grandpashabet giriş grandpashabet sinavmerkezi.org bahis siteleri

BUNCA REZALETİ KABUL EDENLER VE HAKETMEYENLER…

Her gelen bir güğüm aldı… Sen hepsini iç sultanım! Birkaç yıl önce demişti! Hatırladınız mı? ‘Tulumbada su bitti’. Demişlerdi…

Gündem Yayın: 26 Temmuz 2023 - Çarşamba - Güncelleme: 26.07.2023 23:35:00
Editör -
Okuma Süresi: 9 dk.
Google News

BUNCA REZALETİ KABUL EDENLER VE HAKETMEYENLER…
Her gelen bir güğüm aldı… Sen hepsini iç sultanım!
Birkaç yıl önce demişti! Hatırladınız mı? ‘Tulumbada su bitti’. Demişlerdi…
Bu ülkede; Halk için bedel ödeyenler… Diğer yanda kendi saltanatlarını korumak için 415 adet cezaevi
yaptık diyenler! Var… Özgürlüğünü geri isteyen yok. Oysa her gün bir şekilde boğuluyoruz. Çoğunluk
farkında değil. Onların yeni Türkiye’si saltanat üzerine. Eski Türkiye’sini isteyen yok. Türkiye kabuk
değiştirmiyor… Türkiye, Türk’ün olmaktan çıkıyor. Ölüyor. Farkında olan yok. Millet, millet olma şiarını
yitiriyor, bu millet gerçeklerin farkında değil.
Monarşi ile yönetilen İran… 43 yıl önce halk ayaklanması ile devirdi… Şeriatı getirdi. Önce bu devrime
öncülük edenler, sokak lambalarında, vinç halatlarında asıldılar… Bugün İran’ın geldiği final ortada!
Her türlü namussuzluğun din kisvesi altında nasıl çiğnendiğini, Türkiye hariç, tüm Dünya biliyor… Ve
aldığı borçları yatırıma çevirerek yarattığı markalar. Otomobil sanayinde, elektronik sistemde, dijital
dünyada yarattığı markalar. Dünya’nın en büyük tersanesine sahip. Biz bir çöp dikmeden aldığımız
paraların nereye harcandığını dahi bilmeden kepazeliğe yöneldik. Elde avuçta kalan her şey ya satıldı.
Ya elden çıkartıldı ya kapatılıp arsası yağmalattırıldı.
Ateist olan Güney Kore… Bugün Dünya devleriyle boy ölçüşüyor. Dünya ölçeğinde en büyük milli gelir
sıralamasında 7nci sırada. 2000 yılı öncesi yaşadığı krizler hala Koreli insanların aklında.
Bunun içindir ki; insanların kendi korkularını yenmek için yarattığı, Tanrı’nın kullarını kendi keyfine
göre cennete, ya da cehenneme atarken, kulların iradeleriyle kutsadığı ve “yeryüzündeki gölgesi”
ilan ettiği diğer yer Tanrı’larının keyfi bir iktidar sürdürmeyi kendinde hak olarak görmesinin gerçeği,
toplumsal kutsallığın ilanı değil, cehalettin kutsallığıdır…
Şizofren hastalar; gördükleri, duydukları ve hatta hissettikleri şeyleri gerçek zanneder. Aynı
şizofrenler davalarının haklılığını büyük bir yanılgıyla savunur, sizlerde aynı şeyi yapıyor
