grandpashabet giriş grandpashabet sinavmerkezi.org bahis siteleri

SİYASETÇİNİN GERÇEK YÜZÜ! KENDİNE MUHALEFET…

Ülkenin bunca ağır sorunları varken tartışma konularına bakınız… Mesele Türkiye değil. Mesele Türk Milleti değil! Mesele niçin kaybettik değil. Mesele; ‘saltanat’… Mesele kendi çıkarları!

Gündem Yayın: 10 Ağustos 2023 - Perşembe - Güncelleme: 10.08.2023 00:25:00
Editör -
Okuma Süresi: 10 dk.
Google News

SİYASETÇİNİN GERÇEK YÜZÜ! KENDİNE MUHALEFET…

Ülkenin bunca ağır sorunları varken tartışma konularına bakınız… Mesele Türkiye değil. Mesele Türk Milleti değil! Mesele niçin kaybettik değil. Mesele; ‘saltanat’… Mesele kendi çıkarları!

Türkiye'nin kişisel hırslar ve taht kavgalarıyla, sadece karşıtlık üzerine kurulu boş gevezeliklerle, fikri bir temele dayanmayan hamasi iyimserliklerle ve sloganlarla oyalanmaya tahammülü yok. Kokuşmuşluk tavan yaptı. Hep şikâyet ediyor. Devamlı serzeniş içinde. Mızmızlanıyor. Bir eylem planı yok. Sokaktan korkuyor. Kuru lakırdıyı geçmeyen gevezelik, muhalefet zannediliyor. Sosyal Demokratlıktan dem vuruluyor. Laiklikten söz ediliyor. Mustafa Kemal Atatürk’ü konuşuyorlar. Sonra ‘sağa’ omuz veriyor. Kazığı yiyince başlıyor yalpaya! Muhalefetin hali bu…

Muhalefetin akıl almaz rahatlığı… Devlet Kurmuş bir partinin geldiği son nokta… Bitmeyen kavgalar…

Atatürk’ün kurduğu ‘Cumhuriyet’ ne Çin Halk Cumhuriyeti ne de İran İslam Cumhuriyeti gibi bir cumhuriyet değildir. Aslında bunlardan birincisi komünist totaliter yönetim biçimi, diğeri ise dinsel totaliter yönetim biçimidir. Sonuçta her ikisi de bir tür diktatörlüktür. Bugün Türkiye’de ‘Cumhuriyetin’ sadece adı kalmıştır. Birde Muhalefetin tepeliğinde. Özetle üstün ideallerle kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti ‘ölüyor’… CHP’nin 70 yıldır bir türlü bitmeyen kavgaları. Koltuk yapma yarışı, iftiralar, eleştiriler hiç  hız kesmiyor.

Gerçek bir cumhuriyet, monarşik, oligarşik, totaliter, teokratik, saltanat, halifelik veya bunlara benzer yönetim biçimleriyle hiçbir şekil ve anlamda ortaklık kabul etmez. Demokratik yapı ve demokratik toplum esastır. Gerçek bir cumhuriyet yönetiminde tebaa, yani kul yoktur, anayasal haklarına sahip vatandaş vardır. Bir ülkede hukuk varsa dogmatik sistemlerin helallikle işlenmesi akıl alır değildir. Bu partinin tepeliğine yazan ‘Cumhuriyet’ neyi ifade ediyor?

Mantara kurt kökünden düşer… Helallik istiyor. Sen kimin adına helallik istiyorsun. Sen bir halt ettiysen git helalleş.

İşin bir başka önemli boyutu da CHP içinde var olduğu iddia edilen "çeteleşme"… Bahse konu ‘çeteleşme’ bir anda mı oluştu! Yoksa var mıydı? Veya içeriye nasıl sızdılar? Varlığı yeni mi anlaşıldı? Yoksa ortaya kendiliğinden mi çıkıyor!

Parti hızla kuruluş ilkelerinden, altı oktan, Atatürk'ten uzaklaşırken, sağa kayarak kirlendiği açıkça ortada. Sığ popülist söylemler. Hiç utanmadan, tereddütsüz ortalığa savrulurken, ikinci cumhuriyetçilerin, Siyasal İslamcıların ve küreselcilerin toplanma kampı, ileri karakolu haline getirildi. Bu parti içinde delege pazarlıklarında dağıtılan mavi boncukların, pazarlık kapılarını araladığı gerçeği kişisel özgürlük değil, parti içinde varlığını sürdüren çetelerin çeteleşmiş halidir. Bunlar ne kadar etkili ki! Koca çınarı köklerinden kopartır oldu. Gündüz laik, gece dinci.

