haltın bedelini ödemeli. Bir kesimhane böyle bir rezalete nasıl aracı olur? Sorgulanması gereken bu. Denetim ve yukarıdan alınan talimat. Benim kuşuma dokunma, ya da sahama girme bıktık bu bozuk düzenden.
Tüm bu olaylar aklıma 2010 yılında Yeşilyurt köyünde meydana gelen veba salgının hatırlattı. Bu şehirde vebalı hayvanlar kurban bayramında kesilerek yedirildi. Bu gerçekler benim ve de NTV arşivinde de var.
Devlet memuru asli görevini yerine getirmek yerine yukarıdan talimatla iş yapıyorsa vatandaşın işi gerçekten çok zor. Yukarıdan hastalıklı raporu ver diyen İl Tarım Müdürlüğü Hayvan sağlığı şube müdürü. Bu olacak şey mi? Sorusuna cevabı nasıl olur?