grandpashabet giriş grandpashabet sinavmerkezi.org bahis siteleri

ZABITAYA SORMAYACAKSIN…

Güç seninle olursa, iyi insan kalamazsın! Ahlaksız haberlere; parasını bastıran, yargı yoluyla ulaşım yasağı koyduruyor. Utancından değil. Gücünün açığa vurması…

Gündem Yayın: 26 Ocak 2024 - Cuma - Güncelleme: 26.01.2024 22:50:00
Editör -
Okuma Süresi: 10 dk.
Google News

ZABITAYA SORMAYACAKSIN…
Güç seninle olursa, iyi insan kalamazsın! Ahlaksız haberlere; parasını bastıran, yargı yoluyla
ulaşım yasağı koyduruyor. Utancından değil. Gücünün açığa vurması…
Tarih boyunca Türkiye’de iktidarı siyaseten elinde bulunduranların yolsuzluk ve rüşvetleri gizleyen
kendilerini daha yüksek yüce daha rafine addetmeleri kendilerine göre görgü ve davranış kurallarını
biçimlendirmiş sonradan görmelerin ahlakına uygundur.
Türkiye’de Yolsuzluk ve rüşvet, para ve sermaye piyasaları geliştikçe! İnsanların daha çok sömürme
duyguları yolsuzluğu uygulama biçimleri de gelişti… ‘Bal tutan parmağını yalar’. ‘Benim memurum
işini bilir’. Cümleleri bu ülkede hâlâ geçerliyse tepedekinin alttakini, alttakinin tepedekini sorgulaması
mümkün değildir. Yolsuzluk ağırlıklı olarak siyaset ve bürokrat çarkında düzenbazlık ve sahtekârlık
içinde el ele gider. İşin çarkını döndüren dalkavuklar, dalkavukların savunduğu demagoglar vardır.
Bir ülkede din işlerinden görevli bir memur Londra’da malikâne alabiliyor ve sorgulanmıyorsa, bir
belediye zabıtasının da banka faizinde 150 bin dolar bulundurmasının hiçbir abes yanı yoktur. Bir
yüzükle geldim diyenlerin, Amerika’ya dikilen gökdelenleri, çiftlikleri ve akıl almaz servete maile
kavuşmuş olmalarına olağan gözüyle bakan halk, zabıtaya küfredemez. Belediyede memur iken
siyasete girip ispanyada 9 milyar dolarlık yatırım yapan milyon dolarları kumar masasında bırakan
oğlunu, iktidardan bir başka milletvekilinin Yunanistan’daki yatırımını, bindiği milyon dolarlık lüks yatı
sorgulamıyorsan, savcının bindiği cipi de sorgulamayacaksın. Mehmet Çelebi’nin milyonluk
otomobilini, Sinan Ogan’ın 30 milyon dolarlık villasını, Metin Fevzioğlu’nun büyükelçiliğini, Hulki
Cevizoğlu’nun ödüllerini sorgulamıyor halen bu iktidarın temsilcilerini, şehirlerde, kasabalarda,
köylerde kutsuyor ve yer tanrısı ilan edip tapınıyorsan bunların yanındaki koruyucu meleklerini de sen
besliyorsun…
Bu ülkede maaşa bağlanan milletvekili, çoklu maaş alan uyanıklar, ihale takibiyle beslenen,
komisyondan elini ayağını çekmeyen devletin malını babasının parası gibi pazarlık masasına
yatıranları görmezden geliyorsan, zabıtaya sen bu kadar parayı nereden buldun demeyeceksin.
Para uğruna kimliklerini satışa çıkartan, kanla kazanılmış toprakları kanı beş para etmez, ama para
