|
||
MESELE O! BU DEĞİL. ÖYLEYSE? | ||
Bir millet Ekonomisini, Sosyal yapısını, etnik kültürünü “kullan at” siyasetine teslim etmiş ise bedelini ödeyecektir. | ||
GÜNDEM Haberi | ||
![]() |
||
|
||
MESELE O! BU DEĞİL. ÖYLEYSE? Bir millet Ekonomisini, Sosyal yapısını, etnik kültürünü “kullan at” siyasetine teslim etmiş ise bedelini ödeyecektir. Açıkça söylüyorum. Ben kendimden korkmuyorum. Endişem çürümüş bir sistemin içine yol alan milletim içindir. Louis-Dieudonné de France veya XIV. Louis Fransa Kralı (1643-1715) 72 yıl kral olan XIV. Louis Fransa’yı bu süreç içinde, “Devlet Benim” (l'Étatc'estmoi) sözleri içinde Fransa’yı “Versay” sarayından “Monarşi” ile yönetmiştir. Fransızlar bu adama 72 yıl tahammül göstermişler. 1789 yılında Fransa ihtilalı ile Monarşi’yi devrilip yerine Cumhuriyeti kuruncaya kadar… Ya biz Türkler? Fransız ihtilalından 232 yıl, Osmanlının yıkılışından 93 yıl sonra! Şimdi; Cumhuriyeti yıkıp Monarşiye doğru hızla yol alıyoruz. “İngiltere, Almanya, Fransa ve şahsım dörtlü zirve yaptık” cümlesinin bana çağrıştırdıkları bunlar. Karar sizin. Şahsım Cumhuriyetinin bu milletin başına öreceği çoraplar meçhul. Şahsım iktidarın kar ve zarar ortağı MHP… Cumhuriyeti yıkmak için. Sanki Cumhuriyetle bir alıp vermediği var gibi. Üstüne üstlük milliyetçiyim diyor. Türk’üm diyor. Türkiye ilk kez “insan hakları” ilişkin uluslar arası antlaşmadan geri çekildi. Aslında hiçbir şey yasadışı değildir. Çünkü artık yasa diye bir şey yoktur. George Orwell İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen “kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin Avrupa konseyi sözleşmesi”. Bu sözleşmenin ilk imzacısı olan Türkiye. İki gün önce Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle sözleşmeden çekilme kararı aldı. Tarikatlar bayram ettiler. İstedikleri oldu. Kadın cinayetler unutuldu. Kadın tecavüzleri yok sayıldı. Kadın eşya olarak yerinde kaldı. Çocuk istismarları yok sayıldı. Bu ülkede; bu anlayış yaşına bakılmaksızın çocuklara ve yetişkinlere istediğiniz gözle bakma, ahlaksız babalara, erkek kardeşlere fırsatlar yarattılar. Bu anlayış ile Ortaçağın karanlığına dönüş başladı. Yobazlar, gericiler, Cumhuriyet ve Atatürk düşmanları “Şükür” turunda. Tarikat şeyhleri 9 yaşında kız çocuklarına koyunlarına alma hayallerinin önünü açtılar. Şahsım devletinin gece kararı sadece bu değil ki! Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası başkanı; 17 yılda tam 5 defa değişti. Dünyada en yüksek faiz uygulaması sıralamasında 179 ülke arasında 175’nci sıradayız. Yurt dışı borçlanmada İngiliz tefecilere en yüksek faizi ödeyen yine Türkiye. Yeni başkan AKP eski milletvekili. 128 Milyar kayıp dolarların izine rastlanılmadı. Damat kadar taş Türkiye’nin üzerine düştü. Daha bitmedi… Tek adam rejiminde son 24 saatte Türkiye’nin başını döndüren gelişmeler. Kullan at siyasetinin öngörüleri… Taksim meydanı. Diğer adıyla Gezi parkı İBB’den alınarak aynı kararname ile vakfa devredildi. Ben çok merak ediyorum! AKP’liler neden bu vatana bu kadar hasma-ne bakış içindeler. Cumhuriyete ve Atatürk’e düşmanlığın altında yatan nedir? Osmanlı bir ırk veya devlet değildir. Osmanlı