HERŞEY TIKIRINDA… ÇİFTE KAVRULMUŞ…

Hak etmediğiniz bir gelire sahipseniz siz hırsızsınız.

Kuran, “kul hakkı yeme” diyor. İncil “Komşunun malını çalma” diyor. Zebur “Rab hırsızları affetmez” diyor. Tevrat “Hırsızlık yapma” diyor. Öküze tapan adam “çalma” diyor. Ateist ben insanım. Hakkım olmayanı almam. Verme bana diyor… Sahi bunlar hangi dinden?

Binecek bisikleti olmayanın, otoban hayranlığı. Cebinde dolmuş parası olmayanın saray uçaklarıyla övünmesinin sonucudur. Bu memleketin soyulmasındaki altındaki yatan gerçek cehaletin varlığı ve ilkesizliğidir.

Hırsızlık hangi gerekçeyle olursa olsun namussuzluktur. Ahlaksızlıktır. Devleti soymak ise; ciddi bir iştir. Yeter ki kılıfı iyi uydurun!

Devletin malı deniz. Yemeyen domuz demelerindeki gerçek; ‘Domuz’a karşı olan dinsel alerjimi. Yoksa hırsızlığın daha evla olduğumu?

Nasıl bir ülkeyiz. Her tepeye oturan ve etrafını çevreleyen yancılar milletin cebinden ellerini çekmiyorlar. Adamlara bir maaş yetmiyor. Üç maaş yetmiyor. Utanmak diye bir duyguya da sahip değiller. Bu ülkede insanlar asgari ücretle yaşamlarını sürdürürken, iş kuyruklarında çile doldururken beylerin maaş ve huzur haklarına yüzde 33 zam yapıyorlar… Aylık gelirleri 200 bin liranın üzerine çıkıyor. Bu ülkenin kalkınmasına omuz vermiş emeklileri, Pazar artıklarıyla besleniyor ve o beyler seyrediyorsa…  Bu ülkede 3 diploması olan pazarda limon satacak. Cahil bir güreşçi banka yönetim kurulu üyesi olacak…

Bu ülkede bir kişi kaynakçı olarak girdiği belediyeden 7 yıl içinde inanılmaz yükselişi ve bu kadar sürede ulaştığı inanılmaz lüks, şatafat ve servet. ilgilendiriyor. Bu nüfuz hırsızı; burnuna ister pudra şekeri çeksin. İsterse telefon direği soksun. Bu hırsıza servet zeminin hazırlayanları değil. Bu zemini yasal hale getirenleri sorgulamak gerekir. Diğer yanda bir başka danışman aracının bagajından çıkan 350 milyon Euora lar.

Perşembenin gelişi Çarşambadan belliydi zaten!

Tüm bu ortaya dökülen rezalet ve hırsızlık görüntüleri bana 17-25 Aralık günlerini hatırlattı. Dövizle tıka basa dolu ayakkabı kutuları. Altın kordonlu saatler. Küçük cep harçlığı denilen içi tıka basa dolu kırmızı kurdeleli yılbaşı hediyesi çikolata kutusu. İranlı kaçakçının önüne yatan bakan. Para sayma makineleri. Bu rezaleti aklayan hukuk. El konulan paralara ödenen faizler.

Utanmazlık ve arsızlık o denli alışır bir hal almış ki; artık sıradanlaşmış. Ülkede danışmanlar çetesi oluşmuş. Haksız kazanç mı? Bu şehirde de haksızca edinilmiş onlarca adam var ki. Saymakla bitmezler. Amip gibiler maşallah. Yıllarca belediyeye gitmeden maaş alandan başlayıp yukarıya doğru tırmalayın. Beki ahlaksızlığı yeniler ne demiş? Çek kuyruğunu gitsin!