her şeyi yapar diyenlere, para için her şeyi yapanlar satıyorsa sende seyrediyorsan, zabıtaya
parasının kaynağını sormayacaksın…
Yoksulluğunun kaynağı bu değilse nedir? Birçok nedenlerden sadece biri! Bir yerlerde saraylar
artıyorsa, orada Cumhuriyet risk altındadır.
Geçmişe yani Osmanlı hanedanlığına özlem duyarak bu özlemi dalavereli yoldan kullanarak
günümüzün siyasi ve gündelik algılarını biçimlemek, Osmanlı; tarihiyle kültürel mirasıyla yok edilirken,
devam eden avutma modelleri (Ayasofya) içinde Osmancılık modası ve ecdat edebiyatı körükleniyor,
saraylar cumhuriyeti teslim almaya devam ediyor. Görgüsüzlük ve özensizlik hüner olarak anlatılıyor.
Buna alkış tutuyorsan zabıtaya edeceğin lakırdın olamaz.
Toplamda 13 saray! Her saray için bir uçak var…
Senede bir haftada belki on gün belki üç gün kalınmayacak olan ‘Otluk’ yazlık sarayının sadece 2024
yılı bütçesine konan ödenekleri… 1 milyar 800 milyon lira! Yılda bir kez belki de hiç gidilmeyecek olan
Bitlis ‘Ahlat’ kışlık veya kır sarayı. 1 milyar 215 milyon lira! ‘Beştepe’ sarayın 5 milyar 695 milyon lira.
Sadece bir kişinin hizmeti, yaşam konforu için hazırlanmış, ‘Osmanlı sarayları’ yıllık 8 milyar 750
milyon lira. Saraylara harcanan toplam para 17 milyar 460 milyon. Kuzey Kıbrıs’a yapımı devam eden
saray ve binitlerin (Uçaklar, Helikopterler, Otomobiller, Yatlar) gideri dâhil değil… Bu paranın kaynağı
kim?
Lüks ve şatafata harcanan para için ‘fındık, fıstık parası’ diyen, reisin; ‘Halk bankası dolandırıcısı’
dediği adam, milletin parasına ‘babanızın parası mı’ dedi! O’nun Halk bankası dolandırıcısı dediği
adam, dış ve iç borçlar ve kayıp 128 milyar dolar hariç. Hazine 6 milyar eksi bütçeye dayanmış;
‘paraya ihtiyacımız’ yok dedi! Böylelikle İngiliz vatandaşı olan, O’nun Halk bankası dolandırıcısı
dediği adam, böylelikle milletin parasını millete verirsek ‘lüks hayat çöker’… Demeye getirdi!
Eğer bir hak başkalarına helal, size haram ise; iyi bilin ki, o din; Allah’ın değil, sömürgecilerin
dinidir. Malcolm…
Birkaç yıl önce Erdoğan; Araplara ‘Bu millet enayi değil, hesabını sormasını bilir’. Demişti… Önce
yok edilen gazetecinin dosyası iade edildi. Sonra Süper kupa icat edip Atatürk’ü ‘pazarlık’ masasına
yatırdılar. Ben ‘Bu millet enayi değil, hesabını sormasını bilir’. Lakırdısını yaklaşık 1,5 yıldır
düşünüyorum! Acaba Erdoğan o günlerde hangi milletten söz etmişti?
Bu ülkede gerçekten bir muhalefet sorunu var… Fransız atasözü de derki: ‘Hırsıza, hırsız
olduğunu unutturursan sana ahlak dersi verir’…
Ey muhalefet! Türkiye’yi seven insanlar olarak ayağa kalkıp Türkiye’nin kanını emenlere, emdirenlere
Türkiye’yi yabancılara bağımlı hale getirenlere dur yeter haddini aştın. Bardağı taşırdın deme zamanı
daha gelmedi mi?

