BU YARDIMI YAPMAYIN… MİLLETİ GÜNAHA SOKMAYIN!
Yalan reklamların siyasi aktörleri… Partizanlığınız yerin dibine batsın. Milletten topladığınızı
millete dağıtmakta bile tarafsınız. Yazıklar olsun…
Bugün dünyada birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkede, sosyal politikaların uygulanmasında
merkezi yönetim yanında yerel yönetimlere de önemli sorumluluklar düşmekte.
Sığınmacıya ayda 300 dolar, kendi, yoksuluna 250 lira veren devlet sosyal devlet değildir.
Sığınmacıya her ay kolilerle erzak dağıtan, cebine banka kartı koyan, kendi yoksulunu bayramdan
bayrama hatırlayan, ayda 30 ekmek karnesi veren, kendi kapısına dilenci yapan, bir paket makarnaya,
bir kuru ekmeğe muhtaç eden belediyeye sosyal belediyecilik diyenler yaşamdan insanlıktan ahlaktan
nasibini almış olamazlar.
Sığınmacının, Elektriğini, Suyunu, Doğalgazını, muayene ve ilaç parasını ödeyen, kendi yoksulunun
canına okuyan devlete sosyal devlet denmez. Bu ülkede tedavi olunabilir hastalıktan ölen insanlar,
açlıktan ölen bebekler var. Bu ülkede çocuğuna pantolon alamadığı için intihar eden babalar varsa;
nereniz sosyal devlet? Anayasa hükümlerine ya sadık kalın, ya da kaldırın o maddeyi. Zaten hukuk
silindi. Neresinde ‘Sosyal Hukuk devleti’; var ki?
Yalan reklamların siyasi aktörleri… Vilayet gelirinden 10 kat daha fazla geliri olan belediyecik!
Kırşehirli bunları hak ediyor mu? Oy verip seçtiysen hak ediyorsun. Bu işin lamı cimi yok.
Sosyal belediyecilik, sosyal devletin, vatandaşlarına sunmakla yükümlü olduğu sosyal politika ve
faaliyetlere belediyelerin de katılıp yerel düzeyde birtakım sosyal yardım ve hizmetleri yapması olarak
ifade edilebilir! Ben size hem sosyal devletin, hem de sosyal belediyeciliğin bu şehirde ne olduğunu
yazacağım. Yazacaklarım masal falan değil. Gerçek. Yalanların tepeden yerele kadar nasıl uzandığını
yoksul halkın tüm yaşamında nasıl yer açmaya çalıştığının açık örnekleridir.
Belediye Başkanı, yardımcıları ve encümen üyelerinin asli görevleri içinde olan sosyal belediyecilikte
görevlerine ne kadar hâkimler? Yoksul insanlar çaresizlikle bunların kapılarını aşındırırken, beylerin
kapısına gelen hasta yaşlı genç, kadın ve çocuklara; amiyane tuz yalatıyorlar… Belediye memurları
Internet ağını kullanamıyor mu? Bu insanlara yapılan eziyetin bir gerekçesi olmalı! İyi biliyorum ki;
geçmişteki yazılarımdaki sorularım gibi bu sorulara da yanıt vermeyeceksiniz… Ben yazacağım.
Yazmaya da devam edeceğim.
Geçen ki bir yazımda, yardım almak için belediye sosyal tesislerine gelen bir gazi annesi ile ilgili bir
yazı yazmıştım… Başta belediye başkanı, yardımcıları encümen üyeleri o yazıyı okudunuz mu?
Okudunuz ve utandınız mı? Hiç sanmam.
Belediye sosyal hizmetler biriminde bayramdan, bayrama yoksul insanlara yardım dağıtıyor. Orada bir
kadın görevli yardım almaya gelenlerin bazılarına yardım kolisi dışında ekstra poşetle malzeme
veriyor. Ardından ‘Tamammı’ diye onaylatıyor. Diğer bekleyenlere ederi 100 TL olan bir koliyi veriyor.
Ekstra poşete dolduran gıda ve ürünler neyin nesidir? Görevli kendisine sorulan soruya cevap
vermiyor. Görevli o kadın orada babasının malını mı dağıtıyor. Yoksul listesi sizlerde yok mu?
Belediye olarak bu sizin milletten topladığınızı millete dağıtmada dahi içine fesat düşürülmüş
yardımınız. Bilmeyenler sizin bu basiretsiz yönetim anlayışınıza lanet okuyorlar...
Bu milleti birileri dininden, diğerleri arsızlıklarıyla adamlıktan soğuttu. Adına sosyal devlet diyoruz. Bu
devlete yön verenler! Sizlerin neresi sosyal? Devlet gücüyle yoksula tuz yalatmak en açık tarifiyle
ahlaksızlıktır. Utanmazlıktır. Halkın parasını, kimlerin çıkarı için kimlere göre, hangi parti rozetine
uygun veya akraba eş dost ayarından giden embesiller. Milletin parasını kullanırken kendinize cömert,
başkasına cimri. Sahi sizlerin ahlak ölçülerini hangi terazi tartmalı? Dört dalkavuğun siyaseten kuyruğa
yapışmış olması sizlerin çok iyi siyasetçi olduğunuzu değil basiretsizliğinizi gösterir.
