grandpashabet giriş grandpashabet sinavmerkezi.org bahis siteleri

DOĞRULARLA ASTSUBAY…

Sadece şunu hatırlatmak istiyorum. Astsubay kimliğini yok saymak Türk tarihine ve Türk ordusuna ihanet etmektir.

Gündem Yayın: 17 Mart 2024 - Pazar - Güncelleme: 17.03.2024 21:34:00
Editör -
Okuma Süresi: 11 dk.
Google News

DOĞRULARLA ASTSUBAY…

Sadece şunu hatırlatmak istiyorum. Astsubay kimliğini yok saymak Türk tarihine ve Türk ordusuna ihanet etmektir.

İç Hizmet Kanunu Astsubay sınıfını tanımlarken ‘Subay Yardımcısı’ ifadesini kullanır. Bugün Türk ordusunun bel kemiği olan Astsubayların emekli olmadan ve olduktan sonra yaşadığı ekonomik zorlukları görmezden gelerek, haklarının verilmemesi neyin nedenidir?

CM Erdoğan ‘hakların ihlalinin ortadan kaldırılacağını ve yeniden düzenleneceği’ sözü verdi. Verdiği sözü unuttu. MSB lığı yapan eski genelkurmay başkanları, bakan olduklarında da. Diğer bakanlarda, iktidar milletvekilleri de sadece seçim için TEMAD genel yöneticileri birlikteliği içinde Astsubayların gazını aldılar. Sonuç; harika! Kandırılmış, aldatılmış silahlı gücün ana unsuru olan Astsubaylar.

Boynunda postal bağcığıyla FETO’ye teslim olmuşların namuslarını ar ve şereflerini kurtaran Astsubay Ömer Halis Demir… Kayseri Zincirdere’de Astsubaylara söz veren Recep Tayyip Erdoğan.  Elli kez söz verip sözünü yerine getirmeyen ahlak yoksunu siyasetçiler ve üniformalı din baronları.

‘Memurlara görev, onların can güvenlikleri sağlandıktan sonra verilir, askerlere ise canları pahasına devleti savunmaları amacıyla görev verilir. Devleti savunurken canlarını feda eden askerler şehitlik mertebesine ulaşır. Tıpkı; ‘Astsubay Ömer Halis Demir’… Gibi. İyi biliniz ki; ölmüş bir asker için kazanılmış zaferin bir anlamı yoktur.

Bu ülkede Astsubayların çok büyük mağduriyetleri vardır. Bu ülkede; ‘askerler ölmek için maaş alıyor’… Diyen ahlaksız siyasetçiler var.

Devlet yönetenlerin bir zümre üzerindeki lafazanlığına, yalanlarına dolambaçlı yaklaşımlarına bir bakın. Sivil; siyasetçi olduğu için yalan söylüyor.  Ya asker! Ya Asker kökenli siyasetçi! ‘Silah arkadaşı, silah arkadaşına yalan söyler ve silah arkadaşını aldatılır mı’? Neden bu sahteliğin yalanın arkasındadırlar? Bunlar ki; TSK’nin en küçük rütbesinden en büyük rütbesine kadar TSK komuta kademelerinde görev yaptılar. Bunların komutasında olan bu ordu iyi ki bunlarla bir savaşa girmedi.

Astsubay mesleğinin zannetmeyin ki Cumhuriyet ordularının kuruluşu ile başlar. Astsubay tarihi kökü 7-8nci yüzyıla dayalıdır. Orhun kitabelerinde yer alır. Ama üniversite mezunu astsubay 9/2den göreve başlar. Lise mezunu subay 8/3’ten… Bu adaleti tesis eder mi. Astsubay %45’le, Subay %85’le emekli olur. Bununda adı adalettir.

Ne kadar çok haksızlıklara uğradık biz. Biliyorlar, utanmıyorlar. Biliyorlar düzeltmiyorlar. Biliyorlar görmezden geliyorlar!

Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünden sonra Astsubayların kişisel teçhizatlarından olan kılıçları, pilotluk hakları ellerinden alındı. Beyaz yıldız olan rütbeleri kola sırma şerit olarak iliştirildi. Onlar Cumhuriyetin ilanıyla birlikte Küçük Zabittiler. Yıldızları beyazdı. Kollarında sırma yoktu. ‘Küçük Zabitler’ Nasıl oldu da; ‘Gedikli Zabit’ oldu! Ne oldu da ‘Gedikli Zabit’, ‘Gedikli Erbaşa’ dönüştü? Bu ibare yıllarca İç Hizmet Kanununda ve Personel faaliyet raporlarında kullanıldı. Bu zihniyet subayı ‘elit’ ilan eden, köy Enstitülerini kapatan zihniyetin baş aktörü kendisi de asker olan İsmet İnönü’nün marifetidir. Lütfen araştırın. Bu gerçeği göreceksiniz.

