YÜZLERİ HİÇ KIZARMIYOR!

YÜZLERİ HİÇ KIZARMIYOR!

Saray dalkavuk’suz, siyaset entrikasız olur mu? Birde saray soytarıları, bunları alkışlayan şamar oğlanları vardır. Sarayları ayakta tutan, lüks ve şatafat içinde yaşatan Sultanizmin kulları… Onların Ümmet’i vardır. Kısaca kurunun yanında yaş yanar saray ısınsın diye.

Bakan; ‘45-50 yaşında emekli olmak dünyanın hiçbir yerinde yok’… Demiş! Doğrudur. Bir doğru daha var ki! bu doğruyu sadece adam olan anlar.

Dünyanın hiçbir yerinde asgari ücretin 14 katı maaş alan mecliste üç liraya 550 çeşit yemek yiyen yedi sülalesine diplomatik pasaport verilen, ölünceye kadar süre giden ücretsiz sağlık hizmetlerinden istifade eden,  yemin eder etmez emeklilik hakkı alıp iki yıl sonra emekli olanda yok. Yılda üç ay tatil yapıp, komisyonlar, yolluklar ve huzur hakları hariç her ay ceplerine 175 bin TL indiren parlamento üyeleri de yoktur.

Dünyanın hiçbir yerinde kendi yurttaşını yolunacak kaz yerine koyup, çoklu maaşlarla milletin sırtından saltanat süren bürokratlarda yoktur.

Dünyanın hiçbir yerinde bin bir bahane ile ülkeyi pazarlayan, kanla irfanla kazanılmış kimliğini üç paraya satan, demografik yapısını altüst eden kimliksiz politikada yoktur. 

Dünyanın hiçbir yerinde; kendi halkının barınma, sağlık ve eğitim haklarını öteleyip, 17 milyon mülteciyi ülkeye doldurup halkın vergileriyle besleyen, işgalcilere öncelik tanıyan ülkede yok. Demokratik ülkelerde barınma, sağlık ve eğitim devletin asli görevidir. Kendi halkını kiralarda süründüren devlet yoktur. Mülteciler bu topraklarda, çadırlarda mı yaşıyor? Çadırlarda yaşayan aslında bu ülkenin asli unsurları! Böyle bir örnek dünyada yoktur.

Her birinin bir saatlik giderleri 17milyon liraya ulaşmış 5 tepede 1100 odalı, Otlukta 400 odalı, Ahlat’ta 400 odalı saraylar ve Osmanlı sarayları, köşkler, 15 VIP uçak, helikopterler, yatlar, 700 makam aracı, kiralanmış 180 bin makam araçları yoktur. Ve özel donanımlı 1200 koruma.

Dünya’nın hiçbir yerinde yalanlarla yönetilen 22 yıl iktidarda duran ‘Demokrasi de’ yoktur.

Dünyanın hiçbir yerinde vergi mükellefi olarak bakmakla yükümlü, yüksek maaşlarla beslediği, örtülü ödeneklerle, komisyon ve ihale komisyonlarıyla donattığı. Verginin vergisini ödediği. Ülkenin malını mülkünü ülkenin derelerine kadar satan Cumhurbaşkanı, bakanları, Meclis başkanı, 600 milletvekili, 1850 danışmanda yoktur.

Dünyanın hiçbir yerinde demokrasi ile yönetilen bir ülkede, muhalefetin halkın lehine verdiği önergeler, soruşturma ve araştırma önergeleri iktidar milletvekilleri tarafından reddedilme olasılığı yoktur.

Bu ülkede yoksulların sırtına basa, basa sırtından yüksek maaşlarla beslenenler, milletin malını pazarlayıp, komisyonlarla palazlananlar.

Dünyanın hiçbir yerinde demokrasi ile yönetilen bir ülkede kendi mahkemeleri yerine Londra mahkemelerinin daha güvenli olduğu kanaatiyle güven mektuplarına onay verilmez.

Dünyanın hiçbir yerinde, imar affı ile devletin malına çökenler, kaçak kat çıkanlar, kaçak yapı sahipleri affedilmez. Servet sahibi olmasına izin verilmez…   Hiçbir ülkede zorbalık para karşılığı affa uğramaz. Hırsızlığın, talanın, vurgunun; hatta hukuksuzluğun adına ‘barış’ denmez. Hiçbir ülke hazinesinde tuttuğu ihtiyaç akçesi buharlaştırıp, 128 milyar arka kapıdan birilerine servet olarak akmasını seyredilmez. Elindeki şeker fabrikalarını satıp, başka ülkelerden şeker ithal etmez.

Yasalarla hâkim kılınmış, vergide adalet sağlanmış ülkelerde yeniden yapılandırma ile vergi toplama işi olmaz. İktidar müteahhitlerinin milyarlarca lira vergi borçları af kapsamında silinmez.

Dünyanın her yerinde kurumlar yetki ve gücünü siyasetçinin egolarından değil yasalardan alır. Ben yaptım oldu yoktur. Akıl ve bilim hakim kılınmıştır.

Futbolcu fiyatının altında Tank Palet, Şeker, Tekel, Mensucat, Kâğıt, Çay, Et ve balık kombinaları hemencecik satılı verdi. Hıfzıssıhha enstitüsü kapatıldı. İlaç paraları ödenmediği için Amerika ilaç ithalatına kota koydu. İktidar milletvekili üç kuruşa ithal ettiği kanser ilacını fahiş fiyata Türkiye’de pazarladı. Başka bir bakan kendi şirketinin ürettiği dezenfektanı yüksek fiyatla bakanlığa kakaladı. Soruşturma açılmadı.

