grandpashabet giriş grandpashabet sinavmerkezi.org bahis siteleri

T.C. DEVLETİ, ASKERİ OTORİTE İLE Mİ KURULDU; YOKSA DEMOKRASİNİN KURUMLARI VE KURALLARI İLE Mİ KURULD

Osmanlı İmparatorluğunun Kuruluş ve Yükselme dönemlerinde; Askeri Otorite önem kazanmıştır. Osmanlının Kuruluş-Yükseliş Dönemlerinde Askeri Otorite etken olmuştur.

Gündem Yayın: 13 Nisan 2024 - Cumartesi - Güncelleme: 13.04.2024 21:20:00
Editör -
Okuma Süresi: 12 dk.
Google News
T.C. DEVLETİ, ASKERİ OTORİTE İLE Mİ KURULDU; YOKSA DEMOKRASİNİN KURUMLARI VE KURALLARI İLE Mİ KURULDU?.....
Osmanlı İmparatorluğunun Kuruluş ve Yükselme dönemlerinde; Askeri Otorite önem kazanmıştır. Osmanlının Kuruluş-Yükseliş Dö-nemlerinde Askeri Otorite etken olmuştur.
İmparatorluk GERİLEME Döneminde; Demokrasiye Geçiş dönemleri yaşamıştır.
TANZİMAT FERMANI ve peşinden ISLAHAT FERMANI; bir noktadan DEMOKRASİYE Geçiş benzeri gelişmelerin kokusu olmuştur.
Osmanlı Toplum yapısında; Batı Ülkelerindekilere benzer bir EVRİM olmamıştır. BATI Ülkelerindeki, FEODAL Düzenin çöküşü ile salt yetkili krallıkları doğurmuş. Sonrada Burjuvazi tipi Demokrasiyi getirmiştir.
Bizim OSMAMLI İse; Avrupa'nın büyük kısmı ORTAÇAĞ Kalıntısı olan FEODAL Düzen içinde yaşarken;
Osmanlılardaki TİMAR Sistemi, egemenliğin parçalanması ve Padişah ile paylaşılması anlamına da gelmiyordu.
Batı Devletlerinde; FEODAL GÜÇ Sahipleri güçlerini kaybedip MERKEZCİYETÇİ Sisteme geçerken; Osmanlı da; Timar sistemi çöküyor ve DEREBEYLİKLER kuruluyordu. Halk yığınları Eşkıyalarla savaşıyordu. Osmanlı Otoritesi zayıflıyor ve Mahalli Güçler etkili oluyordu.
BATI Toplumlarında, Burjuvazi, toplumdaki tüm EKONOMİK Gücü elinde toplamış bir SINIF olmuştur. Bu Sınıf; PARLEMENTOLU bir Demokrasi ile Anayasal bir düzene geçmiş idi...
A-SENED-İ İTTİFAK OLAYI:
Osmanlı Tarihi döneminin çok önemli bir DÖNÜM noktasıdır.
1808 yılında, Sadrazam ALEMDAR MUSTAFA PAŞA'nın talebiyle , İstanbul yakınında silahlı adamları ile beraber İSTANBUL Yakınında Çadır kuran AYAN ve BEYLER; daha önce hazırladıkları İTTİFAKNAMEYİ Padişah II. MURAT'ın görevlilerine kabul ettirdiler.
PADİŞAH Tarafı; entirika ve yiyicilikten uzak bir YÖNETİM Vaat ederken; Ayanda, Devletin İşlerinde PADİŞAHA Yardımcı olacaklardı.
İlk kez; PADİŞAH FERMANI SINIRLANDIRILIYORDU. Yani Osmanlı DEVLET Otoritesi ilk kez sınırlandırıldı. Yani KEYFİ Yönetime son veriliyordu. Yalnız Hakların Babadan oğula geçmesini sağlamıştır.
Sened-i İttifak " DİRENME HAKKI " olarak yorumlanmıştır.
Batı TOPLUMLARINDA, FEODAL DÜZEN Tarihe karışmış...Yerine BURYUVA DÜZENİ kurulmuştur.
Osmanlı Toplumu da; Otoritesini her yerde boyun eğdiren MERKEZİYETÇİ Devlet yapısına kavuşmuş ama; Derebeylerin egemen oldukları bir DÜZENE Kaymıştır.
B-ISLAHAT HAREKETLERİ...
MEVERET denen müessese bu dönemde devreye girmiştir. Devleti sonu gelmeyen Savaş yenilgileri de endişeler yaratmıştır. MEŞVERET; Padişahın alacağı Kararların Devletin Bürokrasisi ile beraber alması kararlaştırılmıştır.