Düşmanlık karşı düşünceye yapılıyorsa, o düşünceye vatan haini deniyorsa; hainliğin kendi düşüncesi içinde nasıl şekillenip boy attığını sari hastalık gibi yayıldığını görememek zavallılıktan öte değildir. Desem! Bana ya dinsiz, ya da ateist diyecekler.

Bir dinci diyor ki; ‘sizce rezalet olan, bizce mubah olan her şeyin üzerine çekilecek bir Kâbe örtümüz vardır elhamdürüllah’!

Başka bir dinci diyor ki; ‘Türkiye'de onların bütün derdi “masa, kasa, nisa” olan bir anlayış hâkim… Şu anda İslamcıların şartı beşten, üçe düştü: Masa; (iktidar). Kasa; (para). Nisa; (cinsellik, kadın). Ya da şöyle; şöhret, rüşvet, şehvet’…

Doğruyu bulmak, zekâ ve akıl meselesinden çok, kişilik ve ahlak sorunudur.

Amerika severliğin örtüsü; dünya lideri.

Amerika ve Rusya arasında pinpon topu olmanın örtüsü; diplomasi.

Dalkavukluğun örtüsü; bürokrat.

Zamların örtüsü; fiyat ayarlaması.

Emir kulluğunun örtüsü; biat.

Tedavi edilebilir hastalıklardan. Önlenebilir iş kazalarından. Açlıktan ölmenin örtüsü; fıtrat.

Hırsızlığın örtüsü; dinci vakfa bağış yapmak. Haçça gidip, hacı olup arınmak

Peşkeş çekmenin örtüsü; özelleştirme.

Tek adamlığın örtüsü; Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi.

Birbirlerine yıllarca küfretmiş kişiler, ülke yönetiyorlarsa, bu anlayışın örtüsü; Beka

Atatürk’e küfretmenin, örtüsü; düşünce özgürlüğü.

Siyasal İslamcılığın örtüsü; saadet.

Osmancılığın örtüsü; ileri demokrasi.

Lüks, şatafat ve görgüsüzlüğün örtüsü; itibar.

Hukuksuzluğun, Eğitimsizliğin, Cehaletin örtüsü; güven.

Her hırsızlığın, her yolsuzluğun, her arsızlığın, her pişkinliğin örtüsü; unutmak.

Her talanın, her yolsuzluğun, yandaş ve müteahhit kollamalarının örtüsü; ‘Kamu yararı’ …

Büyük devlet, kuzu millet örtüsü; hamaset…

Kırk yerden maaş alma, akraba yandaş kollama, kayırma formülünün örtüsü; liyakat…

Damada, Kıza, Oğla kıyak çekmenin örtüsü; Saygı…

Arkadaş, akrabayı işe yerleştirmek işin ehli. Güvenirlilik.

B… da boncuk buldukları ailelerin yedi sülalesine kazandırılan ikbal örtüsü; yetim hakkı…

Amerikan vatandaşının, rüşvetçilerin büyük elçi yapılmış olması, servet liraları hesaplarına yatıran ahlaksızlığın örtüsü; Hak gaspı…

Neredeyse osuruktan vergi alan anlayış, poşetlerden para toplamanın örtüsü; kirlilik.

Milyonlarca ağacı altın arama, saray yapma anlayışıyla katletmenin örtüsü; 11 milyon fidan diktim.

Her zamansız ölümün, her acının üzerine çekilen örtü; kader…

Beden yerine içine taş doldurulmuş tabutların üzerine çekilen örtü; bayrak...

Dincinin, dinciye yaptığı kalkışmanın örtüsü; ne istediler de vermedik?

Benden değil-in örtüsü; Kayyum…

Fakirin, fukaranın açın, yoksulun hakkını ortaçağın karanlık deyyuslarına, iblislerine peşkeş çekmenin örtüsü; ilim.

Bu ülkede binlerce çocuk istismar ediliyor, bu vakalar din ahlak eğitim verdiğini söyleyen kurumlarda yapılıyorsa, örtüsü; bir kereden bir şey olmaz…

Cep telefonlara çekilen mesaj üzerinden 10 lira toplamanın adı Kızılay.

