grandpashabet giriş grandpashabet sinavmerkezi.org bahis siteleri

SİYASALLAŞMIŞ TOPLUM… KATRAN MİSALİ!

Eğer hiçbir şey okumuyor. Düşünmüyor. Ne söylenirse inanıyoruz. Başkalarının kendi çıkarları dışında sunduğu hayata yaşam. Başkalarının doğrularını, yanlışta olsa yaşamayı sürdürüyoruz. Ve buna akıl diyoruz… Siyasallaşmak budur…

Gündem Yayın: 30 Ocak 2024 - Salı - Güncelleme: 30.01.2024 22:17:00
Editör -
Okuma Süresi: 11 dk.
Google News

SİYASALLAŞMIŞ TOPLUM… KATRAN MİSALİ!

Dün Hürriyet ve İhtilaf Fırkası idiler! Yobazı, Liberali, Kürtçüsü, Arapçısı, Komünisti, Sosyalisti hepsi İngiliz-ci-lik yapıyordu! Bu gün hepsi AKP’li oldular. Rant ve çıkar uğruna kimliklerini bir kenara iterek, Fettoş-çu oldular. Tarikat müridi, Diyalogcu oldular. Demokrat oldular. Rol kesip Orusbu oldular. Velhasıl her şey oldular. Ama çağdaş toplum olma yerine gericiliği çıkmazlığı partizanlığı ahlak olarak kullandılar. Buda çok kolay oldu… Cehalet

Eğer hiçbir şey okumuyor. Düşünmüyor. Ne söylenirse inanıyoruz. Başkalarının kendi çıkarları dışında sunduğu hayata yaşam. Başkalarının doğrularını, yanlışta olsa yaşamayı sürdürüyoruz. Ve buna akıl diyoruz… Siyasallaşmak budur…

Seçilmek için kılıktan kılığa giren. İnanılmaz yalanlarla binlerce taklalar atan, el ayak öpen. Seçildikten sonra kendini seçenlere değil, sermayeye, çıkar odaklı merkezlere, mafyaya hizmet edip, işi kılıfına uyduran, iki yılda en üst dereceden emekli olup ölünceye kadar yedi sülalesine ikbal verilen kendisine oy veren sade vatandaşı karşısında el pençe durduran kimliklere milletvekili ve Belediye Başkanı diyoruz… Siyasallaşmak budur…

Ne iktidar ne muhalefet! Bu topraklar için; içeride ve dışarıda üretilemeyen politika… Bozulmuş ekonomi, eğitim, sağlık sistemlerinin altüst olmasına. Yaşama ideolojik sapkınlık hâkim kılınmış olmasına rejim diyoruz. Siyasallaşmak budur…

Suriyeli göçmene ayda 300 Dolar harçlık 2 bin liralık alışveriş çeki veren, kendi yoksuluna ayda 1200 lira verip Pazar artıklarını, çöp konteynırlarını reva gören anlayışı alkış yağmuruna tutuyoruz. Siyasallaşmak budur...

Yüksek enflasyona, hırsızlığı, talanı, vurgunu soygunu ve tüm ekonomik olumsuzluklara dış güçler diyor ve savunuyoruz… Siyasallaşmak budur…

Bu ülkenin ekonomisini bütçesini 17 milyon mülteci, düzensiz göçmen sarsmıyor. İşçi ve emekliye verilecek zam sarsıyor yalanına inanıyoruz… Siyasallaşmak budur…

Asgari ücret komisyonunun üyeleri; Sendika temsilcisi ayda 60 bin TL. Bakan yardımcısı 90 bin lira. Bakan 175 bin lira maaş alıyor. Asgari ücret 15 bin lira olsun diyenleri alkışlıyoruz... Siyasallaşmak budur…

Suriyeliye bahçe içinde 25 bin bina yapıyor, Suriyeli kaçak it soylarına vatan kuruyor, barınma hakkı için millettin sırtından adı vergi, harç ve ceza olan para topluyor ya harçlık, yapıyor, ya mesken buna da sosyal devlet diyoruz. Siyasallaşmak budur…

Bu akla inanmış her gün dolaylı, dolaysız vergi ödeyip, ödediği vergilerin nereye gittiğini sorgulamayan, verdiği verginin vergisini bir daha ödüyor ekonomi düzlüğe çıkacak diyen kalabalığa millet diyoruz… Siyasallaşmak budur…

Askerini yoksulluk sınırında çalıştıran, asker emeklisini inşaat bekçiliğini layık gören anlayışa layık gören yönetime devlet diyoruz... Siyasallaşmak budur…

Yoksul evin evladı şehit oluyor, o eve şehit gelince, evin halini görüyor adına yürütme denilen bakana bakan diyoruz… Siyasallaşmak budur…

Filistin olayları ile Cumhuriyetin 100ncü yıl etkinliklerini erteleyen TRT, 12 şehit geldiğinde çalgılı çengini şölenle giren TRT’ye devlet Televizyonu diyoruz… Siyasallaşmak budur…

