grandpashabet giriş grandpashabet sinavmerkezi.org bahis siteleri

BU ÜLKEDE ADAM GİBİ NASIL YAŞAYACAĞIZ?

Verilen sözler. Alınan komisyonlar karışlığında. Bu ülke doğasının altıda ve üstü de ulusal ve uluslararası şirketlere peşkeş çekiliyor… Talanın, vurgunun ardı arkası kesilmiyor…

Gündem Yayın: 07 Ağustos 2023 - Pazartesi - Güncelleme: 07.08.2023 23:48:00
Editör -
Okuma Süresi: 9 dk.
Google News

BU ÜLKEDE ADAM GİBİ NASIL YAŞAYACAĞIZ?

Verilen sözler. Alınan komisyonlar karışlığında. Bu ülke doğasının altıda ve üstü de ulusal ve uluslararası şirketlere peşkeş çekiliyor… Talanın, vurgunun ardı arkası kesilmiyor…

Kültür dâhil, halkların sömürülmesini, doğanın talan edilmesini amaç edinen sermaye grupları, siyasileri de yanlarına alarak bizleri ‘bir ağacın gölgesine’ hasret bırakmak istiyorlar. Onların ‘Sevr’ ile yapamadıklarını bugün onların ahır uşakları yapıyor. Tek amaç coğrafyamızı insansız bırakmak, bizden koparmak doğasever olmaktan çıkarmaktır. Suya sabuna dokunmayan insanlarla aylak bırakmaktır. Geçmiş ile geleceğin bağını koparmak ve yalnızlaştırmaktır. Hızla çölleşirken, hızla çürüyoruz. Ülke tam bir erozyon çöplüğü.

Bugün bu ülkede yapılan kapitalist talanın ve yağma düzeninin yaşam alanlarında doğa ve çevre katliamları artarak devam ediyor. Bu kez bu milletin maaşını ödediği, üzerine üniforma giydirdiği polis ve askerler eşliğinde yapılıyor. Askerde, poliste milletine küfretmez. Cop sallamaz.

Ülkemizde de doğanın altı ve üstü ulusal ve uluslararası şirketlere peşkeş çekiliyor.

Karadeniz'de başlatılan HES ve doğa talanına karşı Karadeniz halkının vermiş olduğu mücadeleye rağmen Artvin- Yusufeli’nde birçok yerde doğa kıyımı devam ediyor. Ormanlar ve dereler eko sistem; flora ve canlı yaşam yok ediliyor. Yine Kaz Dağlarında ve İliç’te altın arama çalışmaları bölge halkı için ciddi bir tehlike… Bölge insanı zehir soluyup zehir içiyor. Ege'de yaşam ağacı ve geçim kaynağı olan zeytin ağaçları maden ve betonlaştırma uğruna kesilerek yok ediliyor.

Brezilya’dan gelen asbestli gemi Sao Paulo’ya karşı çevre örgütlerinin başarısı ve ülke girişine izin verilmemesi hepimize örnektir. Tarihi bir kent olan Hasankeyf, Pertek ilçemiz gibi onlarca köyümüz baraj altında bırakıldı. Doğa katliamı aylardır Şırnak, Hozat Ovacık’ta katledilen ormanlarla devam ediyor.  

Bu şehrin valisi sanırım bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyor. Diğerleri de bana dokunmayan hukuk bin yaşasın diyor…

Sanıyor musunuz bu katliam İç Anadolu’da yapılmıyor! Hukuk sağır. İl yönetiminin keyfi yerinde. Belediye kanalizasyon atığını hiçbir arıtıma tabi etmeden Kızılırmak’a boca ediyor. Bu alandan tutulan balıklar pazarlarda satılıyor. Talan, çökme, vurgun yağma aynen devam ediyor.

