|
||
Benim Kırşehir için yaptığım projelerden biriydi! | ||
Biz kulağımızı hep ters taraftan gösteriyoruz. Bu bina için yapmış olduğumuz müracaat ve olur belgeleri halen bende mevcut. Uğur Mumcu’nun doğduğu evi iki katlı cumbalı oldukça iyi durumda ahşap tipik sıradan Kırşehir evi. Bu evin sağlam görüntüleri, yıkılışının kamera ve fotoğrafları da arşivimde var. Kör şehir haline nasıl geldik bilemiyorum. Ancak inanıyorum ki tarih bu şehri affetmeyecek. | ||
GÜNDEM Haberi | ||
![]() |
||
|
||
BU ÜLKENİN KIYMETİ, UĞUR MUMCU’YA, BU ŞEHİRDE SADAKATSİZLİK YAPTILAR… Ondan çok şey öğrenmiştik. Bir şey hariç. Sahiplenmek! Uğur mumcu 22 ağustos 1942’ yılında Kırşehir’de doğmuş, ilk ve ortaokulu Ankara’da okumuş. Bir memur babanın oğludur. “Ben Atatürkçüyüm… Ben, cumhuriyetçiyim… Ben lâikim… Ben antiemperyalistim… Ben tam bağımsız Türkiye’den yanayım… Ben insan hakları savunucuyum… Ben, terörün karşısındayım… Ben, yobazların, hırsızların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıyım. Dün sabaha değin, araştırarak yazdığım hiçbir konuyu yalanlayamadınız. Öyleyse vurun, parçalayın, her parçamdan benim gibiler beni aşacaklar doğacaktır”. Diyen adam. 24 Ocak 1993'te Ankara'da Karlı Sokak'taki evinin önünde, arabasına konulan bombanın patlaması sonucu suikasta kurban giderek yaşamını yitirdi. “Cemaatlere, tarikatlara giren çocuklar 30 sene sonra general olacaklar cumhuriyete karşı ayaklanacaklar”. Diyerek bugünü anlatan Uğur Mumcu 24 Ocak 1993'te Ankara'da Karlı Sokak'taki evinin önünde, arabasında katledildi… Ben devletim diyen; devlet namus sözü verdi. Aradan 28 yıl geçti. Devlet namusunu temizleyemedi. Benim Kırşehir için yaptığım projelerden biriydi! Gerçekte vicdan özgürlüğü, gerçekte demokrasi ve laik toplum olduğunu iddia eden ülkede iki yüzlülük ve korku hâkim kılınmışsa ummadığınız şeyler meydana gelir Bu gün 24 Ocak. Bugün Gazeteci yazar, araştırmacı Uğur Mumcu’nun katledilişinin tam tamına 28 yılı doldu. Kırşehir’de doğmuş ender insanlardan. Onun anısına Geçtiğimiz dönemlerde bir anıt yapıldı. Doğduğu ev kayabaşındaydı. Bu evin müze yapılması için proje hazırladım. O tarihte, bu evin kamulaştırılması için Kırşehir valiliğine ve kültür bakanlığına müracaat ettik. Hazırlamış olduğumuz bu proje önce kabul gördü. Amacımız Tipik cumbalı bu Kırşehir evini yaşatmanın önünde, bu proje ile bu evin “Çağdaş Gazeteciler müzesi” olması yönündeydi. Uğur Mumcu’nun anılarını yaşatırken Anadolu’da böyle bir olaya imza atmış olmak istedim. Olmadı… Ben diyorum. Ya bu şehir sahipsiz diye. Çok doğru. Biz sahip çıkmadığımız için atanmışında, seçilmişinde umurunda değil bu şehir. Onlardan sahiplenme bekleye, bekleye köhneleştik, çirozlaştık. İllaki onlar yapacak. Basiretsizliğimizden onları itekleyemiyoruz artık. İtmesi gerekenler sanki uzun bir maraton yorgunluğunun dinlencesi içinde. Biz kulağımızı hep ters taraftan gösteriyoruz. Bu bina için yapmış olduğumuz müracaat ve olur belgeleri halen bende mevcut. Uğur Mumcu’nun doğduğu evi iki katlı cumbalı oldukça iyi durumda ahşap tipik sıradan Kırşehir evi. Bu evin sağlam görüntüleri, yıkılışının kamera ve fotoğrafları da arşivimde var. Kör şehir haline nasıl geldik bilemiyorum. Ancak inanıyorum ki tarih bu şehri affetmeyecek. Uğur Mumcu evinin bulunduğu sokak Şehit Nevres Sokak. Biz girişimleri ve her şeyi hazırladık. Belgeler tamam. Onlara düşen “evet doğrudur burada böyle bir yapı bu parsel ve ada içinde bu ev mevcuttur” onayı kalmıştı. İstenilen belge Valilikçe Kültür Bakanlığına gönderilmedi. Bu onay Kültür Müdürlüğünden üç ay çıkmadı. Kültür Müdürlüğünün hantal, umarsız yapısı ve uyuşukluğu sayesinde mal sahibinin kulağına “elinden alacaklar” haberi ulaşınca, mal sahibi bir günde burasını yıktı. Uğur Mumcu’nun doğduğu ev yıkıldı. Yıkım tarihi 07 Mayıs 2005 Bu tarihten iki gün