grandpashabet giriş grandpashabet sinavmerkezi.org bahis siteleri

BU ÜLKE BUNLARI HAKETMİYOR…

Lider olmak ayrı. Siyasetçi olmak kişisel çıkarların odağına oturmak ayrı şey… Bir fraksiyonun piyonu olanlardan asla lider olmaz…

Gündem Yayın: 13 Mayıs 2023 - Cumartesi - Güncelleme: 13.05.2023 00:15:00
Editör -
Okuma Süresi: 6 dk.
Google News

BU ÜLKE BUNLARI HAKETMİYOR…

Lider olmak ayrı. Siyasetçi olmak kişisel çıkarların odağına oturmak ayrı şey… Bir fraksiyonun piyonu olanlardan asla lider olmaz…

Mustafa Kemal Atatürk’ten sonra ülkenin başına gelenler ‘Lider’ değildir…

Mustafa Kemal Atatürk’ten sonraki İsmet İnönü;

Köy Enstitüleri'ni azaltarak, Cumhuriyet Devrimlerinin kırsala uzanan kollarını kopardı. Yerine İmam hatiplerle dinsel yapılanmaya yöneldi.

İsmet İnönü’den Sonraki  ‘Adnan Menderes’… Dini politik bir enstrüman olarak kullanma geleneğini başlattı. Kendisinden önce bu kapı aralanmıştı. Dini; hurafelerden, siyasi spekülasyonlardan arınmış bir şekilde halka öğretecek aydın din adamları yetiştirmek üzere kurulan İmam Hatip liselerinin misyonunu ters çevirdi. Din argümanlarının ve Siyasal İslam’ın ‘arka bahçesi’ yapıldı…

Adnan Menderes’ten sonraki Süleyman Demirel; Menderes'ten daha baskın çıktı. Tarikatlar üzerinden siyasi ikbal aramaktan çekinmedi. Devrim yasalarını hiçe sayarak işbirliği yolunu seçti.

Çoğumuzun, Cumhuriyet devrimlerinin, laisizmin ve demokrasinin seçkin temsilcisi olarak gördüğümüz birisi, Bülent Ecevit. Ecevit, Fethullah ile yakın olmaktan bir sonuç bekledi. Alamadı… ‘İnanca saygılı Laiklik’ sentezini icat etti…

Sonraki Turgut Özal; Zaten muhibban-ı tarikat olduğunu, gizlemeye gerek bile duymadı. İlk önce ölen annesini tarikat şeyhinin türbesinde yanına defnettirdi.

Sonraki Necmettin Erbakan döneminde, tarikat şeyhleri, başbakanlık protokolünün liste başındaydılar.

Modern Türk Kadını imajını güçlü bir rüzgâr gibi arkasına ve oy portföyüne alan, Başbakan Tansu Çiller. Namı değer sarışın! Nabzını tarikatlara tutturdu.

Ecevit, Bahçeli, Yılmaz’lı hükümet, tarikatların ve dipten gelen dalganın sırtını açıkça sıvazlamaya devam etti.

Recep Tayyip Erdoğan’la bu iş atılacak adım ve rejim değişikliliği hazırlığı olacaktı. Ve nihayet oldu… Özetle;

Atatürk'ten sonra gelen bütün gelenler; tarikatların, cemaatlerin yavaş, yavaş devlet içine girmesine izin verdiler. İzin vermenin ötesinde teşvik ettiler.

Türkiye; '10 Kasım 1938'den beri, yaklaşık 85 yıllık varlık nedeni olan Cumhuriyeti, gerçek anlamda savunan bir liderden yoksun olarak, geçirmiştir. Oysa hepsi Cumhuriyetin sağlık verdiği nedenlerden ötürü seçilmişlerdir.

Bu süreç içinde gelen istisnasız tüm liderler, kendi siyasi pazarlamalarını, Cumhuriyete ve Cumhuriyet Devrimlerine ‘vurmak’ üstüne kurulmuş stratejilerle yaptılar, toplumun Ortadoğu misyonuna doğru yanaştırdılar.