Kocabey Kavaklığı olarak bilinen alan yapay olarak oluşmuş bir doğa hazinesi. Devlet buraya proje dâhil bu milletin sırtından kestiği binlerce lira harcadı. Fidanlar dikildi. Sülünler bırakıldı. Flora fauna tespiti yapıldı. Ne hikmetse yapılanma birden durdu veya durduruldu. Bu iş fırsata dönüştü. Köy muhtarı önce tabela taktı. Çitle çevirdi. Giriş çıkışa kapı taktı. Kapıya birde kilit.

Bu alanı özel mülk ilan etti. Bölgede bulunan ağaçlar kesildi kamyonlarla traktörlerle çevredeki Aksaray, Ortaköy’e odun pazarlarına taşındı. Bitti mi? Hayır! Yakalanınca camiye odun kestik yalanının arkasına sığındılar. Bu ahlaksızlığa camiyi ortak edenlerde hangi şeref olur? Devamla bu işin getirisine göz dikti. Kesilen ağaçlar çevredeki köylere odun olarak taşındı. İddiaya göre muhtar bu ağaçların kıyımından getirim sağladığı. Defalarca yazıldı, çizildi, ne hikmetse vali bey duymazdan geldi. Sağır sultan duydu. Ne milletvekillerinin kulağı çınladı. Siyasilerden umut yok. Ya devletin bu şehirdeki tek temsilcisi olan vali! Bunca yazılan çizilenleri okuyup makamından kafasını kaldırmadı;  ‘kim lan bu muhtar’ sorusunu sormadı. Soruşturma açmadı. Çünkü talan edilen. Vurgun yiyen milletin toprakları… Devletin korumakla asli görevleri olanları hiç ama hiç ilgilendirmiyordu.  Doğrumu doğru. Aksi olsaydı bu talan olur muydu sayın vali!

Fizibilite çalışmaları yok. Verdim gitti. Yap işlet.  İçine et. Milleti kim takıyor? Doğa bozulmuş, biyolojik çeşitlilik ortadan kaldırılmış. Kimin umurunda?

İklimler kayıyor. Kırşehir’de yağış rejimi altüst oldu. Çevrenize bir bakın. Kırşehir bir yağmanın çukurunda uyuyor. Kervansaray dağının Doğu ve Batı bölümündeki taş ocakları, rüzgâr yönünü etkilemesi hiç aklınıza geliyor mu? Bulutlar rüzgâr akışı nedeniyle bölge üzerinde tutunamıyor. Bu gerçeği Meteoroloji mühendislerine sorun aynı cevabı alacaksınız.

Buzluk dağı (Baran Dağı) İtalyan şirketi tarafından granit ocağı nedeniyle ne hale geldi, doğası bozuldu. Meşe ormanı bitti. Sular kayboldu. Kimin umurunda? Bu yağmayı İtalya’da, İtalyan’a yaptırmazlar. Tıpkı Kanadalının bu ülkenin altını üstüne getirdiği şekliyle. Kanada’da sinekleri öldürmek için dahi ilaçlama yapmazlarken. Bizlerde bu şirkette çalışan şerefsizler şirket vasıtasıyla Kanada’ya gezmeye götürülüyor, gezdiriliyorlar. Oradaki gördüklerinden utanmıyorlar. Onlar bu gezilerle bu işbirlikçi ahlaksızlara açıkça ülkenizi yağmalıyoruz diyorlar. Bu şeref yoksunları döndüklerinde oradaki doğayı anlatırken hiç vicdanları sızlamıyor. Hainlerde, satılmışlarda vicdan unsuru yoktur. Onlar ceplerine sokulan paraya bakıyorlar. Geberin ulan hepiniz.

Kızılırmak’ta su bitti. Talan bitmedi. Adamlar o kadar doyumsuzlar ki! 5 Km boru döşeyip nerede bir su yığını varsa çekiyorlar. Tarla suluyorlar. Hangi tarlaları derseniz. Yaktıkları sazlıklarla ortaya çıkardıkları tarlalarda. Az değil 33 bin dönüm sazlık alan yakıldı. Binlerce kuş türü, memeli, sürüngen ya telef oldular. Ya bölgeyi terk ettiler. Devlet bu katliamdan ecimisir kira topladı. Kimin malını kime peşkeş çekiyorsun diyen olmadı.