Deprem paraları sorgulandı. Yol yaptık dediler. Yolunu bulanları açıklamadılar. Kiralık araçlar sorgulandı, fındık fıstık parası diye geçiştirildi. İngiliz vatandaşı olan bir zamanlar Maliye bakanlığı yapan Mehmet Efendinin Halk Bankası dolandırıcılığından sabıkalı olduğu bizzat Partili Cumhurbaşkanı tarafından açıklandı. O Şimdi Türkiye Cumhuriyetinin maliye bakanı olup zatıâlileri İngiltere’de İngiliz tefecilerden para istiyor.

Ekmeğin gramajını çalıp, zam yapmadık diyen, dönem soytarılarına inanan bizler! Seyreden devlet! Oldu.

Bitti mi? Bitmedi. Ülkede son 22 yılda denetimsizlik, dolandırıcılık, kayıt dışılık, kara paracılık, uyuşturucu ve oligartların merkezi olarak tavan yaptı. Bu tanımlara bağlı daha neler var neler! Demokrasiden, insan haklarından, çağdaşlıktan bilimden kopuldu.

Onlar düşünmemizi istemiyorlar. Her şeyi gündeme alıp oyalıyorlar. Belki de iktidar böyle istiyordur kim bilir!

Çok değil bir ay önce yargı, yargıya ültimatom vermesi. Çok ciddi bir konu gündemden düştü. Isıtılıp, ısıtılıp önümüze getirilen Anayasa pek konuşulmuyor? Gündemde çok önemli olaylar var. Mesela Tayyar Öz var. Çok daha önemlisi; Dilan Polat var. 3,5 yılda trilyoner olması. Kocası Engin Polat var. Sıla Doğu çok önemli. Erotik pozlar verip bir günde 100 bin TL’yi cebine indiren Laz kızını konuşun. Düşünün. Bunlar bu ülkenin tüm sorunlarından çok daha önemli.  Şule Kayatürk'ü daha fazla konuşunki, açlığı, yoksulluğu, sessiz işgali barınma, beslenme eğitim sorunlarını unutun. Şimdilerde daha popüler olan fatih Terim ve saz arkadaşlarının 1 koyup 5 alma maceralarını izleyin. Onlar böyle istiyorlar.

OnlarTHY’de, yöneticilerin huzur hakkına %633 zammı aklınıza getirneyin.%56 enflasyonu, Emeklilere yapılan zulmü hiç düşünmenize gerek yok. Nasılsa sürünüyorlar. Onlarda sürünsünler istedikleri için böyle. Vergilere, harçlara ve cezalara yapılan %60 zammı, hatta yılın son aylardında verginin vergisinin nasıl alındığını hiç aklınıza getirmeyin unutun. Sigaraya, gıdaya, akaryakıta, meyveye, çocuk bezine, mamaya yapılan nice zamları unutun. Okulda açlıktan bayılan çocukları, 300 gün sonra enkazdan çıkartılan cesetleri, depremzedeler için toplanan 25 milyar lirayı artık düşünmeyin. Nasılsa fındık fıstık parası oldu!

F35 ler için ödenen 2 milyar dolar. S 300’lere ödenen 2,5 milyar dolar. Bu paralar kimin kesesinden çıktı diye kafa yormayın, beyin lopunuza yazık edersiniz.

Havaalanı işletmecilerinin devlete ödemesi gereken 40.milyar kira borcunun 25 yıl ertelenmesini hiç aklınıza getirmeyin. Zira biz varız. Paşa, paşa öderiz. Piyade okulunda şeriat yanlısı subaylarla, Cumhuriyetçi subaylar birbirine girip, şeriatçıların meydan okuduklarını unutun. Parti ordusu ya da imamın ordusu böyle olur deyin ve geçin. Ülkede yerleştirilen, yoksul milletin ekmeğine, barınma hakkına ortak edilen 17 milyon mülteciye ilaveten ülkeye getirilecek 1.500.000 Filistinliyi aklınıza getirmeyin. 15 Temmuz şehit ve gazileri için toplanan ve faize yatırılan 5 miyar 500 milyon liracık paramı sanki! Unutun girsin! Mala mülke el koyma yasası çıktı. Hiç önemi yok. Yargıya darbeyi, Şeriat anayasası çalışmalarını unutun… Hele, hele; İçişleri Bakanı'nın AKP'li belediyelerin yolsuzluk dosyalarına soruşturma izni vermediğini unutun

‘Dalkavukluk, yalakalık; bedava sigaradan tutunda külfetsiz bir mevkie zahmetsiz bir servete kadar, türlü seviyede beleşten menfaatlere bel bağlayan insanların mesleğidir. Eğer cebiniz dolu, ikbaliniz yerindeyse bu meslek erbabının alasını çeşidini tanırsınız! Benim size tanıttığım dalkavuk dış çizgilerinde böyle bir düşkün ruhun akislerini taşıyan insanlardan bir örnektir. Onun her yerde ve her zaman başı yerde, iki büklüm görünüşü, aşağılık ruhunun dışa vuruşudur. Dalkavukluk elde ettiği servete, mevki ve ikbale rağmen ne acınılacak ne sayılacak ne hoş görülecek insandır. Dalkavuk sadece gülünecek yaratıktır’. Cemal Nadir