Tüm bu yaşanan gerçeklere ses çıkarmayanların saltanatlarının sürdürülebilirliği, küçük olsun benim olsun dalaveresi içinde olup gerekli tepki ve mücadele vermeyenler, zamanında sesleri çıkmayanlar, şimdi Kemal Kılçdaroğlu’nu günah keçisi ilan edip, seslerini yükseltir olması da çok garip!

Tüm bu kargaşa yaşanırken, onlarca tepkiye kulaklarını tıkayanlar. Hiçbir proje içinde olmayanlar, halktan kopmuş her boku ben bilirim diye ekranlarda boy gösterip ahkâm kesen özleri oryantal olanların düşünceler ateş almış gibi aniden halkçı, milliyetçi, laik ve sosyal demokrat olmaları aslında sahiplik değil. İdeolojik sığlıktır… Ahlaksızlıktır.

En büyük yanlış Tansu Çillerin çırağı ile dansa kalkmaktı. Diğerleri ise bir sağ partiden kovulmuş sığınacak liman arayan isimleri halk Bankası yolsuzluklarına geçen, FETÖ bağlantılı PYD sevicilerle halaya tutuşmak ahlaksızlıktır. Genel seçimler fiyasko oldu. Şimdi sıra yerel seçimlerde. Kazansanız ne olur? Kaybetseniz ne olur. Etkiniz yok. Örnek mi! Kırşehir… Kırşehir’e layık gördüğünüz adaya bir bakın. Şehrin her yeri çöplük. Belediyede dedikodular ayyuka çıktı. Eş dost akraba kayırmacılığı son safhada ama ne hikmetse siz efendilerin çıtı çıkmıyor.

Biraz Radikal düşünürsek!

Bugün yaşananları gelip geçici parti içi kavga olarak nitelendirmek, birilerinin de ekmeğine yağ sürecektir. Kendilerini unutup Kılıçdaroğlu’na Amerika-İsrail projesi diyecek cesareti bulanlar. FOX TV’den kovulmuş haber spikeri; haberlerinde CHP Genel Başkanını görevinden derhal istifa etmesini isteyecek. Tüm olumsuzlukların dışa vurumun da birileri kendilerini öne çıkarıp ahkâm kesecektir. Bu düşünce özgürlük değil. Ahlaksızlığı sürdürülebilir bir hale getirmektir.

Neleri yitirmekten korktular? Bunlar olurken "herkes" orada değil miydi? Hatalar %48 oy içinde mi oldu? Bu kadar eleştiri hakkını kendinde bulan embesillerin kazanım için %5’lik katkınız olsaydı. Rezili rüsva olma ancak hizipçilikle olur. Oysa seçimleri siyaseten çaldılar. 1 milyon 450 bin mülteci oy kullandı.

Cumhuriyet ve Mustafa Kemal Atatürk ve ilkleri olan altı okla sorunları olanları milletvekili yapanlara CHP’li derseniz; ortada ideoloji kalmaz. Bencillik, ben bilirimcilik, çıkar birliktelikleri; demokratik olanı, halkçı ve devrimci olanı yutar... CHP bugün geldiği noktada, ‘laik, halkçı reformcu ve devletçi’ değildir. ‘Tarikat ve Cemaatler’ için bilim yuvalarıdır, onlara ‘saygılıyım’ diyenler. ‘Ilımlı Laikliğin’ savunuculuğu bu parti içinde kendisine yer yurt bulmuş. Bu partide; Cumhuriyetçiliğin ve milliyetçiliğin ne anlama geldiği artık belirsizdir…

Mustafa Kemal Atatürk’ün çağdaş fikir ve düşünceler içinde kurulmuş siyasi parti bugün siyaseten paylaşmanın, yağmanın eşiğine geldi…

Cumhuriyeti kuran, Türkiye'nin getirildiği bu noktada Türkiye’nin kurtuluş ümidi olması gereken Parti, Atatürk’ün emaneti ve kendi deyişiyle iki büyük eserinden biri olan koca çınar dediği Cumhuriyet Halk Partisi ne hale getirildi. İnsanın içi acıyor. Bu ortamda; gündelik ağız dalaşlarının, sığ polemiklerin, kişisel çekişme ve hırsların, taht ve koltuk kavgalarının, işlevsiz bir karşıtlığın ötesinde halkın önüne bütüncül, güvenilir bir proje ve çıkış yolu koyması gereken CHP nelerle meşgul ediliyor. Kılıçlar çekilmiş. Üstelik "çete" iddia ve yakıştırmaları, alışılageldik "kanıtlamazsan namertsin" sözleri eşliğinde. Seviye yerlerde. Düşünsel, felsefi bir temeli olmayan bu "kavga" neyin kavgasıdır?