bir hanedandır. Zaten yıkılmıştı. Zaten yok sayılıyordu. Yanmış yıkılmış bir yurdu sizlere de, bizlere de vatan kılan Mustafa Kemal Atatürk’e olan bu düşmanlığın altında yatan kin nedir? Köle olmak. Ümmet olmak. Tanrıdan başka, onun yarattığı bir insana kul olmak. Sizi daha çok insan yapmaz. Ortaya daha çok kaliteniz çıkar. Bir vatan nasıl kurulur. Ve vatana nasıl vatandaş olunur öncelikle Fransız kadın gazeteci Berthe Gaulis ve Yunan gazeteci Tasos Kostopulos kitap haline getirdiği gerçekleri okuyun. Bir vatan kanla irfanla nasıl kurulmuş anlayın. Bir vatan haini İngiliz zırhlısına hazinenin altınların boşaltıp nasıl kaçmış. HDP kapatma davası… Kapatılmasını en çok isteyen MHP. İktidar ortağının geçmişini neden sorgulamaz! Temizlik yapılacaksa tam baştan başlanmalı ki, Dost düşman görsün.. Teröre kim bulaşmışsa. Kim destek vermiş ise mutlak cezalandırılmalı. Bu cezalandırma kurumsal değil. Bireysel olmalı. Bu iş; “Tanrım ve milletim affetsin” demekle olmuyor… Bu ülkede yargıçlar; hukuka uygunluk denetimin sınırları aşmışlar, kendilerini yürütmenin, yasamanın yerine koymuş; yürütmenin takdir haklarını yok saymışlarsa! Dahası yürütmenin takdir yetkisini bizzat kullanarak, kısaca bu ülkede Anayasa ve yasa alenen çiğnenmiş olmuyor mu? Makamlar güçlerini anayasadan değil, siyasetçiden alıyorsa. Nitekim bu ülkede aynen böyle. Demokrasiden bahsetmek mümkün değildir… Oslo buluşması. Dolmabahçe vaatleri. Diyarbakır toplanması. Bir akademisyenin İmralı’dan getirdiği mektup. TRT Osman Öcalan ilişkisi. Açılıp süreçleri. YPG’nin sınırlar içinde geçirilmesi çadır mahkemeleri ve davul zurnalı karşılamalar. Daha neler, neler. Birde dindar salya sümük efendi siyaset ortağı. FETULLAH dostluğu. Memleketin kalelerin teslim edilmesi. Arşivlerine girilmesi. Ne istedilerse vermek. Üniformalı hainleri ikişer, ikişer terfi ettirip 250 yurttaşın katledilmesi. Bu ortaklığın içinde kimler vardı acaba. Ortak değerlerimizle oynamaktan asla vazgeçmiyorsunuz. Sizlerin yazacağı tarih olmaz. Olsa, olsa safsata olur. İstiklal Marşımız, Andımız bu milletin ortak değerleri ve hazinesidir. Dünyadaki tüm uluslar övünç madalyalarına kurucu değerlerinin kabartmalarını koyarlar. Bu değerleri silmeye bu ülkede kimsenin gücü yetmez. İstiklal Marşı bağımsızlığımızın simgesi, andımız millet olmanın değeridir. Andımız bir ırkçılık olarak değerlendirmek kısaca bahane bulmaktır. Dünyada Tüm ülkeler üst kimlikleriyle varlıklarını ortaya koyarlar. Amerika’da, Fransa da, İngiltere’de; okullarda her gün okutulan antları vardır. Bu toprakların Türk olmasından rahatsız olmak. Türk olmayı ırkçılık diye saptırmak, “Türk” olmak ulus olmanın adıdır. Bize yıllarca böyle öğrettiler. Etnik ayrımcılığı siyaset zannedenler, şehitler üzerinden milliyetçilik taslayanlar, vatan toprağı satılırken. Adalar işgal edilirken uluslar arası hak ve menfaatlere el koyulurken sizin milliyetçiliğiniz sokak serserilerine, mafya süprüntülerine paye vermekten öteye geçmez. Bunu n içindir ki; milliyetçiliğiniz tutmaz. Hepsinde Amerika hayali var. Ne hikmetse! Adnan Menderes; Kore’ye asker göndererek Amerika’ya taşeronluk yaptı. Turgut