grandpashabet giriş grandpashabet sinavmerkezi.org bahis siteleri

KİM? KİME? HANGİ ÖZELLİKLERİNDEN DOLAYI OY VERECEK!

AKP adayı ne kadar ‘ak’? CHP adayı ne kadar ‘çalışkan’…

Gündem Yayın: 25 Ocak 2024 - Perşembe - Güncelleme: 25.01.2024 21:29:00
Editör -
Okuma Süresi: 7 dk.
Google News

KİM? KİME? HANGİ ÖZELLİKLERİNDEN DOLAYI OY VERECEK!

AKP adayı ne kadar ‘ak’? CHP adayı ne kadar ‘çalışkan’…

Kent yönetmek ahlak ve vizyon meselesi. Arşive bakacaksınız. Gördükleriniz, okuyacaklarınız ve anlatılanlar… Oradaki iddialar geride kaldı, biz önümüze mi bakalım diyeceksiniz? Yoksa laf olsun gidip oy verelim, yalan vaatleri hep duyuyoruz. Nasılsa bunların suratı kızarmaz mı diyeceksiniz? Benim aklımı kurcalayan bir soru var. Adayların bağlı olduğu parti merkezleri kendi adaylarını neden araştırmaz. İstanbul’a, Ankara’ya veya İzmir’e gösterilen özen neden Kırşehir için gösterilmez? Hatta atamalarda da hiç önemsenmeyiz.

Seçtiklerimize bakıyorum. İcraatlarına bakıyorum. Onların yani bu şehir için konuştuklarına bakıyorum.  Liyakat derler. Liyakatin tanımını yapmanın bin türlü yolunu bulurlar. Bunu da yuttururlar. Liyakat ahlaktır. Liyakat sadece eğitim değil ki. Liyakat tecrübedir.   Liyakat insani davranışların pekişmiş halidir. Liyakat eleştirilere açık olmak, yanlışların üzerini örtmek değil, düzeltmektir. Bunların bize layık gördüğü liyakat için diyecek o kadar çok lakırdı var ki! İnanın dilimi ısırıyorum. Bunun sorgulamasını yapmak onların genel merkezinin asli görevi değil mi? Neden ben yapıyorum? Çünkü ben hizmet alamıyorum. Hepsinin altından bir topar iz çıkıyor! Neden? Bu şehirde bu şehri yönetecek liyakat sahibi hiç kimse kalmadı da bunlara mecbur bırakıldık!

Partizanlık milliyetçilik değildir. Siyasal İslam Din değildir. Atatürkçülük siyaset değildir…

Ben demokrasiden yanayım. Sen Monarşiden yanasın. Ben barıştan yanayım sen savaştan yanasın. Ben özgürlük ten yanayım. Sen esaretten yanasın. Ben bağımsızlıktan yanayım. Ben çağdaş eğitimden, sen molla rejiminden. Sen; sana sabır dileyenden, ben gerçek ve hakça paylaşımdan yanayım.

Sen mandacılardan yanasın. Ben bu toprakları vatan yapanlara minnet duyanlardanım. Sen küfredenlerden, hakaret edenlerden, ben o küfür ve hakaretleri iade edenlerden, sen kabul edenlerden yanasın. Ben laiklikten yanayım, sen cehaletin zulmünden yanasın. Ben gelecek diyorum. Sen a-nı yaşıyorsun…

Ben ahlaktan, Laik inançtan yanayım. Sen ahlaksızlıktan, din baronlarından yanasın. Ben kültür zenginliklerini, refah ve huzuru hedeflerken, sen değiştirilen demografik anlayış içinde milliyetçilik peşindesin. Ben akıl ve ahlaktan yanayım. Sen Ortaçağ artıklarının yanındasın. Utanmadan milliyetçilik taslıyorsun. Sen Domuz bağı ile insan öldüren, polislerini pusuya düşürüp şehit eden, askerini kafeslere sokup diri, diri yakanları, suçluyu milletvekili seçecek kadar cahil ve ülkeye düşmansın… ‘kocamışlık’ alameti adıyla affedilen katilleri parlamentoda ortak yapıp dokunulmazlık zırhı ile kaplayanları oylarıyla kutsayan zavallılardansın. Cahilsin. Pişmanlık duymazsın. Seni düşünmeye değil. Köleliğe alıştırdılar. Bunun için senin için her şey normal.