Padişah II.MAHMUT ;
Adli işler için "Meclis-i Ahkam-ı Adliye" yi kurmuş ve Yargısal işlemleri bu kuruma bırakmıştır.
Yönetim işi için; "Dar-ı Şuray-ı Babiali, Askeri işler için "Dar-ı Şuray-ı Askeri..." yi kurmuştur.
Artık OSMANLI Devletinin Danışılan ve görüşü alınan kurumları oluşmuştur.
BU KURUMLARIN; ANAYASA HUKUK AÇISINDAN Getirdik-leri....
JÖN TÜRKLER Grubu oluşmuştur... Anayasa Hukuku açısından çalışmaları da bu grup başlatmıştır. Avrupa Kültürünü benimseyen ve Osmanlıya taşıyan bir grup yaratmıştır.
Zayıf da olsa 1.Meşrutiyet getirilmiştir. II. ABDÜLHAMİT'in talimatı ile Meşrutiyet kapatılmıştır.
II. Meşrutiyet, İyi ve Namuslu bildiği kişileri İŞBAŞINA Getirmeyi hedeflemiştir.
Bazı Kabine Üyelerinden dahi gizli tutulan, ALMANLARLA İşbirliği ve Almanların Yakın Doğu ile Planlarına alet olunmuştur. Bir ALMANYA Hayranlığı yaratılmıştır.
İMPARATORLUK I. DÜNYA SAVAŞINA Sürüklenmiştir.
Kurtuluş Savaşı, Türk toplumunun tarihinde ilk kez haklı olarak SAVAŞA Girmesidir...Sömürüye karşı verilen bir KURTULUŞ Savaşı olsa gerek...
Bu Savaş yanında Yönetimde bulunan Siyasal Yönetimi SİYASAL SINIRLAMA kapsamına alma yetkisi Halka verilmiştir. Artık Devlet içindeki YASAMA, YÜRÜTME ve YARGI Yetkilerinin ; Montesquieu ruhu ile paylaşımı görüşü oluştu.
" MECLİS ÜSTÜNLÜĞÜ..." ile ifade edilen Meclis Hükümeti sistemi oluşmuştur.
KURTULUŞ SAVAŞI safhasında Devletin Yapısının temel özelliği " MECLİS HÜKÜMETİ SİSTEMİ.."dir.
Atatürk ,daha sonraları, Meclis karşısında daha serbest çalışabilecek BAKANLAR KURULU... Görüşünü gerçekleştirdi. Böylece "MECLİS HÜKÜMETİ SİSTEMİ " yerini PARLEMENTER Sisteme doğru bir ivme almaya başladı.
C-1921 ve 1924 ANAYASALARININ TEMEL ÖZELLİKLERİ....
1924 Anayasası, tam olarak; GÜÇLER BİRLİĞİNE Dayanmaktaydı. Yani MESCLİS HÜKÜMETİ sistemidir. Tüm GÜÇLERİN bir Organda toplanması ve GÜÇLERİN birbirinden ayırarak değerlendirme düşüncesinin reddedilme düşüncesinin reddedilmesi tüm İHTİLAL Rejimlerinin ortak noktasıdır.
1924 ANAYASASINDA YARGININ KONUMU;
1924 Anayasasının 8. Maddesi; " Yargı hakkının ,ulus adına ,usul ve yasaya göre , bağımsız mahkemeler tarafından kullanılacağını..." belirlemekteydi. Ama; Yargı ile Devletin diğer organları arasında tam bir GÜÇ Ayrılığı yoktur. Mahkemelerin BAĞIMSIZLIĞI ve HAKİMLİK GÜVENCESİ " ayrıntılı olarak gösterilmemiştir.
Anayasa, yasaların kendi getirdiği ilkelere uygun olup-olma-dığını DENETLEYECEK bir organdan da bahsetmiyordu. Anayasanın 103. Maddesinde "Hiç bir kanun Anayasaya aykırı olamaz. "düzenlemesi var. Ama bu ilke gereği Yasayı bu açıdan denetleyecek bir Yargıç yetkisi de yoktu. O dönemlerde, YHGK. 1931 yılında ki bir kararında; "Yargı görevinde kaldığı sürece bir HAKİM, tarafından herhangi bir Yasanın Anayasa hükümlerine aykırı aykırılığından söz ederek, uygulanmasından kaçınılamaz. " kararını verilmiştir.
Son dönemlerde de; Hakimlerin güvencesi İktidar Partisinin tutumu nedeni ile de zedelenmiştir.
