|
||
Kim kime kefilse! Kefil bavulları toplatsın. | ||
Bu şehirde oluşan onca rezalete İl Sağlık Müdürlüğü soruşturma açmaz. Vali soruşturma açmaz. Ben birilerine iftira etmişsem bedelini öderim. Sizler bu millete bedel ödettirmekten lütfen vazgeçin. Bu şehir, bu tür insanlara mecbur mu? Açıkça yazıyorum. Benim yazılarımı bir tarafa koyunuz ve sadece halkın tepki ve yorumlarını değerlendirmiş olsanız bile yeterde artar. Bu adam bavullarını toplamalı. | ||
GÜNDEM Haberi | ||
![]() |
||
|
||
BAVULLARINI HAZIRLIYORMUSUN! SAKIN TASI, TARAĞI TOPLAMAYI UNUTMA… Kim kime kefilse! Kefil bavulları toplatsın. Mesela AKP milletvekili. Bu bavul toplanmaz ise; yük ömrün boyunca senin sırtında kalacak bilesin. Sözüm Kırşehir Araştırma Hastanesi baştabip koltuğuna bu adamı oturtan siyasilere. Siz milletvekili değilsiniz. Bu terbiyesiz adamın bana ettiği küfürleri, bu adam sizlere etmiş olsaydı. Sorusuna nasıl bir cevabınız olurdu? Biriniz iktidar, diğeriniz muhalefet milletvekilleri olarak bu ahlaksız davranış biçimine neden sesiniz soluğunuz çıkmadı. Haberimiz yok diyorsanız, ya sizler yerel haberlerden bir habersiniz. Ya da işinize öyle geldiği için sesinizi çıkartmıyorsunuz. Eğer ki bu adamın hastanede yaşattığı onca kepazeliği duyma-maz-lık-tan geliyorsanız o başka… Onca kepazeliği yaşayanlar sizlere oy verip benim hak ve menfaatlerimi koru diyen bu insanlar! Sizlere bunca rezaleti izleyin, sırtınızı dönün diyerek oy vermedi. Sizler kimin vekilisiniz Allah aşkına? Lütfen bu sorunun bir cevabı olmalı. İnanın; bende çok merak ediyorum. Bu şehirde oluşan onca rezalete İl Sağlık Müdürlüğü soruşturma açmaz. Vali soruşturma açmaz. Ben birilerine iftira etmişsem bedelini öderim. Sizler bu millete bedel ödettirmekten lütfen vazgeçin. Bu şehir, bu tür insanlara mecbur mu? Açıkça yazıyorum. Benim yazılarımı bir tarafa koyunuz ve sadece halkın tepki ve yorumlarını değerlendirmiş olsanız bile yeterde artar. Bu adam bavullarını toplamalı. İnsanlığı çıplak olana, hiçbir ahlak kuralını giydiremezsiniz. AKP’nin Kırşehir Milletvekili Mustafa Kendirli. İçinizde bu şehre dair ufacık bir kırıntı varsa. Bu memleketin hastanesinin başına getirdiğiniz bu terbiyesiz adamı yakasından tutun ve kapının önüne koyunuz. Bu milletin başını belaya sokturmayın. Nasıl getirdiyseniz, öyle gönderin. O adamını görevi sizlere itaat olabilir. Ancak o rezil adamın asli görevi millete hizmet etmek. Sen değil, bu millet onun maaşını, döner sermayesini veriyor. Bunun içindir ki; o adamın bana ettiği onca küfürleri misliyle kendisine iade ediyorum. Sizi bu millet; bu terbiyesiz adamı başımıza musallat et, anamıza avratımıza sıfatımıza sövecek adamları memur et diye göndermedi. Bu adamı ben atamadım. Kim atamasına kefil olduysa temizlemek ona düşer. Bu adam burada durduğu müddetçe! O adam bana değil. Ona kefil olan adama dahledi. Ben böyle yorumlarım. Anılar insana bazen güzel şeyler hatırlatır. İngiltere “FSC”de Yaban hayvanları dersinde kuşları anlatan hoca bizlere; ‘sakın arkadaşlarınıza kuş beyinli demeyin. Kuşlar çok akıllıdır. Örneğin leylek kuşu yutmak için gagasına aldığı kemiği yutmadan önce kıçına ölçer ve sonra yutar. Çünkü o yutmadan önce nasıl çıkartacağını düşünür. Bugüne kadar kaç insan bunu düşünmüştür, sizce’. Demişti. Bu söz hiç aklımdan çıkmadı. Bu İngiliz deyiminin birde Türkçe karşılığı var ama terbiyem