grandpashabet giriş grandpashabet sinavmerkezi.org bahis siteleri

GAZETECİYE HİBE VEREN SİYASİ AKTÖRLER… HİBEMİ? RÜŞVET Mİ?

Gerçekleri görmezden gelmek aptallık değildir. Hainliktir.

Gündem Yayın: 01 Mayıs 2023 - Pazartesi - Güncelleme: 01.05.2023 20:50:00
Editör -
Okuma Süresi: 12 dk.
Google News

GAZETECİYE HİBE VEREN SİYASİ AKTÖRLER… HİBEMİ? RÜŞVET Mİ?

Gerçekleri görmezden gelmek aptallık değildir. Hainliktir.

Siyasal hayatımızda yolsuzluklar seçimleri etkilemiyor. İsveç basını; çok değil birkaç ay önce kamusal harcamalar için kendisine verilen kredi kartıyla çikolata alan konu gazetelerde yayınlanınca istifa eden İsveç Maliye Bakanı Sahlin’i hatırlıyor musunuz?  Ziraat Bankasınca, sınırsız harcama yetkisi ve geri ödemesini bankanın üstlendiği siyasilere ve onların uşaklarına dağıtılan en küçüğü 3 milyon TL ederinde olan kredi kartlarını ve kart üzerinden yapılan kişisel harcama hesabı vermediklerini hatırlıyor musunuz?

İsveç’le  bizim aramızda bir fark var mı? Bizdekiler deveyi hamutuyla götürüp yola devam ederlerken, onlar bir çikolata karşılığı görevden ayrılıyorlar. Onları seyrediyorsanız, ellerim kırılsaydı demeyin. Gün gelir çalma fırsatları size de gelebilir! Elleriniz gerekebilir!

Kırşehir Havaalanı arazisine, cezaevi yapan, Milli Park için ayrılmış alanı, yağmalattıran. Daha çok para kazanmak için 33 bin dönüm sazlıkların yakılmasını seyreden. Hirfanlı barajında yarattıkları kirliliği bir yana itip, siyasete uşaklık yapan İl Müdürleriyle birlikte kişiye ait özel alana çöken yağmacıları. Çevre yolunu yapamayan. Üniversitede Biyoloji bölümünü kapatan, arsasını hibe eden, Hastanesine doktor ataması yapamayanlar, bu şehrin insanının Ankara, kayseri yollarında ölümlerini seyreden ibişlere sakın ha hizmette kusur etmeyin!

Hastanesini nedensiz niçin-siz kent dışına taşıma planları yapanlar. Bu uğurda komisyonlarını üçe, beşe umarsızca katlayanlara sorun. ‘Bu projelerin neresinde halk var’? Siyaset bu ülkede arsızlık mesleği haline gelmişse bu suç senin sevgili halkım! Bunlar seçmenin, yani senin; karşına geçtiğinde, adam gibi soru sormadığın için, üç kuruşluk adamlara yalakalık yaptığın için utanmıyorlar…

Bu yüzsüzleri utandırın ki; insan içine çıkamasınlar. Sormazsanız. Sorgulamazsanız onlar arsızlıkları zaman, zemin tanımayacaktır. Dokunulmazlık zırhı içinde, çakarlı araçlarla geçerlerken, komisyonlarla, ihalelerle zenginleşip servetlerine servet katıp yüz bin liraları aşmış maaşlarıyla, yolluklarıyla seni tanımayacaklar. Aksi olsa bunca para harcar, partilerine milyonlarca lira hibe ederler mi?

Cehalet toplumsallaştırıldıkça, onlar; sana daha kolay hükmedeceklerdir… Bunun içindir ki; öncelikli olarak devleti enkazdan kurtarmak gerekir. İyi biliniz ki; Siyasal cehalet gericiliğe açık davettir. Siyasetin cehaleti, cehaletin ise din sömürüsü üzerinden cehaletin toplumsallaştırılması ise sermayenin güdümünde hortlar. Sonuç Tek adamlık bir rejim; sömürü düzeni ve cehalet… Bir ülkede çöküş böyle başlar.

Kollanan, palazlanan adı basın emekçisi olan kalem soytarıları. Hırsızları…

Kimin kesesinden? Kime, neyin karşılığı olarak veriliyor. Bu hibeyi; Erdoğan cebinden mi veriyor? O vermiyorsa Tarım ve Orman Bakanı mı veriyor? O’da değilse, bu para kimin kesesinden hangi kriterler dâhilinde hibe ediliyor? Neyin karşılığı olarak gözden çıkartılıyor bu para… Çiftçiye emeklerinin karşılığı olarak kuruş vermeyen devlet, kendi hatalarını saklayan, kendilerine övgü ve yalan haberlerle algı yaratan müstemleke gazetecisine veriyor.