1924 Anayasası; TEK PARTİLİ yanında ÇOK PARTİLİ Dönemlerin ANAYASASI olmuştur. Ancak; MECLİSİN Çoğunluğunu elde edenler, soyut bir " MİLLET EĞEMENLİĞİ "ile kendi soyut çoğunluklarını aynı şey saymışlardır. Karşılarına çıkarılan bir engeli Milletin İradesine TEHDİT olarak ileri sürülmüştür.
Çok Partili sisteme geçiş ile 14 Mayıs 1950 Seçimlerde İKTİDAR Değişimine gidilmiştir. DP. Geçerli oyların DP. %54,9 unu almış ve Milletvekili sayısının da %85,6 sını ele geçirmiştir. CHP. ise geçerli oyların %41 ini alıp, Milletvekili sayısının da % 14 ünü kazanabilmiş-tir.
D- 1961 ANYASASININ YAPILIŞI;
27 Mayıs 1960 Askeri Müdahalesi sonrası getirilen ANAYASADIR. Bu Anayasa; İnsan Özgürlüğü güvence altına alan; Demokratik ve Laik bir Anayasadır. Bu Anayasa; 27 Mayıs öncesi yaşanan-yaşatılan Siyasi yaşamın bir ürünüdür.
Bu Anayasanın Taslağı İstanbul BİLİM Komisyonunca hazırlan-mıştır. İstanbul Üniversitesi BİLİM KOMİSYONUNCA hazırlanmıştır.
Tüm sorunların yeni bir ANAYASA'da , sorunlarının çözümünü beklediği görülmüştür.
1961 Anayasası, İktidarı sınırlayabilmek için, kişilerin haklarını ve özgürlüklerini ayrıntılı olarak sınırladığı gibi KUVVETLER AYRILIĞI ilkesini de getirmiştir. Siyasal yönetimi de bölmüştür.
YASAMA ve YÜRÜTME Organlarının çalışmaları Üzerinde tam bir YARGI Denetimi getirmiştir.
YASAMAYI, ANAYASA Mahkemesi, YÜRÜTMEYİ de DANIŞTAY' ın DENETİMİNE Bırakmıştır.
Siyasal Yönetim; bu ANAYASAYI Türk Toplumu için LÜKS saymıştır.
12 Mart 1971 Askeri Müdahalesinde 1961 Anayasası sorumlu tutulmuştur. "BU ANAYASA İLE DEVLET YÖNETİLEMEZ..." düşüncesi öne çıktı...
İnsanımızın maddi-manevi varlığının geliştirilmesi ve İnsan Öz-gürlüğünü sınırlayan -Siyasi, ekonomik ve sosyal tüm sınırlandır-ılmalarının kaldırılmasını, kaldıran bir ANAYASA; Topluma LÜX sayıldı. Halkımız açısından Anayasa ile YASAMA ve YÜRÜTME organlarına getirilen SINIRLANDIRMALAR, bir LÜXÜN değil; Ve Zorunluluğun belirtisidir.
Örgütlenme tüm toplumların doğal bir hakkıdır. "Bu Anayasa ile Devlet yönetilmez.." düşüncesi ile PARLAMENTO ve HÜKÜMET İş göremez konumuna geldiği düşüncesi ağır basmıştır...
12. Mart Öncesinde kim ve kimler sorumludur sorusuna cevap aranmıştır ve Kesin bir cevap da verilememiştir.
Aslında; 12 Mart öncesi durumun oluşumunda 1961 ANAYASA-SİNİN UYGULANMASİ değil; büyük ölçüde UYGULANMAMASİ etken olmuştur.
Sonuç olarak; " BİZ bu Ülkeyi HUKUK DEVLETİ İLKELERİ gerçek-leşmesinde değil; Bizim gibi düşünmeyenleri veya davranmayanları rahatça ezmek gerek..." demişlerdir.
1961 Anayasası ,bazı İlkeler yanında;
DİRENME HAKKİNİ Getirmiştir.
DİRENME; Anayasa ve hukuk dişi tutum ve davranışları ile MEŞRULUĞUNU Kaybeden bir İKTİDARA Karşı UYARMA HAKLARİ Vardır...
İngiliz Bilim Adamı JOHN LOCKE tarafından savunulmuştur.
DİRENME HAKKI; Bir Devlet içindeki üstün olan gücün halka ait olduğunu... Halkın bunu YASAMA ve YÜRÜTME Organlarına devredebileceğini, anacak devrettiği YETKİLER KÖTÜYE Kullanıldığı zaman ; KÖTÜYE Kullananlara karşı ayaklanabileceği inancıdır.
