grandpashabet giriş grandpashabet sinavmerkezi.org bahis siteleri

KAPI AÇIK! İSTENMİYORSUN ARTIK…

Barbarlık ve fakirlik yalnız dikta rejimlerinde olur! Çünkü dikta rejimlerde hukuk yoktur… Sosyal hukuk devletinde ‘Adalet’, Adaletin üzerinde ‘Hukukun üstünlüğü’ vardır… Demokrasilerde ‘Üstünlerin Hukuku’ kavramı olmaz…

Gündem Yayın: 26 Mayıs 2023 - Cuma - Güncelleme: 26.05.2023 23:41:00
Editör -
Okuma Süresi: 12 dk.
Google News

KAPI AÇIK! İSTENMİYORSUN ARTIK…

Barbarlık ve fakirlik yalnız dikta rejimlerinde olur! Çünkü dikta rejimlerde hukuk yoktur… Sosyal hukuk devletinde ‘Adalet’, Adaletin üzerinde ‘Hukukun üstünlüğü’ vardır… Demokrasilerde ‘Üstünlerin Hukuku’ kavramı olmaz…

Bıktık senin yalanlarından… Algı operasyonlarından.

Bıktık senin kurguladığın düzmece, kumpas videolarından…

Bıktık senin iftiralarından...

Bıktık senin hayalet seçmenlerinden…

Bıktık senin tehditlerinden…

Bıktık senin hakaretlerinden…

Bıktık senin kara propagandalarından…

Bıktık senin hukuksuzluğundan…

Bıktık senin ‘Yerli Milli’ milliyetçilik söylevlerinden…

Bıktık senin bakan diye millete dayattığın, FETÖ artığı bakanlarından…

Bıktık senin bizlere efendilik taslayan; arsız, hırsız, mafya artığı bakanlarından…

Bıktık senin durumdan vazife yaratan Jandarmandan, Polisinden…

Bıktık senin tehditlerinden, yaydığın korkularından…

Bıktık senin trollerinden, algı operasyonlarından, baskılarından…

Bu ülkede kendi parasıyla içki içene ‘ayyaş’. Çaldığı paralarla umreye, Haçça gidene ‘dindar’, halkın paralarıyla servet sahibi olmuşlara ‘helal olsun’ diyen, sizin dilinizi konuşan, yalanlarla yatıp, yalanlarla uyanan ve yaşayan bir millet yarattınız!

Dış Politikada Yalan...

Sosyal Politikalarda yalan...

Ekonomide Yalan…

Hukukta yalan…

Tarihte yalan...

Sağlıkta yalan…

Eğitimde yalan…

Dinde yalan…

‘Din ile başlayıp, Allah adıyla; Atatürk’ü, ışığı, sevgiyi aldılar. Vicdanı, duyarlılığı, estetiği, bilimi, sanatı, gülüşleri… En başta özgürlüğümüzü aldılar. Yetmedi… Dağları, denizleri, ormanları, madenleri… Kuzeyi, güneyi, doğuyu… Her şeyi aldılar. Türkçe bilmeyenler, Türk olmayanlar Sahiplendiler. Yağmaladılar. Doymadılar. O kadar yalancılar ki; ülkeyi açlığa, yoksulluğa süreklerken! Uçuyoruz dediler. Almanya kıskanıyor, açlıktan sürünüyor dediler. Buna en çok fakirler sevindi. Bu yalana Almanya’da kenef temizleyen vasıfsız soytarı eline geçen 2 bin Avroyla Türkiye’deki yalana takviye oldu. Adalar işgal edilip, silahlandırılırken. Güney Akdeniz’de Yunanistan hak sahibiyken, Limana çektikleri petrol arama gemi yalanıyla, Çıkartma gemisi mavalıyla atılan milliyetçilik sloganlarından bıktık.

Farkında mısınız? Geçmişi sattılar… Bugünü borçlandılar... Gelecek ipotek altında… Siz bu talana ortak mısınız?