Tüm bu yaşananlar, iddianın gerçek olup olmamasından bağımsız olarak başka şeyleri düşündürtüyor. İsimler üzerinden yürünürken asıl sorular, sorunlar yine havada kalıyor.

Örneğin bir "CHP'li" derken kastedilen nedir, "CHP"li kimdir? Şekli olarak partiye üye olup, yakasına rozet takan herkes gerçekten CHP'li midir?

Cumhuriyeti kuran partiyiz diyorlar. Türkiye’nin en eski partiyiz diyorlar. Söyleyemedikleri tek şey; ‘Türkiye’nin en etkili partisiyiz’… İşte bunu diyemiyorlar. Onlarda iyi biliyor ki etkileri kendi cürümleri kadar…

Atatürk'ü işine geldiğinde hatırlayıp adını zikreden, ancak düşüncelerini benimsemeyenlere, ilkelerini hayata geçirme yönünde çaba sarf etmeyenlere, O'na hakaret edenleri, Cumhuriyet ve altı okla sorunlu olanları milletvekili yapanlara, bu duruma ses çıkarmayıp sineye çekenlere gerçek anlamda CHP'li denilebilir mi? 

Mustafa Kemal Atatürk’ün yurttaşlık bilinci ve millet olma şuurunun aksine, etnikçilik ve mezhepçilik üzerinden politika yapanlar, alt kimlikler üzerinden toplumu ayrıştıranlar, etnik bölücülüğe güzellemeler yapıp mavi boncuk dağıtanlar, Türkiye'nin milli çıkarları için yapması gereken operasyonlardan rahatsız olup "savaş" olarak niteleyenler CHP'li olabilir mi?

Atatürk'ün askeri olmaktan alerji duyup bunu gizlemek için samimiyetsiz bir "yoldaşlığa", soykırım yalanına sarılanlar, Atatürk'ün resminden rahatsız olup indirenler, bu gibileri etkin konumlara getirenler CHP'li olabilir mi?

1923 Cumhuriyetinin temeli olan tam bağımsızlık ve antiemperyalist çizgiye aykırı olarak Amerika'nın sesi, sözcüsü olanlar, "Patriotçular", milli davalar Kıbrıs ve Doğu Akdeniz konusunda Rum-Yunan ağzı ile konuşanlar, emperyalizmin taşeronları CHP'li olabilir mi?  Tüm bu içten yıkım bir parti içi ‘Demokrasi’ olabilir mi?

Devlet ile hükümeti ayırt edemeyip Türkiye'nin milli çıkarlarını gözetmekte tereddüt ve çekingenlik gösterenler, “içi kan ağlayanlar”, Türk Ordusuna kumpas kuranları alkışlayan ve alkışlatanlar CHP'li olabilir mi? Bugün CHP'nin üst yönetiminde ‘altı ok’a’ ve 1923 ruhuna gönül vermiş kaç gerçek CHP'li vardır? Onların hepsi küs, kırgın ve dışlanmış. En azından altı oku kaldırıp başka bir arma kullanın. Zaten sizler için Atatürk ilkelerini öne sürmek ayrı bir ilkellik olsa gerek. Çünkü sizler yenilendiniz!  ‘Yeni CHP’…

İçin boşalttılar. Şimdi içini nasıl dolduracaklar? Adına ‘Değişim’ diyorlar. Bu akıl ve mantık CHP Düzen Partisinden öteye taşımadığı gibi, tabela partisinden öteye götürmeyecektir.

CHP 1930 yıllarındaki mantığına Cumhuriyeti savunamayan, sağcılık oyunları oynayıp sağa kayan, eğitim sisteminin gerici zihniyetin kucağına itilir olması. Tarikat ve cemaatlerin yayılarak güçlenmesi. Devletin ele geçirilmesine seyretmek uymaz… Bunun için diyorlar ki biz 1930’ların CHP’si değiliz diyorlar. Kısaca Atatürk’ü reddediyorlar.

Barbarlık ve fakirlik yalnız dikta rejimlerinde olur! Çünkü dikta rejimlerde hukuk yoktur… Diktatörler yarattığı korku iklimi ile ayaklarını yere değil. Halkın sırtına basar. CHP Bu kirli oyunun bir parçası oldu…

#
Yorumlar (1)
Ahmet Serdar
10.08.2023 16:19
CHP nin kendisini özüne dondurması be insanlarla mümkün değildir. Bu insanların CHP yi tüm üyeleri ile birlikte derhal lagvedip kendi kafalarına uygun bir parti kurmaları ve CHP ni tarihteki onurlu yerine oturtarak müze haline getirmeleri şart.
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.