önce, yurt dışına çıkmıştım. Ukrayna’daydım. Arkadaşlarım bu yıkımdan beni haberdar etti. “Şu anda Belediye yetkilileri ile birlikte yıkımı durdurduk” dediler. Vali Hatipoğlu’nu Ukrayna’dan aradım. Hatipoğlu’nun talimatıyla o bölgeye ilk kez giden Müze Müdürü: “Kültür Bakanlığınca henüz burası kamulaştırılamadı yapacak bir şeyimiz yok” diyerek yıkıma izin verdi. Bu adam 15 Temmuz kalkışma sonucu tutuklandı ve sonra açığa alındı. O gün dahi bu adam suçunun üzerine oturmaya, onun vebaliyle aynı görevi sürdürmeye devam etti. Kırşehir’in meşhur devrimcileri. CHP’liler ve Atatürkçüleri yine ortada yoktu. Elbette özel mülkiyet hakları kişiler için saklıdır. Ama bir kentin tarihi böyle yok ediliyor. Hem de gözümüzün içine baka, baka. Bu konağın yıkılmasında demokratlar öncelikle kurtuldular. Solcular nefes aldılar. Ama biz kent adına çok üzüldük. Kent tarihi adına çok üzüldük. Sahipsizliğimize dermanı bulamayan neme lazımcılığa çok üzüldük. Onun adıyla siyaset yapıp çıkar ve ikballeri uğruna karısını, kardeşini kullananlar rahat ettiler. İşte o unuttuğumuz Uğur Mumcu: Ankara-24 Ocak 1993… Bir acı ölüm... Tam bağımsızlık, demokrasi, laiklik, devrimcilik... Yani Atatürkçülük... İşte o hain saldırı bu yüce değeri hedef almıştır. Bu ideallere ulaşılmasını istemeyen emperyalist-gerici-kafatasçı baronların elleriyle... Uğur Mumcu… Ne yaptı? Sahte milliyetçilileri gösterdi. Vatanperver gibi görünüp, vatanın kuyusunu kazanların maskelerini düşürdü. Kürt İslam işbirliği terörü yazdı. Bir ihbar sonucu Yüzbaşı Güven Orbatu tarafından evim arandı. “Sakıncalı Piyade, Silah Kaçakçılığı ve Terör ” yasak yayınlar kapsamında olduğu için bu yayınları evimde bulundurmaktan soruşturma geçirdim. Mumcu’nun yazdığı gerçekler onun sonu oldu. Din tüccarlarını gösterdi. Yurtta ve yurt dışında din adına dönen dalavereleri gösterdi. Bir vatansever, onu öldürebilir mi? O ülkesinin ilerlemesini istiyor, yabancı güçler (Araplar, Amerikalılar) tarafından sömürülmesine karşı çıkıyordu. Bir solcu onu öldürebilir mi? O devrimciliği ile övünüyor. İnsan hakları savunucusu olduğunu söylüyordu. Cinayet aydınlatıldı mı? Hayır. Devlet namus sözü verdi. Devlet namusunu temizleyemedi. Biz yurtsever, Atatürkçü, gerçek demokratlar sesimizi yükseltebildik mi? Hayır. Ama Uğur Mumcu öyle demiyor. "İnsanlar sadece konuştuklarından değil sustuklarından da sorumludurlar." Sözün özü, Uğur Mumcu'nun fani bedeni elbette toprak olacaktı. Ancak bu şekilde "şehit edilmesi" neticesinde bizler ne onun peşinde bir arpa boyu yol kat ettik, ne de sesimiz gür çıktı. Konuşunca mangalda kül bırakmayan, korkak, pısırık, adam sendeci. Düzene uygun gazeteciler türedi. Ahlak ve udu yok sayarak. Göstermelik anma törenlerine, hamaset yüklü açıklamalara devam… Ülkeyi soyup, içini boşaltanlar da bu işlerine devam ediyor. Milyonlar yekvücut Uğur Mumcu olmadıkça bu kanlı yara dinmez ve Mumcu'nun ruhu şâd olmaz. Sevgi ve saygı değer Uğur Mumcu'nun bize bıraktığı manevi mirası onun istediği gibi taşımadıkça… Haysiyetimiz için, onurumuz için, Uğur için artık susmama zamanı… Desem, ne fayda! “Amerikan üsleri kaldırılsın dedik, sokak ortasında sorgusuz sualsiz vurdular. Yirmi iki yaşlarındaydık öldürüldüğümüzde ey halkım, unutma bizi. Yabancı petrol şirketlerine karşı devletimizi savunduk, komünist dediler. Ülkemiz bağımsız değil dedik, kelepçeyle geldiler üstümüze. Kurtuluş Savaşı'nda emperyalizme karşı dalgalandırdığımız Bayrağımızı daha da dik tutabilmekti çabamız. Bir kez dinlemediler bizi. Bir kez anlamak istemediler. Vurulduk ey halkım, unutma bizi…” Sevgili Uğur Mumcu Ustamızın ölümünün 28nci yılında saygıyla anıyor, her ne kadar emanetine sahip çıkamasak da hatırası önünde saygıyla eğiliyorum. Uğurlar olsun, uğurlar olsun |
||
|
||
Etiketler: Benim, Kırşehir, için, yaptığım, projelerden, biriydi!, |