müsaade etmez. Kırşehir’e kar yağmadan bavullar toplansa hiç fena olmaz sanırım. Benim ki birilerine bir tavsiye. Sadece bavullarını bu hastanenin baştabibi toplamamalı. Birde özel hastane var. Evlere şenlik. Bence o’da toplamalı bavullarını. Ancak onlarca çalışan, mağdur edilmiş sağlık emekçilerinin haklarını ve alacaklarını ödeyerek çekip gitmeli. Parası yoksa satsın hastaneyi, ödesin. Bu insanların alacaklarını. Kendilerinin gayri yasal işlettikleri, insanların sağlığıyla oynayan ruhsatsız bir firmaya kiraya verdikleri katlardan, diğer kiracıdan aldıkları para ne oldu acaba? Desem! Aşağıda bir fotoğraf var. Bu cihaz bu özel hastaneden çıktı. Kaçırıldı. Suç aleti. Delil. Bu delil saklandı. Saklandığı adres eğer doğruysa bende var. Bana diyorlar ki; sadece o devasa cihaz değil ki kaçırılan. Daha neler, neler gitti. Böylelikle suç delilleri karartıldı mı? Karartılmadı mı? Suç duyurusu yapıldı mı? Soruşturma açıldı mı? Her şey muallâk. Böyle şaklaban ilişkiler nasıl oluyor da hep bu şehirde oluyor. Anlamak mümkün değil. Tekrar dönersek Eğitim ve Araştırma Hastanesine! Bu hastane ile ilgili o kadar çok mesajla gelen iddia var ki. Bu hastaneye mutlaka “Sayıştay” bir tarafından girip, diğer tarafından çıkmalı! Sağlık Balkanı açıklama yapıyor: “Nerede hata yaptık”… Pandemi konusunda Kırşehir 81 il arasında ilk 10’na girmeyi başardı. Ve bakanın nerede hata yaptık sorusunun cevabı. Bu şehre Baştabip diye gönderdiğin adama bakacaksın. 8 yaşında olan hastanenin içinin ve dışının acınacak hale nasıl getirildiğine bakacaksın. Basiretsiz bir adamın sağlık çalışanlarını nasıl huzursuz ettiğine, ek binayı nasıl “Pandemi” hastanesine çeviremediğine bakacaksın. Sadece bu mu? Birde aklını fikrini hastane taşıma işine bozmuş, arsa spekülatörlerine, gece yarısı milyon liralar üzerinden mesaj çekenlere. Bu akıl almaz ahlaksızlara cesaret verenlere, soruşturma açmayanlara bakacaksınız. Hastaneyi hastane olmaktan çıkartanlara baktığınızda bu hale nasıl geldiğimizi çok rahat çözebilirsiniz. Kırşehir hiç bu kadar acz içine düşmemişti. Şehir merkezi kenar mahalleler çöplük olmuşsa, hatayı bulmak çokta zor olmasa gerek. Ve sonra… Bu hastanede çalışanların döner sermaye paylarını kim belirliyor? Ben bilmiyorum. Üniversite doktorları ile bakanlık doktorları arasında oluşan geçimsizlik hastaya yansıyor. Ama açtığınızda ana temelinde yatan gerçek “Döner Sermaye payı” gözüküyor. Bana iletilmiş bir mesajda Profesöre, 26 bin. Acil Doktora 16 bin, bakanlık doktoru 11 bin, hemşireye sadece 1.300 lira. Bu rakamlar ne kadar doğru bilmiyorum. Eğer ki doğruysa yazıklar olsun. Bu risk sağlık çalışanlarının hepsini kapsar. Hatta taşeron işçilerini. Hastane içi işçileri de kapsar. Bu riski unvana göreyse. Hastanın ve hastanenin de temizliğini de eşit olarak yapacaksınız ki; bu milletin vergileri adam gibi paylaşım gerektiriyorsa öyle yapılmalı. Hele ki bu vurdumduymaz anlayışa seslerini duyurmayanların birde evlere şenlik birer sendikaları var. Hadi birde ihale yapalım mı? Sen parası olana kardeş dersin. Ben ise adam olana kardeş derim. Evlat derim. Bana külhan ağzıyla delikanlılık taslama. Davet usulü. 