Sayelerinde; Türkiye’de Nepotizm; ‘akrabacılık, ayrımcılık, kayırmacılık’ zirve yaptı…

Sayelerinde; Türkiye’de Klientalizimcilik; müştericilik, seçmenleri müşteri gibi görme alışkanlığı yaratıldı.

Sayelerinde; Türkiye’de Kroni Kapitalizm; çürümüşlük, ahbap çavuş ilişkisi içinde oğul, kız, yeğen, kardeş, akraba ve bunların yakınlarıyla kurulmuş ilişkiler içinde, kamu görevlileri ile yapılan çarpık ve gayri ahlaki ilişkiler içinde kamu kaynaklarının alabildiğince hatta vahşice kullanımı, paylaşımı, aktarılması. İhaleler verilmesi, vergi borçlarının silinmesi, borçların sıfır faizle ötelenmesi milli para politikası oldu. Ayakkabı kutuları. Servetler. Sıfırlanamayan paralar. Saatler. Ve büyükelçi yapılan din tacirleri ve dönmeler. İşçi tekmeleyen danışmana ticaret ataşeliği ödülü…

Öyle bir iddia var ki; Ses kayıtları o kadar iğrenç ki; Erdoğan ile Azerbaycan Başkanı Aliyev arasında geçen konuşma. Sosyal medyada. Sinan Ogan isimli kimliğin piyasaya kaç lira karşılığı sürüldüğü açıkça konuşuluyor. Erdoğan kaygılarını konuşuyor.  Aliyev halledersin diyor. Erdoğan Süleyman Soylunun bu işin ehli olduğunu söylüyor… Aliyev gevrek, gevrek gülüyor.

İktidar her şeyi yapar anlayışınızdan bıktık. Yapamazsınız. Senide bağlayan, beni de bağlayan Anayasayı yok sayarak at oynatmak ‘diktatör’ anlayışıdır. Hiç kimse buna polis, jandarma ve hukuk dâhil. Düşünce ve siyasi, anlayışına karışamaz müdahale edemez. Anayasal hakkını kullanmak bireyin özgürlüğüdür. Bu düşünceye kelepçe, vurur, cop la susturursunuz. Bu güç bir gün biter. Milletin silahını millete çeviren anlayış, gün gelir teslim olur.  

‘Para her şeyi yapar diyen adam, para için her şeyi yapan adamdır’. Benjamin Fraklin.

Ekonominin bir aile şirketi gibi yönetilmesi milyarlarca dolar tutarında ihaleler ve bu ihaleler karşılığı ihaleler üzerinden alınan komisyonların servetler oluşturduğu gerçeği var.

Türkiye’de Kamu kaynaklarına bu anlayışla geniş bir aile tarafından üzerine nasıl çöküldüğünü görmek mümkün. Bu sistem bir kılan tarafından tepedeki oturanlar la birlikte çöküldüğü net olarak görülüyor.  

Sultancılık, egemenliğin, zenginliğin, paranın, rantın, statünün, hukukun her şeyin tek bir kişinin yönetiminde meşruiyet kaynağı olduğu oradan aşağıya doğru yayıldığı ve herkesin ona yakınlığı ölçüsünde güçlenip statü elde edip zenginleşebildiği bir sistem yaratıldı. Böyle sistemin genelde İslam ülkelerinde kurulduğu bilinen bir gerçektir. Biat kültürünün hâkim kılındığı toplumlarda tek şey, tanrı ile kandırmak. Tüm üstünlükleri ‘Tanrı benim’ egomanyası altında yürütmek.