Kırşehir Şehitliğine isim olan kişi Astsubay Ahmet Tozluklu 1942 yılında C47 pilotudur. Şehitliğe rütbesini yazmaktan imtina eden anlayış, şehitlik girişine sadece ‘Ahmet Tozluklu şehitliği’ yazmışlardı. Ben TEMAD il Başkanı olarak 2002 yılında 6 ay mücadele ederek, tabelayı ‘Şehit Pilot Astsubay Çavuş Ahmet Tozluklu’ olarak değiştirtim. Kanuni hak olan bu ismi yazamayan anlayış adaleti tesis edebilir mi. Bu anlayışın içindeki kötü ve art niyet yok mudur?

Sporun onlarca dalında yüzlerce başarıda vardır. Onlarca müzisyen ve sanatçıda, Onlarca bilim adamlarında, Gazeteciler, uçak mühendislerin içinde ‘Astsubay’ vardır. Uzak deniz kaptanları vardır. Bugünün dış İşleri Bakanı astsubay kökenlidir. Hepsinin altında Astsubay unvanları yazılıdır.

Hava Kuvvetlerinde pilot olarak görev yapan birçok Subay ve Generallerin öğretmenleri astsubaydır. Komando okulu paraşüt ve dağ, su altı SAS, SAT komandolarının öğretmenleri astsubaydır. Gayrinizami harp öğretmenleri de ağırlıklı olarak astsubaydır. Vecihi Hürkuş sade bir astsubay değil uçak tasarımcısı mühendistir. F16 uçaklarının gece görüş sistemlerini geliştiren bir astsubaydır. Kasa uçaklarının uçuş mühendisi İspanya’ya gitmiş bir Hava Astsubaydır. Sanatçı aktörler,  Müzisyenler, bestekârlar. Ve niceleri.

Köklü bir tarihi şanlı bir geçmişi olan bu mesleğin kişisel silah edinme hakkı 1992 yılında zor alım silahlarının dağıtımıyla parası karşılığı sağlanmıştır. O gün Astsubaylara verilen tabancaların marka, çap ve modelleri birbirinden farklıdır. Astsubaylar için kadro çalışması 1995 yılında başladı. Ne gariptir ki; kadro ve silah edinme tam anlamıyla bugün dahi çözülmüş değil.

Astsubaylar ordu içinde sorun yumağı değildir. Çözüm üreten, yürütücü ögelerindendir.

Ordu aslında kendi sorun yumağını 1992 yılında başlattığı sözleşmeli uzman çavuş ve er alımlarıyla zaten kendi yarattı. Astsubay subayla aynı maaşı alırsa hiyerarşik yapı altüst olur diyenler ne hikmetse hiyerarşik yapıyı altüst eden yaklaşım hizmet yılı itibariyle çalışan ve emekli uzman çavuşların geliri astsubayları geçtiğinin ya farkında değil. Ya da özellikle böyle bir yol izleniyor.

Adına profesyonel diyorlar. Profesyonel asker okullardan yetişir. Kabak tarlasından devşirmelerle ordu subay, astsubay ve uzman erbaşa sahip olmaz. Sözleşmeli er masalıyla profesyonel olunmaz. Bu tanımın binlerce örneği var. Herkesin sırtına giydirilmiş üniforma, profesyonelliği ifade etmez. Genelkurmay başkanı siyasette aktif rol alırsa, ordu siyasete bir şekilde alet olacaktır.

Daha öncede sorunlar vardı. En başta eğitim, İç Hizmet Kanundaki tanım ve kavramlar, ekonomik sıkıntılar, lojman, atama, kamp ordu evleri, OYAK vs.

Sorunlar çözülmediği gibi, sorunlar 12 Eylül 1980 ile birlikte Cunta Generali namı değer faşist  Evren’İn Astsubaylar üzerinden çıkarttığı kanun ve yasalarla iyice içinden çıkılmaz bir hâl aldı. Hukuksuz düzenlemelerle Astsubayların sosyal hakları elinden alındı…

Astsubaylar, Subay statüsü içinde bir talepler yığını değildir. İstekleri verilmesi gereken özlük haklarıdır. Kimseden statü veya ulufe istenmiyor. Kimsede astsubayların maaşını cebinden vermiyor. Bu ülke ulus güvenliği için ordu besliyorsa beslediği orduya hakkaniyet yaklaşımı ve adalet duygusunu hâkim kılmalıdır. Astsubay bu ülkenin evlatlarıdır. İthal ya da üvey değildir.