30 bin TL artı KDV. Ya peki hizmet alımları. Yıllık 12 milyon TL’ye varan Yemek ihaleleri. Ne hikmetse her yıl aynı firma bu ihaleyi nasıl oluyor da alabiliyor. Bu şehirde başka yemek firması yok mu? Duyuru nasıl yapılıyor. Kaç gün askıda kalıyor. Hangi kuş haber veriyor birilerine! Birde 30 bin TL’yi geçen medikal cihaz ihaleleri. Bu cihazları seçimini kim yapıyor. Nasıl oluyor da o malzeme, o medikal de şıpıdak hazır oluyor! Kısaca kamu kaynağını korumak için bilirkişiliği kim üstleniyor desem. Birde bu işlerle ilgili adından çok söz edilen bir medikal-den bahsediliyor. Arada bir organik bağ olduğu falan söyleniyor, ama. Her neyse beni sadece benim vergilerimin nereye gittiği kısmı ilgilendiriyor. Komisyon alınmış verilmiş sözleri çokta umurumda değil. Hani! Hastane iç ve dışını uzaylılar gelip temizleyecek ve dezenfekte edeceklermiş? Sorsam. Baştabibe senin yanında kaç baştabip yardımcın var. Kaç müdürün, kaç o müdürlerin kaç yardımcısı var. Ne işle meşguldürler. Hastanede temizlik işiyle uğraşan kaç işçi var. Kaçı içeriyle, kaçı dışarıyla ilgili. Sonra zatıâlileri Belediye başkanı ile küs müsün? Aracı bulup barıştıralım olmaz mı? Hani sen küfrettikten sonra aracı bulmuştun ya! Benimkide insanlık namına! İşte böyle işlere kafa yorsan aklına küfür gelmezdi eminim. Sen kamu görevi yapan devletin memurusun. Yalan mı? Ben sana onun için dedim ki; sen küçükken annen ağzına hiç acı biber sürmemiş. Belli ki senin arkadaşlarında çok küfürbazdı. Hastaneyi taşımadan önce son viraj. Bu şehrin insanları yollarda ölüyor. Mevcut olanı iyileştirmek yerine yeni hastane peşinde olanlara ne demek gerekiyor. Anjiyo yapılamıyor. Ameliyat yapılamıyor. Acilde apandisiti olan çocuk Kayseri’ye gönderiliyor. Kırşehir hastanesi basit bir apandisit ameliyatını yapamıyorsa! Bir farklı mesaj ise buradaki anjiyo olması gereken kalp hastalarına katedeller ellerine verilerek hastane, doktor ismiyle Kayseri’de adrese teslim. Bir başka iddia Kardiyoloji sarf malzemelerinin Kayseri’de özel bir hastaneye pazarlandığı. Hastanenin adına kadar yazmışlar. İnanmak bile çok güç. Nasıl oluyor doğrumu bilmiyorum. Kartlar veriliyor hastalara. Kartlar üzerinde adresler var. Yahu bu ne kepazeliktir. Ne rezalettir. Bu işi kim düzeltecek benim aklım dimağım durdu. Milletin canı burnunda. Biriler mal derdinde… Üniversite kafayı taktı. Bu milletin bu yoksullukta parasını Tıp Fakültesi Hastanesi adıyla yapacağı betona gömecek. Arsa spekülatörlerine tiyo vereceğim. Elinizi çabuk tutun yağma başlamış olabilir. Amerika’da “Altına Hücum” serüveni benzeri. Elimde bir yazı var, tarih 19 Kasım 2020 bu yazının gizli kapaklı bir yanı yok. Hani atmasyon olmasın diye yazıyorum. Ha tarihten sonra konu ve sayısı da var. Bu yazının en önemli kısmı şöyle. … “İlimiz merkez ilçesi Kayabaşı Mahallesi nde bulunan mülkiyeti hazineye ait 6325 ada 1 parsel numaralı ve 1.638.809 M²1638,809 M² yüzölçümlü arsa vasıflı taşınmazın 181.004 M²’lik kısmı üzerinde 400 yataklı hastane binasının yapılması talep edilmektedir”… Yazının devamında Kayabaşı Mahallesi içinde bulunan adanın mücavir alan hudutları içinde mi dışında mı kaldığını. Eğer böyle bir şüphe varsa bu arsayı Belediye yerine Sevdiğin veya Kalankaldı köy tüzeline sormak daha doğru olmaz mı? Üniversite hangi şehrin sınırları içinde sorusu aklıma takıldı. Ben bu ada numarasını sorgulanma gerekçesini Belediye Başkan Yardımcısı Asaf beye sordum. 1 hafta oldu. Ses seda çıkmadı. Yazacak o kadar çok şey var ki. Bilmiyorum! |
||
|
||
Etiketler: Kim, kime, kefilse!, Kefil, bavulları, toplatsın., , |