‘Kleptokrasi’lerin bir başka ortak özelliği, kanunları ve hatta anayasaları, ‘tezgâhlarını’ koruyacak ve muhalefeti sindirecek şekilde, işlerine geldiği gibi sıkça değiştirmeleri’…  Bu ülkede 283 kez değiştirilen İhale yasası neyin tarifidir. KHK’lar neye işaret? Hesabı bilinmeyen vahşice harcanan milyar dolarlar karşılığı ‘Örtülü Ödenek’… Ne güzel servet transferi; 6 TL’den 128 milyar dolar satın alanlar 18 TL’den sattılar. Onlar fakirden alıp zengine vereceğiz dediler. Buna en çok fakirler sevindi. Dövizleri 18 TL’den satan gemi tayfası; sabah 13 TL’den tekrar dolar satın aldılar. Halk elinde davul zurna sokağa döküldü, sevincinden kurtlarını döktü! Yerli Robin Hut’lar bir kararname ile fakire hazine garantili döviz mevduatlarını ödemek kaldı. Çünkü ‘Şeytan azapta gerek’ deyimini en iyi dinciler bilir ve uygular. Yoksula, ‘şeytana uşaklık’ etmek kalır. Bunun Anadolu’daki adı ise; ‘köçekliktir’

Düşüncelere pranga vurduran, zindanlara gönderen, üniversite kapılarına kelepçe taktıran ve bu toprakları vatan diye kabullenmemiş bir yığın varsa, bu yığın toplumsallaşmamış sürüdür. Laik olduğunu söylenen. Demokrasi ile hareket edenlerin, hukukun üstünlüğü diyerek kendi hukukunu uygulatan, hatta dayatan anlayıştan çağdaşlık değil. Karanlık çağın anlayışının makyajlanmış halini getirme çabalarını kutsayabilmek için yarışan soytarılar ve çadır tiyatrolarını sahnesine dolduracak kadar İbişler.

Gelir adaletsizliği, ekonomi dâhil fırsat eşitliği ve adaleti sağlama sorunları içinde bocalayan Türkiye’nin uluslararası itibarının uluslararası ilişkilerde sağlıklı, onurlu ve bağımsız bir devlet olarak ilişki kurabilmesinin önünde büyük bir engel olduğu, bu itibarsızlaşmasının kaynağının asli unsuru bu iktidar tam kendisi değilse nedir?

İstenmiyorsun artık…

Oy çalmayla, trafoya kedi girmesiyle iktidar sahibi olmak. Ne kadar ahlaki?  Sana verilmemiş, aleyhine verilmiş oyları, kendi lehine çevirerek her türlü dalavereli girişimlerle kazanılacak o koltuk; AKP’nin koltuğu değil. Yüce Türk milletinin tamamının koltuğudur. Bunu herkes bilsin…

Arkanı dön ve çık… Çünkü istenmiyorsun artık…

Kendi sosyal anlayışına devlet kapısına bağımlı yaptığın o yoksul insanlarda artık seni istemiyor. Sen devlet değilsin… Sen Türkiye Cumhuriyeti Devletini ‘Şahsım Devleti’ olarak ilan ettin. Kara propaganda ile ikametgâh üzerinden nüfus oluşturmakla kalmadın. Yoksulun ekmeğine, kazancına, refah payına ortak ettiğin milyonlarca sığınmacıyı beslemekle kalmadın. Sağlık ve ilaç giderleri aylık 300 Dolarla verip ödüllendirdin. Sırada anlaşma yapılmış Sudan mültecileri var. 1 milyon Sudanlı sınırlara kaydırıldı.

Oy çalmakla, kayıtları karıştırmakla, iktidar nüfusunu 21 yıldır döndürüyorsun. Bunun içindir ki; milletin sırtından beslediğin trollerini de al ve git. İstenmiyorsun artık.

Utanmıyorsun. Kirli işbirliğini, ortaklığını karşındaki kimliklere yüklüyor, vatan millet edebiyatıyla milliyetçilik ayağına yatıyorsun. Sen değil misin milliyetçiliği ayaklar altına alan.

Sen değil misin 12 yıl bir İslam’ı terör örgütüyle aynı yatağı paylaşıp koalisyon kuran!

Sen değil misin Kandil’le görüşen. Oslo’da toplantılar yapıp Dolmabahçe mutabakatı ile açılım politikaları adı altında çadır mahkemeleri kurup mehdi oynayan. Diyarbakır’ı yıldız ilan eden BOP eş başkanı değil misin? Senin geçmişin ide, bugününde artık herkes biliyor. Senide aveneni de beslemekten bıktık. Çık git artık istenmiyorsun.