Astsubayların istekleri; çalınan alın terinin yeniden iadesidir. 1970 ve 1975 yıllarında TEMAY tarafından başlatılan haklı yürüyüşler astsubaylara haklı taleplerini ve düzeltme gerekleri haklarını verme yerine zulme dönüşmüştür. Haklı mücadelede Ankara Sıhhiye meydanında yürüyüşe katılan astsubay eşlerine panzerlerle, tazyikli sularla, coplarla saldırılmış yerlerde sürüklenmişler, kıta tecrübesi olmayan, askerliğin ‘a’sını bilmeyen askeri yargıçlar tarafımdan tutuklamalar ve kesilen cezalar.

Ben bu tarihte öğrenciydim. Diğerinde 5 yıllık astsubaydım.

Yürüyüşe katılanların eşleri dâhil cezaevlerinde işkencelere maruz kaldılar. Ölmeyenler sürgün edilmişlerdi. Bununla yetinmeyen TSK komuta heyeti yürüyüşe katılan eşler marifetiyle, eşleri tespit edilen astsubayların kuvvetleri (Denizciyi karacı, karacıyı denizci, havacıyı jandarma, jandarmayı havacı) değiştirilmişti. Yeni kuvvetlere adapta olmakta zorlandılar. Ağır baskı ve mobing sonucu intihar edenler, istifa edenler, emekli olamadan ölenler oldu.

Bir mücadele kuruluşu olan TEMAY 1980 Cuntası tarafından kapatılmış, mal varlıklarına el konulmuş, El konulan mal varlıkları (TESUD’a) Emekli Subaylar derneğine devredilmiştir.

Yıllarca üniformalı ve siyaset baronlarının verdiği sözler. Al takke ver külah içinde varlığını sürdüren, TEMAY felsefesinden uzak mücadele yerine keyfiyet içinde al takke ver külah anlayışı içinde TEMAD kuruldu.

Açıkça yazıyorum. Gerçekleri görerek, anlayarak ve de bilerek kulak tıkamak şerefsizliktir. Verilen sözleri yerine getirmemek namussuzluktur. Sokaklara, meydanlara dökülen çığlıklara kulak tıkamak arsızlıktır, yüzsüzlüktür.

Astsubaylar memur değil askerdir.

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasal kuruluşu olan Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapan ve emekli olmuş Astsubaylar. Bu ülkede en zor bir mesleğin aktörleridir. Hiç kimse… CB Erdoğan dâhil.  Biz astsubayları farklı bir meslekle kıyaslayamaz. Benzetemez. Hafife alamaz. Astsubay sivil memur değil, askerdir. Astsubay; 09.00-17.00 saatleri arasında mesai yapan. Hayatı boyunca atama görmeyen, aynı şehirde göreve başlayıp, aynı şehirde emekli olan. Yaptığı fazla mesai süresi, yemek desteği alan sivil devlet memurlarından değildir.

Astsubay lojmanında parayla oturur. Lojman bedava değildir. Lojman sayısı paylaşım adaletsizliğine kurban edilmiştir. Astsubaylar çoğu zaman dışarıda kiracıdır. Lojmanlar dayalı döşeli değildir. Bakımını badana ve boyasını kendisi yapmakla mükelleftir. Tatbikatlarda, atışlarda arazi ve alanlarda, kışla veya karargâhlarda yediği tabldotun parasını cebinden öder.

Tarihten Astsubay Ömer Halis Demir’e uzanan yol…

‘Tüfek Omza’ kitabı yazarı; Nurettin Peker,  ‘Türkiye’yi kurtuluşa çıkartan o yenilmez, yorulmaz kuşağın önünde saygıyla eğiliyorum. Hepsini rahmetle anıyorum’… Diye başlamıştır yazısına.

‘Küçük Zabit Mektebi’nden mezun olur olmaz Balkan Savaşı’na katıldı. Hemen ardından da, Çanakkale Savaşları’na. Ağır yaralı olarak geri gönderildi. İyileşince de Irak Cephesi’ne gitti. İngilizlere esir düştü. ‘Kemalist’ olduğu gerekçesiyle Irak’tan Hindistan’daki esir kampına sürüldü. Esaretten işgal altındaki İstanbul’a döndü. İlk fırsatta Anadolu’ya geçip Kurtuluş Savaşı’na katıldı. Sakarya Savaşı’nda tekrar yaralandı. İnebolu’da, Adana’da, Halep’te ve sınır bölgelerinde görev yaptı. Adana ve İnebolu gezilerinde Gazi’nin güvenliğini sağladı. Kurtuluş’tan sonra askerliği bırakıp yeni kurulan devlete sivil memur olarak hizmet etmeye devam etti. Görevi gereği İkinci Dünya Savaşı’nda Karadeniz kıyılarına inen Alman savaş pilotlarıyla ilk teması o kurdu. Bir kaza neticesinde Karadeniz kıyılarına çıkmak zorunda kalan Sovyet donanmasında denizcilerle üç ay geçirdi’.

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.