grandpashabet giriş grandpashabet sinavmerkezi.org bahis siteleri

NEDEN SORULARINI SORMUYOR! HAYIFLANIYORUZ… SUÇLU ARIYORUZ?

Ahlaksızlığın, sahtekârlığın, yalancılığın mumu hep ve de ancak yatsıya kadar yanar! Suçu hep birilerinin üzerine atıyoruz. O birileri senin seçip, seçip devletin başına gönderdiğin kimlikler. Kimliksizlik etiketinde esas yaftalanması gereken sensin.

Yayın: 26 Mart 2024 - Salı - Güncelleme: 26.03.2024 14:43:00
Editör -
Okuma Süresi: 6 dk.
Google News

NEDEN SORULARINI SORMUYOR! HAYIFLANIYORUZ… SUÇLU ARIYORUZ?

Ahlaksızlığın, sahtekârlığın, yalancılığın mumu hep ve de ancak yatsıya kadar yanar! Suçu hep birilerinin üzerine atıyoruz. O birileri senin seçip, seçip devletin başına gönderdiğin kimlikler. Kimliksizlik etiketinde esas yaftalanması gereken sensin.

Mafyalara özel aflar çıkarttıran, milliyetçilik teraneleri ile vatanın elden çıkmasını alenen destekleyen, hakaretlerin lafazanı, Bahçeli… Hem tehdit hem muhtaçlık içeren, korku dolu bir sesle, ‘gidemezsin’ diye hırçın bir ses tonuyla haykırıyor. Çaresizlik! Ellerinin altından kayıp gideceğini zannettikleri, hiçbir sorumluluk almadıkları iktidar nimetleri! 

Bugün ise Gladyo’nun Kraliçesi olduğu söylenen Meral Hanım ‘emeklilere 7 bin TL verirsen oyların artırırsın’ diye Erdoğan'a hem akıl, hem Gladyo’daki tecrübelerini aktarıyor. Çünkü bu milletin çok kolay satın alınabileceğini biliyor! Yalan değil. Partisi kapanmadan önce gireceği son mesaj içinde çırpınıyor… Artık çaresiz…

Ve çaresizlikler içinde meydanlarda dolaşan ana muhalefet.

Tulumbada su bitti diyen, kendine çare arayan iktidar seçim meydanlarında milletin parasını vahşice harcamaktan asla utanmıyor. Yoksulun telefonuna gönderdikleri oy rüşveti. Millet ya kendi parasıyla satın alınıyor. Ya satılıyor. Şerefsizliğin bile topuzu kaçtı bu ülkede.

Bu durumdan da anlaşılacağı üzere; AKP, Cumhur ittifakı, destekçileri, okkaları kantara giremeyecek kadar hafif olan BBP, MHP, Vatan partisi... Vs. epeyce kaybedecekler.

Seçim sonrası kitle hareketleri ve her türden muhalefete ayağa kalkma ve alanlara inme cesareti de gelecek.

Hükümet ve ortaklarıyla; bu gün küfrettikleri DEM'le yeni bir anayasa ve ABD’nin çeperini çizdiği Ortadoğu politikası gündemine ağırlık verip yeni çözümler ortaya koyacaklar.

Yani kartlar yeniden karılacak. Kimse yokluklarla artışlarıyla, imar afları sonrası gelen ve gelecek olan deprem cinayetleriyle, ekmek ve et kuyruklarıyla, marketlerdeki, pazardaki fahiş fiyatlarla uğraşacak görünmüyor.

Bu kadar rezilliğin, soysuzluğun, yokluğun, yaşamanın beka meselesi olduğu bir dönemde; Emekten, yoksullardan, emekliden yana olan, Sol-sosyalist-komünist partilere birlikte hareket etmek, çekim merkezi oluşturmak, halka güven vermek görevi düşüyor.

Barbarlık ve fakirlik yalnız dikta rejimlerinde olur! Çünkü dikta rejimlerde hukuk yoktur… Çünkü diktatörler yarattığı korku iklimi ile ayakları yere değil. Halkın sırtına basar.

Sevgili devre arkadaşım İsmail Aydoğdu’nun Sosyal Medyada yayınlanan harika bir şiiri. Kendisinden izin almadan köşeme taşıdım.

N E D E N?

İçimden gelmiyor yazmak,

Hem vallahi hem de billahi,

Ama düşük çenem durmuyor,

Hep söylüyor, söylüyor…

Ne küskünsün be oğlum?

Okyanusta gemilerin mı battı?

Kaleminin ucu mu kırıldı?

Yoksa yazdıkların birine mi battı?

Yok, be usta...

Küskünüm kendime, ellerime,

Küskünüm bizi kötü yönetenlere...

Hep biz mi çekeceğiz yoksulluğu?

Hep biz mi hiç yaşamayacağız güzellikleri?

!Hani. Derya içre olup ta,

Deryayı bilmeyen balıklar gibiyiz’ demiş şair...

’Ben’ler neden ‘Biz’ olamıyoruz?

Neden mandalar gibi ağırız?

Neden hep başkalarından bekleriz?

Bir şeyler yapmak lazım deriz.

Neden ‘bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ lafını,

Ağzımızda geveleriz...

Neden hep sömürülmüşüz?

Elinden lokması alınmış çocuk gibiyiz,

Neden hep başı kanayan biziz?

Neden seçimlerde sayımlarda varız da,

İnsanca yaşam paylaşımında biz yokuz...

Bu sorular hep uzayıp gider...

Neden, neden... Neden???

İşte bu nedenler beni benden eder...

Ne yazmak gelir içimden,

Ne de serzenişler...

Nedenler nedensiz, ben kimsesiz,

Kalırım bir başıma çaresiz... 31 Ocak 2024 İsmail AYDOĞDU İZMİR

Bunların gözünü doyurmak için yoksulluğa razı olmuş millet, sefalete razı olmuşsa diyecek çok bir söz yok.

Türkiye, 1100 odalı kışlık, 400 odalı yazlık, 1071 M² üzerine ikinci kışlık saray yaptılar. Yetmedi 17 lüks uçak. Helikopter. Yatlar, lüks otomobiller alarak dünyaya yüzde 200 enflasyonla parmak ısırtıp, 200,00 Türk lirasını 10 Dolara evirdiler. Amerika’da çiftlik, gökdelen diktiler. Gemicik sayısı 17 rakamını geçti.

Doğal zaruret olan Elektrik ve Doğalgaza 1 yıl içinde yapılan zam yüzde 416. Açıkça bu yıl 416 kez üşüyecek, karanlıkta kalacak. Onların saraylarını 416 kez ısı ve aydınlanma konforunda yaşatarak bugün ödenen günlük 19 milyon masraf 1 Nisan itibarıyla 40 milyona çıkacak.

Ülkeyi 20 yıldır tarikatlar iktidarı, vakıflar koalisyonu yönetiyor…  Kurtarılan ülke böyle battı…

Tarikatların bilinmeyen servetleri. Ne istedilerse verilen, milletin malına, namusuna, ırzına çöken, devlet ihaleleri ile beslenen, besleme din soytarıları. Bunların temsilciliğini yapan siyasetin atadığı, kendilerine din adamı yaftasını uygun bulan siyaset artığı din baronları, milletin vergileriyle maaş alan din memurları. Bu asalak din baronlarından, din baskısından kurtarılamayan, gittikçe daha kötüye giden, din bataklığına sürüklenen Türkiye.

Ne ceket kaldı ne metelik cebinde ceketin.

Kurtaracağız diye geldiler

İçine sıçtılar memleketin. Neyzen Tevfik…

 

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.