Terör örgütüyle kol kola girip kumpaslara zemin hazırlayan, orduyu tasfiye edip askeri okulları hastaneleri kapatan sen değil misin? Sen sadece AKP oylarıyla seçilmiş cumhurbaşkanısın. Sahi sen kimin cumhurbaşkanısın? Senin ve avenenin kullandığı hakaret dolu dilinden hakaretinden bıktı. Bizlere neden hakaret ediyorsun?

Bu ülkeyi uçuruma sürükledin. 21 yıldır bu ülkeyi tarikatlar vakıflar koalisyonu ile yöneten sendin.

Katar başta olmak üzere, bu güzel ülkeyi parası olana komisyonlara pazarladın. Sattın. Peşkeş çektin hibe ettin. Şahsına yalakalık yapan gazetecilere milletin parasını hibe olarak dağıttın.

İktidarın için devletin tüm imkânlarını kullanmakla kalmadın. Kaslarını boşalttın. Sözde milliyetçi bir kişiyi para karşılığı seçim piyasasına sürüp milliyetçilik havası estirdin. Ama balon patladı. Körfezden yine üç beş milyar dolarla rahatladın mı? Bu borçları kim ödeyecek? Yeter ki kazan! Bu millet verir elinde neyi var, neyi yoksa!

Bu milleti Pazar artıklarına çöplere mahkûm ettin. Ülkeyi Ortadoğu çöplüğüne çevirip, demografik yapıyı bozma eylemine girdin.

34 Mehmetçiği şehit eden, Rus Putin’in kapısında içeri alınmak için bekledin. Biz utandık. Ama sen utanmadın. Tramp gibi bir soytarının sana yazdığı rezili rüsva mektupla hepimizi onurunu gururunu incitmekle kalmadın. Bizleri aptal yerine koyup, alttan kalkıp üstekini puşt etme maharetinle Avrupa bizi kıskanıyor dedin. Bıktık yalanlarından bıktık senin Yerli ve Milli söylevlerinden.

Bıktık senin çoluk çocuğunu beslemekten. Servetlerine servet katmalarını seyretmekten bıktık ya!

Türk esnafı ‘Türkçe’ levhalar yerine Arapça, Bulgarca, İngilizce, Yunanca, Boşnakça Rusça, Ukrayna’ca, Ermenice levhaları iş yerlerine asıyor. Adına ekmek teknesi kulpu takıp sahte yaygaracılığı öne çıkartıp kendini haklı gösterip, paranın dini yoktur felsefesi içinde  ‘Yeter ki para gelsin’. Ne namusu? Hangi milli duygular? Diyorsa! Ülke yoksullukla sınavında köleliğe en yakın ülke olarak tescillenecektir.

Satılan ülkede insan! 10 Liraya kitap alıp okumayan kitle, 100 lira verip fal baktırıyorsa!

Bu ülkede; namusları maaşları kadar olan, gazeteciler, siyasiler, hukukçular, bürokratlar ve kolluk güçleri var desem! Bu ülkede; birilerini saraylarda, Amerika ve İngiltere’de yaşatmak için açlığa, yoksulluğa razı olmuş bir kitle var! Bugün bu ülkede; baba parasıyla sosyal medyada ahlaksız yaşamını anlatan, TV ekranlarına hayal diziler eşliğinde yaşam diye pompalayan modern devlet, Bugün bu ülkede; devlet uygarlığı tamamlayan hukuk ortadan kalktı desem! Var olan hukuk seni değil, ahlaksız sistemin koruyucu bandı, eleştirilere kalkan olmuşsa! Majestelerinin bürokratları var. Sarayın ordusu, birde alçakça oynanan demokrasi oyunlarını seyredenler var desem! “Reaya” dâhil kaç kişi üzerine alınır? Sorun burada…

Hem Müslüman, hem hırsız olunmaz. Hem Müslüman, hem yalancı olunmaz. Hem Müslüman, hem sapık olunmaz. Haberiniz olsun; bu ülkede; 21 yıl içinde; hem Müslüman, hem hırsız, hem yalancı, hem sapık sayısı arttı.

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.