Adı Sosyal Devlet. Adı Sosyal belediyecilik. Öylemi! Yoksulluğun sırtından saltanat sürenler.
Yoksulluğu kullananlar. Çaresizliğe tüy diken saltanat düşkünleri. Yoksulluğun sırtından
beslenip kafayı bulanlar. Yazıklar olsun hepinize…
Devlet “sosyal devlet” anlayışını sağlayabilmede vatandaşın sosyal anlamda destek alabildiği en
önemli faktördür. Doğal olarak yerel yönetimlerin sosyal politika sistemi içerisindeki ağırlığı politik
olarak bu şehirde de sahneleniyor.
Reklamlar bitti... Koltuklar kavi. Minderleri ısındı. Memleketi b… götürüyor. Haberleri yok! Üç dört
günde mazot dumanlayan bir kamyonet dolaşıyor adına ilaçlama temizlik diyorlar. Oysa böcekler
larvalardan çıktılar ve dağıldılar. İsterseniz Güzler parkında bıldırcın yetiştiren veterinerinize sorun.
Yazıktır. Mazotun litresi 30 lira oldu… Sizin işiniz çöp toplamak. Şehri temiz tutmak. Önce işinizi
yapacaksınız. Memleket Çöplüğe, konteynırlar ve çöp toplama araçları bakteri yuvasına dönmüş.
Daha ne olsun!
Bu yazacağım savcılığa açıkça suç duyurusudur... Belediye; Temiz ve sağlıklı bir şehir için, halka
kesilen su faturalarıyla birlikte, neredeyse su bedeli kadar halktan sıvı ve katı atık bedeli topluyor.
Diğer bir adı Çevre Temizlik Vergisi… Bu toplanan parayı farklı bir amaç için kullanmak suçtur. Bu
şehir pislik içinde. Bu belediye temizlik üzerinden harcanmadığı açıkça belli olan ve toplanan bu
paraları nereye, nerelere harcıyor? Araştırılması gerekir. Bu işin kuruşuna kadar hesabı mutlak
sorulmalı.
Kulağının üzerine yatmış başkan… Dünyadan bir haber başkan yardımcıları… Bu şehir kimin
umurunda.
Kırşehir’i çöplüğe çevirdiniz. Yazıklar olsun. Yol yapıyorsunuz, yolun üzerinde kanal açık kalıyor. Etraf
toz toprak içinde. Köşe başları Pazar yeri gibi. İçine ettiniz bu şehrin… Yazıdaki fotoğrafa bir bak. O
çukura aracımla ben düştüm. Sizin belediyeciliğiniz olmaz olsun... Yer Aşıkpaşa Mahallesi. Şehit
Ahmet Tozluklu Caddesi. Bu şehri dört taşeron işçimi yönetiyor?
Stadyum bölgesi Kılıç özü deresine moloz dökülüyor. Kılıçözü deresi yukardan aşağıya rezil rüsva
kirlilik taşıyor beylerin keyfi maşallah yerli yerinde.
Kurumun gücü yoksa reklam yapmayacaksın. Adına yardım dediğiniz paketlerin dağıtımını kim neye
göre hangi kıstaslara göre denetler. Bu kurum kendi başına bağımsız ve tekel mi.
“Ben bunlara; AKP’li belediyenin borçlarını kapat. Diye ne oy, nede vergi, vermedim. Yiyenin,
içenin yanına kâr olmuş bir ahlaksızlığa bir daha oy vermek mi”? Lanet olsun”. Okuyucu
mesajı…
Gazeteci yazınca yalan. Öylemi! Atatürk heykelinin taşınmasına önce karşı çıkanlar, bugün heykelin
etrafına rölyefler yapamayanlar, alan önünde saygı duruşundalar. Kaman’da ana cadde üzerinden
ismi silinip Japon prensin isminin verilmesine gıkları çıkmayanlar… Atatürkçülük ayağındalar…
Bu ülkede, bu şehirde bir değil, beş değil binlerce sülük bu milletin hakkını zehir zıkkım demeden
yiyenler var. Şehir içinde ve dışında 35 esnaf ile görüştüm. Hepsi ayrı kollarda iş yapıyorlar. Tek bir
paydada buluşuyorlar. “Hepsi yalan ve talan”… Bu laflar sizlere, sizlere oy verenlerden.
Ahlaksız ve çıkar odaklı siyaset yapanların tümünün canı cehenneme. Bu ahlaksızlığı bile, bile
kutsayanlarında canı cehennem…
|