Kanal D ve Hürriyet gazetesinde milyonlarca lira maaşa imza atan, iktidarın yayın organında görevli olan, havuz medyası şarlatan gazeteci. Hande Fırat… Türkiye Cumhuriyeti Devleti kendisine 40 yıl hizmet eden. Ülkenin kalkınmasına ve yücelmesine alın teri döken insana emekli olduğunda, kendi keseneğinden biriken ve nemalanan kendi parasını vermezken, hiçbir emek ve katkısı olmayan. Hibeyle ilgili ilintisi olmayan kadın gazeteciye milletin parasını ‘hibe’ kılıfı içinde verebiliyorlar…  Sizler bu talan ve yamyam düzeni oylarınızla kutsuyorsunuz…

Bunun bir başka örneği de yıllar önce bank Asya’dan 30 milyon Dolar alan Gazeteci Nagehan Alçı’yı hatırlattı. Kendi borazanlarını öttürenlere her yol mubah. Hürriyet gazetesinin Tüpçüye Çiftçinin bankası üzerinden verilen 850 milyon dolar kredi. Havuz medyası sistemiyle bir başka borazan ile dünürlerine, din tacirlerine peşkeş çekildi. Bu ülkede besleme basın böyle yaratıldı. Bu işin içinden birileri sıyrılır. Malı götürmek, birilerinin aracılığı ile milletin parasına çökmek böyle olur…

Demek ki! Yalamanın ve yalakalığın ödülü milletin sırtından, boğazından kesilen paraların en iyi yağdanlık görevi yapana karşılıksız. Ödemesiz hibe olarak ‘al bunu ananın ak sütü gibi harca’ diye verilebiliyorsa. İneğine, traktörüne, kümesteki tavuğuna haciz eden devlet.  Bu ülkenin çiftçisine hiçbir şey yapmadığı açıkça ortada…

Türkiye ve Kırşehir…

Onlar diyor ki; ‘Din elden gidiyor’. Onlar diyor ki;  ‘En büyük vatansever benim. Beni kutsayın’. Onlar diyor ki; ‘Susun. Oturun. Vatana göz diktiler’. Demekteler…  Utanmıyorlar! Laf üretiyorlar. Bu üretilen ahlak dışı yaygınlaştırılan sözleri besleme medyalarında algı yaratmayı sürdürüyor. Onlar diyor ki; ‘İşgalci’… Onlar diyor ki; ‘Sabahlara kadar şampanya içecekler’. Onlar diyor ki; ‘Darbe yapacaklar’… Algı sürüp gidiyor. Korku yüreklerine oturdu ve bu milletin evlatlarına ‘Adi… Sürtük… Utanmaz… Ahlaksız’… Türkiye Cumhuriyetinin kurucusuna. ‘İki Ayyaş’ diyor… Bir fosil ise, kendilerine muhalefet edenlere ‘Zillet’ diyor.

Ülkeye 10 milyonun üzerinden sığınmacıyı dolduran, vatan toprağını satan bu kimliksizler bu ülkenin asli unsuru ve vatandaşı olan bana ‘işgalci’ diyemez. Uçakta kafayı çekip ve sızan. Her Cuma bakara, makara atan, bakanlık yaptırılmış adamı Büyük Elçilikle ödüllendirenler bunlar değil mi? Tarikat odalarında çocuklara edilen tecavüze. ‘küçüğünde rızası vardı’ diyen bir adam, bana din ve ahlak dersi veremez. Benim özel hayatıma karışamaz... Bir diğeri utanmadan ar ve hayadan noksan ‘Darbe’ yapacaklar diye neyin hazırlığını yapıyor. Kaybedecekleri seçimi darbeci kulpuyla mı ellerinde tutacaklar. Kendi efendisi hiçbir şey değilken, Amerika ve AB ülkeleri; kapılarını aşındırıyordu ya! Askere ‘hazır olun’ çağrısı yaparak hangi tezgâhı, tezgâhlıyor dersiniz! Bu lakırdıların amaç ve anlamı nedir? Kimlerin, kimlerle işbirliği içinde olduğu açıkça ortada değil mi? PKK ile Oslo’da, Dolmabahçe’de, Diyarbakır’da, Kandil’de, İmralı’da görüşenler, Çadır mahkemeleri kurup Türk bayrağını indirilenler. Teröristleri serbest bırakıp halay çekenler. Lahmacun ikram edilip güvenlikleri sağlayanlar,  Terörü besleyenler, seviciler, kaçakçılarla, oligartlarla boy, boy fotoğraf verenler de açıkça ortada iken bana vatan millet sevgisini anlatamazlar. Ve bunlara biat eden, TSK’nın üniformalı din baronları. 11 yıl koalisyon ortağının sonucu ülkede döktüğü kanı, dincinin dinciye darbe kalkışmasını unut, kalk ortada ‘darbeden’ söz et. Adama ‘ağır ol, molla desinler’. Derler... TC harflerini sökenlerle, andımızı kaldıranlarla, Türklüğü ayaklar altına alanlarla kol kola gezen, yana yana geldikleri HÜDAPAR isimli bölücü, Türk düşmanı, seri cinayetlerin, faili, polis ve askerin katillerinin siyasi kanadıyla ortak olmuş, kadın düşmanı mirasyedi dinciyle düşüp kalkan kimlik; ‘Milliyetçilik’ taslayıp, bana ‘zillet’ diyemez…