2014 yılında İsrail Gazze saldırısı sonrası, aynı yıl Pakistan Peşaver okul saldırısında.  2015 yılında Arabistan kralının ölümünde. 2017 Mısır Sina Camisi saldırısında. 2023 yılında Gazze El Ehli Hastane saldırısında 3 gün yas ilan edilirken, bu milletin huzuru için şehit olmuş vatan evlatları için bir gün yas ilanı çok gören anlayışa siyaset diyoruz… Siyasallaşmak budur…

Dolandırıcı ilan edilmiş bir adam! 3 milyar 300 milyona eski parayla 3 katrilyon 300 trilyona çerez parası diyen kişiye, maliye bakanı diyoruz… Sabır dersi veriyor. Üniformalı paşalara inat, bu lafazanlıkları paşa, paşa dinliyoruz… Siyasallaşmak budur…

Kısaca; hırsızlar ahlak, Saraylılar, sabır, küfürbazlar edep, Türkiye Cumhuriyeti düşmanları tarih dersi, torpilliler, adalet dersi, askerlik yapmayan vatan millet, milli bayramları yasaklayanları alkışlıyoruz. Siyasallaşmak budur…

‘Zenginimiz bedel verir. Askerimiz fakirdendir’… Sözlerine baktığınızda askerlik yapmak yerine bedel ödemişler, MSB’lığında Genel Müdür, Daire başkanı.  Ve Şube müdürü. Onlar emir veriyor asker yapıyor. Utanmadan şehidimiz var diyoruz... Siyasallaşmak budur…

Askeri okullar kapatıldı. Savaş cerrahisi eğitimi veren askeri hastaneler kapatıldı. Hepsinin başına tarikat üyeleri getirtildi. Bir köpek soyu 15 Temmuz sonrası askeri kışlalar önüne çöp kamyonları ile yığınak yaptı. Seyrettik... Siyasallaşmak budur…

Atatürk’ün fotoğrafını yakasından atan teğmenleri uyaran Vatansever teğmenlerin orduyla ilişkileri kesildi. Yine seyrettik…

Çocuğu SM hastası olan bir polis, bir Gazi Uzman çavuş çocukların tedavisi için Sosyal Medyada yardım istiyor. Bir başka depremzede polis üç engelli çocuğu için Sosyal Hizmetler vakfından yardım istediği için sürgün ediliyor. Filistin’den Kanser ve SM hastası çocukların tedavileri için ülkeye getirilmesine vicdan diyoruz… Siyasallaşmak budur…

40 yıldır süren terörü bitiremeyen anlayışın; ‘Terör emellerine ulaşamayacak. Terörü kaynağında yok edeceğiz’ açıklamalarına alkış tutuyoruz. Edilen bu lakırdıları içinde hedefleriniz nedir? Neden 40 yıldır hedeflerinize ulaşamadınız? Diye sormuyoruz… Siyasallaşmak budur…

12 şehidin olduğu gün, sokaklara çıkıp TC aleyhine slogan atan ahlaksızlar sözde ‘Filistin için gösteri yapıyorlar’… Bizler self çekiyoruz. Siyasallaşmak budur…

Siyasallaşmış toplum siyasetçinin beceriksizliğinin bedelini öder… Bir toplum yeteneksiz kişiler, tepesinden alaşağı edemiyor, toplumsal refleks olmuyor toplum sessizliğini bozmuyorsa sürüden ne farkı vardır? Siyasallaşmış toplumlar için her türlü dalavereli ilişkiler normaldir.

 Siyasete alet edilen her din gibi İslam’da siyasallaştıkça radikalleşti. Hiç bir din mükemmel bir yönetim biçimi sunamaz. Yeryüzünde bir örneği yoktur. İnanç kişiseldir… Radikalleşmeden hiç bir dini toplumsal bağlayıcı hale getiremezsiniz. Bunu idrak edebilecek toplumsal bilince ulaşılmadan, karanlık köşelerde saklanan, kendilerini yasalar arkasında korumaya alanlar, tasmalarından bağlı diğer çomarlar her fırsat bulduklarında Atatürk’e, çağdaş anlayışa ve bilime saldıracaklardır. Nitekim bu yaşanmaktadır.

Bu ülkede son 20 yıl içinde birbirlerine yabancı ya da düşman etnik gruplara bölündü. Açıkça toplumsal eşitsizlikler, insanların ortak bir şeyleri olduğu hissini duymalarına olanak vermeyecek düzeye ulaştı… Halkın göremediği ise demokrasinin temelinin bozulmuş olmasıdır. 100 yılını devirmiş bir devlet. Eğitim paramparça. Sağlı tam bir çıkmaz. Tarım allak bullak. Vahşice toplanan vergi. Yargı güveni yok edilmiş.