Kızılay üzerinden başka bir dinci vakfa gönderilen 8 milyon doların örtüsü vergiden sakınmak.

Cep telefonlarına gönderilen IBAN numarasının örtüsü tulumbada da su bitti.

Payanda parti genel başkanına verilen 80 milyon liranın örtüsü sadakat

Devlet din baronlarınca teslim alınmış ve hızla tüketiliyorsa, örtüsü; dindarlık.

Sağlık bakanı Ata yadigârı topraklara, tarihi binalara çörekleniyor üstüne üstlük, sağlık birimleri tarikatların eline geçmiş ise, örtüsü; devrim.

Çağdaş eğitim adına, geleceğin üzerine çekilen örtü; İmam hatipler.

Ahlaksızlığı, ahlak diye dayatan, dini kadın cinsiyetine bağlayan İmam hatipli azizler…

Tarikatlar, Cemaatler üzerinden beslenen, siyaseti din bezirgânlarına teslim eden örtü; din baronluğu.

Diğer yanda yaşanan tüm bu kepazeliklerin üzerine çekilen örtüyü kaldırmayı akıl edemeyen besleme, embesil, vurdumduymaz cahil anlayıştır ki; bu örtünün kumaşı ahlaksızlığın ipliğinden dokunmuştur. İpliğinin pazara dökülmesi hakaret. Kumaşının desenleri vasatlık ve bayağılıktır.

Çalmanın örtüsü minareye kılıf hazırlamaksa.

Ölmenin adı daha çok özgürlükse. Herkesin cennet istediği ancak ölmek istemeyenlerin ölmeden cennete gitme hayalleri kendini kandırmaktır.

Yoksulluğun dibe vurmuşluğunun örtüsü; cennet müjdesi ise

Bir başkalarına vatan hazırlamak için başka ülkelerin topraklarında bir kurşuna, bir şarapnel parçasına canı feda etmekse.

Yalanla yönetilmek. İktidarın iyi olduğunu göstermekse.

Türkiye Cumhuriyetinin kalelerini yıkmak için ant içmiş bir dinci vakfa Newyork’ta gök delen diktirecek parayı vermek, Clay’ın çiftliğini almaksa.

Bir toplum kendi dilinde ibadet etmiyorsa, ezberlediği Arapça cümleler ve inancın gereği diye kullandığı örtü, aksesuara dönüşmüş, örtülü moda yaratılmışsa, örtülü çıplaklık mutlak olacaktır.

Dini sermaye olanın, siyaseti de din olacaktır. Çıkar odaklı tarikatlar, dergâhlar kurulacak. Bu sahteliğe inanmış olanlar ümmet olmayı kabullenecektir. Din siyasetin kucağına oturtulmuş ise. Bir şerefsiz şeyh ve müritleri altı yaşında bir kız çocuğunu koynuna almayı düşleyecek, 12 yaşında bir çocuğu becerecek, adına nefs örtüsü ile set çekecektir. Bir cinci kadının kasıklarına “Allah” yazıp o yazının üzerinden istismar edecek.

Din kadın üzerinden şekilleniyorsa, kadın üzerinden din yürüyecek, kadında kendisinin cinsel meta olduğunu, bir şekilde kabullenecektir.

Bir inancın; Namazı spor, orucu diyet, dini bayramlar tatil olmuş ise. Dini seremoniye dönüştürmek, ikonolara ve ritüellerle boğdurulması kaçınılmaz olacaktır.

Bu örtünün altında olanlara sessiz kalmak en ucuz tarifiyle bayağılık, en basit şekliyle kabullenmektir.

Gerçekten bu ülke bunca debdebe içinde mi yaşıyor! Sorusuna verilecek mutlak bir cevap vardır sanırım.