Bitti mi bitmedi. Ellerinde bir saz ‘Seyfe Gölü’… Seyfe Gölünü devlet kuruttu… Şimdi nasıl kurtaracağız diye tam 19 yıldır yırtınıyorlar. Gerçekleri saklayanlardan, kaçınanlardan öncelikli olarak doğru çıkmaz. Havanda su dövüyorlar. Kayseri’den Ankara’dan gelirken ekstra harcırah 5 yıldızlı otelde konaklama… Önce bu ahlak kurumalı.

Kervansaray dağları Kuzey Doğu bölgesinde ve iki köyde ‘Altın’ arama işlemi başlatıldı. Hani Seyfe Gölünü Kurtaracaktınız. Suyu olmayan gölü zehirlemeye geldi yakında onu da başaracaklar.

Bir Cips şirketi Kızılırmak havzasında 5 bin dönüm arsa kiraladı. Patates ekti. Geçen yılda ekmişti. Tarlada kalanları da çevre köylüleri toplayıp ya kışlık patates yaptı. Ya da pazarlarda sattılar.

Bu şirketlere Niğde ve Nevşehir’de patates ektirmiyorlar. Nedeni bu iki ildeki ekilebilir arazilerin tarım dışı olduğu, toprağın ağır kanserojen minerallerle bozulduğu, topraklarda düzelmenin en az 100 yıl süreceği söyleniyor. Ama bizde ekilebilir. Özel tarlasıymış, kiraya vermiş. Ama bu adamlar, hazine arazileri dahil Kızılırmak’ın sıfır noktasına kadar girdiler. Her yerden borularla kapasitesi çok yüksek motorlarla su çekiyorlar. Etraf kimyasal atık taşıyıcılardan geçilmiyor.

Bu adamlar Dünyada yasak olmasına rağmen. Bu ülkede de yasaklanmış olmasına rağmen bu topraklarda ekim yaptıkları tarlalarda ağır pestisitler. DTT kullanıyorlar. Ağır hormonlarla bizleri ölüme hazırlarken, Kırşehir doğasını öldürülürken onlar ceplerini doldururken, sizler bu talanı seyrederken ben susamam. Bu şehrin insanı kansere bir adım daha yaklaşıyor. Neden denetim yok neden bu talana göz yumuluyor. Araştırma yok. Ulan kabile ülkesinde bile bu kadar başıbozuk düzen yoktur. Ama beylerin saltanatları yerinde nasılsa! Bu millet bunları beslemek için vahşice vergi, ceza, harç ödüyor.

Bir vurdumduymazlık daha Toklumen…

Siyasetçi, Üniversite hocası bu talanın vurgunun tam merkezinde. Ulan bu ülkede hiç mi ahlaklı kalmadı. Adam Kızılırmak’ın kirliliğine kirlilik katmak için kültür balıkçılığı yapıyor. Adamlar o kadar doyumsuz ki, özel ormanlık alan mülkü istila ediyor. Dava açıyorsunuz bir cümle mahkeme yok. Toklumen Muhtarı bu talana ortaklık ediyor.

Sayın vali bu şehre kafanızı çevirip bir bakın. Ben zatıâlinizden 4 kez randevu istedim aradan 1,5 yıl geçti. Ben bu şehrin evladıyım. Ben bu ülkenin her karış toprağında görev yaptım. Doğduğum büyüdüğüm bu topraklara ölmeye geldim. Benim kimseye verilemeyecek hesabım yok. Ama bu yağma talanı sorgulamak gazeteciliğimden önce benim bir yurttaşlık görevim.

Sizler Tanrıyı bile küstürdünüz…

Doğanın talan, ekilebilir alanların yağmalanmasını amaç edinen sermaye grupları, bizleri ‘bir ağacın gölgesine’ hasret bırakmak istiyorlar.

#
Yorumlar (1)
Ahmet Serdar
10.08.2023 16:08
Uyarıcı bir çevre makalesi...Ama uyarılan ve uyanan olursa...
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.