benimsiyor, hatta inanıyor olamaz mısınız?
Ben; talan edilen bu topraklarda köpekleşmenin tarihini, ülkesine göz diken, parselleyen, halkını
öldüren, ırzına geçen düşmanların önünde eğilen Osmanlı Hanedanı padişahları okudum. Bu
toprakların bağımsız bir devlet başkanına hakaret eden bir Amerikalının önünde El pençe divan duran,
apteshane ibriği gibi dizilmiş, kapılarda bekletilen ‘Modern Türkiye’nin’ sözde devlet adamlarını
gördüm. Askerinin başına çuval geçirildiğinde nota veremeyen. Rüşvetçi, kaçakçı Zarrap iti için
Amerika’ya nota veren siyasetçilere oy veren milliyetçiler gördüm.
Kefen giydim diyen, 1200 korumayla gezenlerin kefensiz yatanların üzerinden siyaset yapan
politikacılar gördüm. Ya siz! Yalanı, talanı, hırsızlığı, çöküşü alkışlayanları, hakaretleri sıfat olarak
kendilerine yakıştıranların varlığına tanıklık ettim.
Alçaklığın, hainliğin, ikiyüzlülüğün puştluğun.
Kısaca cümle kokuşmuşluğun at oynattığı bir dönemde
Yaşamdan zevk alabilmek
Ancak zayıfların, ahlaksızların bahtiyarlığıdır
Esas olan sadece yaşamak değil
İnsana yakışır şekilde
Onurlu yaşamaktır… Nazım Hikmet
Aradan 21 yıl geçti.
Bir gün birisi; ‘durun bu günler daha iyi günleriniz’! Diye; buyurmuşlardı…
Bu halk; bir gün birisi; kendisi gibi düşünmeyen halka, ‘‘Sürtük, Çapulcu, Çürük, Cibilliyetsiz,
Şerefsiz, Eşkıya, Haysiyet fukarası, Kan emici, Geri Zekâlı Onursuz, Vatan Haini Adi, Zillet’…
Sıfatlarını yakıştıran devlet adamını tanıdı. O öyle dedi. Bu böyle dedi değil. Bal gibi dedi… ‘Bunlara
öyle bir çakalım ki! Bidaha bellerini doğrultamasınlar’.
Yüzyıl önce bu halkın dedeleri hainleri, saltanat düşkünlerini görmüşlerdi...
Bu ülke 100 yıl önce ateşi ve ihaneti gördü…
Bu ülke kanlı bankerler pazarını, memleketi Alamana, İngiliz’e, Yunan’a, Fransız’a, İtalyanlara
satanları gördü…
Bu ülke yunan çizmesini, uzun dişli İngiliz’i gördü.
Karayılan, karayılan olmadan önce umurunda değildi, kıyamete dek düşmana verseler vatanı.
Çünkü onu düşünmeye alıştırmadılar.
Yaşadı toprakta bir tarla sıçanı gibi. Korkaktı bir tarla sıçanı kadar.
Yüz yıl sonra hiç görmüyorsunuz. Duymuyorsunuz. Canlısınız! Ancak yaşamıyorsunuz…
Biz bu memleketi pazarlamaya geldik. Dedi! Anlamadınız…
Babalar gibi satarım. Dedi! Düşünmediniz…
Sana mı soracağım. Dedi! Yine anlamadınız…
Milletin ….. amma koyduk. Dedi! Yine anlamadınız…
Daha durun bugünler iyi günleriniz. Dedi! Yine anlamadınız…