Türkiye’nin siyasallaşmış, önder sosyal sorunu vardır. Laiklik kürtlük Alevilik ve tarikat ve cemaatçilik. Bu sorunlar 14 kutuplaşmaktan doğmaktadır. Laik anti laik kutuplaşması Türk Kürt kutuplaşması,  Alevi Sünni kutuplaşması. Ve tarikatlar çerçevesinde oluşan kutuplaşmalar. Bu olayın aktörleri siyasiler ve siyasallaşan toplum.

Devlet, devleti ve toplumu kendi içlerinde homojen ve birbirine karşıt olarak resmetme eğilimindedir. Türkiye’nin mevcut literatürde egemen olan otoriter rejim muhafazakâr halk ya da çevre merkez gibi ikiliklere dayanan sistemin olgunlaşmış olmasıdır.

Zannedersiniz yeni kurulmuş devletiz. Demokrasiyle geldiler. Demokrasiyi bitirdiler. Fakir fukara edebiyatı ile geldiler. Halen bu edebiyatla ülke yönetiyorlar. Kendi zenginlerini yarattılar. Devleti eleştirerek geldiler. Hanedanlıklarını kurdular. Cumhuriyet fazilettir tezini kullanıp, ülkeyi tarikatlar, meczuplar ülkesi haline getirdiler. Laiklik mademki var diyerek devletin her kademesinde keyfiyet hâkim kılındı. Ülkede iktisat profesörleri yokmuş gibi, Amerika’dan getirdikleri Amerikalı Türk merkez bankasında maile saltanatlarını kurdu. Dolandırıcı dedikleri. Hırsız dedikleri adamı yeniden Maliye bakanı yaptılar.

100 yıl önce bu ülkenin kurucuları emperyalizme karşı tarihi bir mücadele verdi. 100 yıl önce bu cumhuriyeti kuranlar İngiliz zırhlısıyla kaçanların borçlarını ödeyerek bir memleket inşa etmişti. 100 yıl sonra İngiliz zırhlısıyla kaçanları kahraman ilan edenler, aynı şeyi yaptı ülkeyi borç batağına sürükledi.

100 yıl sonra cumhuriyetin varını yoğunu 3-5 kuruşa peşkeş çekenler ülkeyi yoksulluğa boğdu. 100 yıl önce kazandığı bu topraklarda ve dünyada barışı savundular. 100 yıl sonra Monşerler diyerek Türkiye dış politikasıyla dalga geçenler bir göç kâbusu yaşattılar. Emevi camii sinde namaz kılma hayali kuranlar sınırları kevgire çevirdiler. 100 yıl önce cumhuriyet devrimleriyle bir azınlığın okuma yazma oranı milyonlara ulaştı. Köy enstitüleri kuruldu Anadolu’ya medeniyeti taşıyan öğretmenler cumhuriyeti anlattı. Siyasal İslamcının en büyük düşmanı oldular.100 yıl sonra tüm okulları imam hatiplere çevirdiler. Yoksul ailelerin çocuklarını eğitimsizliğe mahkûm ettiler. 100 yıl sonra meclisin üzerine ölü toprağı serdiler. Rejimi değiştirdiler.  Hanedanlık saraylarını yeni Türkiye’nin saraylarına sundular. 100 yıl sonra iktidarın talimatlarıyla yasama ve yargının işlediği bir rejim kurdular. Mahkeme kararlarının parayla satıldığı bir çürümeye mahkûm ettiler memleketi. Kimlikler satılık. Vatan toprağına arazi, arsa diyerek pazarladılar. Komisyonları üçe beşe katladılar. El cümle memleketin de, cumhuriyetinde içinden silindir gibi geçtiler.   

Soru şu! 100 yıl sonra tamamen yok edilmesine karşı mücadele edecek misin, etmeyecek misin?  Ülkeyi saraylara sultanlara teslim etmemek için mücadele edecek misin etmeyecek misin?

Bir vaizi derse sokup edebiyat dersi verdiren Atatürk ve cumhuriyete küfrettiren bilimi reddettiren kafa ile muasır medeniyet seviyesine aşacak nesiller yetiştirmek hayal bile değildir. Bu kafa ile dünyanın paryası, emperyalizmin sömürgesi olunur ancak.

57 yıllık ömrüne 11 savaş, 24 madalya, 7 nişan 13 kitap ve hayalindeki bir ülkeyi sığdırmış, tek bir savaşa katılmayan, hayatında madalya ve nişan görmeyen bırak kitap yazmayı, kitap okumayan senin kurduğun ülkede hala sana laf etsin.

Aklınıza geliyor mu?  2 Türk askeri İŞİD tarafından yakılarak katledildiğinde… 35 askerimiz hunharca şehit edildiğinde hiçbir sarıklı, sakallı, cübbeli takkeli, türbanlı bir Müslüman evladının sokaklara çıkıp lanet okuduğunu, götünü yırttığını duydunuz işittiniz mi?

#
Yorumlar (1)
Ahmet Serdar
31.01.2024 10:10
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.