Sen üretmeden ne verirlerse doyarım telaşındasın. Oysa verilen senin kendi paran. Ama farkında değilsin. Hakkını istemiyor, milletin vergilerinden dileniyorsun.  Bunun içindir ki futbol takımı tutar gibi siyasetin içindesin. Amigo nasıl ses verirse, senin de sesin ‘O’ koro içinde. Bundandır ki; eli kanlı celebin eli kalktı mı havaya, koşuveriyorsun salhaneye… Uzatıveriyorsun boynunu eli kanlı celebe. Bu senin cesaretinden değil. Cehaletinden. Aksi olsaydı, parlamentoyu benim gibi düşünenlerle güçlendirir, çağdaş parlamentodan yana çıkardın. Eli kolu bağlı, dediğim dedik, çaldığım düdük diyenleri saraylara taşıyıp, karşısında el pençe divan olmaz, lüks ve şatafat içinde yaşamasına geçit vermezdin.

Bir adayın geçmişteki birçok marifetinden enteresan olan bir marifeti var. Çok kişi belki de hatırlamayacak. Ama ben unutmadım. Bir doktor, bir muayenehane, pazarlık ve bir Ecza deposu… Kirli ittifaklar.

‘Varsın hayat yalakalara şans tanısın.

Ben onuruma fiyat biçtirmem.

Yaşadığım kadar daha yaşasam da; asla tükürülecek elleri öpmem,

Tükürülecek suratlara eyvallah etmem’. Ömer Hayyam… 

5 yıldır kent yönetiyor. Bir 5 yıla daha talip! Yerel haberleri okumayan.  Ya da okuyup çokta ciddiye almayan, yandaş olsun da çamurdan olsun. İsterse kendisine muhalefet olsun. Yeter ki eleştirmesin. Çaya, çorbaya çağrılanlar. Eleştirilere kapatılan anlayış. Kent yönetiyor.

Neden bu iki aday. İkisi de önde biri yerel yönetimde iktidar. Diğeri iktidar olmaya en yakın aday! Su akarken, testiyi dolduranlar. Bana cevap vermeyenler. Lütfedip halka cevap verirler. Umarım halkta bunun hesabını sandıkta sorar!

Kırşehir’de 22 yılda tanıklık ettiğim. Yazdığım. İhbar ettiğim küçük, büyük talan ve vurgunun, paylaşımın neler olduğunu ben unuttum. Dünün hırsızları bugün saygıdeğer iş adamı oluverdiler... Kimileri voleyi vurup şehri terk etti. Kimi üzerine siyaset yorganını çekip, milletin uyumasını, köprünün altından sular akmasını aklanmayı bekledi. Her yeni gelen esip gürledi. ‘Sormazsam namerdim’… Sormadı. Astığı çarşaf, çarşaf yolsuzluk iddiaları içeren pankartın içeriğini açıklayacak, kalem, kalem dökecek cesareti yargı sonuçlarını (varsa) ortaya dökemedi.

Müteahhitleri mutlu eden projeler asfalt ve mezarlık oldu? Yapılan yollar çöktü. Hiçbir arızası olmayan yollar sökülüp yenilendi. Çevre temizliği ortadan kalktı. Huyela çöp konteynırları kavşakları daraltırken, kent ‘köy kent’ görünümüne büründü. Çarşıyı Arapça levhaların asıldığı işyerleri doldurdu. Trafik içinden çıkılmaz hal aldı. Kirletici iş yerlerine şehir içinde ruhsat verildi. Yeni hastane bölgesinde yüzlerce dönüm arsalar kapatıldı.

Açıkça yazıyorum! Bu şehre hizmet etmeyecek adamlara oy değil, kapınıza geldiğinde bir yudum su vermeyin. Liyakatsiz çıkar odaklı kimliklere şehri teslim ederseniz; kısaca çöplüğe dönüşmüş bir şehirde yaşama katlanırsınız.

Sizler bu kente dair hırsızlıkları, talanları, haksızlıkları, adam kayırmacıları, adam sendeciliği, kirliliği görmemizi istemiyorsunuz. Ben bu şehrin insanlarına tek, tek göstereceğim. Çünkü tüm bu olumsuzluklar aslında sizlerin kirliliğidir. Sizler için öncelik toplumsal değil, kendi önceliğiniz olmuş. Kimine göre koltuk. Kimine göre para, şan şöhret lüks hayat. Ey halkım! Toplumsal çıkar bunların lügatinde yoktur. Çünkü insanlığı çıplak olanın üzerine, hiçbir ahlak kuralını giydiremezsiniz.

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.