Özal; körfez krizinde taraf olup, sınırımıza Çekiç Gücü kurdurdu. Gerdeğe girdi bu bölgede 20 bin askerimiz şehit oldu... Erdoğan şaşırtmadı. Suriye bataklığına girdi beş bin askerimiz şehit oldu… Kim kimin değirmenine su taşıyor? Ne acıdır ki; bu ülkenin çocukları, vatanı olmayan topraklarda şehit düştü. Etnik figürler sizi iktidarda tutmaz. Bugün bu ülkede kimsenin İslam’ı yaşadığı yok… İslam’ı kullanıp saltanatını sürdüren, lüks yaşayanlar var… Birde bunların değirmenine su taşıyanlar. Bu ulus bunlardan önce böyle bir ayrımcılığı yaşamadı bu ülke. Bu ülke sizden öncede Müslüman’dı. Hem de çok ahlaklıydı. Bu ülkenin Ulus tanımı içinde Laz’ı, Abaza’sı, Çerkez’i, Kürdü, Türkmen’i, Yörük’ü bu kavram içinde tek bayrak altında yüz yıla yakın kardeşçe, dostça yaşadık. Bu dostluğun bozulmasından nemalananları görmeyenler, ya da görmezden gelenler sizin payınıza sadece gözyaşı düşer. Diğerlerine saltanat. Türkiye’nin gündemi bu olmamalı. Türkiye’nin sinir uçlarıyla asla oynanmamalı. Açlık, Yoksulluk ve Pandemi. Demokrasi olmadan. Hukuk sistemi düzelmeden. Güven oluşmadan sadece bizleri kandırırlar ve soyarlar. Ülkede aşı sıkıntısı var. Almanya Türk kökenli iki bilim insanına Almanya’nın en büyük nişanını veriyor. Almanya başbakanı bu iki bilim adamının arkasında yürüyor. Biz insanımızı hızla yok ederken hamaset yerine gerçeği görmek gerekir. Mustafa Kemal Atatürk’ün kurdurduğu Hıfzısıhha Enstitüsünü bunlara “neden kapattın” diye soramıyorsanız. Almanya’da ödül almış iki Türk insanı ile övünmenin iyi biliniz ki; bu ülkeye hiç faydası yok. Ekonomiyi bayrağa, ezana bağlamak kurnazlığı. Milli Eğitim Bakanının okulları, Sağlık bakanının hastaneleri var. Turizm bakanın otelleri var. Diğer bakanların boy, boy şirketleri fabrikaları var. Daha anlamıyor musun; Türkiye cumhuriyeti, anonim ortaklığının taşeronu olduğunu. İsrafı, yandaş kollama kılıflıyorlarsa! Sizler ve bizler; evde oturup, konut kredisi faizi düştü diye ev alıp korona virüsten korunacağız. Evde oturup kullanmadığımız uçak biletlerini KDV düştü diye şükran duyacağız. Evde oturup fatura borç ve vergilerin ödenmesini para değil dua ile yapacağız… Öylemi? 50 liralık su kullanıyorsun, 95 lira ödüyorsun... 50 liralık elektrik yakıyorsun. 250 lira ödüyorsun... Arabana 50 liralık yakıt alıyorsun. 250 lira... 3.bin liraya buzdolabı alıyorsan 6900 lira ödüyorsun… 150 bin liralık araç alıyorsun. 300 bin lira ödüyorsun… Araç muayenesine gidiyorsun hiç bir şey yapılmayan aracın altına üstüne bakan tamirhane çırağına, göz hakkı olarak 350 lira ödüyorsun gıkın çıkmıyorsa! ÖTV nerede diyemiyorsan hak ediyorsun değil mi? Mesele bu canım kardeşim. Özgürlükler gitti. Milli Bayramlar Gitti. 100 yıllık Cumhuriyet birikimleri gitti. 18 ada işgal edildi. Limanlar Arap’ın oldu. Katar bu topraklarda kendi toprağının iki misli toprak sahibi oldu. Siz daha milliyetçiyim diye kas, kas kasılın. Devlet kurumu levhalarından T.C yazıları, web sayfalarından Atatürk silueti söküldü. Sesiniz çıkmadı. Adalet yoksa Devlet Yoktur... Adalet yoksa Barışta yoktur... Bu ikiyüzlülüğe Tanrılar bile isyan eder. |
||
|
||
Etiketler: MESELE, O!, BU, DEĞİL., ÖYLEYSE?, |