Yaklaşık üç kuşağa tekabül eden bu zaman zarfında, Türkiye'nin milli eğitim politikası ‘teokratik eştirilmiştir’ ve ’teokratikleştirilmektedir’. Kısaca Milli Eğitim Tarikat ve Cemaatlerin ‘danışma kurulları’ haline dönüştürülmüştür.

29 Ekim 1923'te gerçekleştirilen 'devrim', bilafasıla tam 87 yıl süren bir ‘Karşı devrim’ ile tasfiyenin son aşamasına gelmiştir.

Son söz; İktidarın demokrasiye son darbesi anayasa değişikliğidir. Sadece futbol takımı tutar gibi parti tutan ve okumayan bir toplum olan Türk milleti;   Yapılacak bir seçim ülke için demokrasinin son şansı olabilir.

Bu ülkede her 3 çocuktan 1 yoksul… Her şeyden yoksun.

Bu ülkede çocukların %90 et tüketemiyor… Proteinsiz büyüyor.

Bu ülkede 3,5 milyon çocuk okula gidemiyor… Her yıl bu sayı katlanarak büyüyor. Çocuklarla birlikte akıl küçülürken Cehalet büyüyor.

Bu ülkede 200 bin çocuk gelin var...

Bu ülkede 70 yaşına gelmiş sapıkların çocuklara göz dikmiş olması sıradan olaylar değildir.

Bu ülkede 2 milyon çocuk işçi var...

Bu ülkede 1,5 milyon çocuk tarikatların kıskacında esir... Özgür bağımsız Türkiye Cumhuriyetini yıkmaları, molla rejimini kurmak için, ortaçağ karanlığı artıkları tarafından eğitiliyor. Din adına ahlaksızlık salgısı içinde olan bu çocuklar tecavüz dâhil her türlü işkence ve namussuzluğa alet ediliyor…

Bu ülkede, çocuklar yetersiz beslenme sonucu ya ölüyor, ya raşitizm, solunum, kalp yetmezliği üreme organlar bozukluğu içinde büyüyor.  

Bu ülkede, 100 çocuktan 10’nu yatağa aç giriyor.

Bu ülkede insanlar tedavi olunabilir hastalıktan ölüyorsa!

Bu ülke insanları Pazar artıklarına mahkûm edilmiş. Ülke Ortadoğu çöplüğüne dönüştürülmüş, Mülteci ve İlticalar ekmeğimize ortak edilmişse. Kanla irfanla alınmış bu topraklar üç paraya pazarlanmış, kıyılar sahiller parsellenmiş, bu ülkenin asli unsurları olan vatandaşlarına yasak edilmiş, dört şerefsizin mülkü olmuşsa. Bu ülkede ben yabancılaştırılmışsam. Neden ve nedenlerini düşünmek gerekir.

Bu Ülkede nüfusun %14’ü işsiz… Bu ülke nüfusunun %8’i bugün silahsız, sessiz işgale teslim edilmişse!

Bu ülkede Kamu kurumlarından ‘TC’ harfleri sökülmüş,  Kamu Web. Sitelerinden Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün fotoğrafları kaldırılmış. Türkiye Cumhuriyeti ‘Şeref’ madalyalarından Mustafa Kemal Atatürk’ün silueti silinmişse! Okullarda, okunan millet olma bilincinin öncüsü ‘Andımız’ yasaklanmış. Toplumsal tepki yoksa! Ulus olma kimliğini yitirmişlerin, Arap kavmine dönüşmesi pekâlâ mümkündür. Azınlıkta kalırsanız asimile olmanız kaçınılmazdır.

Bu örneklerin dışında binlerce yaşanmış, yaşanmakta olan olaylar, hayata geçirilmiş olgular var…

Ya böyle yaşa! Ya da böyle yaşama devam için hiç düşünme…

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.