DİRENME Sözü, Anayasayı çiğnemeye kalkışacak Yöneticiler için bir UYARMA Özelliğini taşımaktadır.
İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ de; Zülme karşı direnmeyi ; İNSANIN doğal ve ZAMANAŞIMINA uğramayan haklarından saymıştır.
ANAYASANIN AMACI; İnsan hak ve özgürlüklerini, milli daya-nışmayı, sosyal adaleti, kişinin ve toplumun huzur ve refahını gerçekleştirmeyi ve güvence altına almayı mümkün kılacak demokratik hukuk devletini bütün hukuki ve sosyal temelleri ile kurmaktır. Devleti yönetenler, davranışlarını bu temel amaca uygun tutmalıdırlar.
ANAYASANIN BEKÇİLİĞİNİ ise; tüm kuralların ve kurumların ötesinde ; Milletin özgürlüğe, adalete ve fazilete aşık evlatlarına düşmektedir. Ve Anayasa Bekçiliği ile Direnme hakkı birbirine bağlanmıştır.
DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ SINIRLANABİLİR Mİ? Düşünce tek ba-şına yasaklanamaz. Yasaklanan; istismar etme ve kötüye kullanma eylemidir. DÜŞÜNCE bir suç ile yakın veya açık bir tehlike ilişkisi içinde bulunduğu ölçüde ve tek başına değil o suçun bir unsuru olarak değerlendirilir.
Temel Ölçü; Dinden, din duygularından veya dince kutsal sayılan şeylerden yararlanmak bunları düşüncenin birer unsuru olarak kul-lanmak yasak değildir. Yasak olan; Bunların SÖMÜRÜLMESİ ve KÖ-TÜYE Kullanılmasıdır. Yani sömürme ve kötüye kullanma kastıdır.
1961 ANAYASINA GÖRE DEVLET SİSTEMİ...
Anayasa ; "Güçlü bir YARGI Denetimiyle sınırlandırılmış klasik PARLEMENTER sistem..." olarak düzenlemiştir.
-YASAMA Yetkisini kullanan bir Parlamento - Halkın sandık da SEÇİM ile belirlediği -seçtiği- TBMM....
-TBMM.nin içindeki çoğunlukça kurulan ve bu çoğunluğa dayanarak çalışan bir HÜKÜMET- Bakanlar Kurulu...
-Sembolik Yetkilere sahip ve sorumsuz bir Devlet Başkanı-Cumhurbaşkanı...
- Normal Yargı İşlerinin yanında; YASAMANIN ve YÜRÜTMENİN Davranışlarını DENETLEYEN bir YARGI ORGANI....( Anayasa Mahkemesi ve Danıştay...)
xxxxxxx
12 EYLÜL 1980 ASKERİ MÜDAHALESİ Sonrası; KLASİK PARLE-MENTER SİSTEM; yerini; YARI BAŞKANLIK SİSTEMİNE bıraktı....
2002 Yılı sonrası da; Demokrasinin bu günkü konumunu hazırlayan SİYASAL Yönetime bıraktı...Ve BAŞKANLIK SİSTEMİ Oluşturuldu....
ÖZELLEŞTİRME denen bir Ekonomik Sistem ile Ekonominin temeli olan Kamu Kurumları ÖZELLEŞTİRİLDİ...
xxxxxxxx
T.C. DEVLETİ; Milletin Desteği ile kuruldu...
- 19. Mayıs 1919 Samsun'da doğan SABAH GÜNEŞİ, MİLLETTEN Destek istedi...
- AMASYA Kongresinde alınan Kararlar...Halktan SEÇİM Sandığı ile TEMSİLCİLERİN Seçimi Talimatı verildi.
- ERZURUM Kongresi ve alınan Kararlar...
-SİVAS Kongresi ve Alınan Kararlar....
-Nihayet ANKARADA Toplanan ve Halkın seçtiği Üyelerden oluşan T.B.M.M.
-Tüm Savaş ve Barışlar için: TBMM Kararları....
-Nihayet 29 Ekim 1923 Günü CUMHURİYETİN ; TBMM.de Kabulü ve İLANI....
Yani Şimdiki ve Yurttaşı olduğumuz; T.C. Devleti; Milletin Seçtiği Üyelerin KABÜL OYLARI ile kuruldu....
Yurdu DÜŞMANDAN Temizleyen; TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ ve KOMUTANLARI; her türlü EMİR ve TALİMATI; o zaman ki TBMM.de aldılar....
TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ; Emir ve Talimatları; Türk Halkının Seçtiği TBMM.de alırlar...
Saygı ile.....
#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.