Bunların alt unsurları olanlar sizlerden oy dilenmeye geldiğinde, dağıttıkları kumanya ve paralar milletin parası. Bunlara ‘sizlere oy moy yok’ diyorsanız. Diyebiliyorsanız demokrasiyi özümsemişiniz demektir. İyi biliniz ki; demokrasi isyanların rejimidir. Tüm bunlar doğrumu? Doğru… ‘Şeref’ kelimesi artık sonuna ‘siz’ eklenerek alenen seçilmişler ve atanmışlar tarafından yapılan bir hitap şekli oldu. ‘Kabul edenler ve etmeyenler’. TBMM’ni kukla sahnesine çevirdiler. Nasıl bir düzenin içinde seviyesizce yönetilmenin şuurunu yaşamak utanılacak durum olsa da, gerçek bu.

Neye, niçin, neden, nasıl, ne zaman, ihtiyacımız var. Bu soruların açılımı stratejik planlama. Bizlerin alışık olmadığı yağmacılığı, talanı vurgunu özendiren, yepyeni bir siyaset filizlendi! ‘Seç beni’! Ben gereğini yaparım anlayışı. Kısaca vurgun ve talan sistemine aracılık istiyorlarsa düşünün! Reklamlarını, avukatlıklarını yapan sözde gazetecileri tanıyın! Türkiye yansımaları ve Kırşehir yansımaları çokta farklı değil. Satan, satana… Yalan üzerine yalan. Yalama basın gerçeğin arkasında algı yaratma peşinde ve bunları besleyen elinde geçerli akçesi olup projesi olmayan adaylar. Şişirilen pompalanan yalanlar. Ve sorgulamayan seçmen.

20 yılda hiçbir şey yapmayanların, bir 5 yıl daha istemesi kadar yalan ve absürt savunma olabilir mi?

İnanç; siyasi çıkar uğruna siyasete girer… Devlet dinli, Laiklik dinsizlik olur. Bilinçlenmemiş ve kendisini sorgulamaktan bile korkan daha doğrusu korkar hale getirilmiş bir toplumun özgürlüğü ortadan kalkar…  Ondan sonrakiler bu korkuyu izler. Unutmayın ki; ‘korku; yalanı’ besler. Siyasetin neden ve niçin yapıldığı sorusuna cevap veremeyenlerin koşulsuz teslimiyeti bir kitleye öncülük etmesi mümkün değildir. İnsan hak ve özgürlükler topluma yansımaz, cumhuriyet ve laik düşünce anlayışının, demokrasinin özde değil; sözde aşılanmaya çalışıldığı bir ülkenin tüm aydınlığı görmesi mümkün olmaz.

İktidar adayları seçmene ne anlatıyor? Projelerinin ana unsurunu Erdoğan’a dayayıp, üzerinden mi yürütüyorlar. İktidarın belediye başkanının, Kırşehir Belediyesinin bırakıp gittiği, akıbeti bilinmeyen 425 milyar liralar… Bunlar ki patronlarının elinde kukla olmak için kapınıza geliyorsa, sizlere değil, kimlere hizmet edecekleri açıkça ortadadır. Bunlara sorun! Bu şehrin öncelikleri, sorunları ve çözümleri nedir’? Sorusunun yanıtını alamıyorsanız. Yalanlara inanıyor, bunların komisyonlarını nasıl üçe beşe katlayacaklarını düşünün. Seçildiklerinde bunların karşısında sizler ceketinizi düğmeleyip, ellerinizi önünüze bağlayacaksanız, soru sormanıza da gerek yok. Verin oyunuzu gitsinler. Ha bir kişi, ha beş kişi beslemişsiniz? Ne fark eder ki?

Dünya’da; Hukukun pas geçtiği, Tanrıların; kaçakçıyı, hırsızı, vurguncuyu, talancıyı koruduğu tek ülkeyiz.

Anladım ki! Kırşehir sadece 2 vekil gönderiyor Ankara’ya! Kimi, neden, niçin seçtiğini bilmeden.  Yüksek maaşla beslenip ikballerini kurtarsınlar diye. Pislik içinde bir şehirde yaşatılıyoruz. Ama Belediye bu halktan çevre temizlik vergisi topluyor. Kim için. Ne için. Nereye harcıyor?

Kırşehir örnekleri var. Seçtikleriniz kamu yararı içinde Kırşehir’e hangi proje ile hizmet ettiler. Bunların sırtından köşe dönen yağmacı sistemin uşakları hariç… Bunlar Amerika’da yaşayan ‘Salya Sümük Efendilerine’ (FETÖ’ye) ziyarete yurtdışı harcırahlarıyla, milletin sırtından topladıkları vergileri milyon dolarları hediye diye taşıyanlar THY manifestolarında kayıtlı iken bunlar bana terörist diyemezler.

Modern, temsili demokraside siyasal otoriteler seçmene doğrudan veya yasama, yargı, medya, basın, sosyal medya vb. yapı ve kanallar aracılığıyla hesap vereceğini bilir. Onun için siyasal yolsuzluk anlamlı bir olgudur. Siyasal güç mutlak olmayıp sınırlıdır.

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.