Türkiye işgal ediliyor. Bugün Türkiye işgal altında. Bu savaştan kaçma değil. 4500 kilometreden
öteden İran’ı geçip ülkeye ellerini kollarını sallayarak her gün binlerce insan geliyorsa. Ülkenin
ekonomisi altüst olmuşsa, barınma sorun haline dönüşmüş ise, demografik yapı bozulma
eğilimindeyse bunun adı işgal değil midir? Bunlar göçmen falan değiller diyorsan. Savaştan kaçan
adam en yakınındaki ülkeye geçer ve geri döner demiyorsan. Karısını, anasını, bacısını kızını geride
bırakmaz demiyorsan. Bunlar şerefsiz ve namussuzlar. Demiyorsan. Kendine bakacaksın!
‘Yalan söylediklerini biliyoruz... Yalan söylediklerini kendileri de biliyorlar… Yalan
söylediklerini bildiğimizi de biliyorlar… Yalan söylediklerini bildiğimizi bildiklerini de biliyoruz.
Ama halen yalan söylüyorlar… A. Soljenistin.
‘Emeklinin bana yükü 200 milyar lira’ diyenler. Öncelikle o para sizlerin parası değil. Babanızın
parası hiç değil. Emeklinin yıllarca ödediği prim. Kısaca emeklinin kendi parası. İkincisi; sizlerde en üst
dereceden emeklisiniz, üstelik ekmek elden su gölden yüksek maaşla milletin sırtından yaşayan
kişilersiniz! Üçüncüsü; ‘ekonomistler’ olarak! İcat ettiğiniz kur korumalı mevduatın bu millete yükü 800
milyar lira. Bu parayı da mı sen ödedin? Bu ülkenin üç parayla yaşayan emeklisi tüm bu palavraları
kuzu, kuzu dinleyip, soramadığın için zabıtaya sorguluyor!
Siyasi çıkarları için inancı ve milliyetçiliği örtü olarak kullananlar, halkın alın terine ve geleceğine el
koymayı meşru görenler. Bu tür kirli ittifaklar, talan, ölüm ve gasp düzeni siyasallaşmış yargı ve
iktidara bağlı işleyen hukuk sistemi tarafından bizzat korunmakta ve kollanmaktadır. Bu ittifakları var
eden siyasi, iktisadi ve toplumsal düzen değişmeden Türkiye nefes alamayacaktır. Eğer ki bu gözle
görülür erozyonu görmezden gelip üç kuruşluk çıkar için göz yumduğun sürece bu aymazlık sürecektir.
Senin adam sendeciliğin sayesinde Türkiye’de Nepotizm; ‘akrabacılık, ayrımcılık, kayırmacılık’…
Zirve yaptı… Senin adam sendeciliğin sayesinde Türkiye’de Klientalizimcilik; müştericilik, seçmenleri
‘müşteri’ gibi görme alışkanlığı yaratıldı. Senin adam sendeciliğin sayesinde Türkiye’de Kroni
Kapitalizm; çürümüşlük, ahbap çavuş ilişkisi içinde oğul, kız, yeğen, kardeş, damat, akraba ve bunların
yakınlarıyla kurulmuş ilişkiler içinde kamu görevlileri ile yapılan çarpık ve gayri ahlaki ilişkiler içinde
kamu kaynaklarının alabildiğince hatta vahşice kullanımı. Sıfır faizle verilen teşvikler. Üzeri bir
kalemde çizilen hibeler. Yurtdışına yapılan camiler. Verilen hibeler, silinen IMF borçları. Satılan Tank
palet fabrikasının 5 milyon dolar daha fazla paraya uzaya yapılan turistik gezi.
Millet malının paylaşımı, birilerine aktarılması. İhaleler, komisyonlar, arsızlıklar utanmazlıklar ve saray
adamlarının vergi borçlarının silinmesi, borçların sıfır faizle ötelenmesi milli para politikası oldu. 30’lu
yaşlarda inanılmaz servete ulaşmış oğullar, kızlar okul arkadaşları. Cezaevi kabadayıları. Ayakkabı
kutuları. Servetler. Sıfırlanamayan paralar. Saatler. Ve büyükelçi yapılan din tacirleri ve dönmeler. İşçi
tekmeleyen danışmana ticaret ataşeliği ödülü
Diplomasız! Ama Ekonomist olduğunu iddia eden bir Türk filozofu derki: ‘Fakir çalmasını
beceremediği için fakirdir’… Ve bunun içindir ki zabıtaya 150 bin doları nereden buldun sorusunu
soramazsınız!
Aptallık nedir? Gerçeği bilerek, görerek hala yalanlara inanmaktır. Morgan Freeman

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.