Yüzyıl sonra o halkın torunları onca olan biteni, saltanat düşkünlerini kendi çıkarları uğruna
görmezden geliyor olabilir mi?
Cahilde eksik olan akıl değildir. Cahil kurnazdır. Cahilde olmayan tek şey ahlaktır… Tolstoy
İster hukuki olsun… İsterse sadece retorik ya da şeytanlaştırma… Kendisi gibi düşünmeyen bireyleri
veya toplumlar için; davranış ve hitapları biçimleriyle ‘düşmanlaştırma, dışlama’ amaçlı olarak
kullanılsın. Hıyanet, vatan haini; kavramı ve suçlaması öteden beri süregelen ve gündelik hayatta
karşılaşılan, hukuki ceza gerektiren, toplumsal dışlanma ve bölünme gibi ayrımcılıkları tetikleyen
unsurlardandır. Bugün siyaseten işlenen suç budur.
Yalan; kölelerin ve patronların dinidir. Doğruluk özgür insanın tanrısıdır. Maksim Gorki.
Onlar milletin sırtından kurdukları kendi cennetlerini bu dünyada yaşarlarken. Millete en büyük
müjde öbür dünyanın cenneti ve bunların yapacağı aracılıktı. Ve inandılar bu yalanlara. Şimdi
Cennet ve cehennem hayalini cami avlularında, söğüt gölgelerinde pinekleyerek kuruyorlar.
Yoksulluk, yolsuzluk, hırsızlık, savurganlık, haksız kazanç, adaletsiz vergi, harç ve cezalar yokmuş gibi
davranmak ahlaksızlığın utanmazlığın vurdumduymazlığın harcı gibi geliyor bana… Bu ülkede,
inanılmaz rakamlara ulaşmış enflasyon. Yerlerde sürünen ve alım gücü ortadan kalkmış Türk lirası.
Her geçen gün artarak devam eden haksız servet transferlerine “dur” demek ve sorumlulardan hesap
sorulmasını vaat etmek gereksiz. Sanki ülkede kamu kaynakları hiç suiistimal edilmiyormuş, insanların
çok kısa sürede sebepsiz aşırı zenginleşmesi görülmüyormuş gibi, kamuoyunun bunun hesabının
sorulmasını istemesi normal olmayan bir durum olarak görülüyor.
Bu ülkeye en büyük kazığı CHP ve MHP attı. İlki Deniz Baykal denilen adamın marifeti altında yatan
gerçek, Akdeniz’e uzanan yarım adanın imara açılması. Baykal kazandı. Recep Tayyib Erdoğan
siyasete döndü. Türkiye kaybetti. Tek bilinmeyen diyecem ama 6’lı masa diye öne sürüp kendi
seçmenine sağcı güruhu seçtiren Kemal Kılçdaroğlu… Oyuncak edilmiş bir CHP… Sahi bu partimi
Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkelerinin savunucusu ve Cumhuriyeti kuran!
Bir diğeri sözde Milliyetçi MHP… Ülkenin pazarlanmasının tam ortasında. Yıllarca küfrettiği, hakaret
ettiği, hakaretler duyduğu iktidarın bugün büyük ortağı. Enteresan olan ise; ülkeye yığılan 12 milyon
sığınmacıyı görmezden gelir olmak. Bu ülkenin parsel, parsel satıldığını görmezden gelip, fabrikalarını,
limanlarını, kıyılarını, Cumhuriyet kazanımlarını, ormanlarını, madenlerini vatandan saymayan.
Adaların Yunan tarafından işgaline göz yuman. Ekonomik çöküşü görüp sesini çıkartamayan. Eğitimi
Tarikatlara teslim edilmiş, orta çağ artığı düşünceyi, kadını yok sayan karanlık düşünceyi savunanlarla,
bölücülerle kol kola olmak.
Vatandaşın lehinde verilen soru önergelerine ve kanun tekliflerini iktidar milletvekilleri ile reddeden bu
partinin milliyetçileri bunca rezaleti görmelerine ve yaşamalarına rağmen inatla partilerine yapışmış
olmaları! Milliyetçiliğin sadece lafügüzaf olduğu da meydana çıktı. Aksini söyleyebilir misiniz?
Sadece kendine adalet arayan, kendine muhalefet parti.
Dünya üzerinde demokrasi ile yönetilen ancak hiçbir şey yapmadan 2 yılda emekli olup, milletin
sırtından binlerce lira kazanıp ölünceye kadar beslenen, ikbal sahibi olan. 2 - 7 kez kendisini seçtirip, 7
sülalesine yetecek ayrımcılık kazanmasının ötesine geçip, halka hizmet etmek yerine siyaseti servet
edinme yeri olarak değerlendiren, bu benzeri parlamenter sistem ile yönetilen bir tane ülke
gösteremezsiniz. Bu nasıl bir sistemdir ki yoksuldan oy alır, yandaş eş dost ve akraba beslenir!
Bu ülkede Milletvekili polis tokatlıyor, polis milletvekilini tehdit ediyor. Jandarma halkın malını
değil şirket çıkarlarını koruyup millete cop ve biber gazı sıkıyorsa bu kolluk güçleri kimin
güvenliğini sağlıyor? Kimlerin vergileriyle donatılıyorlar?

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.